KOMİSYON KONUŞMASI

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli bürokratlar, basınımızın değerli mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Artık torba kanunlar bitti derken Plan ve Bütçe Komisyonu olarak da yoğun çalışma dönemleri geçirdik, üst üste yasalar, biliyorsunuz siz de Sayın Bakan, bütün bir yaz dönemi torba kanun görüşmeleri oldu, arkadan bütçe dönemi oldu, arkadan tekrar bir torba kanun geldi. Şimdi yeniden bir torba kanun klasiğiyle karşı karşıyayız.

Yani bunu artık nasıl anlatalım, ne diyelim? Söylenecek sözün tükendiğini düşünüyorum ben. Defalarca söylememize, defalarca eleştirmemize, hem Komisyonda hem Genel Kurulda muhalefet şerhlerimize yer vermemize rağmen ısrarla önümüze torba kanun formatında bir düzenleme getiriliyor.

Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım; en son Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına yöneltmiş olduğum bir soru vardı. 22'nci, 23'üncü ve 24'üncü dönemlerde kaç adet torba kanun görüşmesi yapıldı gibi, bir kıyaslama da yapalım ve aynı zamanda da torba kanuna ilişkin fikrini soralım dedik Meclise. Meclisten cevap geldi Sayın Sadık Yakut imzasıyla. Torba kanun sistemini ciddi biçimde eleştiriyor. Yazıyor burada. Yani yine farklı konulardaki cevabı okuyorum: "Çeşitli kanunlarda yapılacak değişikliklerin bir kanun tasarısı veya teklifinde yer alması, kanun yapım tekniği ve süreci açısından hem komisyon ve Genel Kurul toplantılarında hem de kamuoyunda eleştirilmektedir." Arkasından da "Biz bu konuları sempozyumumuzda da ele aldık, bundan sonra olmasın." diyor. Ama tekrar bir torba kanun geldi.

Gelen cevapta da birkaç rakamı paylaşayım sizlerle, basın mensubu arkadaşlarımız da ilgilenir. 22'nci yasama döneminde 2 kanun torba kanun formatında gelmiş, 23'üncü yasama döneminde 11 kanunmuş, şu anda, 24'üncü yasama döneminde 17 kanuna çıkmış. 3 kanun aşağıda, 3'ü de torba kanun, bunu da sayarsak 17, 20, 21 kanuna çıkıyor, ikiye katlamışız. Yani böyle bir usul yok, bu kadar verimsiz bir görüşme usulü yok. Ayrıca, tasarı olarak görüşmeyip teklif olarak gelmesi daha da büyük sakıncalar yaratıyor. Yeteri kadar tartışılmıyor, bürokraside tartışılmıyor, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından gerekli bilgiler alınmıyor, toplantılar yapılmıyor, Başbakanlık Kanunlar Kararlar Genel Müdürlüğüne gidip orada tekrar gözden geçirilmiyor, düzenleyici etki analizleri yapılmıyor, bütçeye ne getirip ne götürdüğü belli değil. Yani, böyle bir şey olmaz. Niye ısrarla tekrar bunu getiriyorsunuz, anlamış değiliz.

Bakın, diğer taraftan, seçime kaldı üç aydan az bir zaman, Meclis artık neredeyse kapatılacak, uzatmaları oynuyor. Neden bu kanun var şimdi, neden bu kanun gündeme geliyor?

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Doğru, eskiden olduğu gibi yapalım. Bir yetki kanunu çıkaralım, sizin yaptığınız gibi, kanun hükmünde kararnamelerle gidelim.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Konuşursunuz, ben bir...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yaptınız, 2011'de yaptın işte.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Kanun hükmünde kararnameleri eleştirmedik mi?

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Kaç tane yaptık...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - 35 tane kanun hükmünde kararname...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sizin yaptığınız gibi, bizim değil. (Gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Devletin çivisini çıkaran kararnamelerin hepsi...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Başkan, Divanı göreve davet ediyorum. (Gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Lütfen arkadaşlar, bitireyim, ondan sonra...

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen, evet.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Konuşacağım zaten.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Hayır, konuşun, konuşun, biz de konuşalım tekrar.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Süreyya Bey'in sıkıntısı var bugün.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Şimdi, 35 kanun hükmünde kararnameyle bütün kamu bürokratik sistemini, devlet sistemini hallaç pamuğu gibi attınız, bir sürü yanlışlıklar oldu, eksiklikler oldu. Ondan sonra önümüze geliyor, onları düzeltmeye çalışıyoruz burada. Böyle bir kanun yapma sistemi yok arkadaşlar. Gerçekçi olalım yani burada.

Şimdi, bakın, gene önümüze geldi. Neden geldi diye, tabii, merak ettik. İçinde öğretmen atamalarıyla ilgili bir kanun tasarısı var. Karşı değiliz, hatta fazlasıyla olsun. Bütün torba kanunda, hatırlayın Sayın Bakan, değerli arkadaşlarım, onunla ilgili, yüz bin kişilik öğretmen atamasına ilişkin önergemizi reddetmediniz mi? Bütçe zamanında yüz bin kişilik öğretmen atamasına ilişkin önergemizi reddetmediniz mi? Ne değişti de aradan üç ay sonra bunu getiriyorsunuz? Ha, getirin, iyi bu. Hatta arttıralım bunu hep beraber, itirazımız yok. Zaten birleştirme teklifinde de bulunacağız Sayın Başkan, çünkü bizim de milletvekillerimizin bu konuyla ilgili verdiği önergeler, kanun teklifleri var, onlar bekliyor aşağıda.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Ama aşağıda geri çekmeyeceksiniz sonra, Genel Kurulda. Sonra Genel Kurulda geri çekmek için...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Bilgiç, polemiğe gerek yok, polemiğe gerek yok.

BAŞKAN - Lütfen...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ben sözümü bitireyim, şey yapalım.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sen burada çıkardığını aşağıda ekliyordun ama sahtekârlık yaparak.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Geçiyorum diğer taraftan, bakın, gene... (Gürültüler)

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Burada çıkardığını aşağıda eklemedin mi?

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Arkadaşlar...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - 13'üncü maddeyi unutma, 13'üncü madde hâlâ var...

BAŞKAN - Evet, Mehmet Bey...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri...

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Sizin mutabakatınızla girdi. (Gürültüler)

BAŞKAN - Süreyya Bey, bir saniye...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ya, sen ne kadar polemikçi bir adamsın Sayın Bilgiç. Otur, oturduğun yerden... Yani ben de aynı daveti yapıyorum, lütfen Divana geçin, Divanda oturun. Tabii Divan da tarafsız olur, orada tarafsız biçimde görevinizi ifa edin, lütfen. Divan üyesisiniz çünkü.

İZZET ÇETİN (Ankara) - O bizden, bize çalışıyor, konuşsun konuşsun.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Tamam, geçeceğim.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Şimdi, bakın, 7 tali...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Şimdi geçin.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Kameralardan geçemiyorum.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir dakika...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Sayın Başkan, geçmiyorsa oradaki koltuklardan...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir dakika arkadaşlar, bir dakika...

BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen ya!

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Zozani, bir dakika, sözümü bitireyim, konuşacağız onu, devam edeceğiz o konuya.

BAŞKAN - Sayın Zozani, tamamlasın, bir, arkadaşımız, lütfen ya.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - 7 tali komisyona...

BAŞKAN - Bakın, kameraların karşısında ayıp oluyor ya! Ayıp oluyor arkadaşlar ya!

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Arkadaşlar, 7 tali komisyona sevk edilmiş, hepsi de aynı gün "Görüşmeyeceğiz." demiş, komisyon yoğunlukları, Genel Kurul yoğunlukları...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Gerekçe belirtmemiş, "Almayacağız." demiş.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ya, arkadaşlar, bakın, bu Meclisin prestiji açısından baktığınızda yüz karası bir durum var burada ortada. Yani hiç mi görüşmüyorsunuz, hiç mi ilgilenmiyorsunuz bu konularla? Sizi ilgilendiren konular var, yani Millî Eğitim Komisyonunu ilgilendiriyor, diğer komisyonları ilgilendiriyor. 7 tali komisyon aynı gün -bize de gönderildiği, havale edildiği gün, ayın 10'unda- "Görüşmeyeceğiz." Bir kısmı "iş yükü" demiş, bir kısmı "komisyon" bir kısmı da "Genel Kurulun iş yükü" demiş. Genel Kurulda bizim de iş yükümüz var. Ayrıca, Genel Kurulda yasamız, buradan çıkan torba kanun, sırada bekliyor. 688, hepiniz biliyorsunuz. Her an gelebilir, o yüzden gerekli hazırlığı yapıp hepimiz de bekliyoruz görüşelim diye.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Onun için "Bugün bitirelim." diyoruz burayı.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ama bakın, böyle olmaz.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Feriştahı gelse bitiremez bugün.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bu komisyonlara sesleniyorum. Burada yani siz de Hükûmet üyesisiniz, burada Sayın Başkan var, milletvekilleri var, lütfen, bu komisyon üyesi arkadaşlarımız, milletvekili arkadaşlarımız da var, komisyon başkanları görevlerini yapsınlar.

7 tali komisyonun hepsi de aynı gün "Ben bunu görüşemiyorum." diyorsa burada bir terslik var demektir. Çünkü daha önce görüştüklerini biliyoruz, daha önce görüştüğü zamanlar var. Memnun da oluyoruz bundan, çünkü bizim Plan Bütçe Komisyonunun görev alanına girmeyen konular var arkadaşlar. Tali komisyonlar görüşsün, gelsin, üstüne konuşalım, itirazımız yok. Memnun oluyoruz, tali komisyondan gelen görüşler bizi burada da aydınlatıyor ve daha nitelikli...

SALİH KOCA (Eskişehir) - O arkadaşlar burada da görüşlerini paylaşabiliyorlar, bir sorun yok yani.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ya, olur mu öyle! O zaman kapat komisyonu, hepsi gelsin, bir tane tek komisyon olsun Sayın Koca. Olur mu? Şimdi, yapmayın.

Bakın, komisyonların görev alanları var. Yani işleri lütfen usule uygun yapalım. Ya, komisyonlar kurulmuş arkadaşlar, sen diyorsun ki: "Komisyonun görüşmesine gerek yok, milletvekili buraya gelir." Yapma yani! Yani bu oldu mu? Şimdi, bir milletvekiline yakıştı mı böyle bir konuşma?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Adı "ihtisas komisyonu."

BAŞKAN - Arkadaşlar...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Devam ediyorum.

BAŞKAN - "Gerek yok." diyen yok arkadaşlar tabii.

Buyurun.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Şimdi, bakıyorum, içinde bir kanun tasarısı var 1 maddelik, bir de tek maddelik, bir de 33 maddelik bir teklif var. İçinde Gelir Vergisi Kanunu'yla ilgili düzenlemeler var. Gelir Vergisi Kanunu, şeyde bir alt komisyon kurduk, bekliyor. Alt komisyonda görüşseydiniz. Yani hep söylüyoruz, bütünlüğü içinde var. Yani bekliyor, o görüşülsün.

BAŞKAN - Görüşmek istedi ama...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - İtiraz mı ettik? Görüşülmesine...

BAŞKAN - Hayır, görüşmek istediler ama toplantıda...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Görüşülmesine itiraz mı ettik?

Arkadaşlar, gelir vergisiyle ilgili de düzenlemeler var, arkadaşlar, bankacılıkla ilgili düzenlemeler var. Bir kanunun bütün... Daha yeni, geçen kanunda da getirdiniz.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Gelir vergisiyle ilgili hangisi var burada?

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Sayın Demiröz, geçen torba kanunda da geldi, yapmayın böyle.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bununla ne alakası var peki?

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Yani, aşağıda bütünlüğü içinde kanun var, ona koyun, onda yapın. İtiraz mı ettik, alt komisyonlar kuruldu, çalışmadık mı? Yani çalıştırın alt komisyonları. Hiçbiri çalışmadı.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bir buçuk yıldır Komisyonu çalıştırmıyorsunuz.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Banka, hepsini buraya getiriyorsunuz. O zaman biz bakıyoruz, ne var acaba burada? Bunlar var, birçok madde de var bunun içinde. Ha, bir de, tabii, bir 28'inci madde var. 29 da onunla bağlantılı.

Hemen anlıyoruz ki, aslında bu torba kanunun gelmesi hikmeti sebebi belli oldu. Nedir hikmeti sebebi? Seçim dönemlerinde basın yayın kurumlarına getirilen ciddi kısıtlamalar olacak.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Kısıtlama değil, serbesti, serbesti.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Anlatacağım serbestinin nasıl olduğunu.

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Her türlü serbestlik...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Şimdi, bakın arkadaşlar...

SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) - Cezai müeyyide yok, denetim yok...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Size yok cezai müeyyide...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bir dakika...

BAŞKAN - Arkadaşlar...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bakın arkadaşlar, 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun var. Bu kanunun içinde...

BAŞKAN - Sayın Türeli, yani içeriğine girmeyelim bence.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - İçeriği değil canım, konuyla ilgili konuşuyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Anlıyorum ama içeriğiyle ilgili konuşuyorsunuz.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Lütfen müdahale etmeyin.

Yüksek Seçim Kuruluyla ilgili... Bakın, Yüksek Seçim Kurulunu düzenliyor, seçim dönemlerinde ve bütün görev ve yetkilerini, seçim takvimi nedir, ne yapılabilir seçim süresinde, seçmen kütükleri; her şeyin Yüksek Seçim Kurulunun kontrolü altında olacağı bir yapı düzenlenmiş. 52'nci maddesinde de "radyo ve televizyonda propaganda..." diyor. Bunun değiştirilmiş, 83 tarihinde 2839'un 46'ncı maddesinin değiştirilmiş hükmünde diyor ki: "Radyo ve televizyonda yapılacak propaganda yayınlarının tam bir tarafsızlık ve eşitlik içinde yapılması Yüksek Seçim Kurulu ve TRT..." O zaman TRT var tabii, tek, özel televizyonlar, yayıncılık açılmamış. Söylüyor arkadaşlar. "Tam bir tarafsızlık ve eşitlik içinde..."

Devam ediyorum: Gene aynı maddede, 95 tarihli, 4125'in 4'üncü maddesinde "Özel radyo ve televizyonlarda siyasi partilerin propaganda konuşmaları TRT'de uygulanan usul ve esaslara göre yapılır." diyor. Anayasa'ya geliyorum: Anayasa'nın 130'uncu maddesi de aynı şeyi söylüyor zaten arkadaşlar. (3)'üncü fıkrasını ben okuyorum şimdi size: "Devletçe kamu tüzel kişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumu ile kamu tüzel kişilerinde yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve yayınların tarafsızlığı esastır."

Yani burada bir sistem var. Birincisi şu: Seçim dönemlerinde yetkili olan kurum bütün seçimin her şeyi, en başından en sonuna kadar Yüksek Seçim Kurulu. Siz burada getirdiğiniz bir düzenlemeyle Yüksek Seçim Kurulunu devre dışı bırakıyorsunuz ve Yüksek Seçim Kurulunun yetkilerini RTÜK'e devrediyorsunuz, bunu yapamazsınız. Anayasa'dan okuduğum 133'e de aykırıdır, ilgili, bu alanı düzenleyen temel kanunlara da aykırıdır, aynı şekilde, diğer açıdan da baktığımızda, uluslararasında da Avrupa Konseyinin kararları var, hepsinde aynı şey söyleniyor arkadaşlar. Adil, dengeli ve tarafsız bir yayıncılıktan bahsediliyor. Şimdi, bunu yaptığınız zaman RTÜK'e veriyor. RTÜK'ün sonuçta üye yapısının nasıl oluştuğu belli, iktidar partisinin çoğunluğu var orada. Neden böyle bir şeyi yapıyorsunuz? Bunu yaptığınız anda elinizde bir Demokles'in kılıcı gibi istediğinizi alırsınız, istediğinize ceza verirsiniz, istediğinize vermezsiniz.

Özel radyo ve televizyonculuğun, yani bir anlamda burada istediği şekilde yayın, yanlı yayın yapabilmesinin imkânını sağlıyorsunuz. Oysa, tekrar söylüyorum, Yüksek Seçim Kurulu belirlemiş ve burada TRT'yi alırken yani kamu yayıncılığını alırken özel yayıncılığın da buna tabi olması, aynı ilkelere göre çalışması gerektiğini söylemiş. Siz şimdi kamu yayıncılığındaki sistemi koruyorsunuz, devam ediyorsunuz, hatta 29'da bir madde ekliyorsunuz ona. Ama özel yayıncılıktan bunları kaldırıyorsunuz ve taraflı yayın yapılabilmesinin önünü açıyorsunuz. Neden? Çünkü geçmiş dönemlerde, biliyoruz, Cumhurbaşkanlığı seçiminde, geçmiş dönemlerde çok ciddi, biliyorsunuz, cezalar var, durdurmalar, kapatmalar, yani alınmış, verilmiş cezalar var. Bunların hepsinin olmaması için yani başka bir anlamıyla bu seçim döneminde Adalet ve Kalkınma Partisinin istediği gibi at oynatması için alanda kendi başına bütün özel televizyonları kullanarak bir anlamda yanlı ve taraflı yayın yapmasının önünü açıyorsunuz burada. Yani bir anlamda oyun alanını, var olan bir oyun alanını, bir temeli belirleyen bir alanı bir biçimde ortadan kaldırıyorsunuz. Siz de hukukçusunuz Sayın Bakan. Yani bunun ne kadar ciddi...

BAŞKAN - Sayın Türeli, içeriğiyle ilgili...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bitiriyorum, bitiriyorum.

BAŞKAN - İçeriğiyle ilgili konuştuğunuz için. Yani öyle olup olmadığını zaten maddeye geldiğimizde görüşeceğiz.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Bitiriyorum.

Yani şunu söylemek istiyorum arkadaşlar: Bu maddeler yanlış maddelerdir. Bu maddelerin olmasına kesinkes karşıyız, bunların derhâl bu yasa tasarısından, teklifinden -ikisi birleştiriliyor tabii bir format içinde şimdi- çıkartılmasına ihtiyaç var. Bunları çıkartalım. Burada bütün arkadaşlarımız var. Arkadaşlarımız da daha önce seçimler nasıl yapıldıysa ve kamu yayıncılığı ve özel yayıncılık hangi kurallara tabi olduysa aynı kurallara tabi olsunlar, o şekilde çalışsınlar. Şu ana kadar bir problem yoktu. Yıllardan beri bu ülke... Bakın, 1961 tarihli bu çıkan yasa. 1961'den beri bunlar yapılıyor, orada bir problem yok. Şimdi mi oldu, yani seçime üç ay kala mı gelip böyle bir biçimde oyun kurallarını değiştirmek söz konusu? Bu, AKP'ye, dediğim gibi, ciddi anlamda haksız avantaj sağlayacak ve diğer bütün siyasi partilerin eşit koşullar altında yarışmalarına ve biraz önce de söyledim, tekrar söylüyorum, adil, dengeli ve tarafsız bir yayıncılık anlayışıyla hepsinin görüşünün belirtilebilmesine ve vatandaşlarımızın o görüşleri dinledikten sonra doğru kararları verebilmesine -sandığa gittiği zaman- yol açan, bunun güvencesini ortaya koyan bir yapıyı değiştirerek dediğim gibi ciddi anlamda yanlışlıklar içeren bir yapıyı ortaya koyuyoruz. Bu açıdan da tekrar söylüyorum: Bu maddelerin kalkmasına ihtiyaç var.

Çok gerekli olan öğretmen atamaları konusunda -biraz önce de söyledim- sayının arttırılmasına ihtiyaç var. 47 binin yeterli olmadığını düşünüyoruz çünkü zaten biliyorsunuz 270 bin civarında atanmayı bekleyen öğretmen var ama Millî Eğitim Bakanlığı...

MÜSLİM SARI (İstanbul) - 330 bin.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Değişiyor rakamlar zaman içinde ama Millî Eğitim Bakanlığının yaptığı açıklamalara göre de 110 bin civarında bir öğretmen açığı var. O zaman gelin, bu öğretmen açığını karşılayalım diyoruz.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.