| Komisyon Adı | : | (10 / 96, 234, 409, 501, 698, 1743, 1747, 1912, 2187, 2203, 2303, 2353, 2389, 2477, 2673, 2675, 2697, 2830, 2976, 2979, 3019, 3109, 3206, 3430, 3476, 3479, 3482, 3484, 3485, 3493, 3504, 3505, 3508, 3510, 3685, 3723, 3918, 3919, 3920, 3921, 3922, 3923, 3924) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyonun çalışma takvimi ile Komisyonda görevlendirilecek uzmanların belirlenmesine ve Komisyona davet edileceklerin tespitine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 22 .04.2021 |
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Kısaca özetleyecek olursak Cumhuriyet Halk Partisi dilekçesinde hassasiyetlerini dile getirmiş ve davet edilmesini istedikleri kurum ve kuruluşların listelerini bize göndermiş. Avukat Hülya Gülbahar, Yakın Ertürk, Nazan Moroğlu, Evrim Kepenek, Şükran Eroğlu, Serpil Sancar, Fatmagül Berktay, Yıldız Ecevit, Kadriye Bakırcı, İpek İlkkaracan, Serpil Salaçin, Ece Göztepe, Şahika Yüksel, Şevkat Özvarış, İlknur Yüksel Kaptanoğlu.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu dâhil olmak üzere öneriler içerisinde... Dilekçelerimiz elimizde.
HDP'nin dilekçesinde de yine, önerilerde özellikle ŞÖNİM'le ilgili ve ŞÖNİM'lerin geliştirilmesine yönelik tavsiyeleri var, sığınmaevlerimizin durumlarını sorarak Komisyona çağrılarak dinlenmesi istenmiş. Orada da 44 tane sivil inisiyatifin daveti dilekçede belirtilmiş. Komisyon Başkanlığı olarak dilekçelerimizi aldık ve önerilen kişilerin, sivil toplum örgütlerinin hepsini elimizden geldiğince dinlemeye gayret edeceğiz. Bizlerin, arkadaşlarımızın önerdiği listede isimler var, onları da Komisyon tutanaklarımıza geçireceğiz. Sonrasında da yine bunlara ilave edeceğiz.
HAYATİ ARKAZ (İstanbul) - Biz de listemizi pazartesi gibi sunalım.
BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Olur, hayhay. Son bir listemizi yaparız ama o kadar yoğun ki sivil toplum örgütü sayısı... Geçmiş dönemde, halkla ilişkiler başkanlığı yaptığımız dönemde kadın sivil toplum örgütlerine ya da kadına şiddeti çalışan, aileyi çalışan sivil toplum örgütlerine baktığımız zaman sayılarının çok ciddi manada yüksek olduğunu görüyoruz fakat aktif hâlde Türkiye gündeminde bunları konuşan ve bu konuda çalışmayı proaktif hâlde devam ettiren sivil inisiyatifle bir araya gelelim istiyoruz.
Arkadaşlarımızın söyledikleri sözlere katılıyorum. Hiç ayrım yapmaksızın bütün görüşlerin burada, Komisyonda dinlenmesi gerektiğini düşünüyorum. İmkânımız el verdiği ölçüde, zamanımızın el verdiği ölçüde burada bire bir dinleyelim istiyoruz. Hacı Ahmet Hocamın ifade etmiş olduğu sivil toplum örgütleri ve yargı mensupları, akademisyen önerileriniz gibi diğer arkadaşlarımızın önerilerini de dikkate değer buluyoruz ve çalışmalarımızı da bu doğrultuda yapacağız.
Ben, özellikle Komisyonumuzun ilk toplantısı olması sebebiyle hem şiddetle hem de kadına yönelik şiddetle ilgili müsaadelerinizle kayıtlarımıza girmesi adına birkaç cümle söylemek isterim.
Şiddet kavramı bütün dünyanın mücadele ettiği bir kavram ve bu kavram çerçevesinde de hem Türkiye'de hem de dünyada ciddi bir mücadele süreci başlatılmış vaziyette. İnsanların temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesine asla müsaade etmedik. Bundan sonra da insan haklarının, kadın haklarının ihlal edilmesine asla müsaade etmeyeceğiz ve bugüne kadar Türkiye'de çok önemli yollar katedildi. Bu vesileyle, uluslararası sözleşmelerimiz başta olmak üzere Birleşmiş Milletlerin Avrupa İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) dâhil olmak üzere birçok sözleşmeye imza atmış vaziyetteyiz ve 2000 yılından itibaren de Anayasa'mız başta olmak üzere -ki ondan önceki dönemde de Anayasamızın 10'uncu, 90'ıncı, 41 ve 42'nci maddelerinde kadınlarımıza yönelik yapılan pozitif ayrımcılıklar bizim için çok kıymetli- Türk Ceza Kanunu'nda ve Türk Medeni Kanunu'ndaki kadına yönelik şiddetin önlenmesiyle ilgili verilen mücadele ve yasal düzenlemeler çok ciddi manada yolların katedilmesine vesile olmuş vaziyette. Bununla birlikte eylem planlarımız, ulusal eylem planlarımız, kalkınma planlarımızda hep özel parantez açılmış vaziyette. Aile Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, bütün bakanlıklarımızın ayrı ayrı bunlarla ilgili çalışmaları var. Ama bunlara rağmen hâlâ -dün kayıtlara geçmediği için bugün tekraren söylüyorum- bu kadar yasal düzenlemeye, bu kadar uygulamaya rağmen hâlâ biz insana yönelik şiddeti görüyoruz, canlıya yönelik, hayvanlara yönelik, yaşlıya yönelik, çocuğa yönelik şiddeti görüyoruz ama bunların içerisinde en özeli çocuklarımız ve yaşlılarımızı da bu kategorinin içerisine koyarak söylüyorum. En çok korunaklı olmamız gereken alan ailemiz. Ailemiz içerisinde görülen şiddetin ve kadınlarımıza yönelik yapılan şiddetin bütün boyutları araştırıldı bugüne kadar. Bundan sonra, bu Komisyonun görevi, tüm hassasiyetleri göz önünde bulundurarak yeniden, bir kez daha masaya yatırmak ve kadına şiddeti önlemek. Biz "kadına ve tüm insanlığa, tüm canlılara şiddete sıfır tolerans" diyoruz; en önemli söylemimiz bu. Bunun için, çıkarmış olduğumuz 6284 sayılı Yasa çok önemli bir yasa. Alınan tedbirlerden, uygulamalardan kaynaklanan aksaklıklar da var, mutlaka konuşulması gerekiyor. Bu vesileyle, yapmış olduğumuz yasal düzenlemeler, her şey kâğıtta olduğu gibi maalesef gerçekleşmiyor, uygulamadan kaynaklanan aksaklıkları görmemiz lazım. Biraz evvel, Nilgün Hanım'ın söylemiş olduğu "Failler acaba işleyecekleri suçu, alacakları cezayı biliyorlar mı?" Tabii, bu yasaların yaygınlaştığı kimler tarafından ne kadar biliniyor, bunların istatistiki verilerine de bakmak lazım. Uygulamayı her alana yaygınlaştırmak, medyanın desteğini almak ve siyasi partilerin tamamıyla, bu konuda şiddete sıfır toleransı hepimizin hayata geçirmesi lazım. Bu Komisyonu bu vesileyle çok önemsiyorum.