POLAT TÜRKMEN (Zonguldak) - Sayın Başkan, çok saygıdeğer milletvekili arkadaşlarımız, Değerli Bakanım, Saygıdeğer Genel Müdürüm, Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarım, Sayıştayımızın değerli temsilcileri ve diğer kurumlardan gelen saygıdeğer temsilciler; hepinizi saygıyla selamlıyorum, hepinize hoş geldiniz diyorum.

Evet, burada çok önemli bir kurumun 2017, 2018 yıllarına ait faaliyetlerini denetliyoruz.

Ben maden mühendisiyim. Yıllardır bize hocalarımız, hep etrafımızda, komşularımızda olan devletlerde petrolün, kömürün çok fazlaca bulunduğunu -ister Rusya olsun, ister İran, Irak, aklınıza kimler geliyorsa- ve Türkiye'de de bunun bulunduğunu, var olduğunu fakat bir türlü çıkarılamadığını ve bunlar üzerinde çalışmaların yapılamadığını söyler dururlar. Bu, bir efsanedir, değildir, ayrı bir şeydir ama bu bizde, okullarda bile verilirdi. Şimdi bakıyorum, bazen söyleniyor "Şu sene burada bulundu, bu sene şu söylendi, bu senelerde şöyle denildi, arkasından seçimler geldi." filan; Hükûmete dönük söylüyorlar da. Arkadaşlar, bu, büyük bir hayaldir. Yer altı ve yer üstü zenginliklerimizle tabii ki uğraşacağız, tabii ki bulacağız, bunlar kolay işler değildir, çok zor, zahmetli ve maliyetli, bir de çok da o dönemin teknolojileriyle ve bu dönemin teknolojileriyle de kaya gazı dediğimiz, yer altında olan, denizin altında olanların teknolojileri daha çok da bulunmuş değildir. O yüzden bunu aramak lazım, bunun için uğraşmak lazım, bunun için hayal etmek lazım. Hayali olmayanların geleceği de olmaz. İşte Türkiye ve onun hükûmetleri bu hayalin içerisinde olmuşlardır. Biz, daha geçmiş dönemlerde, Hilmi Güler Bey'in Bakan olduğu dönemlerde bile, Akçakoca dediğimiz yere gittik, oradaki platformları gördük. İşte, ondan sonra "yerli ve millî" diye adlandırdığımız hadiselerde, bizim denizlerimizde, Karadeniz'de ve ona benzer denizlerimizde bizim millî gemilerimizle ve insanlarımızla arama yapmamız gerektiği, sondaj yapmamız gerektiği fikri oluştu. Çünkü eskiden şu da söylenirdi: "Efendim, yabancı bir şirket geldi -mesleğimiz olduğu için söylüyorum bunu- buldu, bize hayrı olmasın diye betonladı üzerini, gitti." Bunlar efsanedir, doğrudur da. İşte, bu hayallerle büyüyen bir ülkede bugün o hayallerin üzerine giderek her yerde olabildiğince, imkânlarımız ölçüsünde yerli ve millî olarak bu konuya Hükûmetimiz eğilmiştir. Bütün gelmiş geçmiş Enerji Bakanlarının tümünü -isimlerini saymadan söylüyorum- onlarla çalışan ekiplerin tümünü, hepsini tebrik ediyorum. Bu tebriği de hak ediyorlar. Eksikleri yok mudur, eksiklerimiz yok mudur, daha dikkatli olmamız gerekmez mi? Evet, gerekebilir. İşte, KİT Komisyonunun görevi de o. Bunlar burada sorumlulara iletiliyor, Sayıştayımızın raporları inceleniyor, onların buldukları eksikler üzerinde çalışılıyor, bir daha bu eksiklerin olmaması gerektiği konusunda da KİT Komisyonu olarak uyarıyoruz. Eğer çok büyük hatalar, noksanlar veya hukuken bir şeyler bulunursa da onun da gereğini KİT Komisyonu olarak hepimiz yaparız çünkü burada devletin ve milletin hakkını koruyoruz, kimseye imtiyaz sağlamıyoruz, sağlamak zorunda da hiç değiliz. Onun için, niye söylemiyoruz, niye teşekkür ediyoruz? Kurumların moralini de bozmamak lazım. O kurumların çalışmalarını tebrik etmek lazım. Onları doğru incelemek lazım ve gidip içlerine onlarla görüşmek lazım tereddüt ettiğimiz konuları. Sadece bir Sayıştaya veya şuna buna demiyorum, önemli çalışmalar yapıyorlar, çok büyük bir Kurumumuzdur, önemlidir, devleti denetliyor ama bizler de gidip onlardan bilgi alabilecek konumdayız ve arkadaşlarımız alıyor zaten. O yüzden de onları tabii ki teşvik etmeliyiz ve onlara teşekkür etmeliyiz. Bu yüzden de böyle millî kurumlarımızın... Niye teşekkür ediyoruz meselesine gelince; arkadaşlar, biz taraf değiliz, hepimiz bu devlette çalışan, o kurumları yöneten kişileri denetliyoruz. Ama buradaki Komisyon üyelerinden arkadaşlarımız söz alınca onlar Sayıştayın oradaki bulgularından ve kendi özel çabalarıyla buldukları bazı bulgulardan zaten sorularını soruyorlar, bunlar gündeme de geliyor. Onun için, bize de çok daha fazla bir şey kalmıyor. Dolayısıyla biz de yapmış olduğu iyi yönde, teşvik yönünde olan kısımlarda burada teşekkür ve tebrik ediyoruz, bunun da bizim hakkımız olduğunu düşünüyorum ve tekrar tekrar, Zonguldaklı olmam ve Zonguldak Milletvekili olmam dolayısıyla Deniz Bey'i tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum hem TTK'ye yardımcı olma bakımından ki onun hak ettiği yardımdır, gerçekten çok değerli ürünler üretiyor. Onlarla istişare hâlinde bulunup o ürünlerden istifade etmenizi biz de diliyoruz.

Bir de Filyos Vadisi'ni biz çok gezdik; bakanlarla da çok gittik, gördük. Gerçekten o bir tevafuk ama tesadüf etmiş Deniz Bey'in de söylediği gibi. Doğal gazın bulunması, işte, aramaların neticesinde oluşan şeydir, bilinen şey değildir. Bundan sonra belki çok daha büyük rezervler olacaktır, daha derinlere inecektir, daha büyük aramalar yapılacaktır, o imkânlarımız olacak. Bunu nasıl değerlendirdiyse, işte "Askeriyeyle veya Silahlı Kuvvetlerle eş değerdedir." dediği gibi... Arkadaşlar, burada böyle çok da "Bütçe ne olacak? Bütçe nereden gelecek? Nasıl olacak?" nasıl ki Millî Savunmaya sormuyorsak bu da ona eş değerse -madem öyle kabul ediyoruz ki öyle- bunda da öyle çok, nereden bulunacağı yok. Devlet imkânlarını kullanacak, bu millî kuruluşun o çabasına destek verecek ve dolayısıyla da bu yer altı ve yer üstü zenginliklerimizi milletimizin hizmetine sunacağız.

405 milyar metreküplük bir doğal gazın olması, tabii, Türkiye açısından çok önemli bir şeydir, belki bizim yirmi yıllık ihtiyacımızı görebilecek bir olaydır. Bunun akabinde de inşallah hem Doğu Akdeniz'de hem yurt içi, yurt dışında -şimdiye kadar hiç olmamıştır- yaptığımız operasyonlarla da bunu genişleteceğiz ve enerji sektörümüz... Bütün cari açığımızın hemen hemen tümünü kapsayacak; 36,5 milyar dolar civarında bir cari açığımız var -60 milyar doların üzerinde petrol ve doğal gaza para veriliyor- dolayısıyla bunu kapatabilecek bir imkâna sahip olacağız.

Ben bu çabalarınızdan dolayı sizleri tebrik ediyorum, Bakanlığımızı tebrik ediyorum, elemanlarını tebrik ediyorum, hepinize de teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum.