KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Komisyon çalışmalarımıza destek vermek üzere ve "Kadına yönelik şiddetle mücadelede biz de taşın altına elimizi koymak istiyoruz." diyen değerli medya mensubu, basın mensubu arkadaşlarımızla, "Komisyonumuza destek vermek amacıyla biz de varız, kadına yönelik şiddetle mücadele edeceksek biz de taşın altına elimizi koymaya hazırız." diyen kıymetli yöneticilerimizle bir aradayız.

Bugün, Komisyonumuza davet ettiğimiz TRT Genel Müdürümüz Sayın İbrahim Eren'e ve Sayın Genel Müdürümüzle birlikte TRT1 Kanal Yayın Yönetmenimiz Şaban Şikar'a, ATV Genel Müdürümüz Ali TÜRKASLAN 'a, ATV Programlar Müdürümüz Mehmet Çam'a ve Şebnem Bursalı'ya, TV8 Genel Müdürümüz Aslı Çini Yaşaroğlu'na, Kanal D Genel Müdürümüz Murat Saygı'ya ve Star TV Drama Direktörümüz Şebnem Açıkalın'a çok teşekkür ediyorum ve hoş geldiniz dileklerimi iletiyorum.

Bu kadar yoğun temponuza rağmen, "Mevzubahis kadınsa, kadına yönelik şiddetle mücadelede biz de varız." deyip Komisyonumuza geldiğiniz için her birinize tekrar, ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Konulu Araştırma Komisyonumuz çalışmalarına 14'üncü Toplantısıyla devam etmekte.

Bir insan hakları sorunu olan şiddet, özellikle kadına yönelik şiddet uluslararası ve ulusal düzeyde alınan tüm önlemlere rağmen, ekonomik gelişmişlik düzeyi fark etmeksizin tüm toplumlarda yaygın bir şekilde görülmeye devam ediyor. Çok boyutlu bir sorun olarak kadına yönelik şiddet yalnızca kadınları değil, tüm toplumu olumsuz bir şekilde etkilemekte. Ülkemiz, kadının konumu ve toplumsal alanda güçlenmesi için yapılan çalışmalar açısından dünyada istisnai ve özgün bir tarihsel deneyime sahip. Bu durum günümüzde de yasal düzenlemelerle, uygulanan politikalarla artarak devam etmekte. Ülke olarak, özellikle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, Anayasa'yla, yasalarımızla ve genelgelerimizle, reformlarımızla birlikte çok önemli düzenlemelerimizle kadının güçlenmesine ve kadına yönelik şiddetle mücadeleye yönelik yürütülen kararlı ve istikrarlı politikalarla çok ciddi ilerlemeler kaydettik ama hâlâ yapmamız gereken işler olduğunu biliyoruz.

2000'li yıllardan bu yana gerçekleştirilen yasal reformlarla ulusal mevzuatımız şiddete sıfır tolerans gösteren bir yapıya kavuşturulsun istiyoruz. Bu kapsamda, 2004'te Anayasa'nın 10'uncu maddesinde, 2010 yılında 10'uncu ve 41'inci maddesinde, 2002'de Türk Medeni Kanunu'nda, 2005'te Türk Ceza Kanunu'nda 2007'de 4320 sayılı Kanun ve İş Kanunu'nda yapılan değişiklikler, yine, 2003 yılında kurmuş olduğumuz aile mahkemeleri, 6284 sayılı Yasa'mız, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yürürlüğe girmiş vaziyette.

Ülkemizde, kadına yönelik şiddetle mücadelede 2006 yılında yayınlanmış olan Başbakanlık genelgesi bizim için çok önemli bir politika belgesidir ve o günden itibaren kadına yönelik şiddetle mücadele etmek için bir seferberlik ilan edilmiş ve bugüne kadar da devam etmektedir. 2020 ve 2021 yıllarında da özellikle kadına yönelik şiddetle mücadele koordinasyon toplantıları Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yapılmış, Aile Bakanlığımız, Adalet Bakanlığımız, Millî Eğitim Bakanlığımız, Sağlık ve İçişleri Bakanlığımızın katılımlarıyla kadına yönelik şiddetin önlenmesi için bir teyakkuz oluşmuş vaziyette.

Bu koordinasyon esnasında, özellikle, ilgili kurumlarla beraber en önemli alan medyamız. Medyayla birlikte sivil toplum örgütlerimizle biz kadına yönelik şiddetle mücadeleyi hep birlikte yapalım isteriz. Bu vesileyle, kadına yönelik şiddet kurumsal bir mesele olarak toplumun topyekûn mücadele etmesi gereken bir husus. Bu sebeple, toplumun konuya bakışı, algısı hayati öneme sahip. Medya bu algının oluşmasında en önemli araçların başında gelmekte. Kadına yönelik şiddet sorununun çözümünde toplumun meseleye olan bakışının doğru inşası çok önem arz etmekte. Özellikle medyanın konuyu doğru şekilde ele alması ve uygun bir yayın dili benimsemesi, kamu algısının ve karar mercilerinin düşüncelerinin şekillenmesinde çok önem arz etmekte. Geniş kitlelerde büyük etkisi olan medyanın kadına yönelik şiddeti haberleştirirken, yayınlarken sorumlu yayıncılık anlayışıyla hareket etmesi bizim en önemli temennimiz. Toplum vicdanını derinden sarsan kadına yönelik şiddet eylemleri toplumun ilgisini çekmesi sebebiyle medyada çok geniş yer bulmakta. Kullanılan haber ve yayın dili toplumu korku ve infiale maalesef sürükleyebilmekte, saldırıya uğrayan kadınların kişisel haklarını çiğneyebilmekte, cinayetler başta olmak üzere şiddet haberlerini toplumun sıradanlaştırarak algılayacağı şekilde sunabilmekte. Bu sebeple, medyada kadın temsilini çok önemsiyoruz ve temsilin doğru yapılanmasını çok önemsiyoruz. Kadına yönelik şiddet eylemlerinin sorumlu yayıncılık anlayışıyla yapılması en önemli temennimiz.

Medyanın etkileri konusunda yapılan araştırmalar şiddet gösteriminin saldırgan tutumlar üzerinde doğrudan ve dolaylı etkileri olduğunu ortaya koymakta. Birçok yasal düzenleme yapılmış olmasına rağmen 5187, 6112, 5651 sayılı Kanunlar dâhil olmak üzere yayın ilkelerine aykırı hususlar yaptırıma bağlanmış vaziyette. Biz özellikle medyanın sorumlu yayın yapmasını, yaptırım içeren yasal hükümlerden ziyade medya sektörünün kendi öz denetimini yapmasını çok daha demokratik ve etkili bir yöntem olarak düşünüyoruz. Medyanın, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet haberlerini, diğer yayınlarını kamusal sorumluluk anlayışı çerçevesinde yayın hizmet ilkelerine uyarak vermesinde özellikle öz denetimin ve otokontrolün esas alınmasını canıgönülden arzu ediyoruz. Medyada özgür fakat sorumlu yayın anlayışının hâkim olması en önemli temennimiz. Bu kapsamda, sektörün kendi öz denetimini yapmasına imkân verecek mekanizmaların sizler tarafından oluşturulması bizim için çok kıymetli.

Değerli milletvekilleri, kıymetli katılımcılar; kadına yönelik şiddetle etkin mücadelede şiddetle topyekûn mücadele edilmesini teminen toplumsal farkındalık, zihinsel değişim ve duyarlılığın artırılması en önemli konu başlıklarımız. Medyada kadın temsilinin iyileştirilmesi ve güçlendirilmesi, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet olaylarında medyanın yaklaşımı, yayınlarda kullanılan dil ve kadın odaklı yayıncılık anlayışı, medyada kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadelede alınması gereken önlemler, medya sektöründe öz denetim mekanizmaları ve etkinliği; bu konuları kapsayan hususlarda öncelikle hepinize, bir kez daha, geldiğiniz için teşekkür ediyorum ve ilk sözü TRT Genel Müdürümüz Sayın İbrahim Eren'e bırakmak istiyorum.

Sayın Genel Müdürüm, hoş geldiniz diyorum.

Buyurun.