KOMİSYON KONUŞMASI

YUSUF BEYAZIT (Tokat) - Değerli Başkanım, çok kıymetli Komisyon üyeleri, bugün Adalet ve Kalkınma Partisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiş olduğumuz Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmeleri için bir araya gelmiş bulunmaktayız. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilindiği üzere temel hak ve özgürlüklerin daha etkin korunması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının geliştirilmesi, hukuki güvenliğin güçlendirilmesi, adalete erişimin kolaylaştırılması, makul sürede yargılanma hakkının gözetilmesi, yargıya güvenin artırılması ve insan odaklı hizmet anlayışının geliştirilmesi günümüzde ana ilke ve değerler olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde AK PARTİ'nin 2002 yılından günümüze kadar aralıksız bir şekilde süre gelen reform iradesi de bu ilke ve değerlerin geliştirilmesinin somut bir tezahürüdür. Bu bağlamda Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 30 Mayıs 2019 tarihinde açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde vizyon olarak güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemi vurgulanmıştır. Aynı şekilde 2 Mart 2021 tarihinde yine, Sayın Cumhurbaşkanımızca açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı'nda da özgür birey, güçlü toplum ve daha demokratik bir Türkiye vizyonu ön plana çıkarılmıştır. Hem Strateji Belgesi'nin hem de Eylem Planı'nın hazırlanması sürecinde katılımcı bir anlayış, benimsenmiş bu kapsamda yüksek yargı mensupları, uygulayıcı hâkim ve savcılar, baro temsilcileri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve daha birçok paydaşla görüş alışverişinde bulunulmuştur, uluslararası belgeler ve kuruluşlar da dikkate alınmıştır.

Değerli Başkanım, çok kıymetli milletvekili arkadaşlarım; bilindiği üzere Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin açıklandığı günden bugüne kadar önemli reformlar hayata geçirilmiş; bu kapsamda; birinci, ikinci ve üçüncü yargı paketleri yüce Meclisimiz tarafından yasalaştırılmıştır.

Birinci yargı paketiyle ifade özgürlüğü, güçlendirilmiş hak arama yolları genişletilmiş, onarıcı adalet kapsamında mağdur hakları güçlendirilmiş, soruşturma evresinde tutuklama süreleri sınırlandırılmış, seri muhakeme ve basit yargılama gibi alternatif usuller ceza muhakememize kazandırılmıştır.

Kamuoyunda "infaz paketi" olarak bilinen ikinci yargı paketiyle koşullu salıverme oranları yeniden belirlenmiş, özel infaz usulleri geliştirilmiş ve infaz hâkimliği müessesesi güçlendirilmiştir. Üçüncü yargı paketiyle hukuk yargılamalarının daha hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesine imkân sağlayan düzenlemeler yapılmıştır. Kuşkusuz bundan sonraki süreçte de Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde gösterilen amaç ve hedeflerin yanı sıra İnsan Hakları Eylem Planı'nda belirtilen amaç ve hedefler doğrultusunda faaliyetler yürütülecek, Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuyla paylaşılan Strateji Belgesi ve Eylem Planı yol haritamız olarak esas alınacaktır; biz de bu doğrultuda dördüncü yargı paketini hazırladık ve Gazi Meclisimizin takdirine arz ettik; bugün de Adalet Komisyonu görüşmelerini gerçekleştireceğiz.

Teklifle, Ceza Muhakemesi Kanunu, Türk Ceza Kanunu, İdari Yargılama Usul Kanunu ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun'da değişiklikler ön görmekteyiz. Teklif 27 maddeden oluşmaktadır. Teklifin hazırlık sürecinde milletimizin hassasiyetlerini en üst düzeyde dikkate alarak çalışmalarımızı titizlikle yürüttük; başta Adalet Bakanlığı olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerini de aldık. Teklifle yargı bağımsızlığı ve adil yargılanma hakkının güçlendirilmesi, hukuki öngörülebilirlik ve şeffaflığın geliştirilmesi, kişinin maddi ve manevi bütünlüğü, özgürlük ve güvenliği ile özel hayatının korunmasında daha etkin adımlar atılması ve insan hakları konusunda üst düzey idari ve toplumsal farkındalığın artırılması amaçlarına yönelik olarak öncelikli faaliyetlerin gerçekleştirilmesini hedeflemekteyiz. Böylelikle İnsan Hakları Eylem Planı'nda yer alan amaçları gerçekleştirmek noktasında önemli bir adım atmış olacağız.

Şimdi, teklifle yapılması öngörülen önemli değişikliklere değinmek istiyorum: Kadına yönelik şiddetle daha etkin mücadele edilebilmesi için teklifte önemli düzenlemelere yer verilmiştir. Kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizi çok yönlü ve bütüncül bir yaklaşımla ve sıfır tolerans ilkesiyle yürütüyoruz. Ülkemizdeki tek bir kadının dahi şiddete uğramasına asla tahammülümüz yoktur. Bu kapsamda Türk Ceza Kanunu'nda yer alan "kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet ve kişiyi hürriyetten yoksun kılma suçları"nın boşanılan eşe karşı işlenmesini nitelikli hal olarak tanımlıyoruz; bu düzenleme suretiyle bu suçların cezai müeyyidelerini önemli derecede artırmayı teklif etmiş oluyoruz.

Ceza Muhakemesi Kanunu'nda önemli değişiklikler yapılmaktadır. Bu kapsamda koruma tedbirleri bakımından kişi hak ve hürriyetleri güçlendirilmektedir. Sulh ceza hâkimliğinin tutuklama ve adli kontrol kararlarına karşı dikey itiraz usulü getirilmekte ve bu kararların asliye ceza mahkemesi tarafından denetlenmesi sağlanmaktadır. Sırf ifade almak amacıyla düzenlenen yakalama emirleri nedeniyle mesai saatleri dışında yakalanan kişilerin belirlenen tarihte yargı mercilerine gelip ifade vermeyi taahhüt etmeleri durumunda cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda bir defaya mahsus olmak üzere serbest bırakılmalarına imkân sağlamaktayız. Tutuklama tedbiri bakımından 100'üncü maddenin (3)'üncü fıkrasında sayılan katalog suçlarda, (1)'inci fıkrada belirtilen "kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması" hususu açıkça vurgulanmaktadır. Tutuklamayla ilgili kararlarda mevcut koşullara ilave olarak adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını gösteren delillerin de somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Konutu terk etmeme, adli kontrol hükümlülüğünün cezadan mahsup edilebilmesine imkân tanınmaktadır; buna göre bu hükümlülük altında geçen her iki gün, bir gün olarak dikkate alınacaktır. Adli kontrol tedbirinin devam edip etmeyeceği hususunun en geç dört aylık aralıklarla incelenmesi sağlanmaktadır. Adli kontrol tedbiri bakımından azami süreler belirlenmektedir. Bu süre ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde en çok iki yıl olup zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilecektir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde ise adli kontrol süresi en çok üç yıl olup zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek üç yıl, terör suçlarında ise dört yıl olacaktır. Adli kontrol tedbiri altında geçirilebilecek azami sürelerin çocuklar bakımından yarı oranında uygulanması öngörülmektedir. Mahkemeye erişim hakkının güçlendirilmesi de sağlanmaktadır. Mağdur ve şikâyetçinin duruşma öncesinde suçun hukuki nitelendirilmesinden haberdar edilmesini sağlamak amacıyla kovuşturma evresine geçildiğinde çağrı kağıdına iddianamenin de eklenmesi zorunlu hâle getirilmektedir. Mağdur, şikâyetçi ve tanıklar hakkında verilen zorla getirme kararlarının bildirilmesine ilişkin ilave bir usul kabul edilerek, bu kişiler hakkında verilen zorla getirme kararlarının telefon, e-posta gibi iletişim araçlarıyla da bildirilmesi sağlanmaktadır. İddianameye ilişkin bilgiler ile duruşma tarihinin telefon, e-posta gibi iletim araçlarıyla da sanık, mağdur ve şikâyetçiye bildirilmesi öngörülmektedir. Bilişim sistemlerinin ya da banka veya kredi kartlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen suçlarda mevcut yetki kuralına ilave olarak mağdurun yerleşim yeri mahkemeleri de yetkili kılınmaktadır. Özel hayatın korunmasına ilişkin önemli değişiklikler yapılmaktadır. İddianamede yüklenen suçu oluşturan olaylar ve suçun delilleriyle ilgisi bulunmayan bilgilere yer verilemeyeceği kabul edilmektedir. Böylelikle iddianame düzenlenirken özel hayatın mahremiyetine en üst seviyede dikkat edilmesini sağlamayı hedefliyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Buyurun Sayın Beyazıt.

YUSUF BEYAZIT (Tokat) - Yargılama sonucunda beraat kararı verilmesi durumunda iletişimin tespitine veya dinlenmesine ilişkin kayıtların yok edileceği hükme bağlanmaktadır. Cezada alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin geliştirilmesine yönelik uygulamada ortaya çıkan bazı sorunların giderilmesi ve bu kapsamda Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının gereğinin yapılması öngörülmektedir.

Seri muhakeme usulünde yaptırımın belirlenmesi bakımından zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi sağlanmakta ve talep yazısında olması gereken hususların eksikliği hâlinde eksikliklerin tamamlanması amacıyla mahkemeye iade kararı verebilme yetkisi tanınmaktadır. Uygulamada yaşanan sorunların önüne geçmek amacıyla, seri muhakeme usulü kapsamına giren bir suçun kapsama girmeyen başka bir suçla birlikte işlenmesi hâlinde bu usulün uygulanmayacağı düzenlenmektedir. Seri muhakeme usulüne ilişkin Anayasa Mahkemesinin 2020/35 esas, 2021/26 karar sayılı iptal Kararı doğrultusunda mahkemelerin bağımsızlığını güçlendirici düzenleme yapılmaktadır. Mahkemece iddianamenin kabulünden sonra duruşma gününün belirlenmesi durumunda basit yargılama usulünün uygulanmayacağı açıkça hükme bağlanmıştır. Uygulamada ortaya çıkan tereddüdün giderilmesi amaçlanmıştır.

Teklifte yer alan önemli bazı düzenlemeler bakımından uygulamada hak kayıplarına neden olmamak amacıyla geçiş hükümleri de düzenlenmiştir. 5271 sayılı Kanun'un 110'uncu maddesinde yapılan adli kontrol yükümlülüğünün dört ayda bir inceleneceğine dair düzenlemenin, 110/A maddesinde yapılan adli kontrol altında geçecek sürelere ilişkin düzenlemenin ve 268'inci maddesinde yapılan dikey itiraz usulüne ilişkin düzenlemenin 1/1/2022 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülmektedir. Dosyaların hâkim ve savcılar tarafından incelenebilmesi ve herhangi bir adli hatayla karşılaşılmaması amacıyla böyle bir geçiş hükmüne ihtiyaç duyulmuştur. 5271 sayılı Kanun'un 44, 176 ve 233'üncü maddelerinde yapılan telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle bildirim yapılmasına ilişkin düzenlemenin de gerekli teknik altyapının oluşturulabilmesi bakımından 1/9/2021 tarihinde yürürlüğe girmesi sağlanmaktadır.

İdareye yapılan başvurulara ilişkin cevap verme süreleri kısaltılmaktadır. Bilindiği üzere, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde yürütme erkinin teşkilatlanması ve karar alma süreçlerinin hızlanmasıyla teknik ve ekonomik imkânların gelişmesinin bir sonucu olarak idare, hizmet sunumunda daha etkin ve hızlı bir konuma gelmiştir. Bu kapsamda hak arama hürriyetinin daha da geliştirilmesi amacıyla idari başvurulara cevap verme süresi altmış günden otuz güne; idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem tesis edilmesi talebiyle üst makama yapılan başvurulara cevap verme süresi altmış günden otuz güne; idari eylemler nedeniyle dava açmadan önce idareye yapılan zorunlu başvurulara ilişkin idareye tanınan cevap verme süresi altmış günden otuz güne indirilmekte; idari yargı mercilerince verilen nihai kararların en geç otuz gün içinde yazılması gerektiği hükme bağlanmaktadır. Özel kanunda yer alan benzer mahiyetteki süreler bakımından herhangi bir değişiklik yapılmamıştır, bu sürelerin uygulanmasına mevcut hâliyle devam edilecektir ancak şunu ifade edeyim: Özel kanunlardaki bu sürelere ilişkin de bir çalışma yapıp huzurunuza getireceğiz. Belirtmek isterim ki vatandaşın idari yargıda dava açma süresi olan altmış günlük süreye herhangi bir müdahale söz konusu değildir, bu süre aynen muhafaza edilmektedir.

Arz edeceğim son husus, hâkim adayları ile avukat stajyerlere Anayasa Mahkemesinde staj yapma imkânı getirilmektedir. Böylelikle yargı aktörlerinin bilgilerinin daha da artırılması amaçlanmıştır.

Değerli Başkanım, kıymetli Komisyon üyeleri; ülkemizin adalet sisteminin iyileştirilebilmesine ve temel hak ve hürriyetlerin güçlendirilmesine katkı sağlamak amacıyla hazırlanan teklifin milletimiz için hayırlı ve başarılı olmasını diliyor, teklifin müzakerelerinde vereceğiniz katkılar nedeniyle şimdiden hepinize ayrı ayrı şükranlarımı ifade ediyorum.

Hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum.