| Komisyon Adı | : | (10 / 3200, 3361, 3362, 3364, 3365) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyon raporunda yer alacak önerilerin görüşülmesine ve değerlendirilmesine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .03.2021 |
BAŞKAN RECEP UNCUOĞLU - Değerli arkadaşlar, malum, daha önce de yaptığımız Komisyon raporunda yer alacak önerilerin görüşülmesi, değerlendirilmesi gündemine bugün de devam edeceğiz. Değerli milletvekillerimizden dün itibarıyla da Bakan Bey'le gerçekleştirdiğimiz toplantı sırasında da önerilerini rapor hâlinde yazılı olarak sunan ve ilgili WhatsApp grubundan da paylaşan İstanbul Milletvekilimiz Gökan Zeybek oldu ve diğer milletvekillerimizin de Komisyonumuza 20 Marta kadar bu şekilde ulaştıracakları önerileri yazılı olarak almakta fayda var çünkü hepsini, malum, büyük bir havuzda bir araya getirip, değerlendireceğiz.
Aynı zamanda tüm milletvekillerimize de hem mail adreslerine hem WhatsApp grubumuzdan... Bütün toplantılarımız esnasında sivil toplum kuruluşlarının, kurumların, genel müdürlüklerimizin, akademisyenlerin, toplantılar esnasında değerli milletvekillerimizin dile getirdiği öneriler, uzmanlarımızca yaklaşık 86 sayfalık bir çıktı olarak düzenlendi. Her sunuma ait, her akademisyenimize ait, her milletvekilimizin de isimleri zikredilerek toplantılar esnasında ve sunumlar esnasında gündeme gelmiş tüm önerileri de bu havuzda birleştirdik. Bunlarla birlikte, bu, son toplantımız; bu son toplantımızda da ilave önerileri, yine, çalışma kolaylığı sağlama açısından yazılı olarak milletvekillerimizden alacağız. Ancak yetiştiremeyen olursa da 20 Marta kadar da Komisyona ulaştırılıp kayda girilmesini o şekilde temin edebiliriz.
Tabii, değerli milletvekillerimiz, birçok başlıkta Komisyonumuzun konu başlıklarını sizlerle paylaşmıştık. Konu başlıklarındaki değerlendirmeler, öncelik alanları, sorun alanları ve bütün bu başlıklara ait sonuç ve öneriler kısmında da 11 başlık altında çok kapsamlı bir öneri havuzu oluştu. Tabii, bunların mükerrerliklerinin giderilmesi, birbirleriyle sebep-sonuç ilişkileri açısından bütünlük arz edenlerin birleştirilmesi, bazılarının bir tekil öneri değil, bir öneriler manzumesi ya da bir süreç yönetimi şeklinde bir araya getirilmesi, bu şekilde sonuç raporumuza, öneriler kısmına yansıtılması konusunda tekrar çalışacağız, o konuda uzmanlarımızla çalışmalar devam ediyor.
Tabii, önerilerimizde öne çıkan hususlar var, dün Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Murat Kurum'un Komisyonumuza sunumunda da değerlendirdiğimiz, kendisinin de zikrettiği bina kimlik sisteminin daha ileri boyuta taşınması ve diğer çalışmalarla entegrasyonu, aynı şekilde, binaların periyodik bir şekilde muayene edilmesi, buna dair kriterlerin, buna dair birtakım prensiplerin, periyotların belirlenmesi hususları Bakanlığımızın da çalıştığı, üzerinde durduğu konulardı, bunlar da dile gelmiş oldu.
Tabii, önerilerimiz sadece uygulamaya yönelik değil, gerek 7269 sayılı Afet Kanunu gerek 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasasıyla ilgili uygulamaların bütünlük arz etmesi açısından, birbirlerine uyumluluğunun sağlanması açısından, gerek Kat Mülkiyeti Kanunu'ndan kaynaklanan orta hasardan güçlendirmeye dönüşte aranan muvafakatların oranlarının yeniden belirlenmesi açısından gerekse hızlı yargılama esasları açısından 6306 kapsamında da aynı kapsamda değerlendirilebilmesi açısından değişik öneriler var. Tabii, değerli milletvekillerimiz de Komisyonumuza hem toplantılar esnasında hem de 20 Marta kadar ulaştıracakları yeni ilave önerileriyle de bunları birleştireceğiz.
Tabii, öne çıkan birçok husus var, bunları paylaşırsak: Öncelikle planlama açısından baktığımızda, Türkiye Afet Yönetim Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nın bir an önce tamamlanması, bunun Altında Afet Risklerinin Azaltılması Planı dediğimiz tarafın tamamlanarak uygulamaya girmesi ve bununla birlikte de Türkiye Mekânsal Strateji Planı'nın tamamlanarak bütün alt ölçekli planlara özellikle de 1/100.000 çevre düzeni planlarına yeni bir bakış açısı sağlayarak Türkiye ölçeğindeki mekânsal strateji yaklaşımının iller bazında, yerleşim alanları bazında yeni rollere, yeni fonksiyonlara ve afete dirençli planlama açısından yeni şehirlerimizin afet risklerine göre görevlendirmelerini belirleme açısından önemli bir çalışma olacağını düşünüyoruz. Çünkü afet sonrası iyileştirme planları da malum, biliyorsunuz, deprem sonrası iyileştirme planları da hazırlanıyor buna ilişkin bizler eğer her zaman zikrettiğimiz büyükşehirler üzerindeki konut talebi baskısının azaltılması, kırsal ve orta ölçekli illerimizin de cazibesinin canlı tutulması, geliştirilmesi, bu anlamda hem yatırım olanaklarının hem istihdam olanaklarının hem de diğer gerekçelerle kariyer planması olsun, farklı sosyal gerekçeler olsun, bu gerekçelerle büyükşehirlere göçün daha dengeli ve azaltılması hususlarının da dolayısıyla altını çiziyoruz. Bir bakıma bütün Türkiye'nin de deprem riski taşıdığını aslında göz ardı da etmemeliyiz. Bu planlamaya ilişkin, risklerin belirlenmesine ilişkin öneriler kısmında bu strateji planlarının bir an önce tamamlanması ve bunların alt ölçekli planlara da yansıtılması konusunu önereceğiz.
Bir de imar planlarını izleme, değerlendirme ve denetleme sistemi. Malum geçtiğimiz hafta, Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı'nda da zikrettiği gibi bizler de imar planlarının izlenmesi, imar planlarında meydana gelen değişikliklerin bilgi bankalarında korunarak mukayeseli bir şekilde görülebilmesi, en güncel olanlarının uygulamada tutulabilmesi ve plancılık esasları açısından mutlaka denetlenmesi hususuna değinmiştik. Bu konuda bir önerimiz var, malum biliyorsunuz imar plan değişiklikleri askı süresine çıkıyor, itirazlar o süreçte gündeme geliyor. Bakanlık da bu askı süresinden sonra planlar üzerindeki denetleme görevini ifa ediyor. Fakat o planı geriye döndürmek, o plandaki eksikleri askı süresi de bittikten sonra, kesinleştikten sonra belli ölçülerde yeniden düzenlemek çok zor oluyor.
Bazen idari yargı süreçlerine kadar gidebiliyor, çeşitli mağduriyetler oluşabiliyor. O yüzden bir öneri getirerek biz dedik ki: "Askı süresi içerisinde Bakanlık, Çevre Şehircilik İl Müdürlükleri vasıtasıyla imar planlarındaki değişiklikleri, planları incelesin ve askı süresi içerisinde de nasıl eğer vatandaşlarımızın itirazları, plana ilişkin talepleri alınıyorsa, değerlendiriliyorsa yine plana ilişkin aynı süreç içerisinde Çevre Şehircilik Bakanlığımızın, Çevre Şehircilik İl Müdürlükleri eliyle planlarla alakalı tavsiye ve aynı zamanda düzeltilmesi gereken hususlara dair incelemesi de o süreç içerisinde gerçekleşsin, plan kesinleşmeden bu manada ilave bir denetim uygulanabilsin."
Tabii, malum biliyorsunuz, bir yandan kentsel dönüşümde çok yoğun bir şekilde vatandaşın imara ilişkin talepleri var. Ya emsalde ufak artışlarla, emsal artışlarıyla yıkıp yeniden yapmanın maliyetini karşılamak ya da mevcut imara uygun olmayan mevcut durumlarını korumak adına bir şekilde emsalin artırılmasını talep etmekteler. Belediyelerimizin bu noktada, planlamada üzerine çok önemli görevler düşüyor. Bu noktada, kentsel tasarım yaparak özellikle ada bazında, kentsel tasarımın getirdiği yeni vaziyet planı, bloklaşma, çekme mesafeleri, diğer donatıların düzenlenmesi, bu manada olabilecek metrekarelerde, bağımsız bölüm metrekarelerindeki yeni düzenleme, eksi 1, eksi 2, bodrum katların yeniden değerlemesi, bunları işin içine katarak mutlaka kentsel tasarım ile uygulama imar planlarının özellikle kentsel dönüşüme ihtiyaç duyulan yerlerde ada bazında ele alınması gerekliliğini de önereceğiz. Çünkü biliyoruz ki şehir merkezlerinde birçok yerin ticari fonksiyonları gelişmiş, bugün konuttan ticaret alanlarına çevrilerek işte daire şeklindeki mimariler, ofise ya da iş yerine, çeşitli iş yerlerine döndürülerek katlı binalar, apartmanlar âdeta iş hanı gibi kullanılıyor. Belediyelerimiz bir kentsel tasarımla bu noktalarda, eğer ada bazında ticari fonksiyonlarını öne çıkaracak şekilde ofis nizamında, bazı yerlerde "home office" tarzında, bazı yerlerde içinde kendi küçük müştemilatı da olan iş yeri formatında bazı düzenlemeler yaparak hem vatandaşın değer kaybetmesini engelleyip hem de oradaki kentsel dönüşüme vatandaşın katkısını, cazibesini artırabilir. Bu kentsel tasarımla birlikte birleştirilen bazı bloklarla da belki emsali korumak ya da emsali biraz olsun artırabilmek imkânı bulunabilir, tabii bunu da önereceğiz.
Bu gibi şehir merkezlerinde kalan yerlerde çoğu vatandaşımızın ikinci, üçüncü konutu bunlar ve merkezde kaldıkları için de çoğu iş yerlerine kiraya veriliyor. Bu noktada buraların yeniden canlandırılarak, ada bazında birleştirilerek, yeniden fonksiyonları tanımlanarak kentsel tasarımla ele alınmasında ve ona uygun uygulama imar planları düzenlenmesinde fayda olacağını düşünüyoruz.
Yine, yapı sağlığı izleme sistemleri başlığı altında da -dün de konuştuğumuz gibi, sürekli gündemimizdeydi, İzmir ve Elâzığ'da da çok üzerinde durulan konulardan biriydi- hasar tespit metodolojisinin hem DASK'la hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla uygun, ortak bir metodoloji hâline dönüştürülmesi, bu noktada da DASK'ın uyguladığı hasar tespit ve teminat tutarları, hasar miktarları belirlemesinde, oranlarının belirlemesinde de sadece deprem sonrasında oluşan hasarı değil, aynı zamanda gerek 6306 6/A kapsamında resen Bakanlığın riskli yapı ilan edip deprem sonrasındaki hasardan dolayı dönüşüme tabi tuttuğu yerlerde de DASK'ın, ilgili teminatı karşılayabilmesi için dün Sayın Bakanla da orta hasarlı konusunda yaptığımız değerlendirmede DASK'ın o primleri de, o teminatı karşılayabilmesini de öngördük. Buna ilişkin de birkaç alternatif... Tabii, Sigortacılık Mevzuatı burada işin içine giriyor. Sigortacılık Mevzuatında uygulanabilirliklerine değerlendirerek, bakarak ya da değişiklik ihtiyaçlarının hangi düzeyde olacağına bakarak bu noktada da bir teklifimiz olacak. Bunu beraber de konuşmuştuk, ilk aklımıza gelen şu olmuştu: Bazı yapıların, orta hasarlıların güçlendirilmesi çok zor gözüküyor, özellikle İzmir Bayraklı da olduğu gibi, bunların güçlendirme maliyeti eğer yüzde 40'ı aşarsa, doğrudan ağır hasarlı sayılabileceği ve yıkım kararı verilebileceği hususu gündeme gelmişti. Tabii bu noktada da orta hasarlı.
NECİP NASIR (İzmir) - Sanırım yüzde 30 düşünülmektedir Başkanım.
BAŞKAN RECEP UNCUOĞLU - Yüzde 40 uluslararası kabul gören bir oran gibi âdeta. Diğer bakanlıklarımız, ilgili idareler, Millî Eğitim Bakanlığı da kamu yapılarının güçlendirilmesinde de bu yüzde 40 kriterini uyguluyorlar. Fakat bu noktada, tabii, orta hasarın tamamen gündemden çıkması ya da orta hasarın uygun güçlendirme olanaklarının tercih edilmemesi gibi bir durumla da karşılaşılma ihtimali olduğu için özelikle orta hasarlı olup da zamanında güçlendirilmeyenlerin 6306 kapsamında kentsel dönüşümü tercih etmeleri durumunda, ki İzmir'de bu şekilde tercih eden, Elâzığ'da bu şekilde tercih edip 6306 kapsamındaki dönüşümlere katılan vatandaşlarımız da olmuş, tabii katılmayanlar da var orta hasarlı olarak güçlendirilmeyi bekleyen, maliklerin yükümlülüğünde bulunan yapılar da var. Tabii, bunların DASK'tan bir mağduriyetleri oluşuyor kendi ifadeleriyle yani DASK'ın orta hasarla ilgili teminatlarının yetersizliğinden bir şey içindeler ve aynı zamanda da 6306 kapsamında, 6/A kapsamında resen ya da kendi istekleriyle riskli yapı, riskli alan statüsünde dönüşüme girdiklerinde de DASK'tan yararlanamadıkları gibi bir durumu bize ilettiler. Bu alanın düzenlenip bir mağduriyet oluşturmayacak şekilde, aksine dönüşümü teşvik edecek şekilde, bu noktada avantajlar sağlayacak şekilde mutlaka DASK'ın da mevzuatını, teminat ödeme sistemini düzenlemesinin gerekliliğine inanıyoruz.
Tabii, binaların periyodik denetimden geçirilmesi konusu, özellikle önerilerimiz arasında yer alacak; bu, bir süreç. Öncelikle bina envanterinin -bugün farklı farklı çalışmalar devam ediyor- envanter çalışmasının tamamlanması, Mekânsal Adres Kayıt Sisteminde (MAKS) bina bazlı bütün bağımsız bölümleri kodlarıyla birlikte ve içinde yaşayan diğer vatandaşlarımızla birlikte -ki orada MAKS'a ilişkin iş yerlerinin bulunmadığı şeklinde bazı bilgiler de var, onlarla ilgili hem uzman arkadaşlarımızdan hem de Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğümüzden yazılı bilgi aldık, bilgi istedik- MAKS'taki bu çalışmayla beraber, hızlı tarama yöntemleriyle birlikte... Ki bazı yerel yönetimlerimiz de Elâzığ'da uygulanan, Alper İlki Hocamızın burada anlattığı hızlı tarama yöntemlerinden PERA sistemini kullanıyorlar. 6 farklı hızlı tarama sistemi kullanıldığından bahsedilmişti. Hızlı taramayla en riskli olanlarının hemen deprem performans analizine tabi tutularak en acil şekilde boşaltılması gerekenlerin kiralanmasının, satışının ve diğer kamu hizmetlerinden -elektrik, su, doğal gaz gibi- yararlanmasının önüne geçilip iskân edilmesini, mutlaka engellenmesi gerekenlerin tespitiyle birlikte elimizdeki güvensiz yapı stokunun hem önceliklendirilmesini hem de en risklilerinden başlamak üzere can ve mal emniyetini alacak şekilde, bunların tahliyesi, en risklilerinin, kendi hâlinde dahi yıkılma tehlikesi bulunanların tahliyesini ve ilk önce bunların dönüşümü için resen işlem başlatılmasını -yani 6/A kapsamında, Bakanlık ya da belediyelerimizin bu işlemi başlatmasını- bununla birlikte de arkasından gelecek olan süreçte, periyodik olarak da binaların yaşına göre, kullanım şekline göre, taşıyıcı sisteminin durumuna göre, efendim, kat sayısına göre, temel zemin bodrum katlarının durumuna göre...
YUSUF ZİYA YILMAZ (Samsun) - Yer altı su seviyesine göre...
BAŞKAN RECEP UNCUOĞLU - Yer altı su seviyesinin, korozyon seviyelerinin durumuna göre, işte alt katlarında ticari birtakım faaliyetlerin sürdürülüp sürdürülmediğine göre ve tabii ki en önemlisi yapım yılı ve ruhsat durumuna göre mutlaka periyodik olarak muayene edilmesini isteyeceğiz, öngöreceğiz. Buna ilişkin de daha detaylı çalışma yapıp bir uygulama yönetmeliği ve yönetmeliğin ihtiyacı olan yasal altlık da gerekiyorsa çeşitli madde ihdasları, yasal düzenlemeleri de önereceğiz.
Tabii, mevcut yapı stoku envanteri çalışmasından bahsettik. Aynı zamanda, bunların, bu bilgilerin tapuya aktarılması konusu vardı. Değerli arkadaşlar, emlak vergileriyle ilgili... Bugün otoparkı olmayan, eski yönetmeliklere tabi olarak yapılmış, asansörü olmayan ya da daha farklı birtakım çekme mesafeleri, yeşil alanları, donatıları olmayan ve altında ticari faaliyetlerin de sürdüğü yapıların, özellikle deprem riski taşıyan yapıların bir anlamda belediyelerimize, şehirlere, şehirciliğe bir yük, bir risk oluşturması gerekçesiyle, düşüncesiyle açıkçası, kademeli bir şekilde belediyelerimizin daha fazla emlak vergisi almalarını ve bu emlak vergisi farklarından oluşturdukları bütçeyi de mutlaka kentsel dönüşümde kullanmalarını da önereceğiz.
Tabii, bir önerimiz de belediyelerimizin yatırım bütçelerinden yüzde 10 gibi bir pay ayırıp -bugün kentsel dönüşüm projesi uygulayan belediyelerin yüzde 5'ini ayırma yükümlülüğü var ama uygulamayan belediyelerin, bir proje başlatmamış olan belediyelerin böyle bir yükümlülüğü yok, bu da onlara zorlayıcı bir etki yapmıyor. O yüzden biz kentsel dönüşüm projesi başlatsın veya başlatmasın, mutlaka yatırım bütçelerinin yüzde 5 ila 10 arasında bir değerini bir seferberlik anlamında, bir farkındalık anlamında kentsel dönüşüme ayırmalarını ve emlak vergileriyle alakalı teklif edeceğimiz bu öneriyle de oluşturacakları kaynağın da, o farklardan gelecek olan kaynağın da yine kentsel dönüşüm için kullanılmasını teklif edeceğiz.