| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 31 .03.2015 |
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Bakan; şimdi, öncelikle amasız, lakinsiz, fakatsız fukatsız bu yasayı destekliyoruz, olumlu bakmaktan öte destekliyoruz ama, şimdi...
FATOŞ GÜRKAN (Adana) - "Amasız" demiştiniz ama. (Gülüşmeler)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Hayır, aması şu, daha da ilave getiriyorum.
Şimdi, Sayın İdris Şahin dedi ki: "Biz bu yasayı samimi arzularla getiriyoruz, demokratik siyasete katkı sağlamak için bu teklif geldi."
Bugün, arkadaşlar, bir hafta kaldı Meclisin kapanmasına. "Samimi arzularla bu teklifi getirmek" demek bu teklifin doğuracağı sonuçların doğurulmasını istemek demektir. Anayasa Uzlaşma Komisyonunda bu konular tartışıldı. Hatta ben hukukçu bir milletvekili olarak seçim yaşının 18'e düştüğüne inanıyordum, öyle biliyordum; 18 yaşına düşmediğini şeyde öğrendim, benim kızımın adaylığı söz konusuydu, bilgisayar reddetmiş "yaş ufak" diye İstanbul'da. "A, olur mu öyle şey ya, ben 18 biliyordum." dedim, o da 23 yaşında çıktı; 25'miş.
O nedenle, ben bu yasanın samimi arzularla getirildiğine inanmıyorum, izninizle; demokratik siyasete katkı sağlamak amacıyla da getirildiğine inanmıyorum. Demokratik siyasete katkı sağlamak isteyen bir anlayış, demokratik siyasete bugün en büyük tıkamayı yapan seçim barajını ortadan kaldırır. Yani, bugün bu Türkiye Büyük Millet Meclisi bu milletin Meclisidir; dolayısıyla, bu millet içinde çok farklı düşünen insanlar vardır. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinin millî iradeyi tam anlamıyla temsil ettiğini söylemek mümkün değildir. Neden mümkün değildir? Bir: Örneğin, adam CHP'li değil ama seçim barajı nedeniyle kendi partisinin barajı aşmayacağını düşünüyor, CHP'ye oy veriyor -bu bir irade sakatlanmasıdır- ya da MHP'li değil, MHP'ye veriyor ya da AKP'li değil, AKP'ye veriyor. Dolayısıyla, sadece seçim barajının getirdiği engel, şu ya da bu partinin barajı aşıp aşmamasından daha öte, mevcut partiler içerisinde de kendilerinin hakkı olmayan oylar var, yani, millî irade bu yönüyle de yansımıyor. Onun için, bence siyasetin içerisindeki en büyük engel bu seçim barajıdır. Aslında bu seçim barajı kaldırılabilirdi.
Siyasi iktidar bu konudaki eleştirileri hep şöyle karşıladı: "Canım, seçim barajını biz mi koyduk?" dedi. Anayasa'nın bu maddesini de AKP koymamıştı. Yani, bugüne kadar AKP'nin Mecliste çıkarttığı yasaları AKP mi koydu? Yani, siz illa kendi koyduğunuz yasaları çıkartmak durumunda değilsiniz.
Şimdi, burada, baktığımız zaman, bizim yapmak istediğimiz iş ciddi bir iş, evet, yani, gençlerin seçilme yaşına... Yapmak istediğimiz iş ciddi fakat yaptığımız iş ciddi değil Sayın Başkanım, yöntem olarak ciddi değil. Yani, dışarıdan baktığımız zaman, inanıyorum ki AKP grubu da bu düzenlemenin Parlamentodan geçmeyeceğini düşünerek getiriyor, ben öyle düşünüyorum en azından. Yarın seçim meydanında diyecek ki: "Efendim, biz bunu getirdik -hesap şuydu herhâlde, muhalefetin belki de karşı çıkacağı düşünülüyordu- işte, bunlar karşı çıktı." Ben şimdi şunu ilave ediyorum: Madem samimisiniz, buyurun, Meclisten geçsin, buyurun, geçsin Meclisten. Şimdi, yani, bir kere şu: Daha önceden bunu düzenleyebilirdiniz.
İkincisi: Yöntem olarak, yasa yapma yönteminden de daha sıradan bir yöntem hâline getirdiniz Anayasa değişikliklerini. Siyasi Partiler Yasası'nda değişiklik yaptık, o da duruyor, bu da duracak; bunlar önümüzdeki dönem hiç gelmeyecek. Ha, şimdi "Yok, efendim, böyle değil." diyorsanız yapalım. Eğer "Yok, bu dursun." diyorsanız, o zaman -Sayın Cumhurbaşkanı zaten araziye çıktı, 400 vekil istiyor AKP'ye, Haziranda halk size 400 vekil verir- siz bunu zaten bir bütün olarak yapabilirsiniz, o zaman muhalefete de ihtiyacınız yok, yapabilirsiniz. Yani, niye? Seçim tatiline bir hafta kalmış, milletle dalga geçer gibi bunu getiriyorsunuz; bu aslında gençlerle dalga geçmektir arkadaşlar, gerçekçi olun.
Şimdi, Sayın Aydın dedi ki: "Bizim gençlere güvenmemiz lazım." Elbette gençlere güveniyoruz, biz gençlere sizden daha fazla güveniyoruz çünkü gençlere güvenmek, gençlere karşı duyarlı olmak sadece seçmen yaşının, laf olsun diye, 18'e düşürülüp, Komisyondan geçirilip bırakmak değildir. Gençlere duyarlı olmak...
Bugün Türkiye'de bir sürü işsiz genç var, onların sorununa da eğilmek lazım. Gençlerin üçte 1'i işsiz, yüzde 33'ü, çok büyük bir rakam.
Ve bugün "12 Eylül 1980 darbe Anayasası" dediğiniz Anayasa'daki temel hak ve özgürlüklerini kullanmak istedikleri için polis şiddetiyle, biber gazıyla ve cezayla cezalandırılan gençlerimiz var.
Şimdi, Tekirdağ'da 13-14 yaşında 2 tane çocuk Cumhurbaşkanına hakaret ettiği gerekçesiyle ceza aldı; ve, sizin de araştırmanızı isterim, bu dünyada -Türkiye'de değil, dünyada- devlet büyüklerine hakaret ettiği nedeniyle cezalandırılan ilk olay, bunu kabul etmek mümkün değil. Bu ülkede sadece Sayın Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmadı, ondan önce Cumhurbaşkanları var; ben baktım, onlar daha ağır eleştirilere maruz kalmışlar ama haklarında hiçbir zaman dava açılmamış.
Bu memlekette poşu taktığı için Galatasaray Üniversitesindeki Cihan Kırmızıgül terörist muamelesi gördü, on iki yıl ceza aldı arkadaşlar.
Şimdi, Sayın Yahya Akman benim çok sevdiğim bir arkadaşım, çok sağduyulu gördüğüm bir arkadaşım; bu bir Arapça kelime kullandı, hukukun serbestliğinden bahsetti, "Biz bunları savunuyoruz." dedi. Daha iki üç gün önce Parlamentoda bir yasa geçirdik, "iç güvenlik paketi" denilen yasa, her tarafı yasaklarla dolu, her tarafı yasaklarla dolu. Onu bir hukukçu olarak izledim, inceledim. Sayın Grup Başkan Vekiliniz Naci Bostancı da televizyonda söyledi benim adımı zikrederek, "Çok ciddi eleştiriler getiriyor." dedi. Ama o yasanın ne kadar yasakçı bir yasa olduğunu, o yasanın 12 Eylül darbe Anayasası'nın tanıdığı toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkını bile nasıl ortadan kaldırdığını incelediğiniz zaman, bir hukukçu olarak siz de göreceksiniz, hepimiz göreceğiz.
Şimdi, amacımız devletin demokratikleşmesi, bireyin özgürleştirilmesiyse mesele sadece seçime yönelik birtakım düzenlemeler yapmak olmamalı. Ben iktidar partisine şunu öneriyorum: Siz gençlerin seçilme yaşlarının 18'e düşürülmesi konusunda samimiyseniz, buyurun, Meclis Genel Kuruluna getirin bu tasarıyı. Eğer getirmezseniz ben sizin samimi olduğunuza inanmayacağım Sayın Ahmet Aydın. Sizin bunu seçim meydanlarında siyasi koz olarak kullanmak istediğiniz için getirdiğinizi savunacağım. Buyurun, getirin, Meclis Genel Kurulu orada.
Üçüncü mesele: Sayın Aydın "2010 Anayasa değişikliklerinden sonra zaten Anayasa'nın uygulama maddeleri yapılır." dedi. 2010 Anayasa değişikliği yapıldı, Sayın Aydın, sizde bu Parlamentodaydınız, ben de buradaydım; orada sadece 2 tane Anayasa değişikliğiyle ilgili uygulama yapıldı, uygulama kanunu çıkartıldı. 26 maddeydi. HSYK ve Anayasa Mahkemesinin kuruluşu ve işleyişine ilişkin çıktı, HSYK'yla ilgili çıktı, 160 tane, HSYK, Yargıtay adam atadı, ondan sonra da onu, "millî iradenin gereğini yerine getirmek olarak tanımladığınız" HSYK Yasası'nı bu dönem, biliyorsunuz, tekrar değiştirdik. Yani, onun zıddını yaptık, tamamen zıddını yaptık, "A, biz yanılmışız." dediniz. Şimdi, bir de Anayasa Mahkemesini yaptınız. Ya, 24 tane daha madde var o Anayasa'da, kişisel verilerin kullanılması var, cinsiyet, pozitif ayrımcılık var; ya, bunlarla ilgili hiçbir şey getirmediniz, hiçbir uygulama yasası getirmediniz. 2010 kaç, 2015 kaç? Sizin amacınız oydu.
Şimdi, arkadaşlar, bakın, şeyle ilgili de söyleyeyim, yani, ben o konuya girmek istemiyordum ama: Bu "PKK" falan filan deniliyor ya, hani, "Şu oldu, bu oldu." Yani, bakın, orada Sayın Başbakan en son... Biz öteden beri şunu savunduk, bizim arkadaşlarımız veya bizim partinin temsilcileri, Genel Başkanımız da: "İşte, müzakere yapılması için bu barış sürecinde silahları bırakması lazım." dediler, IRA örneğini verdiler, işte, "Silahlar bırakılsın, konuşulur, hatta başka şeyler de konuşulur." denildi. O zaman bize söylenen laf şuydu: "Canım, yahu, o zaman bunlarla konuşmayacağız, ne olacak?" gibiydi.
Şimdi, Cumhurbaşkanı iki üç gün önce ne dedi? "IRA silahlarını betona gömdü -hatırlayın- bunlar daha silahlarını gömmediler." Bizim dediğimiz yere geldiniz ya. Yalnız, ben sizde şunu görüyorum: Bizim söylediğimiz yere geldiğiniz zaman çıkıp da bir özür dilemiyorsunuz, "Ya, arkadaş, biz yanlış yapmışız." demiyorsunuz ve diyorsunuz ki: "Eskiden bizim söylediğimiz doğruydu." O doğru değil. O mu doğru, bu mu doğru?
Şimdi, meseleyi de söylerken bir karşı düşünce geldiği zaman onu hemen başka bir şeyle suçluyorsunuz. Eskiden darbecilikle suçlardınız, şimdi paralelcilikle suçluyorsunuz. Hakikaten, o kadar ileri gidiyorsunuz ki, yani, beni bile paralelcilikle suçlayan oldu arkadaşlarınızın içinden.
RIZA TÜRMEN (İzmir) - Siz paralelci misiniz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - He, üçgenciyim ben.
Yani, bunlar hoş kavramlar değil. Böyle olduğu zaman insanlara... Ben şunları sevmiyorum: İhanet, bilmem ne, yani, vatan haini, bu kelimeler hoş kelimeler değil, ben bunlardan hoşlanmıyorum, Parlamentoda bu ağızlar kullanılmamalı.
Dolayısıyla, ben bu düzenlemenin yapılması gereken bir düzenleme olduğuna inanıyorum ama bu düzenlemenin gençlerin gerçekten demokratik hak ve özgürlüklerinin sağlanmasına yönelik olmadığını ve özgür ve korkusuz bir gençlik yetiştirme amacının olmadığını ve, maalesef, iktidar partisinde böyle bir amacı göremediğimi düşünüyorum. Bu düzenlemenin samimi olarak bu komisyona gelip gelmemesinin benim açımdan bir tek turnusol kâğıdı vardır: Genel Kurula gelir, orada Anayasa değişikliği yapılırsa "Samimiymiş." diyeceğim. Ben getirip getirmediğinizi takip edeceğim.
Teşekkür ediyorum.