| Komisyon Adı | : | MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU |
| Konu | : | Osmaniye Milletvekili İsmail Kaya ve 39 Milletvekilinin; Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3346) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 28 .01.2021 |
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli komutanlarım; şimdi, en başta yapılan açılış konuşmalarında değerli Komisyon sözcülerimizin de söylediği bir konu var. Burada, alelacele, 15 Temmuz sonrasında bir gerginlik, bir tedirginlik sonucu alınan bir karar var: "Genelkurmay Başkanının yetkilerini tamamen alın." Kara Kuvvetleri bağlı değil, Deniz Kuvvetleri bağlı değil, Hava Kuvvetleri bağlı değil. Zaten Jandarma Genel Komutanlığı İçişleri Bakanlığına bağlandı.
Şimdi, her iki ayda bir Genelkurmay Başkanına yeni ibareler vermeye çalışıyoruz. Ben özellikle 24'te söz almadım. Zaten 24'teki madde ile 25'inci maddedeki çelişkiyi ben size şöyle arz edeyim: Şimdi "2941 sayılı Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu'nun 7'nci maddesinin başlığında yer alan 'Genelkurmay Başkanı' ibaresi -seferberlik ve savaş hâli yetkisinde- 'Millî Savunma Bakanı' şeklinde değiştirilmiştir. Burada yetkiler Millî Savunma Bakanına aktarılmıştır." diyor ama Genelkurmay Başkanının yetki ve tanımında 2'nci madde açıkça söylüyor zaten "Genelkurmay Başkanı ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları Millî Savunma Bakanına ayrı ayrı bağlıdır." diyor.
Değerli arkadaşlar, Genelkurmay Başkanlığı Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana bu ülkedeki en ulvi, en kutsal, en büyük makamdır, asker ocağının başıdır, Cumhurbaşkanı adına Başkomutan vekilidir. Allah aşkına, bu hiyerarşik düzeni ta en başında bozarsanız aşağıya doğru silsile olarak nasıl bir komuta kademesi düzenleyebileceğiz? Genelkurmay Başkanı adındaki tedirginlik nedir? Nedir Genelkurmay Başkanını yetkisizleştirme çabası?
İlk başında Sayın Vahapoğlu çok güzel bir şey söylediler, ben de buna yürekten katılıyorum. Genelkurmay Başkanının artık seferberliğine, tatbikatına bu komisyonlarda karar vereceksek, biz, Genelkurmay Başkanı adına, Millî Savunma Bakanı adına burada kararlar alıp duralım. Bizler Genelkurmay Başkanımıza, ordunun Başkomutanına şu kararları konuşuyorsak inanın çok üzücü, inanın çok üzücü. Derhâl eski hâline dönerek Genelkurmay Başkanımızın, kuvvet komutanları üzerinde bir Başkomutan olarak... Evet seçilmişlik itibarıyla Millî Savunma Bakanına bağlanmasını ben haksız görmüyorum, bundan da rahatsız değilim ama Millî Savunma Bakanına komutanları ayrı ayrı bağlıyorsunuz. Genelkurmay Başkanı Kara Kuvvetleri Komutanına bir şey diyemiyorsa ki bunu Sayın Hulusi Akar Bakanıma kaç kere sordum, yazılıyla Sayın Bakanın söyledikleri farklı şeyler. Sayın Bakanın anlattıkları da var tutanaklarda, elimde de yasa var, elimde de yasa var. "Olur mu öyle şey ya? Genelkurmay Başkanı tabii ki komutanlarla beraber." diyor. Ben beraberliği sormuyorum. Kara Kuvvetleri Komutanının Genelkurmay Başkanı yasada amiri değil, ayrı ayrı bağlı. Deniz Kuvvetleri Komutanı Genelkurmay Başkanına bağlı değil, direkt Millî Savunma Bakanına bağlı. Siz yetki atlatıyorsunuz, Genelkurmay Başkanını arada bırakıyorsunuz, böyle bir şey olmaz. Bunun dışındaki bütün maddeleri okudum, Genelkurmay Başkanına âdeta sembolik olarak "Sen burada otur, biz bu makamı lağvetmiş olmayalım ama Millî Savunma Bakanıdır bunların amiri, sen de buraya bağlı ol." demişsiniz. Arkadaşlar, bu bize elli yıl, yüz yıl evvel miras bırakılan onurlu bir makamdır, elli yıl, yüz yıl sonra da biz o mirası aynı değeriyle bırakmamız lazım. Ben şimdi burada -Bakan Yardımcılarımız var- soruyorum: Sayın Hulusi Paşamız bugün Bakan, yarın belki sizin gibi sivil bir bakan gelecek, nasip. Ben de Sayın Bakan Yardımcılarımızın içinde komutanlık yapan var mı, bilmiyorum, Şuay Bey vekillik yaptı, onu biliyorum. Şimdi, değerli arkadaşlar, hiyerarşik yapıda bunu şöyle söylemezsiniz: "Ben müdürün amiriyim ama müdür yardımcısı da direkt bana gelip benimle görüşebilir, müdür yardımcısı müdüre bağlı değil." diyemezsiniz ama dediniz yasayla. Bu bir 15 Temmuz paranoyası olmamalı, o başka bir şey. Ayrıca da dönemin Genelkurmay Başkanı böyle bir ahlaksız terör örgütünün içinde de yer almamıştır. Almadığı gibi de mücadele etmiştir, beyanları ortada, şu anda da Bakandır. Şimdi, Genelkurmay Başkanının bu tedirginliğinde amaç nedir, ben soruyorum. Bu yasayı çıkarmamızın amacı nedir, ben soruyorum. Üzülerek söylüyorum, Genelkurmay Başkanının tatbikat yapmasına biz mi yetki vereceğiz? Genelkurmay Başkanının burada bununla ilgili hazırlıklar yapmasına biz mi izin vereceğiz? Değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı bu ordunun başkomutanıdır. Diyor ki: "Genelkurmay Başkanlığı ile Kuvvet Komutanlıklarının teşkilatı Millî Savunma Bakanlığı kadro ve kuruluşunda gösterilir." Yani hepsi ayrı bir ibare. Olmaz, Sayın Bakanın altında Genelkurmay Başkanı, altında kuvvet komutanlıklarının olması lazım ama bu şema böyle değil. Bu şema böyle değil yasada, Sayın Bakana da, Hulusi Bakana da bunu defalarca sordum Komisyon üyesi ve milletvekili olarak Sayın Bakan da bunu söylemekte zorlanıyor, Sayın Bakan bunu böyle söyleyemiyor. "Olur mu canım, Genelkurmay Başkanımız bizim değerimiz." Değerimiz, o zaman değerini gösterelim değerli arkadaşlar. Genelkurmay Başkanlığıyla ilgili gelen her maddede ben üzülüyorum. Artık Genelkurmay Başkanına yasayla tüm yetkiler verilmeli. Tabii ki Genelkurmay Başkanı Millî Savunma Bakanına bağlıdır, kuvvet komutanlıkları ayrı ayrı filan değil, kuvvet komutanları Genelkurmay Başkanına, madem başkomutanlık veriyorsunuz... Şimdi diyor ya, burada o da var, "Genelkurmay Başkanı savaşta başkomutanlık görevlerini Cumhurbaşkanı namına yerine getirir." diyor. Ne yapacağız? Allah korusun, bu memlekette savaş çıkıncaya kadar Genelkurmay Başkanımızı bir köşede mi tutacağız, böyle şey olur mu? Savaşta yetki verip barışta yetkisini aldığınız bir Genelkurmay Başkanlığı hiyerarşik düzene uyar mı? Askerî komuta ve kıdem kademesine uyar mı? Ben açıkça söylüyorum, bundan sizlerin de rahatsız olacağınızı düşünüyorum. Ayrıca gerek üst kademelerde gerek Silahlı Kuvvetlerde görüştüğüm birçok komutan da bunu açık olarak bana söylediler, "Bu bizim açımızdan da çok kabul edilebilir bir durum değildir." diye, ben bunun irdelenmesini öneriyorum. Bakın, tekrar söylüyorum, yanlış anlaşılmasın, kayıtlara geçiyor. Millî Savunma Bakanı Genelkurmay Başkanımızın amiridir, kabul ederim ama Genelkurmay Başkanımız kimin amiridir? Genelkurmay Başkanımız örneğin Kara Kuvvetleri ile Deniz Kuvvetleri ile Hava Kuvvetleriyle ilgili konuda hangi konu üzerinde yetkili bir yazışma yapmıştır, hep tartışıyorum bunu.
Yüksek Askerî Şûra'ya gelelim, bunu Sayın Bakana arz ettim. Yüksek Askerî Şûra'da da aynı, Sayın Genelkurmay Başkanımız burada tek başına bırakılıyor. Millî Eğitim Bakanı orada, Adalet Bakanı orada, bütün bakanları oraya koymuşsunuz. Ya, Millî Eğitim Bakanı, Adalet Bakanı, Sağlık Bakanı ne yapacak Askerî Şûra'da, ne bilecek ki tugay komutanının, tuğgeneralin tümgeneral olacağını? Ben Hulusi Paşa'ya sordum: Sayın Bakanım, Yüksek Askerî Şûra'da bütün bakanlar var, beraber karar veriyorsunuz, sivilleştirdiniz. Peki, siz Hâkimler ve Savcılar Kuruluna giriyor musunuz? Siz kimin hâkim olacağına, kimin Anayasa Mahkemesine gideceğine örneğin İrfan Fidan'a karar verebiliyor musunuz? Veremiyorsunuz. O zaman Millî Eğitim Şûrası'na katılıyor musunuz? Katılmıyorsunuz. Kimin Emniyet Müdürü olacağına karar veriyor musunuz? Veremiyorsunuz. Kimin vali olacağına karar veriyor musunuz? Veremiyorsunuz. Siz niye kendi kıdem, kademe toplantınızda bütün bakanları sokarak burayı sivilleştiriyorsunuz? Askerin kendi içinde hiyerarşisi var, yıllardan beri bu teamüllerine bile saygı duyduğumuz, teamüllerine bile... Kimin komuta kademesine geleceğini altı yıl, on yıl evvelden bildiğimiz teamüllerine bile saygı duyduğumuz bir şanlı ordunun komutanı, başkomutanı Cumhurbaşkanıdır, vekili de Genelkurmay Başkanıdır. Lütfen, onun yetkilerini tekrar kendisine iade ederek o onurlu makamı daha da onurlu ve şanlı bir hâle getirmek zorundayız.
Teşekkür ediyorum.