KOMİSYON KONUŞMASI

NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.

TEMA Vakfına teşekkür ederim güzel sunumu için, epey yararlandık. Tabii, TEMA Vakfı ülkemizin en önemli sivil toplum kuruluşlarının başında gelmesi ve burada sunum yapmanız bizler için son derece önemliydi.

Burada, özellikle bu ormanlardaki üretim konusunda yani odun üretimi konusundaki bilgilerin tekrar gözden geçirilmesinde fayda vardır diye düşünüyorum; gözden geçirilmesi derken kurumun gözden geçirmesinde fayda vardır diye düşünüyorum. Sizin verdiğiniz rakamlara göre yıllık cari artım -ki Orman teşkilatının kendi rakamları bu- 47,2 milyon metreküp ama mevcut ormanların yüzde 63'ünde üretim yapılıyor ki fiilî olarak aslında yüzde 40'ında yapılıyor, yüzde 63'ünde de değil. Yüzde 40'ında yapılan üretimde de bu yıl yaklaşık 30 milyon metreküp üretim yapılacağına dair planlama yapıldığını biliyoruz. Dolayısıyla, şu andaki mevcut...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Yakacak odun dâhil o da.

NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Evet.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Yalnız onu dikkatli şey yapalım. Bir sanayiye verilen odun var, bir de yakacak var, ikisinin toplamı.

NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Hepsi dâhil bu, hepsi toplam.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Tamam yani hepsi sanayiye verilmiyor.

NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Tabii. Hepsi, ormandan kesilen toplam ağaç, odun hepsi dâhil, onu söylemeye çalışıyoruz.

Şimdi, bu rakam gerçekten çok yüksek bir rakam çünkü sermayeden kesilmiş olduğunu görüyoruz bu rakamlarla beraber. Bu açıdan olaylara bakılması gerekir ve bu konuda Orman teşkilatının bize bir cevap vermesi gerekir. Ben Orman Genel Müdürlüğünün bu konuda yaptığı çalışmaların neticesinin sorulmasını talep ediyorum.

Diğer bir önemli konu da son dört beş yıl içerisinde Türkiye'de ormanlardaki odun üretiminin yüzde 100 arttığını görüyoruz, yüzde 100. Yani ne oldu da son üç dört yıl içerisinde ormanlardaki üretim yüzde 100 arttı, bunun anlamı nedir? Bunun bir cevabını ben gerçekten Orman teşkilatından istiyorum, Orman Genel Müdürlüğünden; bu, son derece önemli.

Tabii, Türkiye'de Orman teşkilatını her zaman övüyorum ben, orada da görev yaptım, çok başarılı bir teşkilat ama bu odun üretimi konusundaki tutumlarının tekrar gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum. Özellikle bu iklim değişimi döneminde en önemli yutak alan olan, erozyonu önleyen en önemli alan olan, iklimi son derece etkileyecek olan orman alanlarındaki üretimlerin çok daha dikkatli yapılması gerektiğine inanıyorum.

Diğer bir konuyu size iletmek istiyorum. Türkiye'de korunan alanların toplam hektarını söyleyeyim size, bunların detaylarını da verebilirim. Türkiye'de korunan alanlar iki bakanlık tarafından koruma statüsüne kavuşturulur. Birincisi Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğü ki o Bakanlıkta Orman Genel Müdürlüğünün de koruma alanları var. Diğer taraftan da Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından korunan alanlar mevcut. Bu iki kuruluşun korunan alanları yönetmesinin sıkıntı yarattığına hep beraber şahit oluyoruz. Temennimiz, bu iki kuruluşun bir an evvel birleştirilmesi. Bu konuda da temenni görüşlerimizin kurum olarak...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün bölge müdürlükleri var, öbürünün yok, onu da söylersen.

NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Tabii, onun yok. Bir sürü sebepleri var birleştirilmesi gerektiğine dair ve biyolojik çeşitlilik yasasının çıkmamasının sebebi de iki kurumun ayrı olması.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Anlaşamadılar.

NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Hatta beraber yaşadık, işte Sayın Bakanımız...

CİHAN PEKTAŞ (Gümüşhane) - Deniz Hanım'ın da çok büyük katkıları oldu, beraber çalıştık ya.

NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Çevre Komisyonu Başkanıydı Cihan Pektaş, son noktaya gelindi, son noktada da Çevre Bakanlığının itirazıyla maalesef o kanun dahi çıkarılamadı.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Maalesef. Evet, çok güzel bir kanundu.

NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Yani yirmi beş yıldır o kanun çıkmıyor, sebebi de iki kuruluşun olması.

Şimdi efendim, millî parklar toplam 907 bin hektar, tabiat parkları 107 bin hektar, tabiatı koruma alanları 46 bin hektar, tabiat anıtları 9 bin hektar, yaban hayatı geliştirme sahaları 1.158 hektar, özel çevre koruma sahaları 1 milyon 572 bin hektar, Orman Genel Müdürlüğünün koruma alanları 337 bin hektar. Bunların toplamı arkadaşlar, 4 milyon 339 bin 659 hektar. Şimdi ben buraya Ramsar alanlarını almadım, şunu için almadım Ramsar alanlarını: Ramsar alanlarının tamamının başka bir şekilde koruma statüsünde olmasından dolayı alınmadı. Sit alanlarını almadık çünkü bu alanların büyük bir kısmı aynı zamanda sit alanı. Dolayısıyla, şu andaki toplam Türkiye'de korunan alan miktarı 4 milyon 335 bin hektar, siz bunun yüzdesini hesaplayın.

Evet, ben diğer bir konuya değinmek istiyorum. Millî Parklar Genel Müdürlüğüyle görüşmüş Cihan Bey, teşekkür ederim. Bu seneki planlamalarında Köprülü Kanyon'da 9.447 metreküp ağaç kesimi var. Termessos Millî Parkı'nda 176 metreküp planlamaları var, Beyşehir Gölü Millî Parkı'nda 5.703 metreküp planlamaları var, Kızıldağ Millî Parkı'nda 9.520 metreküp planlandı, Kovada Gölü'nde 948 metreküp planlandı. Düzlerçamı, yaban hayatını geliştirme sahası orası ve ala geyiklerin yaşadığı bir alan, orada dahi üretim yapıldı. Beynam Ormanı, bahsetmiştim, Ankara'ya...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Üretim yapılan alanlar mı?

NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Evet.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Bu sene mi?

NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Bu sene, evet, üretim yapıldı.

Yani dolayısıyla, arkadaşlarımızın burada ifade ettiği gibi, efendim, yangın koruma; efendim, yol açma ekibi bahanesiyle -bahanesiyle söylüyorum- üretim yapıldığını biliyoruz. Dolayısıyla, dünyanın hiçbir yerinde korunan alanlarda üretim yapılamaz, çok zaruri olsa da üretim yapılamaz çünkü korunan alanın anlamı, olduğu gibi onun korunması. Yani devrik ağaç olabilir, çürüyen ağaç olabilir ama doğanın oradaki doğal gelişimini hep beraber görmek amacıyla ve onun biyolojik çeşitliliğini devam ettirmek amacıyla böyle bir işlem yapılamaz. Bizim Orman teşkilatındaki hâkim zihniyet hep üretime dayalı bir zihniyet olduğu için, öyle yetiştirildikleri için bu tür yanlışlar yapmalarına da şahit oluyoruz.

Diğer bir konu da lif/yonga sanayisinin -Orman Genel Müdürlüğünden ben cevap istiyorum- yıllık Orman teşkilatından talebi nedir? Bunun ne kadarını karşılıyor ve Türkiye'deki ortalama fiyatı nedir lif/yonga sanayisinin? İhaleyle de yapılmıyor bu, tahsis fiyatlarıyla yapılıyor. Bir noktada orman lif/yonga sanayisine sübvanse ediliyor bu şekilde. Bu konunun da bir gözden geçirilmesinde fayda var diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.