KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Şimdi, konuşma -sürelerine bir saatlik konuşma olmaz tabii- oturalım birlikte karar verelim. Herkes belli bir süre konuşsun çünkü netice itibarıyla zaman sınırlaması var, diğer arkadaşların da konuşma hakkı var. Siz fazla konuştuğunuz için arkadaşlar konuşmaktan imtina ediyorlar.

MURAT BAKAN (İzmir) - Niye imtina ediyorlar Sayın Bakan? Haftanın iki günü üçer saat çalışıyoruz.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Yetiyor mu peki, bu zaman?

MURAT BAKAN (İzmir) - Yani biz bu Gazi Meclisin üyesiyiz, biz millet adına buraya söz söylemeye geldik. Bakın, bu Meclis, Yunan askeri Polatlı'ya geldiğinde Ankara'yı terk etmedi. Biz sabaha kadar çalışırız.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Peki, Genel kurulda konuşma sınırsız mı?

MURAT BAKAN (İzmir) - Biz İç Tüzük'ten kaynaklanan hakkımızı kullanıyoruz, bize üç ay süre verildi. Siz burada süreyi sınırlayıp "Haftanın iki günü üçer saat çalışacaksınız, burada da az konuşacaksınız." derseniz, bu İklim Değişikliği Komisyonu...

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Konuşuyorsunuz, burada en fazla konuşan sizsiniz şu anda. Ben dedim ki...

MURAT BAKAN (İzmir) - Konuşmamızdan mı rahatsızsınız Sayın Bakan? Ne konuşuyoruz biz burada; sohbet mi ediyoruz, muhabbet mi ediyoruz ya!

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Rahatsızlık değil. Bir dakika müsaade edin.

MURAT BAKAN (İzmir) - Yani geldiğimiz günden beri bir konuşma baskısı altında Komisyon toplantısı yapıyoruz.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Tamam da yani netice itibarıyla bunu belli bir saatte bitirmemiz gerekir.

MURAT BAKAN (İzmir) - Yani konuşmamamız gereken bir şeyi konuşmuyoruz. Daha ben konuşmaya başlamadan "Çok konuşuyorsunuz." diyorsunuz. Var mı böyle bir şey ya! 20 milletvekili arkadaşımızı çağıralım net düşüncelerini söylesin.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Efendim, bir müsaade ederseniz, ben oylayacağım; herkes için bir konuşma sınırı yapalım.

MURAT BAKAN (İzmir) - Sayın Bakan, burada yaptığınız her şey tarih önünde tutanaklara geçiyor. Burada konuşulmasını istemiyorsanız, bu işin de vebali sizin üzerinizde olur. Biz burada konuşacağız.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Müsaade edeyim konuşun ama...

MURAT BAKAN (İzmir) - Daha sözüme başlamadan konuşmanızı sınırlayalım; var mı böyle bir şey?

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Ama saatlerce konuşma olmaz ki.

MURAT BAKAN (İzmir) - Ne saatlercesi, ben ne saatlerce konuşmuşum!

AHMET AKAY (Şanlıurfa) - Sen yanlış konuşuyorsun Bakana; böyle söylenir mi peki?

MURAT BAKAN (İzmir) - Ne Bakanı? Orada Bakan sıfatıyla oturmuyor, biz de bürokrat değiliz; Komisyon Başkanımız, ben de milletvekiliyim.

AHMET AKAY (Şanlıurfa) - "Sayın Başkanım, değerlendirmeyi sonraya bıraksak." deseniz daha iyi olur yani "Sen yanlış yapıyorsun." denmez ki.

MURAT BAKAN (İzmir) - Hayır, biz bir öneride bulunduk. Ne dedim: "Sayın Bakanım, en son siz konuşursanız müktesebatınızı paylaşırsınız." dedik.

AHMET AKAY (Şanlıurfa) - Yani sen her şeyi konuşmaya kalk, konuşmaya kalk... Konuşmaya hakkın yok ki senin.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Müsaade ederseniz, yani Başkanın arada...

AHMET AKAY (Şanlıurfa) - Herkesin arkasından yirmi dakika konuşulmaya kalkılmaz ki biz onu söylüyoruz.

MURAT BAKAN (İzmir) - Bakın, şimdi arkadaşlar, burada 3 tane Bakanlık var; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, en önemlisi Tarım ve Orman Bakanlığı. Biz burada konuşmayacaksak... Yarın akademisyen gelecek daha az konuşacağız, başka bir genel müdürlük gelecek daha az konuşacağız ama gerektiği yerde bizim konuşmamızı sınırlarsanız o zaman bizim burada olmamızın anlamı yok. Biz anayasal hakkımızı kullanıyoruz -Anayasal bir Komisyon, İç Tüzük'ten kaynaklanan bir Komisyon- araştıracağız. Siz benim söz hakkımı kesin, ondan sonra deyin ki "İklim değişikliğini araştırıyoruz."

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Kusura bakmayın, söz hakkını kesmiyoruz ama toparlayalım diye söylüyorum.

MURAT BAKAN (İzmir) - Daha baştan kesiyorsunuz Sayın Bakan.

BAŞKAN VEYSEL EROĞLU - Bakın, şu ana kadar ha bire konuşuyorsunuz.