KOMİSYON KONUŞMASI

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, şimdi bu bir birleştirme önergesi. Sizin, esasında gündem olarak, birleşik olarak gönderdiğiniz bir, şekil şartını yerine getirmeye dönük bir birleştirme önergesi. Ancak, bizim, usul tartışmaları esnasında dile getirdiğimiz hususlar söz konusu. Onlardan bir tanesi, Komisyonun, Başkanlık Divanının İç Tüzük'ün 26'ncı maddesine dayalı olarak kendi gündemine hâkim olamaması durumu söz konusudur. Çünkü, talep ettiğimiz hâlde, usul tartışmaları içerisinde talep ettiğimiz hâlde, benzer mahiyette Komisyonumuzun portföyünde bulunan, gündeminde bulunan başka tekliflerin olup olmadığı konusunda...

BAŞKAN - Çıkarttım onları.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - O yok bizde henüz.

Dolayısıyla, o olmaksızın sizin gündem işletmeniz mümkün değil.

İkincisi, bu bir birleştirme önergesi, bir tasarı ve teklifin...

Sayın Başkan, doğrudan sizi ilgilendirdiği için...

Bu birleştirme önergesinde İç Tüzük'ün 35'inci maddesine göre tasarı ve teklifi birleştiriyorsunuz. İç Tüzük 35 size böyle bir yetki vermiyor. Meclisin uygulamaları söz konusudur bu konuda. Bir, bu birleştirme önergesi oylamaya sunulmadan önce Meclisin bu konuyla ilgili uygulamalarını; iki, şimdi, biz birbirimize izah edemiyoruz. İç Tüzük'ün 35'inci maddesinin 1'inci fıkrasındaki...

BAŞKAN - "Birleştirerek görüşebilirler." ibaresi...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bir saniye...

Birinci cümlesi: "Komisyonlar kendilerine havale edilen kanun tasarı veya tekliflerini aynen veya değiştirerek..."

BAŞKAN - Evet.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Şimdi, burada bir ayrımımız söz konusudur. Meclis uygulamaları itibarıyla da iki tane "veya" aynı cümlede kurulmuşsa, yerleştirilmişse dil kuralları açısından iki ayrı konu ve iki ayrı işlemden söz ettiği anlaşılır, dil kuralları itibarıyla böyledir.

BAŞKAN - Burada üç tane "veya" var zaten.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ama birinci cümledeki birinci "veya" size tasarı ve teklifi birleştirmemeniz gerektiğini söylüyor. Mecliste benim bu söylediklerimi destekler mahiyette uygulamalar söz konusudur. Kani olmuyorsanız, İç Tüzük'ü doğru uygulamak ve yorumlamak açısından Dil Kurumundan bir uzmanın Komisyona davet edilmesi ve buradaki sorunu bir daha tartışmaya açmamak üzere nihayete erdirmemiz gerekiyor. Benim önerim, teklifim, Dil Kurumundan, biz bu önergeleri oylamadan, birleştirme yapmadan -çünkü yanlış bir işlem yapıyoruz- bir uzman çağırıp buradaki cümle bize ne söylüyor bize anlatsın. Ben anlatıyorum, ikna olmuyorsunuz. Siz, kendi söylediklerinizle esasında kerhen de olsa beni onaylıyorsunuz, Meclis uygulamaları beni onaylıyor. Burada İç Tüzük 35'e göre aykırı bir işlem yapıyoruz, ısrarla yapıyoruz, siz bu konuda ısrarla yanlışta diretiyorsunuz. Ben, Dil Kurumundan bu konuda bir uzmanın davet edilmesi ve İç Tüzük'ün 35'inci maddesinin birinci fıkrasının bize ne söylediğini söylemesini istiyorum. Dolayısıyla, bu oylamaya mevcut durumda geçemezsiniz, yanlış bir işlem yaparsınız, yanlış işlem yapmış oluruz. Bu konuyu netliğe kavuşturalım çünkü buradaki birinci "veya" bize iki ayrı iş ve işlem hükmediyor. Olmamış olsaydı "tasarı ve tekliflerini" derdi, devamında "veya"yla birleştirirdi. "Tasarı ve teklif" demediğine göre iki ayrı iş ve işlem ve devamında dil kuralları bütünlüğü içerisinde devamındaki "veya"larda, devamında gelen müteakip...

BAŞKAN - Onlara da "ve" demesi lazım sizin dediğiniz...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, devamındaki iki "veya" zaten sen birincisinde ayrıştırma yapmadığın için sana iki ayrı işlemle devam etmeni hükmediyor zaten, anlatabiliyor muyum? Mesele bu. O nedenle, bu hüküm çok açık ve nettir, Meclisin uygulamaları var, Kanun ve Kararlardan onu talep edelim gelsin bu oylamaya geçmeden. Çok zamanımızı almaz, bir yarım saatimizi alır ama doğru bir iş yapmış oluruz. Dil Kurumundan da bu konuda bir uzman, çok zor değil, hemen çağırırız, gelir. Bu konuda, dile hâkim, Türkiye'nin dile hâkim akademisyenleri, dil bilimcileri vardır. Birisi gelip size bunu anlatsın.

BAŞKAN - Evet, teşekkür ederim Sayın Zozani.

Arkadaşlar, bakın, tabii, dil bilimi açısından tekrar tekrar incelenebilir ancak iki şeye bakmamız lazım. Ben metni aynen okuyayım. İkincisi, şimdiye kadar, tasarı ve teklifler defalarca birleştirildi, örnekleri çok.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Defalarca yanlış birleştirilmiştir.

BAŞKAN - Şimdi, o zaman şöyle yapalım, bakın, Komisyonda, burada herkes Türkçe biliyor. Bakın, eğer tamamen birbirinden ayrı bir fonksiyon, ayrı bir şey ifade edilmek istenirse o zaman "kanun tasarıları" der, onunla ilgili ifadede bulunur, sonra da "kanun teklifleri" der, ayrı ifadede bulunur. Kanun tasarı veya teklifleri için, "Aynen veya değiştirerek kabul veya reddedebilirler." ifadesi her ikisi için de geçerli olan sonraki düzenlemeler...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - İki ayrı iş ve işlem için geçerli, ifade ediyor.

BAŞKAN - Kanun tasarıları için ayrı, kanun teklifleri için ayrı bir düzenleme yapmak isteseydi Türkçemiz...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - O zaman İç Tüzük'ün 73 ve 74'üncü maddesini niye ayrıştırdılar? İç Tüzük'ün 73 ve 74'üncü maddeleri niye ayrıştırılmış?

BAŞKAN - Yani, şimdiye kadar uygulamalar da olduğu için...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bakın...

BAŞKAN - Sayın Zozani, bakın, burada...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Efendim...

BAŞKAN - Ben Türkçe olarak bunu okuduğumda kanun tasarı ve tekliflerinin her ikisinin de...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Efendim, Türkçe benim ikinci dilim olabilir ama çok iyi biliyorum.

BAŞKAN - Ben onu kastederek söylemedim ama...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Benim ikinci dilim olabilir ama ben çok iyi anlıyorum. Eğer öyle bir husus söz konusu olmamış olsaydı, bu İç Tüzük'ü yapan irade 73'üncü maddeyi ayrı, 74'üncü maddeyi ayrı yapmazdı. Buradaki ayrımdan kaynaklıdır. Tasarıyı ayrı, teklifi ayrı yorumlayacaksınız diyor.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Veya"dan onu mu anlıyorsun?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Uğur Bey...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Tasarı veya teklif" denince ne anlıyorsunuz?

BAŞKAN - Yok onu demiyor Uğur Bey.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sayın Aydemir, siz 73'üncü maddeyi, 74'üncü maddeyi bir lütfen açar mısınız. Ne diyor orada? Size farklı bir şey söylüyor. 73'üncü madde tasarıyı, 74'üncü madde teklifi düzenliyor. Neye göre düzenliyor? Senin burada 35'e göre gündemine aldığın tasarı ve teklifi düzenliyor.

BAŞKAN - Ama görüşmesini düzenlemiyor, teklifin nasıl verileceğini düzenliyor, tasarının nasıl bir prosedüre tabi olduğunu düzenliyor.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Evet, işte o prosedürü anlatıyoruz. Neye göre? Siz neye göre işlem yapıyorsunuz?

BAŞKAN - Ama gündemine aldığımız tasarı veya teklifi birleştiremeyecekse Komisyon nasıl gündemini belirleyecek?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Farklı tasarılar varsa birleştirirsiniz.

BAŞKAN - Sadece tasarıları tasarılarla birleştirecek, teklifler tekliflerle birleştirilecek.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Evet, teklif tekliflerle birleşir, uygulaması var.

BAŞKAN - Şimdiye kadar hiç böyle bir uygulama olmadı.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır efendim, teklif ediyorum ben size.

BAŞKAN - Doğrudur, araştıralım.

Teşekkür ediyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, o zaman oylamaya geçmeden araştıracaksınız bunu.

BAŞKAN - Ya, lütfen yani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, karar verdiniz efendim. O zaman...

BAŞKAN - Ben sizi tatmin etmek için sadece söylüyorum, kararı Komisyon verecek, birleşip birleştirmesini.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, siz beni takdir etmek durumunda değilsiniz.

BAŞKAN - Ama siz bizi tatmin etmek için açıklama yapacaksınız da Başkanlık Divanı olarak biz açıklama yapmayacak mıyız?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır efendim, beni takdir etmek durumunda değilsiniz Sayın Başkan, ağzınızdan çıktı, "araştıralım" dediniz. Kayıtları inceleyelim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Neyi?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Kayıtları inceleyelim "araştıralım" dediniz.

BAŞKAN - Araştıralım.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Benim de zaten araştırılması önerim var.

BAŞKAN - Oylarız biz, ondan sonra araştırırsınız.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır efendim, o zaman ağzınızdan...

BAŞKAN - Ben onu kastetmedim, düzeltiyorum. Böyle bir şey olur mu? Lütfen Sayın Zozani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Efendim, Komisyon Başkanlığı böyle yapmaz ki?

BAŞKAN - Ne yapar, sizin dediğinizi mi yapar?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ben bir aykırılıktan söz ediyorum.

BAŞKAN - Yok, aykırılık olup olmadığına Komisyon karar verecek. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Olur mu böyle bir şey ya?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Müsaade eder misiniz arkadaşlar. Müsaade eder misin Başkanım, bir şey izah edeyim size.

BAŞKAN - Neyi izah edeceksiniz? Buyurun.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Zozani, sen 73'ten ne anlıyorsun?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Daha on beş gün önce biz burada tam bir yarım gün bir hususu tartıştık. Bir Başkanlık Divanı üyesi de Ekrem Bey'in yerinde oturdu, benim söylediklerimin aksini söyledi...

BAŞKAN - Neyle ilgili?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - O Sultanbeyli meselesiyle ilgili olarak. Yarım gün tartıştırdığı bizi boş yere. En son, döndü dolaştı, bizim doğru söylediğimiz anlaşıldı. Biz o gün o düzeltme hakkımızı kullanmamış olsaydık...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Şimdi ne alakası var o maddeyle bu maddenin?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bir saniye...

...eğer o düzelme konusunda ısrarımızı sürdürmemiş olsaydık, ısrar etmemiş olsaydık siz şimdi Türkiye'nin yarısını afet bölgesi ilan etmek durumunda kalırdınız, Sultabey'i afet bölgesi ilan etmek durumunda kalırdınız.

BAŞKAN - Orada içerikle ilgili bir sorun var yani, lütfen.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Şimdi bu da içerikle ilgili bir sorundur. Bakın, tasarının mahiyeti değiştirilmiş burada ve birleştiriyorsun.

BAŞKAN - Başka bir teklif o.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Şimdi ben Hükûmete güveneyim mi güvenmeyeyim mi?

BAŞKAN - Ne demek yani? Biz burada ikisini birlikte değerlendireceğiz...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Şimdi, yanlış bir işlem var Sayın Başkan, bakın tekrar ediyorum. Daha önce de müteakip defalar söyledik...

BAŞKAN - Arkadaşlar, Hükûmetin verdiği tasarının aynısını yazmak zorunda mı teklif sahibi ya? Başka teklifler de var, şimdi onları da...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Efendim, burada madde var...

BAŞKAN - Başka teklifler de var, şimdi onları da...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Efendim ama Hükûmetin verdiği tasarıyı...

BAŞKAN - Aynısını yazacak, öyle mi?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - ...bir milletvekili arkadan dolandırarak farklı bir şeklide getiriyorsa o başka bir şey.

BAŞKAN - Ya, yapmayın!

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Getirmemesi gerekir. O kendisini bağlar ama benim söylediğim başka bir şey. Burada İç Tüzük'e aykırılıktan söz ediyorum.

BAŞKAN - Ben de size söz verdim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - İç Tüzük'e aykırı bir işlemdir.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Söz istiyoruz Sayın Başkan.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Siz de dediniz ki "inceleyelim" Saygı duyarım, bu bir irade beyanıdır, "inceleyelim" dediniz, ben de zaten onu teklif etmiştim.

BAŞKAN - Bakın, ben de şunu söylüyorum: İç Tüzük'e aykırılık yoktur, siz eğer bununla ilgili bir dil biliminden, vesaireden tatmin olmak için istiyorsanız biz size yardımcı oluruz. Ben şimdi Komisyona soracağım...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Efendim, benim bu konuda bir sorunum yok, sizin sorununuz var.

BAŞKAN - Hiç böyle bir sorunumuz yok.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, yanlış işlem yapıyorsunuz.

BAŞKAN - Şimdiye kadar birleştirdik, onlarca örneği var çıkartıp göstereceğim size.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - O zaman dil bilimci... Efendim, milletvekili kendisini tatmin etmek için burada değil.

BAŞKAN - O zaman ben de Komisyona soruyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Lütfen, bu ifadeyi öyle kullanamazsınız.

BAŞKAN - Komisyona soruyorum o zaman.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkan, 73 çok açık ve net. Sayın Zozani...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır efendim, burada dil bilgisi uzmanı mı var? Yanlış uyguluyorsunuz, ben kendimi tatmin etmek için burada değilim.

BAŞKAN - Size göre yanlış olabilir.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bir saniye Sayın Başkan. Sizin tatmin sorununuz varsa kendinizi tatmin edin.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Söz istiyoruz Sayın Başkanım.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ben tatmin olmak için burada değilim, ben doğru yasama yapmak için buradayım. Böyle bir ifade kullanamazsınız! Böyle bir ifade kullanamazsınız!

BAŞKAN - Ama siz diyorsunuz ki "Ben böyle yorumluyorum."

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ben kendimi tatmin etmek için burada değilim.

BAŞKAN - Ben sizin böyle yorumlamanızı normal görüyorum.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bu benim yorumum değil, Mecliste böyle bir yorum var.

SALİH KOCA (Eskişehir) - Bir dinle be! Bir de biz konuşalım!

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Konuş, konuş hadi, sabahtan beri sustun...

BAŞKAN - Ya, lütfen arkadaşlar.... Bir saniye...

SALİH KOCA (Eskişehir) - Ne diyor bir dinle!

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sen neyini anlattın ki dinlemedik? Neyi anlattın?

BAŞKAN - Arkadaşlar, bir saniye...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Neyi anlattın?

BAŞKAN - Sayın Zozani, teşekkür ederim.

SALİH KOCA (Eskişehir) - Susarsan...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Dört yıldır buradasın, ilk defa konuşuyorsun. Neyi anlattın?

BAŞKAN - Sayın Zozani... Arkadaşlar, lütfen ya...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sen oraya hâkim ol!

BAŞKAN - Ne demek yani?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Oraya hâkim ol!

BAŞKAN - Ne demek...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bana hakaret ediyorsun, "Kendini tatmin etmek için" diyorsun. Bu ne biçim ifade?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkan, bize söz vermeyecek misiniz?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ne biçim bir ifade bu Sayın Başkan?

BAŞKAN - Arkadaşlar, her şeyin altından bir şey yorumluyorsunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, yorumlamaya gerek yok efendim, neyin yorumunu yapıyorum?

BAŞKAN - Hayır, siz bize "Bunu yanlış yorumluyorsunuz." diyeceksiniz...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Neyi yorumluyorum?

BAŞKAN - Siz öyle diyorsunuz, bizi itham ediyorsunuz, "Yanlış yapıyorsunuz." diyorsunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ben itham etmiyorum, yanlış uygulama diyorum.

BAŞKAN - Ben de diyorum ki: Örnekleri var, yanlış değil.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ben, yanlış uygulama diyorum.

BAŞKAN - Sizin söylediğiniz mi doğru her zaman?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Açın, Meclisin arşivlerinde var diyorum örnekleri.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkan, söz istiyoruz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Kanunlar ve Kararları çağır buraya, çağır buraya.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Niye çağırmıyorsun?

BAŞKAN - Söz talepleri var, lütfen.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkan, bize de söz verecek misiniz? Biz de söz istiyoruz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ben konuşmamı bitirmedim efendim.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) - Yahu yeter.

BAŞKAN - Arkadaşlar, bir saniye yahu.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Yetmez efendim.

BAŞKAN - Tamamlar mısınız?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Öyle nerede yeteceğini size mi soracağım?

BAŞKAN - Arkadaşlar, bir saniye, tamamlasın arkadaş.

SALİH KOCA (Eskişehir) - Seni mi dinleyeceğiz sabaha kadar?

BAŞKAN - Arkadaşlar...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Dinlemiyorsan, git.

SALİH KOCA (Eskişehir) - O zaman adam akıllı konuş dinleyelim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Dinlemiyorsan git, sıkılıyorsan gidebilirsin.

BAŞKAN - Arkadaşlar...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Başkan, müdahale edin.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sıkılıyorsan gidebilirsin.

BAŞKAN - Arkadaşlar, tamamlasın sözünü, bir saniye.

Tamam, buyurun.

CAHİT BAĞCI (Çorum) - Yahu kaç kere söz alacaksın Sayın Zozani?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Yahu ben sana soruyor muyum kaç kere alacağını? Sizin gruptan icazet mi alacağım?

BAŞKAN - Sayın Zozani, öyle bir şey yok ama buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - İcazet mi alacağım? Kaç defa alacaksam alırım.

BAŞKAN - Arkadaşlar...

CAHİT BAĞCI (Çorum) - İstismar ediyorsun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - İstismar etmiyorum.

CAHİT BAĞCI (Çorum) - İstismar ediyorsun.

BAŞKAN - Sayın Aydemir, bir konuda...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Muhatabım siz değilsiniz, Başkanlık Divanıdır.

BAŞKAN - Lütfen...

CAHİT BAĞCI (Çorum) - Ve bağırmadan konuşun lütfen.

BAŞKAN - Tamam, buyurun Sayın Zozani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - O zaman siz de taşkınlık yapmayın.

BAŞKAN - Lütfen ya...

Sayın Zozani, tamamlayın lütfen.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, Sayın Başkan...

BAŞKAN - Buyurun.

Sakin sakin dinliyoruz, lütfen yahu.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Zaten dinleseniz problem olmayacak, problem dinlememeniz.

BAŞKAN - Dinledim, tekrar anlattım, daha ne yapayım yani?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Problem, dinlememeniz.

Sayın Başkan, bakın, bu bir ithamdır, yanlış ifadedir. Bana "Kendini tatmin etmek için bir dil bilimcisini sana çağıralım..."

BAŞKAN - Kendinize demedim ben, size demedim öyle bir şey.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - "...burada seni tatmin etsin." diyorsan, bu bir hakarettir.

BAŞKAN - Hayır, ben öyle demedim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Evet, siz dediniz.

BAŞKAN - "Ben" dedim, sizi ikna edelim dedim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, efendim, ikna edelim değil.

BAŞKAN - "Tatmin edelim, ikna edelim." dedim, o anlamda söyledim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - "Tatmin edelim." dediniz, bu ne biçim...

Sayın Başkan, bu...

İLKNUR DENİZLİ (İzmir) - Ne var bunda yahu?

BAŞKAN - Tamam değiştiriyorum, sizi ikna edelim anlamında söyledim.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Beni ikna etme sorununuz yok Sayın Başkan, sizin ikna olmanız gerekiyor.

BAŞKAN - Tamam, o zaman ikna etme...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Çünkü siz yanlış uygulama yapıyorsunuz, siz yanlış uygulama yapıyorsunuz.

BAŞKAN - Peki.

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Biz ikna oluruz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Şimdi, talep açık ve net.

BAŞKAN - Siz aykırılık iddia ettiniz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bakın, yasamayı bu şekilde sürdüremezsiniz, yanlış yapıyorsunuz. Bakın, bile bile yanlış yaptığınız zaman işte kırk beş gün aşağıda tartışmak durumunda kalırsınız. Sizin derdiniz gerçekten yasa yapmaksa...

BAŞKAN - Aşağıdakiyle burayı niye karıştırıyorsun şimdi?

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır, bir saniye...

BAŞKAN - Örnek veriyorsunuz, aşağıda kırk beş gün...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Yahu, müsait etmiyorsun ki Başkan.

BAŞKAN - Ama öyle bir şey karşılaştırıyorsunuz ki.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Yarım saattir konuşuyorsunuz.

BAŞKAN - Buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Meclis çalışmaları bir bütündür efendim.

BAŞKAN - Evet bütündür, orada İç Tüzük...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Evet, birbirini tamamlar.

BAŞKAN - Buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Uygulamalar da birbirine temayüllüdür, anlatabiliyor muyum? Yani, birbirini örnekler. Ben diyorum ki, bak, talep ediyorum: İç Tüzük 35'e göre sizin şu anda yaptığınız uygulamanın yanlış olduğunu söyleyen Meclis kararları var. Meclis Kanunlar ve Kararlardan uzmanları buraya çağırın, bu uygulamaları önünüze koysun, bu bir.

Tatmin olmuyorsanız, ikna olmuyorsanız, bir dil bilim uzmanı getirirsiniz buraya size bunu izah eder diyorum. Benim bu talebimde bir yanlışlık var mı yahu?

BAŞKAN - Evet, teşekkür ederim.

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Biz aldık talebini, tamam.

ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) - Aldı talebini Başkan, tamam.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Neresi yanlış?

BAŞKAN - Eğer biz şu İç Tüzük'ü okuyup anlayamıyorsak, dil bilimciye ihtiyacımız varsa...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - E, anlamıyorsunuz.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Zozani.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Ya da işinize geldiği gibi anlıyorsunuz.

BAŞKAN - Biz böyle anlıyoruz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - İşinize geldiği gibi anlıyorsunuz.

BAŞKAN - Yok, siz öyle anlıyorsunuz.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Hayır efendim.

BAŞKAN - O zaman ben de öyle demek durumundayım.

Teşekkür ederim.

Sayın Aydemir...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Önergeyle ilgili konuşuyorsunuz herhâlde, değil mi?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İç Tüzük 73, 74, 35'inci maddeyle alakalı söyleyeceklerim.

BAŞKAN - Ama onunla ilgili...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Usul tartışması...

BAŞKAN - Usul değil yani. Arkadaşımız önergeyle ilgili söz istedi, önergeyle ilgili konuşuyoruz.

Buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Efendim, neyle ilgili konuşacağını siz tayin etmeyin lütfen.

BAŞKAN - Hayır, önerge...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sayın Vekilin neyle ilgili konuşacağını tayin ediyorsunuz.

BAŞKAN - Lütfen...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Kendi neyle ilgili konuşacağını biliyor.

BAŞKAN - Ama önergeyle ilgili söz verdim ben.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Efendim, 73, 74 ve 35'le ilgili usul tartışması yapıyor.

BAŞKAN - Böyle bir talep yok ki.

Buyurun.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, tamam önergeyle alakalı konuşuyorum.

BAŞKAN - Evet, buyurun.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Böyle bir şey olmaz gerçekten.