KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, Anayasa Komisyonunun değerli üyeleri, değerli basın mensupları; öncelikle heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Ahmet Aydın'ın Cumhuriyet Halk Partisinin -kaçırdıysam ilave edin- ve Milliyetçi Hareket Partisinin vehimleri tutanaklara bakarız, galiba böyle söylediniz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Yok, siz de böyle bir iddiada bulundunuz, kapatılıyor iddiası. Oktay Bey Genel Kurulda "Bizimle ilgili de böyle bir iddialar var." dedi.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Yani, sizin ifadenizi söylüyorum. Sizin konuşmanızda bu teklifin buraya getirilmesinin gerekçesi olarak ifade ettiğiniz, kullandığınız kelime olarak "Cumhuriyet Halk Partisinin -zannediyorum MHP'yi de kattınız- vehimleri"...

AHMET AYDIN (Adıyaman) - "Kapanmayla ilgili iddialar" dedim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Daha sonra da bazı arkadaşlarımızın ve yine sizin, Sayın Başbakan Yardımcısının saçma sapan iddialar doğrultusunda bu teklifin hazırlandığını söylediniz. Yani, Cumhuriyet Halk Partisinin -parantez içerisinde söylüyorum- Milliyetçi Hareket Partisinin vehimlerini gerekçe göstererek seçime üç ay bile kalmadığı bir süreçte Anayasa değişikliği teklifinin getirilmiş olmasının gerekçesini tartışmaktan çok sebebini, niyetini tartışmak gerekir Sayın Başkanım.

Tabii, ben bir şeye üzüntülerimi ifade edeyim: Bu tür toplantılarda hatta Genel Kurulda hemen her konuda bir çok önemli konuşmalar yapılıyor. Bu konuşmaların muhatabı Türkiye'yi Türk milleti adına yöneten siyasi iktidar. Ama siyasi iktidar bu konuşmaları ne kadar ciddiye alıyor bundan emin değilim. Çok ağırlıklı şeyler söyleniyor Sayın Arınç yani Sayın Başbakan Yardımcım, sizin ciddiyetinize, samimiyetinize saygı duyuyorum ama bu söylenenleri yok mu sayıyorsunuz? Sayın Komisyon Başkanının dediği gibi "Yani, bunu her defasında böyle yapıyorsun, buna hakkın yok, konuya gel." diyerek mi geçiştireceğiz bu söylenen ağır şeyleri? Sizin ifadenizi önemsiyorum, "talihsizlik" diye nitelediniz. Gerçekten talihsizlik. Şimdi, bunun gerekçesini Sayın Ahmet Aydın'ın ifadesiyle "CHP'nin vehimleri."

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Kapanma yolundaki iddialar, kendi ifadeleri, sizin değil onların. "Bizimle ilgili kapanma davası açıldı." dediniz ya! Yani böyle bir iddia var.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Bizim her konuda vehimimiz var da keşke onları da...

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Yani Türkiye'yi yönetmek sorumlusu olan bir iktidarın, Türkiye'yi on üç yıldan bu yana yöneten bir iktidarın, bu kadar önemli, demokrasinin olmazsa olmaz kurumu olan siyasi partilerin kapatılması gibi; hukukun, demokrasinin, Türkiye'nin, millî iradenin... Yani bir iktidar partisini kapatmaya teşebbüsü yaşadık, bir utancı yaşadı bu ülke.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - 2010'da da onun için getirdik.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Ama konuşacağım, biraz sonra soracağım size.

Bu kadar önemli bir konuda belirlediğiniz zamanı talihsizlik olarak belirlerken veya gerekçe olarak gösterdiğiniz vehimleri... Yani buna hakkınız var mı arkadaşlar?

Şimdi, bakın, Sayın Aydın, samimiyet önemli bir hadisedir, samimiyeti sorgularsak -parantez içerisinde, hiç kimseye atfen söylemiyorum- dürüstlük de peşinden gelir. Eğer samimiyet sorgulaması yapıyorsak dürüstlük de onun içinde, ismini koymasak bile dürüstlük sorgulaması da yapıyoruz demektir. Şimdi, biz sizi ortaya koyduğunuz gerekçeyle ve belirlediğiniz zamanla bu konuda samimi olmadığınızla suçluyoruz, siz de bizim itirazlarımızı samimiyetsizlikle suçluyorsunuz.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Zamanı belirleyen biz değiliz, biz sizin iddialarınız üzerinden...

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Efendim, yani nasıl olur bu ya? Üç yıl, dört yıl geçmiş, 2010'dan bu yana süreler geçmiş, partinizin kapatılma iddiasından bu yana yedi yıl geçmiş; demokrasi için bu kadar değerli, bu kadar önemli olan siyasi partiler gündemde değil ama Türk demokrasisinin çok ciddi bir sorunu olan parti kapatma meselesini seçime üç ay kala birtakım vehimlerden dolayı eğer teklife dönüştürüp da buraya getiriyorsanız bunun arkasında samimiyet de yok, ciddiyet de yok demektir değerli arkadaşım.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - CHP ile MHP'nin iddialarını biz...

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Ya, yok böyle bir iddia yok. Siz diyorsunuz, "vehim" diyorsunuz. Kim bu iddia? İktidarsınız Sayın Başbakan Yardımcım, bu iddiaları ortaya çıkartmak sorumlusu siz değil misiniz?

AHMET AYDIN (Adıyaman) - CHP'nin Genel Başkanının ifadesi vardı.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Ya, Allah aşkına ya!

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Genel Kurulda da aynı şeyde...

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Değerli arkadaşlar, bakın, söylemek istediklerimin, yani mazrufla zarf önemli. Yani meselenin muhtevasını konuşmadan önce ona geliştirdiğiniz, onu takdim ettiğiniz zarfı sorgulamak lazım.

Şimdi, seçime gidiyoruz Sayın Başbakan Yardımcım, bu mudur Türkiye'nin gündemi? Var mı böyle bir tehlike, bir partinin kapatılması tehlikesi var mı? Ama bugün yani gündemi değiştirme gibi basit gerekçelerle bir suçlama ortaya koymak istemiyorum ama lütfen ya, lütfen arkadaş! Çok önemli meseleleri konuştuğunuz, yani bize göre çok tehlikeli, çok sıkıntılı diye tanımladığımız, süreçleri takip ettiğiniz, sizin için çok değerli bulduğunuz bu süreçlerin takip edildiği bir süreçte getirip de birtakım vehimlere dayalı olarak parti kapatma meselesini bugün gündeme getirmeniz ne kadar samimi, ne kadar ciddi? Ya, Allah aşkına önce bunu bir tartışalım.

"Talihsizlik" diyorsanız Sayın Başbakan Yardımcım, bu kanunu geri çekelim. "İleri demokrasi" diyorsunuz, saygı duyuyorum. Türk demokrasisinin temel sorunlarını bir bütünlük içerisinde parti kapatılma dâhil, baraj dâhil, efendim partilerin parti içi demokrasi sorunları dâhil, işte tüm seçim sistemlerini de tartışarak; dar bölge, daraltılmış bölge, bunları bir bütünlük içerisinde ama bir ciddiyet ve bir zamanlama içerisinde tekrar tartışalım.

Şimdi, Sayın Aydın'la tabii, birlikte mesai yaptığımız için söylüyorum. Parlamentoyu grup başkan vekilleri yönetir, tabii Hükûmetin programı vardır, o program doğrultusunda yönetir, gündemi belirler falan. Ama ya arkadaşlar, Mecliste Genel Kurulda yaşadığımız şu olumsuzluklar rahatsız etmiyor mu sizi? Yani bunların çok kişisel, çok tutarlı sebepleri yok, basit sebeplerden dolayı Türkiye'ye, Türkiye Büyük Millet Meclisine, siyasi partilerimize yakışmaz olaylar yaşıyoruz. Dönemin başında başladık bir İç Tüzük gerginliğiyle dönemin sonuna geldik gene aynı tartışmalarla devam ediyoruz.

Samimiyet sorgulaması yapılacaksa Ahmet Bey -hadise şu yani bir eski mesai arkadaşlığımızdan dolayı Ahmet Bey'i muhatap alarak söylüyorum- şimdi, ben tarihleri yanılıyor olabilirim, zannediyorum, çünkü kendi açıklamalarımız önümde, 22 Ekim 2008 tarihinde Anayasa Mahkemesi Adalet ve Kalkınma Partisinin kapatılma davası gerekçeli kararını açıkladı. Doğru mu bu bilgi efendim? 22 Ekim 2008. 24 Ekim 2008 tarihinde Sayın Devlet Bahçeli, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı olarak Ankara'da bulunan yerli, ulusal ve uluslararası basının tamamını çağırıp bir açıklama yaptı. Açıklama önümde, yani bu açıklamayı okumamış olmanız mümkün değil, kısaca arz etmeye çalışayım: Yüce Mahkemenin iki tane kararı; kılık kıyafet sorunu hakkındaki gerekçeli kararı ve sonra da AKP davasının kararının gerekçesini birlikte açıkladı. "Bu iki kararın, siyaset kurumu ve Parlamento demokrasisinin işleyişi üzerindeki etkilerinin bir bütünlük içinde değerlendirilmesi gerekli olacaktır. Bu şekilde oluşturulan içtihadın siyasetin alanını daraltıcı ve Parlamentonun görev, yetki ve fonksiyonlarını kısıtlayıcı çok ciddi sonuçlar doğuracağı açıktır." diyor. Ne zaman söylüyor? 24 Ekim 2008, yedi yıl olmuş mesele.

İktidarda olan sizsiniz. Bu konuda kapatılmak gibi yakışmaz bir iddianın da muhatabısınız.

Bu bakımdan karşımıza çıkan vahim durumu AKP'nin yanı sıra bütün siyaset kurumu tarafından çok iyi anlaşılması ve değerlendirilmesi hayati önem taşımaktadır. AKP'nin kapatma davasının gerekçeli kararı iktidar partisinin Anayasa'ya aykırı fiillerin odağı olma suçuyla mahkûm edilmesinin hangi somut esas ve gerekçelere dayandığını ortaya koymuştur, bunlar da ağır iddialardır. Bu gerekçeler, AKP bakımından doğurduğu siyasi ve hukuki sonuçların ötesinde, Parlamentonun yetkilerini kısıtlayan ve siyaset kurumunun hareket alanını sınırlayan bir dizi davranış kodlarına dayalı siyasi yasak alanlar belirlemiştir. Yüce mahkemenin iki kararı bir arada ele alındığında Türkiye Büyük Millet Meclisi ve siyaset kurumu için daraltılmış bir meşruiyet alanı belirleniyor. Bunun sınırlarının çok katı bir çerçevede çizildiği ve bu suretle Meclis iradesinin ve anayasal yetkilerinin çifte vesayet altına alındığı görülmektedir. Bütün mahzurlarını sıralıyor. Bundan sonra geliniz, Anayasa'yı ve Siyasi Partiler Seçim Kanunu'nda parti kapatmayla ilgili gerekli değişiklikleri yapalım. Teklif getiriyoruz, diyoruz ki: "Kurumsal cezalandırma değil -bize göre Anayasa'nın 68'inci maddesindeki tanımlar doğrudur- parti kapatmayı gerektiren gerekçeleri, olayları ve suçları işlemiş siyasi parti yöneticilerini cezalandırmayı esas alan bir düzenleme yapalım. Şimdi sizin de söylediğiniz gibi ve diyor ki: "Dokunulmazlıkları da buna göre tanzim edelim."

Şimdi, değerli arkadaşlar, bunu söylediğimiz 24 Ekim 2008, o günden bu yana parmağınızı kımıldatmamışsınız, bir seçim daha geçmiş, bir daha iktidar olmuşsunuz. Ama, şimdi, piyasada kimin söylediğini belirlemek gerekliliğini duymadığınız, arkasına düşmek gerekliliğini duymadığınız bazı vehimlerle ve çok talihsiz bir zaman aralığında böyle bir kanunu getiriyorsunuz, gündemi belirmeye çalışıyorsunuz. Bunun neresinde samimiyet var? Bizim ilişkimizi, bu Parlamentonun millet adına çalışmasını belirleyen temel saik, temel sonuç güvensizliktir. Birbirine güvenmeyen siyasi partilerin yönettiği Meclisin, siyaset kurumunun, birbirine güvenmeyen siyasi partilerin oluşturduğu siyaset kurumunun yönettiği Türkiye'nin akıbetinden hayır gelmez Sayın Başkan, işin sıkıntısı burada. Biz bunu bundan yedi yıl önce teklif etmişiz, siz hiç iltifat edip dönüp bakmamışsınız bile, hiç dönüp bakmamışsınız.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Aralarda olup bitenler herhâlde sizin hafızanıza kaydedilmiyor mu Mehmet Bey?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Ne münasebet!

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - 12 Eylül 2010 Referandumunda, Anayasa değişikliğinde bu, var mı, yok mu? Daha sonraki Anayasa Uzlaşma Komisyonunda konuştunuz mu, konuşmadınız mı bunları? İsterseniz ben oradaki tutanağı okuyuvereceğim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın Başkan Yardımcısı, Sayın Milletvekili, ben de var, tutanağı okurum.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Bunların hepsi gündeme gelmiş konular.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Bende var.

Ama, bu Parlamentoyu çalıştırmak ve uzlaşmayı temin etmenin sorumlusu sizsiniz. Bu üslupla gittiğiniz takdirde hemen hiçbir konuda uzlaşma temin edemediğinizin 40 tane de örneğini ben sayarım size.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Biz dinliyoruz sizi, sonuna kadar da dinlemeye de devam ediyoruz ama tekrar olunca müdahale etmek zorunda kalıyoruz.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Hayır, tekrar değil.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Kendi değişikliğinize kendi milletvekilleriniz iltifat etmemiş ve düşmüş değerli arkadaşlar.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Yani, şunu söylemeye çalışıyoruz: Çok detayına girmeye gerek yok, arkadaşlarımız girdiler, o sorulara cevap da bekliyoruz ama benim temel sorum şu: Böyle bir önemli konunun seçime üç ay kala Parlamentonun gündemine getirilmesi, Meclisin gündemine getirilmesi ve Sayın Aydın'ın ifade ettiği birtakım vehimlerle işte, endişeye kapılarak böyle bir teklifin hazırlanmasını samimi ve ciddi bulmadığımı, dolayısıyla...

AHMET AYDIN (Adıyaman) - İddialarınız ciddi değil miydi sizin?

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Ne efendim?

AHMET AYDIN (Adıyaman) - "Yani, hani bizimle ilgili de kapatılmaya ilgili de birtakım şeyler var." Siz birtakım iddialarda bulundunuz, ana muhalefet birtakım iddialarda bulundu, "Bizimle ilgili parti kapatılmaya..."

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Biz parti kapatılmasıyla ilgili, AKP'yle ilgili böyle bir iddiaya karşılık vermediğimizi veya tasvip etmediğimizi ilk günden açıkladık.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Oktay Bey Genel Kurulda ifade etti bunları.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Hiç, ilk günden açıkladık.

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Bak, tutanak var burada.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Şimdi, bakın, kardeşim, ben tekrar ediyorum: Milliyetçi Hareket Partisinin parti kapatılmasıyla ilgili görüşü, AKP açısından da değil, Türk demokrasisi açısından duyduğumuz endişeleri ilk günden ifade etmişiz ve bir öneri getirmişiz 2008 yılında yani siz bunları yok saymışsınız, gereğini yapmamışsınız, şimdi birtakım vehimleri gerekçe göstererek kendinizle de ilgili değil, bir de kahramanlık taslayarak bir anlamda, işte CHP'yi, MHP'yi kurtarmak adına...

AHMET AYDIN (Adıyaman) - Siz söylediniz.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Gözünü severim, burada samimiyet yok. Neyse niyetiniz, niyet okumuyorum ama bunu millete anlatacağız. Yani, seçimin öncesinde, on üç yılda yapmadıklarını bugün yapmaya kalkmalarının gerekçesini millete...

AHMET AYDIN (Adıyaman) - 2010'da getirdik daha.

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ya, kendiniz çoğunluk çıkaramadınız.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Anladım da 2010'da kendi çoğunluğunuzu sağlayıp, kendi grubunuzu ikna edip çıkartamadığınızın hesabını bize mi soruyorsunuz şimdi?

S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Yani, bunu parti içinde konuşmanız lazım.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Dolayısıyla, Sayın Başkanım, benim arzım şu, üzüntüm şu: Bu kadar önemli bir konuyu böyle basit tartışmaların içerisinde heba etmemek gerekir, üzerinde uzlaşmamız, birlikte çıkartmamız gerekir. Kaldı ki ben, bizim bu teklifimize özünde arkadaşlarımızın da çok fazla bir itirazı yani olmadığını... Tabii, teknik olarak biz de bu işin denetiminin Sayıştaya verilmesini, Mecliste partilerden oluşacak bir komisyonun çok sağlıklı olmadığını, partiler arasındaki yarışa böyle bir önemli konuyu malzeme yapmamak gerektiğini, idarenin işlem ve şeylerinin yargı denetiminin dışına çıkartılmasına kapı aralayacak böyle bir düzenlemenin teknik yani muhtevası açısından birtakım mahzurlar taşıdığını da söylüyoruz. Ama önemli olan hadise yani böyle bir önemli konunun demokrasi açısından, siyasi partiler açısından, ülkemizin geleceği açısından bu kadar önemli bir konunun böyle bir talihsiz dönemde, böyle bir süreçte gündeme getirilmesinin çok doğru olmadığını, zaten tartışan bir Meclis, zaten güveni, saygınlığı tartışılan bir Meclise yeniden böyle birilerine malzeme vermenin faydalı olmayacağını... Bu kanunu çekiniz, üç ay sonra yeni dönem geliyor, yeni dönemde tartışalım, geliştirelim, başka hususları da birleştirelim, birlikte uzlaşarak çıkartalım. Anayasa değişiklikleri, Anayasa yapımı mutlak uzlaşmayla olmalı, parmak sayısıyla değil. Hem kurumsal kimlikler olarak siyasi partilerin hem de bana göre toplumun tüm kesimlerinin mümkün olabilen en üst düzeydeki uzlaşmasıyla, katılımıyla yapılması gerekir. Yoksa böyle basit tartışmalara heba edilmeyecek kadar önemli bir konuyu tartışıyoruz.

Sayın Başkanım, benim teklifim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bizim buna yine bu samimiyet sorgulaması yaparak karşı çıkacağımızı ifade ediyoruz, mümkünse yasanın geri çekilmesini, daha sonra getirilmesini talep ediyoruz.

Teşekkür ederim.