KOMİSYON KONUŞMASI

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Hocam, hayırlı akşamlar diliyorum.

İlk başlangıçta arka fondaki resmi görünce dedik ki: "Hocam acaba nerede? Türkiye'de bu saatte gündüz yok, ışık yok, güneş yok." Ama üniversitenin arka fonuymuş, onu gördük.

Hocam, Komisyonda harita mühendisleri de var.

PROF. DR. KEMAL ÖNDER ÇETİN - Evet efendim, biliyorum efendim, tüh! Hatta 2 harita mühendisi var efendim.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - 2, doğrudur, doğrudur.

PROF. DR. KEMAL ÖNDER ÇETİN - Siz ve Selahattin Beyefendi.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Evet.

Hocam, ben bir konuyu öğrenmek istiyorum: Amerika'dan örnek verdiniz, kaldığınız yurttan örnek verdiniz ve kaldığınız binanın kapısının önünde depreme dayanıklı olmadığını gösterir bir belge olduğundan, levha olduğundan bahsettiniz. Şimdi, aynı uygulama Türkiye'de olabilir mi diye düşünüyorum ama yasal olarak Türkiye'de bunu yapmak mümkün değil gibi. Ben bu arada hemen İmar Yönetmeliği'ne girdim. İmar Yönetmeliği'nin 64'üncü maddesinin üçüncü fıkrasında iskânla ilgili konuyu açıklarken diyor ki: "Mal sahibinin müracaatı üzerine ruhsat vermeye yetkili idare, yapının ruhsat ve eklerine, fen ve sağlık kurallarına uygun olarak tamamlanıp tamamlanmadığı..." Yani "Bu şartlara uyuldu, uyarak yapıldı; bunun için de bu binada rahatlıkla oturabilirsiniz." şeklinde bir iskân belgesi veriyor. Eğer biz o kapıya öyle bir belge koyduğumuz zaman, "Burası depreme dayanıksız." dediğimiz an, o zaman bu iskân belgesini iptal etmemiz lazım, mevzuat olarak söylüyorum. İptal etmezsek, bu sefer devlet olarak sorumluluk üstlenmiş olacağız; orada bina yıkıldığı zaman, orada can kayıpları olduğu zaman ciddi bir sorumluluk üstlenmiş olacağız. Peki, Amerika'da böyle bir sınırlama var mı acaba, onu öğrenmek istiyorum? Yani bu ifadeye karşın bizim öyle bir... "Tamam, bu, depreme dayanıksız ama oturabilirsiniz." deme lüksümüz yok mevzuat olarak.

MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Ve iki ayda boşaltmak zorundayız.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Tabii, belirli bir süre içerisinde boşaltılması lazım. Boşaltmazsa, devletin boşaltması gerekiyor, aksi hâlde sorumluluk var. Bu konuda bilgi almak istedim.

Teşekkür ediyorum.

PROF. DR. KEMAL ÖNDER ÇETİN - Estağfurullah efendim.

Ben de size hayırlı akşamlar diliyorum. Öncelikle, herhâlde meslek gruplarını sayarken harita mühendisi meslektaşlarımı atladığım için de özür diliyorum.

Ben bir otorite değilim efendim bu konuda. Yasal düzenlemeleri kendi çerçevemde bildiğim, gördüğüm kadarıyla paylaşıyorum, bunu söyleyeyim ama bildiğimi de sonuna kadar paylaşacağım, hiç geri adım atmayacağım. Şundan dolayı: Ben milletimin huzurundayım şimdi, beni davet ettiniz. Bu hususta bir damlacık katkım olacaksa dibine kadar vermek istiyorum. Tek yapmak istemediğim husus, bilmediğim konular hakkında otorite gibi konuşmak veya yanlış bilgi vermek.

Efendim, depremde, söylediğiniz üzere, Amerika Birleşik Devletleri'nde yetki, daha doğrusu sorumluluk konut sahibinde; zaten o ilanı asmalarının sebebi de bu. Efendim, konutunda bir aksilik olur da... Biliyorsunuz, Amerika'da insanlar yani yasal prosedürler biraz onu teşvik ediyor. Ya, herkes bekler ki "Benim başıma bir sıkıntı gelsin de ben de bu sıkıntıyı yaratan kişiyi mahkemeye vereyim, ciddi miktarda tazminat alayım." Bu bazen sıcak bir kahvenin dökülüp de elinizi yakması olabilir. "Üzerinde uyarı yoktu. 'Bu kahve çok sıcaktı.' demedi." diye kahve aldığınız yeri mahkemeye verirsiniz, ciddi tazminatlar alırsınız. Biliyorsunuz siz bunları, daha detaylandırmayayım. Uzun lafın kısası, o ilanın asıl sebebi şudur: Zaten orada, o yurtlarda kalan bu öğrencilerin yarın bir gün bir deprem olduğunda, o konut veya o yurt binası yıkıldığında yurt sahibini mahkemeye verip tazminat istememesi için konuyor. O zaman bizim ailelerimiz, sevenlerimiz "Ya, benim evladımı sen güvensiz bir yurtta yatırdın. Bak, bu yurt güvenli değilmiş." demesinler diye baştan bu ilanı asıyorlar. Dolayısıyla bizim sistemimizden birazcık farklı fakat sizin sorunuza katkı koymak adına ben bir şey söyleyeyim. Efendim, iskânların şöyle güzel bir tarafı var, o günkü yönetmelik ve o günkü şartlara göre oranın uygun olduğunu beyan ediyor. Biliyorsunuz deprem mühendisliği, sohbette de birlikte tartıştık, dinamik, adı üzerinde sürekli dinamik bir alan, gelişim gösteriyor, dolayısıyla bizim şartnamelerimiz zaten sürekli yenilendi. Yani eski yapılar şu anki şartnameyi zaten sağlamıyor efendim. Hatta ben size bir adım ötesine götüreyim. Biliyorsunuz yeni deprem şartnamesinin çıktığını duyduğu saniyede bütün müteahhit arkadaşlarımız, bizim arkadaşlarımız hemen inşaata başlamak üzere belediyelere başvurularda bulundular ki eski şartnameyle konutlarını yapabilsinler diye yani o geçiş dönemine rastlamasınlar diye. Burada elimizde bir esneklik var, dolayısıyla hani devlet sorumlu olur bu işten diyerek birazcık rahatlatmak için o günün şartlarında bu konut hakikaten istenen şartları sağlıyordu ama bugün sağlamıyor. Ve bizde bugün sağlamıyorsa bunu öncelikle malın sahibi olan kişi duyurmalı kullananlara, kullanıcılar da bunun içinde bile isteye oturuyorsa problem yok. Efendim, oturmaya devam edeceğiz çünkü ekonomik sebeplerden dolayı bu konutlarda oturuyoruz. Paramız yok, pulumuz yok, daha güvenli konutlarda oturacak gücümüz yok ama en azından benim söylemek istediğim ya bilelim, bence de bilerek başlayalım, ondan sonra inşallah yavaş yavaş onu düzeltip teşviklerle, düzeltmelerle, yeni konutlarla, kentsel dönüşümle güçlendirmeyle birazcık daha doğru yola girelim, inkârdan bir vazgeçelim çünkü şimdi biraz inkâr modundayız. Hatta bu konutlar demek sevimsiz de oluyor yani kişiyi huzursuz ediyor ama başka türlü doğru yola ulaşmak pek mümkün gibi görünmüyor.