| Komisyon Adı | : | (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç ve Kamu Denetçisi Celile Özlem Tunçak'ın, kadına karşı şiddetin ve aile içi şiddetin önlenmesinde ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un uygulanmasında yaşanan sorunlara ilişkin Kamu Denetçiliği Kurumunun tespitleri ve kararları hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 28 .04.2021 |
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Başkanım benim mikrofonum açıldı. Pozitif ayrımcılığa taraftarım, buyurun.
NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) - Yok, yok, lütfen...
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Pozitif ayrımcılık erkeklere yapılıyor burada biz az olduğumuz için, söyledikleri o.
Sayın Başkanım, siz de mi kaçırdınız? Hoş geldiniz, geçmiş olsun, ben, Sayın Kerestecioğlu gitmeden keşke bunları söyleme fırsatı bulsaydım.
KAMU BAŞDENETÇİSİ ŞEREF MALKOÇ - Sağ olun.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Çok değişik bir sonuç ortaya çıktı, dikkatinizi çekmek istiyorum. Ben, hukukçu değilim ama hukuk nosyonunu bilirim. Şöyle değil mi Sayın Başkanım: Boşanana kadar, boşanma davası devam ettiği sürece mahkeme boşanmayı tescil edene kadar kanunen, hukuken evli sayılmıyor mu insanlar? Peki, şimdi medeni durumuna göre "181 cinayetin yüzde 52'si" deyince yani tüylerimiz ürperdi bir anda, bütün ailelerin Türkiye'deki ailelerin yüzde 52'sinde cinayet işleniyormuş gibi bir algı oluştu ki...
ŞENOL SUNAT (Ankara) - Hayır, öyle değil.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Yani ben öyle bir afallama hissettim. Hem hukuken boşanma süreci tamamlanana kadar evli sayılmasını hesaba katarak hem de 4'er kişilik ailelerin oluştuğunu düşünürsek ortalama 20 bin civarında Türkiye'de aile olduğu hesap edildiğinde, normal yani dört işlem mantığıyla baktığımızda 10 milyon ailede, 10 milyonda 80 gibi bir cinayetle karşılaşırız, yüzde 52 gibi bir cinayetle karşılaşırız, yüzde 52 gibi bir rakam çok korkunç bir rakam. Ben bu konudaki kanaatlerinizi, özellikle aydınlatmanızı beklediğimi ifade etmek istiyorum.
Aile mahkemelerinin işleyişiyle alakalı hususlara temas ettiniz. Bir dönem aile mahkemeleriyle ilgili ben bir özel çalışma yapmıştım, işte deneyimli hâkimlerin olması, evliliği şu kadar yıl süren hâkimlerin olması, gizli celse talep edilmesi, gizli muhakeme talep edilmesi gibi filan... Buralarda, hakikaten aile mahkemeleriyle ilgili çok güzel yasal düzenlemeler var. O husustaki yasal düzenlemeler yetersiz mi sizce? Bu konuda ne diyorsunuz?
Bir de Denetçimize, Başdenetçiliğe aday olan Denetçimize bir katkım olacak efendim.
KAMU DENETÇİSİ CELİLE ÖZLEM TUNÇAK - Dört yıl sonraya.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Şimdi, dediler ki: "Ailelerde erkek çocuklarına ve kız çocuklarına farklı muamele." Ben, sözü uzatmayayım, şu kadarını söyleyeyim: 1960 doğumluyum, 1900 doğumlu babaannelerim, anneannelerim oldu; bunlar seferberliği görmüşlerdi İstiklal Harbi'ni görmüşlerdi ve aileden 40 erkeğin gidip 40'ının da dönmediği bir ailenin erkek evladıyım ben. Kadınlar tarafından büyütüldük ve bu kadınların erkek çocuklarına bakışı, erkeksiz ortamda yetiştikleri için farklı idi ama şu da vardı, savaştan dönenlerin yani bu acıları yaşayıp savaştan dönen erkeklerin de kadınsız, kızsız ortamlarda geçirdikleri o yıllar sebebiyle sempatileri kız çocuklarına yönelikti.
Dolayısıyla, biz, biraz da tarihimizle alakalı... Şu anda da bakın, 1974'te savaşmaya başladı bu ülke tekrar ve 1985'ten beri de açık, gizli şu anda biz burada bunları tartışırken bir savaşın içindeyiz, hem de çok ciddi bir savaşın içindeyiz. Bunlar, bizi, toplumumuzu, kadın-erkek cinsiyetine bakışlarda biraz yönlendirdi yani, bu hususa da belki, sadece bir sosyolojik, tarihî gerçeklik olarak temas etmekte yarar olduğunu görüyorum. Ben, o erkeksiz yetişen babaannelerimin, anneannelerimin -çetelerin baskısı var, namuslarından emniyette değiller, tarlalarını ekememişler, güçleri yetmiyor- bin bir çile çekmiş kadınların kız çocuklarına karşı tavrından bir erkek çocuk olarak çok rahatsız olurdum; bizi çok şımartırlardı, kız çocuklarına karşı tavırları da çok rahatsızlık verici derecedeydi ama bir yaşanmışlığın getirdiği durumdu. Bunun da ayrıca altını çizmek lazım. Bu böyle gitsin mi istiyoruz? Elbette öyle bir şey istemiyoruz. Düzeltelim, düzgün olan neyse onu yapalım ama geçmişteki, tarihteki olan bitenleri de değerlendirirken biraz olaya farklı bakmayı deneyelim diyorum.
Benim 2 sorum oldu Sayın Başkanım, onların özellikle altını çiziyorum.
Tekrar hoş geldiniz diyorum.
Saygılar sunuyorum.