| Komisyon Adı | : | (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un, kadına ve çocuğa, aile içine yönelik şiddete karşı Millî Eğitim Bakanlığının eğitim yoluyla mücadelesi hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 02 .06.2021 |
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Hepinizi saygıyla selamlıyorum, Sayın Bakanımıza da hoş geldiniz diyorum.
Vallahi, eğitim uçsuz bucaksız bir derya. Hızır Aleyhisselam ile Musa Aleyhisselam'ın kıssasını sadece Kur'an çerçevesinde değil, biz daha başka çerçevelerde de okuruz. Uçsuz bucaksızlığı şöyle ifade eder bir defasında Musa Peygamber'e Hızır Peygamber, denizde o sırada gagasıyla kuş bir damla bir şeyleri alır der ki: "Bizim ilmimiz denizden bu kadar bir şeydir." Öyle olunca hakikaten "eğitim" deyince artık bir durmak lazım. Hâlâ eğitimde yeni modeller tartışılıyor, yeni arayışlar var, yeni uygulamalar var. Öte yandan yine çok zor bir alan insan ve insanın eğitimi söz konusu olunca ben burada yine toprağı bol olsun Alexis Karel'i hatırlıyorum. 1912 Nobel ödüllü bu yazarımızın fizyoloji veya tıp alanında ödül alan bu şahsın bir eserinin ismi İnsan Denen Meçhul'dü ve 1970'li yılların sonunda 1980'li yılların başında psikoloji kitaplarının, analiz kitaplarının neredeyse yok denecek kadar olduğu dönemde en çok okunan eserlerden bir tanesiydi.
Sayın Bakanım size mi ait, siz mi bunu terimleştirdiniz? Yoksa bir yerlerde kullanılıyor benim mi gözümden mi kaçtı? Ekosistem tabirini kullandınız, ekosistemi tabii, biz daha çok coğrafyayla, meteorolojiyle, iklimlendirmeyle falan alakalı bir sistem olarak ve deyim olarak biliyoruz ama benim çok hoşuma gitti. Ekosistemi eğitim alanında kullandınız, insan alanında kullandınız. Tam da böyle -tırnak içi- tam yerini bulan bir tabir oldu. Derginizin ismini de çok beğendim "ya/da" yani hep ben doğruyu düşünmüyorum, hep benim söylediklerim doğru değil, bunun bir alternatifi de olabilir şeklindeki bir isimlendirme. Burada Komisyonda Filiz Hanım "Ya." diyor ben diyorum ki: Ya da. Ben ya diyorum Filiz Hanım "Ya da." diyor. Çok harika, ben tebrik ediyorum sizi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Konu içinde konuşun lütfen.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Sayın Özdemir, çok teşekkür ediyorum.
Kerestecioğlu'nun uyarısı için teşekkürler. Konuya gelelim.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Soruma hemen geliyorum Sayın Başkanım.
İnsan ve dil önemli. Etimolojiye, semantiğe dikkat çektiniz, dediniz ki: "Buyurgan olmayan bir üslupla bizim kadına şiddet meselesine yaklaşmamız gerekir." Bu ekosistem deyimi bana bir de Mevlâna'nın Mesnevî'sinde geçen pek çok şeyden bir tanesi "Kainatın aklıyla bütünleşmek." şeklinde tabir ettiği hususu hatırlattı. Bir sempozyumda -kulağı çınlasın- Ahmet İnan Bey -bendeniz bunu anlatmak durumunda kaldım- "Sadece, sırf bu söz için Mesnevî'yi ben satır satır bir kez daha okuyacağım." dedi yani bunlar hakikaten önemli hususlar.
Ben sunumunuzu bir sempozyum bildirisi veya bir akademisyenin konferansı gibi teorik açıdan çok doyurucu buldum. Teorisyenlik tarafınız zaten eğitim camiasınca müsellem ama ben gördüm ki teorisyenliğinden ziyade Sayın Bakanımız Ziya Selçuk Bey'in pratiğe geçişi de o süratle olmuş. Teori ile pratiği birleştirebilmek hakikaten çok zor bir şeydir. Akademinin içinde bulunmuş birisi olarak bu hususta ben sizi tebrik ediyorum.
Sorum şu: Şimdi, şiddet Allah'ın insana verdiği bir duygu, özellik, düşünce vesaire. Şiddetten yalıtılmış... Bunu ben aslında Nevzat Tarhan hocaya da geldiğinde sormak istiyorum. Şiddetten yalıtılmış bir dünya düşünsek de uygulayamayız. En şiddetten yalıtılmış din bugün Hollywood yıldızlarının güruh güruh gittikleri Budizm, biz de onların Myanmar'da Müslümanlara ne yaptıklarını ve nasıl şiddet uyguladıklarını görüyoruz. Dolayısıyla şiddetin önlenmesinden ziyade ben bir makas değişikliği yapmak niyetindeyim. Şiddetin eğitilmesini belki konuşmak lazım yani kocasının karısına uyguladığı şiddet evet, eğitilmesi gereken bir şiddettir, önlenmesi gereken bir şiddettir ama ülkenize saldırıldığında sizin savunma amacıyla kullanacağınız şiddet gerekli bir şiddettir. Burada bunun eğitilmesi lazım, öbür tarafta onun eğitilmesi lazım. Dolayısıyla "Şiddetin önlenmesi, eğitilmesi." derken sizin ben teorisyenliğinize ve eğitim alanında yaptığınız çalışmalara dönük olarak asıl şu soruyu sormak istiyorum: Okul aşaması bizim belli bir yaşa geldikten sonra devreye soktuğumuz sistem. Orada çok güzel işler yaptığınıza rakamlarla Sayın Başkanım da temas etti, ben de not almıştım, var burada, milyonlarla ifade edilen rakamlardan söz ediyorsunuz. Hakikaten güzel işler yapılmış ama acaba bu çocuğun özellikle -siz biliyorsunuz- 1-2 yaşı arasının ilk 2 yaşının eğitiminde karakterin değişkenliği falan tartışmalarına girmek istemiyorum ama değiştirilebilen tarafının diyeyim en azından yumuşatarak burada yapılabilecek ne var?
Bu konuda halk eğitim merkezlerinin önemine dikkat çektiniz ve analık babalıkla alakalı, şiddetin önlenmesiyle alakalı hususlara temas ettiniz. O rakamı da ben buraya almıştım. Kadına yönelik şiddeti önleme kursları; 48 kursu açtığınızı 322 kadın, 198 erkek, 520 kursiyere bu hususta eğitim verdiğinizi söylediniz. Bunu yeterli buluyor musunuz? Bu ilk 2 yaş konusunda ne yapılabilir? Birazcık evlilik öncesi belki modelleme olarak evlilik okulu şeklinde nitelendirilebilecek çalışmalara halk eğitimin... Diyanet'ten burada destek almayı ben önemsiyorum, arkadaşlarımızın bazıları belki bu konuda ikircikli davranacaklar ama onların da katkılarıyla yapılmasının sorununun çözümüne katkısı olabileceğini düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.