| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 12 .03.2015 |
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir açıklama yaptı kendisi bu 18'inci maddeyle ilgili. Şimdi, 18'inci maddede, burada baktığımız zaman, 1'inci fıkrasında da gene benzer hükümleri düzenliyor, 2'nci fıkrasında da var. Zaten başlığı da "piyasa dolandırıcılığı" değil mi? Birincide bizzat gidip alım satım yapması, emir vermesi sürecin içinde olması var. Orada böyle bir menfaat ölçüsü yok yani eski hâliyle olduğu gibi bırakılmış fıkra.
BAŞKAN - Zaten aktör.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Eski hâliyle bırakılmış, hesap hareketleri bırakıyor. Burada, şimdi 2'nci de kişi gidiyor, yalan yanlış bilgi veriyor, söylenti çıkarıyor yani bir biçimde bir spekülasyon yaratıyor buradan. Örneğin çıkıyor televizyona, "Şu şirket batacak yarın öbür gün." diyor, kendisinin aslında hiç doğrudan ya da dolaylı bir menfaati yok ama ne oluyor, onun sonucunda, şimdi bunu koyduğunuz zaman artık onu hiçbir şekilde cezalandıramıyorsunuz. Yani, buradaki ölçütü o oluyor baktığınızda. Çünkü ne bu? Yani, iki şey var, hem önce bunları yapacak ama aynı zamanda bundan kendisine veya bir başkasına doğrudan ya da dolaylı menfaat yaratması. Onun da tabii kendisine gene var ama doğrudan, dolaylı menfaat bir başkasına... Onun nasıl tespit edileceği konusu da ayrı bir konu olarak önümüzde duruyor. Yani, böyle bir şeye neden ihtiyaç hissettiniz? Siz onu Avrupa Birliğinin müktesebatıyla açıkladınız yani "Onlar da böyle bir sürecin içindeler, hani bizim de o uyum süreciyle..." diye bağlantıladınız herhâlde değil mi? Ben baktığım zaman bunu anlamakta zorluk çekiyorum yani neden böyle bir menfaat ilişkisini koyduk bunun içine? O zaman dediğim gibi, herkes çıkar, ulu orta bir şey söyleyebilir, yalan yanlış haber söyleyebilir ve hiçbir cezası da olmaz bunun.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Spekülasyona sebebiyet vereni de koymak lazım.
BAŞKAN - Zaten o var ama.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Burada diyor ki: "Yanlış veya yanıltıcı bilgi veren, söylenti çıkaran, haber veren, yorum yapan veya rapor hazırlayan ya da bunları yayanlar..." "Yayan" diyor ve bu suretle onu menfaat ilişkisiyle bağlantılıyor. Ama eski hâliyle baktığınızda aslında bu... Çünkü şunu düşünüyoruz: Sadece menfaate bağlı bir şey değil çünkü bu yapılan işlemler, bu piyasa dolandırıcılığı hem rekabeti bozucu etki yapıyor hem de özellikle küçük yatırımcıları ciddi zarara uğratıyor. Bunu yaptığı zaman gene küçük yatırımcılar zarara uğrayabilir. Ama siz orada kendisine ya da yakınlarına doğrudan ya da dolaylı bir menfaat sağlamıyor diye artık onu cezalandırmayacaksınız. Yani bu anlamlı mı?
BAŞKAN - Birisi zarar ediyorsa diğerleri de mutlaka bu işten menfaat sağlıyordur ama. "Kendisine veya bir başkasına" diyor.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - E, bu normal bir şey değil mi zaten, biri kazanırsa biri kaybeder.
BAŞKAN - Dolayısıyla menfaat sağlamış oluyor. Onu ispat etmeden o zaman...
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hayır, bir şey yaptığı zaman, birisi çıkıp yanıltıcı bilgi verdiği zaman yani birilerinin zarara uğramasına neden olduğu zaman bir yanlış işlem yapılmıştır ve...
BAŞKAN - İşte, ondan kaynaklanıp kaynaklanmadığını..
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir insan kendisinin ya da yakınlarından birinin... Artık siz onu cezalandırmayacaksınız.
BAŞKAN - Ama öyle bir zarar, menfaat oluşmuyorsa gene öbür türlü...
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Zararla ilgisi yok, karıştırmayın, zarar diye bahsetmiyoruz, zarar yok. Bu yeni getirilende menfaati ekliyor, zaten zarar var ya da yok, zarar oluyor. Zarar doğarsa, doğmazsa demiyor burada.
BAŞKAN - Zarardan kastettiğim benim, diğerlerinin de menfaat sağlaması anlamına geliyor. Birileri zarar ediyorsa birileri de menfaat sağlıyordur.
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Yok, hayır, menfaati siz kendinize ya da başkasına doğrudan sağlamazsınız ama çıkarsınız, bir açıklama yaparsınız... Yani bunun bir cezasının olması gerekmiyor mu?