KOMİSYON KONUŞMASI

HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Değerli Başkanım, burada Kültür Bakanlığının olmasının lazım geldiği kanaatindeyim. Tabii, kültürün turizm ayağı biraz ağırlıklı olduğu için. Şöyle ki: RTÜK denetim yapıyor, medya burada kadına şiddetin önlenmesinde çok çok önemli bir işlev üstleniyor. Bunun, medyanın 3 devlet kurumu tarafından biz yürütüldüğünü biliyoruz.

Birincisi, Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, bütün filmlerin ve dizilerin teşviklerinin finansını sağlayan yer burası. Burada iyi, aklı başında bir arkadaşımız var, biz kendisiyle birkaç toplantı yapmıştık bir aralar. O arkadaşımızın veya Kültür Bakanlığından daha başka bir yetkilinin finansla alakalı, medya finansıyla alakalı...

İkincisi: Hem finans hem uygulama kurumu olarak TRT'nin yani gerek dizileriyle gerek filmleriyle, yapımlarıyla ve medyada ön almasıyla, ön çekmesiyle TRT'nin de burada olması gerektiği kanaatindeyim.

RTÜK'de denetim olarak zaten malum var. Medyayla alakalı daha başka bence birtakım yönetmenleri, film yapımcılarını, dizi yapımcılarını filan da bizim mutlaka dinlememiz gerekir kanaatindeyim çünkü çok kötü örnekler var yani oradaki örneklerin özendirici yönü değil de belki çirkinliğini ortaya koyucu, şiddet olsa bile filmlerde, dizilerde -detayına girmeyelim- yani belki çirkinliğini ortaya koyma adına bir şeyler yapılması lazım. Hâlbuki buralarda özendirici şeyler yapıldığını hatta cinsel eğilimlerle -ben sevmiyorum bu tabiri ama diyeceğiz yani öyle diyeceğiz çünkü "Querr" artık terimleşti- yönelimlerle alakalı da medyayla bir irtibat kurulması gerekir kanaatindeyim.

Ama devlet kurumu olarak 3 yer: Bir, finans açısından Kültür Bakanlığı; iki, hem finans hem uygulama açısından TRT; üç, denetim açısından sizin de önemle tespit ettiğiniz gibi RTÜK. Bu 3 kurumun medya üzerindeki etkisini bizim bir dinlememiz lazım.

BAŞKAN ÖZNUR ÇALIK - Evet.

HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Hocalarla alakalı ben grubumuza da zannediyorum yazdım ama Erol Göka, Sosyolog olarak güzel çalışmalar yapıyor malumualiniz, Nevzat Tarhan, Psikolog olarak çok değişik, farklı bakış açılarıyla konuyu ele alan bir arkadaşımız, Saffet Köse diye bir Hocamız var, Kâtip Çelebi Üniversitesi Rektörüdür hem İslam hukukçusu hem modern hukukçu yani Avukat arkadaşımız kendisini bu konularda eserler vermiş birisi olarak çok önemsiyorum. Osmanlı'daki Aile Hukuku Kararnamesi, biliyorsunuz, kodifikasyon yani İslam hukukunun kanunlaştırılması çalışmalarında çok önemli bir şeydi, Mecelle'nin ötesindeydi. Bunu çalışan Türkiye'de tek uzmanımız var -Mustafa Şentop Hoca'nın da Hocası- Mehmet Akif Aydın Bey, emekli ama işlek bir zekâya sahip. Benim yine havuzdan çektiğim isimlerden Kemal Sayar'ı önemli görüyorum. Suat Kolukırık'ı da yine arkadaşlarımız bana tavsiye ettiler, ben kendisini tanımıyorum yalnız yani ihtiyat payıyla söylüyorum, Akdeniz Üniversitesinde bir arkadaşımızmış. Diyanetten bu konuyla özellikle ilgilenen 3 hukukçu arkadaşın ismini, akademisyenin ismini bana verdiler bir zamanlar, Kâşif Hamdi Okur Doçentti en son, Profesör olup olmadığını bilmiyorum, onun için unvanlarına temas etmedim Ülfet görgülü Hanım, yine bu hocamız da konuyla yakinen ilgileniyor, bir de Fatma Bayraktar uzman olarak Diyanette görevlendirilmiş diye bana bilgiler geldi. Ben, bu bilgileri sizlerle paylaşmak adına söylüyorum.

Yargı mensuplarından "Adalet Bakanlığı" dediniz, artık onlar kendileri herhâlde tercih eder ama ben tanıdığım birkaç ismi sizlere arz etmek isterim: Yargıtayda Yüksek Yargı Hâkimi Harun Can Bey var, aile mahkemelerinde uzun yıllar görev yapmış bir arkadaşımız ve hakikaten bu konulara kafa yoran, çözüm üreten, yasal çıkış noktalarına yönelik çalışmalar yapan bir isim olarak ben kendisini tanıyorum. İkinci isim, hem Konyalılar tanıyacak hem de siz MKYK'da muhtemelen beraber çalıştınız, Hasibe Özlem Çepni. 2 arkadaşımız da Konya'da bizim özellikle AK PARTİ çevreleriyle temaslı olarak aile çalışıyorlar 2 avukat arkadaş ve bunlar uzmanlaştılar bu konuda âdeta, birisi Gürsoy Bilgin; diğeri de Süheyla Şahin. Bu 2 arkadaş ortak çalışmalar yürütüyorlar, kanunlardaki eksiklikleri, aksaklıkları, istismar noktalarını filan çok çalıştılar.

STK'ler olarak TÜRAP -Türkiye Aile Platformu- zaten herkesin bildiği bir platform ama bizim Konya'da bir Konya STK Platformumuz var, 300'e yakın dernekle ortak çalışan bir kuruluş. KADEM'i yazmışsınız gördüm ama HUDER -Hukukçular Derneği- bu konuda çok özel çalışmalar yaptı, toplantılar yaptılar, Akdeniz kıyılarında filan harika işler çıkarttılar, onların raporları filan da var, arz etmiş oluyorum. Boşanmış İnsanlar ve Aileler Platformu bizim en çok başımızı ağrıtan bu nafaka ve çocukların icra yoluyla görülmesi meselesine özellikle ağırlık vermiş bir dernek olarak çok ön planda.

Yargı mensuplarından da 2 yere ben dikkatinizi çekip sözlerimi noktalamak istiyorum, son vermek istiyorum. Ankara Aile Mahkemesinde özellikle 6284 sayılı Kanunla ilgili davalara bakan kıdemli hakimler var. Bunlarda devletin bütün adliyeyle alakalı bilgileri toparlanmış durumda deniliyor. Komisyon Başkanları Yılmaz Çiftçi Bey, temas kurmak adına ben isim olarak söyleyeyim. Bir de Aile İçi Şiddet Bürosu var, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Akça Bey kendisiyle ilgileniyor. Ben şimdilik daha bir iki yerle temas kurdum, isimler gelecektir yani gelir. Sonuna kadar götürmemiz çok zor, o kadar çok dernek, o kadar çok kuruluş, o kadar çok ilgili akademisyen var ki dediğiniz gibi üniversitelerin özel aile araştırma merkezleri var, sonunu almak zor ama bende biriken bilgileri ben böylelikle bilginize arz etmiş olayım, ıttılaınıza arz etmiş olayım.

Saygılar sunuyorum.