KOMİSYON KONUŞMASI

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Aslında ben çok konuşmayacaktım ama bu "Borcunuz çok." deyince Sayın Paylan ve Sayın Sındır...

Kendimden bir anı anlatayım: Şimdi, 2004 yılında Belediye Başkanı oldum bir beldeye Aydın'da. Hiç alınmamış, verilmemiş, arıtma tesisi yok, hiçbir şey yok, yol yok, köy. Neyse biz işe giriştik, arıtma tesisine başladık. Arıtma tesisine başladık ama bu sefer de para lazım. Yol kenarında belediyenin arsası vardı, akaryakıt istasyonu yapacağız ama para yok. Giderken gelirken bir firmayla anlaştık, yapılacak akaryakıt istasyonu, cepten para çıkmayacak ama dediler ki: "Kefil lazım, sen kefil olursan yaparız." Razı oldum. Diyorlar ki: "Biz belediyeye iş yapmayız, senin hatırın için yapalım belediyeye ama sen de bize kefil ol, garanti ver." Tamam dedik. İller Bankasına gittik. Tabii, İller Bankasından nüfusa göre para veriliyordu ve nüfusumuz da o zaman 2.728'di ve ben altyapı için para aldığım için "Olmaz, veremeyiz." denildi. Tamam dedik, biz kefil olduk. Neyse akaryakıt istasyonunu yaptık. Meclis üyeleri de eşitti benim o ilk dönemimde. Tabii, arıtma yapılıyor, başka işler yapılıyor, hepsini şimdi sayamam, bayağı iş yapıyoruz, yollar açılıyor, su tesisatları yenileniyor, havuzlar yenileniyor. Neyse bizim kendi Meclis üyelerimiz dediler ki: "Bu kadar işin altından nasıl kalkacağız?" Ya, siz durun, kalkarız, kalkacağız, sıkıntı yok, karşılığı var diyorum. Diyorlar ki: "Toprağa niye para gömüyorsun? Madem para harcanacak, kanalizasyon yollara akıyor..." Üniversite binası var, neyse şimdi hakkını iade edelim, Sayın Abdüllatif Şener o zaman Bakanımızdı, dedim... "Yolu yok, izi yok." dedi uzmanlar Hazineden. Ben de fotoğrafları attım önünüze, hatırlıyor musunuz Bakanım? Siz de "Yarım işleri tamamlıyoruz önce." dediniz. Üniversitede sizden destek aldık, orada sıkıntı yoktu.

ABDÜLLATİF ŞENER (Konya) - Biz her zaman destekleriz.

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Şimdi hakkını teslim edelim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Yalnız, Bekir Bey, kanun teklifinin geneli üzerinde konuşursak...

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Geneli üzerinde, geneli üzerinde... Sayın Başkanım, ben bir örnek vereceğim yani "Devletin borcu çok." diyorlar ya, oraya geleceğim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Olabildiğince kısaltarak...

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Ben her zaman konuşmuyorum da şimdi yeri geldi.

Şimdi, altyapıya "Yapma." dedi kendi arkadaşlarımız, hatta sonra ben de dedim ki: Bunu yapmamız lazım. Neyse biz borca girdik, kendim de risk alarak borca girdim ve sonuçta biz istasyonu da yaptık. Daha sonra, suyumuz var, kaynak suyu, bunu da değerlendirmek lazım dedik, onu da yaptık. Bütün icraatları da yaptık. Ne oldu? Yani hesaplı yaptıktan sonra sıkıntı yok.

Şimdi kalanı metinden okuyacağım, başka türlü olmayacak çünkü Başkanım gözümün içine bakıyor bitirsin diye.

Dünyada bizim ölçeğimizde borcu olmayan kaç ülke var? Borcun millî gelire oranı ne? Ayrıca, bizden önce Türkiye'nin borç oranı ne kadardı? Gelirimizin ne kadarı faize gidiyordu? Hepsini çok iyi biliyorsunuz. Kayıtlara geçsin, ben yine söyleyeyim: Her 100 liranın 87 lirası faize gidiyordu. Borçla ne yapıyoruz? Karşılığı var; ulaştırmaya, enerjiye, eğitime, telekomünikasyona, iletişime, sağlığa, turizme, tarıma, teknolojiye, savunma sanayisine -hem ihracat yapıyoruz savunma sanayisinde hem de güvenliğimizi sağlıyoruz- yatırım yapıyoruz. Bu nedenledir ki pandemide bütün ileri ülkelerin gelişimi azaldığı hâlde bizim gelişmemiz, ihracatımız hızla arttı. Yirmi yıl boyunca yapılan yatırımların meyvelerini -her türlü engellemelere rağmen, muhalefete rağmen- alıyoruz, alacağız da. Gençlerimize her alanda müreffeh ve zengin bir Türkiye bırakacağız, altyapımız hazır. Onun için biz çabuk atlatıyoruz şok olsun, şey olsun.

Onu diyeceğim, ben İsabeyli adlı beldeyi güzelleştirdikçe, altyapısını ve üstyapısını yaptıkça zenginleşti, taşınmalar arttı, gelirleri arttı, hem vatandaşın hem belediyenin gelirleri arttı. Yani karşılığı olduktan sonra borç... Hatta bizim orada, halk arasında bir laf vardır, hani borç almaya karşı çıkanlara denir ki: "Karşılığı var, meyhanede mi yiyoruz?" Bizde öyle derler. Onun için, burada da karşılığı var, bunu biliyoruz. Onun için... Neyse ben size muhalefet öğretmek istemiyorum.

Teşekkür ederim, sağ olun.