| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi Genel Müdürlüğünün 2017 ve 2018 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 31 .03.2021 |
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Siz de hoş geldiniz misafir milletvekilimiz olarak.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) - Size nazik tavırlarınız için de teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
KİT Komisyonunda misafir gibi değiliz, bizim yan Komisyonumuz çünkü kamunun olduğu yerde Cumhuriyet Halk Partisi vardır. Cumhuriyet Halk Partisiyle birlikte şeker fabrikaları yani cumhuriyetle birlikte şeker fabrikaları bir sembol olarak ortaya çıkmıştır. Her fabrika bir kaledir diye biz yola çıkmıştık ama siz o kaleleri biraz düşürdünüz.
Şimdi, ben önergeyle ilgili konuşmak istiyorum. Geneli üzerinde tekrar söz alacağım çünkü bu nişasta bazlı şeker olayı gerçekten büyük sıkıntı yaratıyor. Neden sıkıntı yaratıyor? Söyleyeyim: "Büyük Orta Doğu Projesi'nin eş başkanıyım." diyerek daha Başbakan olmadan masaya oturmuştu şu anki AKP Genel Başkanı ve orada "Cargill'in kotasını artır." diye bir söz vardı. Yani nişasta bazlı şeker kotası olduğunu hepimiz biliyoruz. O kota 10'lardan 15'lere çıktı, sonra güzel bir çalışma yapıldı, 5'e düşürüldü, 2,5 dendi ama bu 2,5 nerede? Biz bunu göremiyoruz. Bize çok açık ve net şu, şu kadar üretiyor; bu, bu kadar üretiyor; bu, buraya satıyor; böyle bir şey vermiyorsunuz. Bunu kim denetliyor? Eskiden bir kurul vardı, Şeker Kurulu. O denetim yapıyordu, anlatıyordu ama ben tatmin olmadım. Neden tatmin olmadım? Çünkü bizim şeker pancarı üretimimize baktığımızda daha 2000'li yılların başını yeni yakalıyoruz. Tamam, sizin yapmış olduğunuz yerli ve millî tohum güzel, destekliyoruz. Sözleşmeli üretim -ben hep derslerde anlatırdım- yani birer mühendis vardı bölgede, münavebeli ekim yapılırdı, toprak haritaları vardı, Şeker Kurumu bunu yapardı, pancar bölge şeflikleri bunu yapardı, herkes mühendis olmak isterdi, bunlar güzel. Keşke bunları yapabilsek yani şimdi münavebenin dışına ayçiçeğini almışsınız, buğdayı almışsınız, daha bunları sormadık. Bunlarda ne kadar aldınız? Zarar ettiniz mi? Kâr mı yaptınız? Faydası oldu mu? Kime satıyorsunuz? Bir fabrikanız var mı, nerede işleyeceksiniz? Yani yeni yeni şeyler çıkarıyorsunuz. Güzel, devletin olduğu yerlerde biz hep varız ama bu bizim şeker pancarı ihtiyacımız fazla, mısır ihtiyacımız da fazla. Biliyoruz ki nişasta bazlı şeker mısırdan üretiliyor, mısır açığımız var, mısır ithalatımız var. E, demek ki bir yerlerden NBŞ giriyor bu ülkeye, işleniyor çünkü rakamlardan belli. Ya, bu konuda hiç şeffaf değilsiniz ve piyasada hâlâ ciddi tatlandırıcı kullanılıyor. Şeylerin üzerinden de kaldırdınız, ibareler yok artık yani insanlar ne yiyor, ne tüketiyor, bunu da bilemiyorlar. Yani yüzde 2,5, bu karşımızdaki vahşi kapitalizme yetiyor mu, yetiyor mu, yetmiyor mu? Keşke sıfırlasak da, denetimini güzel yapsak da bize "Bunlar üretiyorlar. Fabrikalarını kapatmadılar. Tamamen dışarı satıyorlar." deseniz de içimiz rahatlasa. Yani böyle şeffaf bir şey görmek istiyoruz. Gerçekten, devletin şeffaf yüzünü biz özledik.
Şunu da söyleyeyim: Almanya tüm şeker fabrikalarını özelleştirmişti ama baktı, gördü ki şeker fabrikaları diğer fabrikalar gibi değil çünkü maksimum çalışma zamanı üç, bilemediniz dört ay, hadi taş çatlasın dört buçuk ay yani bu, fabrikanın şeyiyle ilgili. Özelleştirdiğiniz fabrikaları satın alan sanayiciler de diyor: "Biz aldık ama dokuz ay bu işçilere maaş mı ödeyeceğiz?" Yani böyle çelişkiler var, o yüzden devlette kalması lazım. Kaldı ki Almanya bunu gördü, yeniden devletleştirdi. Bizim bu yönde bir çalışmamız var mı? Bu fabrika sahipleri, bu satılan fabrikadakiler şeker pancarını üreterek kâr yapabiliyorlar mı, borçlarını ödeyebiliyorlar mı? Bunu da gerçekten çok merak ediyorum.
Teşekkür ediyorum.