| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 23 .03.2015 |
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkanım ben de.
Tabii, konu hakikaten önemli, cezaevindeki mahkûmların sağlığının konuşulması ki ben hekim bir milletvekiliyim hem pratikte hem de teoride birtakım sıkıntılarımız devam ediyor.
BAŞKAN - Sunuma yetişmiş miydiniz?
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Kısmen.
Bir kere hani bu sunumda bahsedildi mi bilemiyorum, eğer bahsedildiyse arkadaşlarımdan özür dilerim bir tekrar olduğu için ama bu mahkûmların hastanelerdeki taşınma yöntemlerini mutlaka gözden geçirmemiz lazım.
BAŞKAN - Bu bahsedildi.
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Yani çünkü adama bakıyorsunuz basit bir suçu işlemiş, yanında 10 jandarmayla eli kolu kelepçeli, onca insanın karşısında teşhir ediliyor, bu insanlar da muhtemelen hekime de gelmek istemiyorlardır zaten bu görüntüden mütevellit. Onu bir belirtmek isterim.
Evet, tabii yani ben buradaki bütün arkadaşlarımın iyi niyetli olduğundan eminim ama Türkiye'de mahkûm sağlığıyla ilgili bir sorun olduğunu da hepimiz kabul ediyoruz. Azalmıştır, artmıştır, elbette ki Türkiye'ye yakışan bir tabloyu yaratmak hepimizin görevi diye düşünüyorum. 1980'li yıllarda Ruhi Su kanser olduğunda yurt dışına izin verilmemişti, o günleri gördük. Aynı şekilde, Fatih Hilmioğlu Hoca -ki kendisi de bir tıp mensubudur ve Türkiye'nin karaciğer naklindeki en iyi isimlerinden birisidir- karaciğer sorunu yaşadığı süreç içerisinde sağlık hakkını iyi kullanamadığını da bire bir biliyoruz. Bugünleri de gördük maalesef ama tabii ki eleştiri yaparken olumlu şeyleri de görmek benim kişilik tarzımdır. Türkiye'de cezaevlerindeki uygulamalarla ilgili olumlu gelişmeler olduğunu da inkâr etmemeliyiz, onu da en azından teslim etmeliyiz.
Şimdi, tabii, milletvekili arkadaşım yurt dışındaki cezaevlerinde daha kötü koşullar gördüklerini de söyledi. Yani, bizde klasik bir laf vardır: Kötüden emsal olmaz. Biz orada daha kötü diye buradaki kötüyü savunmamalıyız, daha iyisini savunmalıyız, daha doğrusunu savunmalıyız diye düşünüyorum. Bu anlamda da "Yeni cezaevleri yapılmasını eleştiriyor muhalefet." Evet, eleştiriyoruz, devletin görevi tabii ki, bu asli görevi yani bunu yapmak durumundayız, bundan övünmemeliyiz, biz onu söylüyoruz, "Yoksa yeni cezaevleri yapmayalım, onlar üst üste yatsınlar." anlamında söylemiyoruz. Yani, ihtiyaç varsa tabii ki yapılacak, bu devletin temel görevi, bu devlet bunun için vergi alıyor, bunun için belli bir düzen kuruyor, bir sistem kuruyor. Onu belirtmek isterim.
Gene orantısız polis gücü. Arkadaşlar yani eğer "Türkiye'de orantısız polis gücü kullanılmıyor." derseniz bu yanlış bir tespit olur, bunu hepimiz görüyoruz. Yani, şu anda bizim mensubu olduğumuz Parlamentoda bir milletvekili arkadaşımız polis tarafından darbedildi, bunu hepiniz biliyorsunuz. Yani, polis görev yapmasın mı? Yapsın tabii ama bunun da işte bu bizim üyesi olduğumuz İnsan Hakları Komisyonunun da en ciddi görevlerinden birisi polis görevini yapsın, götürsün adaletin önüne çıkarsın suçlu birisi varsa ama bunu yaparken aynı zamanda...
BAŞKAN - Hangi olayı dediniz?
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Bizim Erzincan Milletvekilimiz biliyorsunuz darbedildi, Sayın Muharrem Işık polis tarafından darbedildi, raporları var, Meclis kürsüsünde konuşma yaptı bununla ilgili.
BAŞKAN - Nerede oldu? Sizin haberiniz var mı, bilemiyorum.
NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) - Var, konuştum.
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Sayın Başkan, Gezi sürecinde...
BAŞKAN - Gezi sürecinde mi?
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - ...bizim il binamızın önünde Muharrem Bey darbedildi, hem de ciddi şekilde darbedildi polis tarafından.
BAŞKAN - Anladım, ben yeni bir olay mı acaba diye, hatırlayamadım.
ORHAN DÜZGÜN (Tokat) - Bakın, hani işte arkadaşlarım haklı olarak birtakım olumlu şeyleri söylediler ama ben de size şunu söyleyeyim: Şimdi, milletvekili arkadaşımız Ankara'nın göbeğinde darbedildi ve savcılık "Biz bu adamı darbeden kişileri tespit edemedik." diye rapor yazdı Sayın Başkan. Yani, böyle bir şeye inanabiliyor musunuz? Bunu hukuki ve Türkiye'nin manzarasına yakıştırabiliyor musunuz? Yani böyle bir şey mümkün mü? Bir milletvekili bir il binasının önünde, sokakta, kameraların, yüzlerce insanın önünde darbediliyor ve mahkeme bununla ilgili karar veriyor, diyor ki: "Biz bu darbı gerçekleştirenleri bulamadık." Yani, bu aksaklıkları görmeliyiz. Dün CHP milletvekilidir, yarın AK PARTİ'li bir milletvekili arkadaşımız dövülebilir, darbedilebilir. Sonuçta da zaten darbedilenin bence milletvekili olmasının bir önemi yok, vatandaş olması önemli. Hangi vatandaşımız bu şekilde darbedilirse edilsin buna karşı durmalıyız biz. Yani, polisin görevi kişiyi, suçluyu adaletin karşısına çıkarmaktır, onu cezalandırmak değildir. Bu anlamda bunlara daha çok dikkat etmeliyiz diye düşünüyorum.
Ben Komisyonunuza tabii daha sonradan katılan üyelerdenim. O nedenle belki sizleri çok iyi tanıma şansım olmadı ama gördüğüm kadarıyla da, burada bulunduğum süre içerisinde başta siz Komisyon Başkanımızın, Komisyon üyesi diğer bütün arkadaşlarımızın da tavırlarını olumlu gördüm, yapıcı gördüm. O anlamda hepsine de teşekkür ederim. Ben de aynı şekilde, herhangi bir şekilde sizleri istemeden -öyle bir kastım olmadı- kırdıysam döktüysem özür dilerim. Hakkınızı helal edin, benim varsa helal olsun.