| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 11 .02.2015 |
KEMALETTİN YILMAZ (Afyonkarahisar) - Evet, teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ziraat Bankasının yeni bir anlayışla meseleye yaklaşmasını bir ziraat mühendisi olarak takdirle karşılıyorum. Zira üretmek kadar bunun işlenmesi, tasniflenmesi, muhafazası ve pazara hazırlanması, hatta tüketicinin tüketime hazırlanması konusunda da anladığım kadarıyla destekleriniz olacak. Bu güzel bir yaklaşım.
Burada tarımın öneminden bahsediliyor ama tarım gerçekten öneminden ziyade stratejik önemi haiz bir sektördür. Yani barındırmış olduğu nüfus noktasında olsun, istihdam ettiği nüfus noktasında olsun, insanların temel ihtiyacını, gıda ihtiyacının temini noktasında olsun, üstelik de özellikle tarıma dayalı bir sanayinin hâkim olduğu bir ülkede, sanayinin ham maddesini temin etmesi açısından tarım son derece önemli bir sektör. Ama yine Ziraat Bankasının uygulamış olduğu -burada da arkadaşlarımız dile getirdiler- sıfır faizli hayvancılık kredileri, maalesef, üreticilerimizi, özellikle besicilerimizi ve damızlık süt üreticilerimizi son derece perişan etmiştir. Zira o dönemde önceden bu kredinin çıkacağı veya uygulanacağı birileri tarafından duyuldu ve piyasada çok ciddi spekülatif yaklaşımlarla bu damızlık sığırların fiyatları artırıldı. İnsanlar, üreticilerimiz 3 bin liraya alması gereken hayvanı, 4 bin liraya, 5 bin liraya, hatta 6 bin liraya almak durumunda kaldı, fakat işin içerisinden çıkamadı, zamanı gelip ödemeler başlayınca, faizsiz noktada -tamam, iki yıl geri ödemesiz ama- daha sonra ödemelerin günü başlayınca, maalesef damızlık hayvanlarını elinden çıkartmak zorunda kaldı, zira girdi maliyetleri son derece yüksek.
Evet, Türkiye'de girdi maliyetlerinin yüksekliği hepimizce malum, ancak biraz evvel Haydar Bey de bahsettiler, Tarım Kanunu'na göre gayrisafi millî hasılanın yüzde 1'i oranında tarımın desteklenmesi lazım, ama bu, hiçbir zaman, şu ana kadar, Tarım Kanunu çıktı çıkalı
0,05'i yani binde 5'i geçmedi. Buna çok dikkat edilmesi ve çiftçinin, üreticinin mutlaka desteklenmesi lazım. Hem tüketicinin ucuz veya sağlıklı gıdaya ulaşabilmesi için hem de üreticinin, çiftçinin ayakta durabilmesi... Biraz farklı yaklaşıyoruz. Traktörünü hacizden, tarlasını ipotekten kurtarabilmesi için, icra dairelerinde zaman harcamaması için mutlaka çiftçimizin desteklenmesi lazım. Ancak şu var: Tarım sektörü üstü açık fabrika. Yine Haydar Bey bahsettiler, Bilecik'teki Sakarya Vadisi'nde çok mikroklima bir alan var. Bu alanda seracılık ve basit örtü altı yetiştiriciliği. seracılık yapılabiliyor. Hatta çok güzel nar üretimi bile bu bölgede var ve direkt yurt dışına çalışıyorlar. Dolayısıyla, bu üstü açık fabrikanın zaman zaman bu tür sıkıntılardan, olumsuz hava koşullarından etkilenmesi normal ama bunun da sigorta noktasında riskli bölgelere genelde TARSİM sigorta yapmıyor, her ne kadar sigortanın yarısını devlet verse bile yanaşmıyor bu konuya. Bu konuda bir kanun noktasında Türkiye Büyük Millet Meclisine bir görev düşüyor. Bunda tekliflerimiz vardı ama maalesef atıl kaldı.
Diğer taraftan, dünyayla rekabet edebilmek için mutlaka üreticimizin desteklenmesi şart. Yani, Avrupa Birliğinde, Amerika Birleşik Devletlerinde ve diğer tarımda ileri gitmiş olan ülkelerde tarım sektörü çok ciddi destekler almaktadır. Yine bunu siyaseten söylüyoruz, Avrupa Birliğinin çiftçilerini desteklediğinin yarısı kadar destek verilmiş olsa bizim üreticimiz gerçekten rahat bir nefes alacaktır.
Diğer taraftan Sayın Domaç ifade ettiler, önceden araziler toplulaştırılmadan dağıtılıyordu diye. Sayın Domaç, toplulaştırılmadan dağıtılma hiç söz konusu değil, olması da mümkün değil zaten. Türkiye'deki tarım arazilerinin küçüklüğü, işletmelerin küçüklüğü bir gerçek. Bunların büyütülmesi konusunda çıkartılmış olan, yapılmış olan son değişiklikler de son derece olumludur. Tabii, bu arazi alıp satılmalar konusunda, el değiştirmeler konusunda birtakım sıkıntılar yaşanıyor veya miras noktasında birtakım sıkıntılar yaşanıyor ama bunlar da zamanla aşılacaktır. Alınmış olan karar son derece doğrudur.
Şimdi, düne kadar, yakın zamana kadar köylerimizde bankadan kredi alan insana pek iyi gözle bakılmazdı, "Yakında batar." derlerdi ama şimdi de köylerde krediyle uğraşmayan, tabiri caizse, krediye bulaşmayan, kredisiz iş çeviren, yine tabiri caizse, kendi yağıyla kavrulan çiftçi, üretici maalesef kalmadı. Şu veya bu şekilde gerek Ziraat Bankasına gerekse diğer özel bankalardan veya diğer tarım kredi kooperatiflerinden borç almak suretiyle, kredi almak suretiyle işini çevirmeye, ayakta kalmaya gayret ediyor. Yani bu üretim, işleme ve pazara hazırlama noktasındaki bankanın yaklaşımını desteklediğimi tekrar ifade ediyorum.
Sayın Akar, yine "Biz soya üretemez miyiz?" diyoruz da yani üretiriz ama inanın bir ziraatçı olarak konuşuyorum, soya üretiminin astarı yüzünden pahalıya mal olur. Bu bir kültür meselesi, bu bir üretim tekniği meselesi. Yani, soya üretimi bir noktada Çikita muz üretimine benziyor. Biz, Çikita muzu ülkemizde üretebilir miyiz? Üretiriz ama yurt dışından daha ucuza temin edebiliyorsak bu globalleşen ortamda yurt dışından almak, bunun yerine bizim başka ürünleri üretmemizde yarar var diye düşünüyorum. Mesela, yem bitkileri veya yağ açığımıza... Çok ciddi bir yağ açığımız var, bu yağ açığımızın kapatılması konusunda ayçiçeği üretimi, mısır üretimi desteklenmeli. Yalnız, bunlarda da öyle bir hâl alıyor ki gerek ayçiçeği üreticine gerekse mısır üreticisine tam hasat zamanı ithalat izni veriliyor, üretici ürettiğine, üreteceğine pişman oluyor, maliyetini karşılamakta zorlanıyor ve bir dahaki seneye bunu ekmeme kararı alıyor. Bunun için, bu teşviklerin uygulanmasında, alım garantili üretimin yapılmasında gerçekten çok ciddi faydalar var. Yani, bu ithal zamanlamasına tarım sektörünün ayakta kalması için, özellikle stratejik önemi haiz olan ürünlerin yetiştirilmesi konusunda çok önemli. Yoksa biraz da böyle kamuya mal olduğu için söylüyorum, ithal kurbanlığa, ithal canlı hayvana, ithal samana mahkûm oluruz diyorum, saygılar sunuyorum, başarılar diliyorum efendim.