| Komisyon Adı | : | (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Süleyman Arslan'ın, Kurum yapısı ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusundaki görev ve yetkileri hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 26 .05.2021 |
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Ya, çok memnunum. Ben, bu Komisyona görevlendirmeyle geldim biliyorsunuz, tercih edilerek geldim, çok da mutlu oluyorum fakat bazı kavramlarını tartışmaya açılması hakikaten garibime gidiyor. Yani insan elbette çok önemli. Biz, insanı -öyle bir anlayışımız var ki- varlık kategorisinin ilk sırasında görüyoruz ve insanı kültürümüz olarak, medeniyetimiz olarak hep yaşatmayı gaye edinmişiz. Bundan dolayı da bizim tarihimizde -münferit olaylar bir kenara bırakılırsa tabii- hiç yüzümüzü buruşturacak, başımızı öne eğdirecek bir olay yaşanmamıştır. Bir olay derken onun da özellikle altını çizeyim.
Aile de bu toplumun temel kuralıdır. İnsanlar birleşir aileyi, aileler birleşir sülaleyi, sülaleler birleşir -şimdi söylemeyelim, aşiret denir ama aşiret bugün başka anlamlarda kullanılıyor- daha büyük aileyi meydana getirir. En büyük aile de devlet ailesi, milliyet ailesidir. Millet gücünü, devlet olarak bir organizasyona dönüştürür. Biz devlete dönüşmüş vaziyetteyiz. Şu anda tekrar sıfırdan insanın konuşma ihtiyacı duyuyoruz. Burada bir yarar var, bu yarayı hep beraber tedavi etmenin -pansuman değil- uğraşını veriyoruz. Bazı kavramları, mesela aile... Yani Suzan Hanım'la da konuştuk, dedi ki: "Çok soyut bir kavram." Çok somut bir kavram, Anayasa'nın 41'inci maddesinde belli, Medeni Kanunda evlilik kurumunun oluşturulması belli. Ben hakikaten şu anlamda üzülüyorum: Evliliğin önünde herhangi bir engel yok, boşanmanın önünde de herhangi bir engel yok. Hukukçu değilim ama hukuk sistemini tanıyorum. Fakat evlenmenin önünde sanki engel varmış gibi başka birtakım arayışlar içerisine girmenin, boşanmanın önünde engeller varmış gibi hem evlilik birlikteliğini sürdürmenin hem de evlilik birlikteliğine ihanet sayılacak birtakım ilişkilerin içerisinde bulunmanın buralarda gündeme getirildiğini görmekten de doğrusu çok hazzetmiyorum.
Fıtrat, yaratılış demek. Yani fıtrat kelimesinden biz niye gocunuyoruz? Emanet, çok önemli bir kelime, güvenilirlik demek. Birisi, birisine bir şeyi emanet ettiği zaman, biliyorsunuz, biz, canı pahasına, malı pahasına, yok olma pahasına koruyan bir anlayışla geliyoruz.
Ensest ilişkilerle mücadele edelim diyoruz, diğer taraftan babanın kızına şehvet duymasıyla ilgili bir şeyler söylenmesi bizi çok yaralıyor diyoruz. Ya "ensest" diye bir olay var diyoruz, istatistikler veriyoruz. Bu, bizi hakikaten yaralayan bir husus ama öbür taraftan da "İşte nasıl olur, vay efendim, bir baba evladına şehvet duyabilir?" diyoruz.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Nasıl duyabilir?
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Evet, normal insanlar için bu gerçekten tahayyül edilebilecek bir şey değildir ama bunu düşünceden eyleme geçiren babaların varlığına da biz işte ensest diyoruz. Dolayısıyla, burada kavramları birbirine geçirerek, "Bir fikir çatışması şeklinde benim fikrim, bir ideoloji çatışması şeklinde benim ideolojim üstün gelsin." diyerek bir mücadele yaparsak bu Komisyon amacına ulaşmaz. Bizim bütün bunları bir kenara bırakarak çok ortalama, asgari bir müşterekte birleşmemiz lazım, o da "şiddet". Evli olan kadına şiddet nasıl bir suçsa bir babanın evladına gösterdiği şiddet de aynı oranda suçtur. Sadece koca, kadına şiddet uyguladığında suç değildir; baba da şiddet uygularsa suçtur, erkek arkadaş da şiddet uygularsa suçtur.
İkinci defadır dikkat çekme ihtiyacı hissediyorum, aile içi şiddet oranları yüzde bilmem kaç, aile içi şiddet çok yüksek. Türkiye'de aile olmayan yok, zaten aile olmasa biz olmayız, herkes bir ailenin mensubu. Aslında şiddetin tamamı aile içinde. Ha, öbür türlü kastediyorsanız, geçen, ben Sayın Başkana da dikkat çektim, o da bunu söylemişti, -siz hukukçusunuz, siz de benim gibi biraz hukukçu olmayan bir mesleğe sahipsiniz ama ben az çok hukuk okumuş biriyim- dedim ki boşanana kadar evli sayılır yani mahkeme tescil edene kadar evli sayılır ve istatistiklere de bu rakam olarak evlilik içi şiddet olarak işlenir. Bunu hepimiz biliyoruz ama ben çarptım, böldüm, çıkardım -matematikçi olmam hasebiyle, sonra sosyal bilimlere yöneldiğim için- ya, bakın, bir milyonda 1 cinayetle karşı karşıyayız Türkiye'de aileyi yani bütün 83-84 milyonu bir araya koyarsak. Dolayısıyla, ben buradaki tartışmalardan hakikaten zevk alıyorum. Lise çıkışlıyım, liseden çok arkadaşım vardı, biz kız arkadaşlarımızla da pekâlâ pek çok konuları konuşabilirdik tutucu bir yetişme tarzından gelmediğim için. Kadınlar ağırlıkta burada, biraz hatta kadın şiddeti hissediyorum, erkekler çok az. Dolayısıyla ben sizin bu tartışmalarınızdan çok şeyler öğreniyorum fakat temel itibarıyla bir yanlışlık görüyorum, ideolojik yaklaşıyoruz. E benim de bir ideolojim var, müsaade ederseniz yani ben de ideolojik yaklaşabilirim.
Bir şey daha söyleyeyim, Murat Belge, kulağı çınlasın, "Ateistim, beni öldüğümde yakın." dedi, daha sonra da şunu ilan etti "Ben kültürel Müslüman'ım." dedi. Ateizm diye bir şey inanç olarak bireyde olabilir ama kültürel olarak ateizm biraz zordur. Onun için Hristiyanlar tarafından düzenlenen yasalar Hristiyanlık etkisinden kurtulamaz, Yahudiler tarafından düzenlenen yasalar Yahudilik etkisinden kurtulamaz. Çok şükür, büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkedeyiz, gocunacak da hiçbir şeyimiz yok, bizim tarafımızdan düzenlenen yasaların da İslami ögeler taşıması, İslami unsurlar taşıması, İslami gelenekle beslenmesi kaçınılmazdır. Bundan azade yasa yapacağız diyorsak boşuna çabalıyoruz demektir. Onun için, gelin, şu şiddeti önleme noktasında hep beraber ortak hareket edelim, sonuç alalım.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Onun için evrensel değerleri baz alalım diyoruz.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Evrensel değerlere de ben "evet" diyorum ama evrensel değer diyerek bizim...
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Hacı Ahmet Hocam, böyle yumuşak yumuşak konuşuyorsunuz, hepimiz de dinliyoruz.
ŞENOL SUNAT (Ankara) - On dakika oldu.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - On dakika olmadı, notlarımı alıyorum.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Başkanım, 46 geçe... Şimdi takip ediyorum.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Yok.
SUZAN ŞAHİN (Hatay) - Dört saniye, dört saniye.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Dört buçuk dakika arkadaşlar, not alıyorum ben.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Hemen bitiriyorum o zaman.
Yani benim size söylemek istediğim şu: "Evrensel değer" diye bir şey yok.
GAMZE TAŞCIER (Ankara) - Oradan takip ediyorum Sayın Başkanım, 19.46'da başladı.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Evet, buyurun Hacı Ahmet Bey.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - "Evrensel" dediğimiz şey, ya Hristiyanlık kültürüne dayanır ya Yahudilik kültürüne dayanır ya İslam kültürüne dayanır ya Budist kültüre ya Hindu kültürüne, hepsine dayanır. Evrensel, bunların hepsinin bileşiminden meydana gelen bir şeydir, her zaman da doğruya işaret edecek diye bir şey yoktur. Bunu da söyleyeyim, bu son sözüm olsun.