KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önemli bir gündemle toplandık, Mecliste de bu gündem konuşuldu ve ortak bir bildiri Mecliste de Genel Kurulda da kabul edildi; ayrıca Komisyonumuzun bir tutum almasını ben de önemli görüyorum. Filistin halkı onyıllardır büyük bir zulüm görüyor gerçekten ve binlerce insan yaşamını kaybetti şimdiye kadar. Son hafta, kutsal ramazan ayının son günlerinde Mescid-i Aksa'ya önemli bir saldırı oldu, İsrail devleti maalesef, şimdiye kadar bu saldırılarını da durdurmadı, dünyadan gelen bütün ateşkes çağrılarına da ret cevabını verdi; yanlış hatırlamıyorsam da 200'den fazla sivil yaşamını yitirmiş durumda şimdiye kadar, 100 civarında da kadın ve çocuk yaşamını yitirdi yani bütün bunlar tam da uluslararası hukukun, uluslararası insancıl hukukun tarif ettiği bir biçimde insanlığa karşı suçtur dolayısıyla bu insanlığa karşı suçlara ilişkin olarak Meclisimizin bir tutum alması, Komisyonumuzun bir tutum alması önemlidir. Bu nedenle biz de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak alt komisyon kurulmasını destekliyoruz; yerinden tespit yaparak gerçekten Filistin halkının uğradığı zulmü bir kez daha Komisyonumuz aracılığıyla hem Türkiye'ye hem dünyaya tanıtmak önemli olacaktır diye düşünüyorum bende.

Yalnız şuna dikkat de çekmek istiyorum: Yani bunu yaparken aynı zamanda bütün yurttaşlarımızı antisemitist söylemden ve tutumdan uzak durmaya çağıracak bir girişim de yapmalıyız çünkü antisemitizm de sonuç itibarıyla ırkçılıktır aynı zamanda; yurttaşlarımızın zaman zaman duyduğumuz, gördüğümüz bu tutumlardan uzak kalmasını sağlayacak bir girişim de yapmalıyız.

İkinci olarak şunu ifade etmeliyim: Tabii, Hükûmetimiz de yani yaklaşık yirmi yıldır iktidar olan Adalet ve Kalkınma Partisi, Orta Doğu'da yani bu cumhuriyetin kuruluşundan beri esas felsefe olan "Yurtta barış, dünyada barış !" ilkesi çerçevesinde Orta Doğu'daki uyuşmazlıklara müdahaleci değil ama barış odaklı bir dış siyaset izlemelidir diye düşünüyorum. Filistin konusunda önemli iki ülke olan Ürdün'le ve Mısır'la bildiğim kadarıyla şu anda ilişkilerimiz iyi değil, yeni girişimler başlatılıyor; dolayısıyla Hükûmetin bu politikalardan yani Orta Doğu'da müdahaleci politikalardan vazgeçecek bir tutum alması Türkiye'nin konumunu Orta Doğu'da ve dünyada daha da güçlendirecektir, bunu da Hükûmete bir öneri olarak söylüyorum.

Son olarak da bir insan hakları savunucusu olarak Uluslararası Ceza Mahkemesinin statüsünün kabul edildiği 1998 yılından bu yana o zamanki hükûmetlere ve şimdiki hükümetlere Uluslararası Ceza Mahkemesinin statüsüne taraf olunması gerektiğini hep ifade ettik ve çağrıda bulunduk. Şimdi, biz de açıklamamızda ve tutumumuzda Uluslararası Ceza Mahkemesinin statüsüne bir çağrı yapıyoruz ama bu statüye henüz Türkiye taraf olmadı, bu da Türkiye'nin alacağı tutum bakımından, samimiyet bakımından önemli bir eksikliktir. Hükûmetin Uluslararası Ceza Mahkemesinin statüsüne taraf olacak bir girişim başlatması bizim yapacağımız girişimlerin samimiyeti bakımından, aynı zamanda bütün dünyada yankı uyandırması bakımından çok önemlidir. Hükûmetin, Uluslararası Ceza Mahkemesinin statüsü konusunda da bir girişim başlatmasını buradan bir insan hakları savunucusu olarak da aynı zamanda talep ediyorum.

Tekrar tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.