KOMİSYON KONUŞMASI

FATİH ŞAHİN (Ankara) - Başkanım, teşekkür ediyorum.

Hepimizin de malumu olduğu üzere, bilgi çağında yaşıyoruz. Bilginin üretimi de tüketimi de çok hızlı şekilde yapılmakta. Hiç şüphesiz ki bu modern çağın gerekleri haberciliği de etkilemekte.

Şimdi, bir haber alımını, bir program alımını, bir yapım alımını hiç şüphesiz ki bir masa, sandalye alımıyla bir tutmamız mümkün değil. Çok ani durumlar, acil durumlar, yeni gelişmeler, etkili ve verimli yayıncılığın hakkını vererek yapılması için bu tür istisnaları gerekli kılmakta. Siz de, az önce bürokrat arkadaşımız da ifade etti, bu Avrupa Birliği direktiflerine aykırı bir husus da teşkil etmemekte.

Gerek Anadolu Ajansı gerekse TRT son yıllarda çok büyük atılımlar gerçekleştirdiler. Gerçekten de yeni Türkiye'yle birlikte yeni bir Anadolu Ajansı, yeni bir TRT bizim medarıiftiharımız olan kurumlar olarak sadece ülkemizde değil tüm dünyada göğsümüzü kabartan hizmetlere imza atmaktalar. Bu iki kurum da büyürken yeni Türkiye'yle birlikte yeni bir vizyon elde etmişken... Her ne kadar Mehmet Bey 8 dilde yayın yapılmasını böyle istihzayla ifade etse de, ben buna çok üzüldüm.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - 8 dilde yayın yapılmıyor, 8 dilde haber...

FATİH ŞAHİN (Ankara) - Haber yapılıyor, yayın da yapılabilir, bunun kapısını açıyoruz işte, bundan gurur duymanız lazım, hep birlikte bundan gurur duymamız lazım.

Şimdi, çağın bu gerekleri karşısında böyle bir istisnanın verilmiş olması, imkânın sağlanmış olması, iki kurum arasında, iki devlet kurumu arasında, kamusal yönü ağır basan İki kurum arasında bu tür istisnanın tanınmış olması bence çok anlaşılabilir, izah edilebilir, mantıklı da bir şey, çağın gereklerine de uyan bir şey. 21'inci yüzyılda zaman çok daha hızlı akıyor ve mevzuat ülkemizin ihtiyaçlarını, kurumların ihtiyaçlarını karşılayamıyor, bu aşikâr. Bundan dolayı ben bu düzenlemenin çok doğru olduğunu düşünüyorum.

Ayrıca, kamu ihale mevzuatından müstesna olması tamamen denetimsiz olduğu anlamına da gelmiyor. Hiç şüphesiz ki genel hükümler çerçevesinde yine gerekli denetim faaliyetleri yürütülecek ve bu alımlar da denetlenecek. Yani, öyle bir hava yaratılıyor ki kamu ihale mevzuatından istisnadır, hiçbir şekilde denetime tabi tutulmayacak, çok keyfî bir şekilde bu işlemler yapılacak. Hiç şüphesiz ki böyle değil.

Ayrıca, bu haber, program, yapım alımlarıyla ilgili çok genel bir istisna tanınması da düşünülebilirdi. Ancak, asıl o zaman keyfîliğe sebebiyet vereceği gerekçesiyle kamu payının ağırlıklı olduğu Anadolu Ajansına münhasıran bu istisnanın tanınmış olması buradaki keyfîliği de engelleyecek bir husus olacaktır, bir durum olacaktır.

Ayrıca, neden seçim öncesi böyle bir düzenleme yapıldığı sorusu sorulmakta çok yoğun bir şekilde. Biz AK PARTİ iktidarı döneminde ilk kez seçime gitmiyoruz. Yani önümüzdeki seçim AK PARTİ iktidarları dönemindeki milletimizin önüne koyacağımız 10'uncu sandık olacak. Eğer böyle bir ihtiyaç, böyle bir gereksinim -tırnak içerisinde söylüyorum- olsaydı daha önceki seçimlerde olabilirdi. Çok daha kritik, çok daha zorlu seçimler yaşadık. Ben önümüzdeki seçimin AK PARTİ açısından çok daha rahat olacağını öngörüyorum. Yani daha önce bu tür şeyler, böyle bir hinlik, kurnazlık yapılacak olsaydı, daha önceki seçimlerde yapılırdı. Ayrıca, biz dedikodularla, iddialarla devlet yöneten, ülke yöneten, politika üreten, ekonomiyi, siyaset kurumunu buna göre dizayn eden bir siyasi anlayışa sahip değiliz. Bazı iddialar var, bazı dedikodular var diye ülkemizin, kurumların ihtiyaçlarını hasıraltı edecek, öteleyecek değiliz. Yani ben bu itirazları da bu açıdan yerinde bulmadığımı ifade ediyorum. Bu düzenlemenin de kurumlarımıza, kurumlarımızın yeni vizyonuna katkı sağlayacağını, önemli bir ihtiyacı karşılayacağını düşünüyorum. Bundan da bütün vatandaşlarımızın, her partinin milletvekilinin, her düşüncedeki insanın gurur ve iftihar duyması gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.