| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu'nun 42'nci maddesi gereğince Merkez Bankasının faaliyetleri hakkında Komisyonu bilgilendirme sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 25 .12.2020 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Merkez Bankamızın değerli Başkanı ve yöneticileri, kıymetli basın mensupları; öncelikle hepinizi hürmetle selamlıyorum.
Sayın Başkanım, tekrar yeni görevinizin hayırlı olmasını diliyorum, Türkiye'nin "governor"ü olarak karşımızda görmekten de memnun olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Öncelikle arkadaşlarımız değindi, ben de değineceğim. Merkez Bankası Kanunu'nun 42'nci maddesinde yılda 2 defa Plan ve Bütçe Komisyonunun bilgilendirilmesi öngörülüyor. Bu amir hükme mutlaka titizlikle uyulması gerekir. Ayrıca o maddede "Bankan faaliyetlerine ilişkin olarak Plan ve Bütçe Komisyonunu bilgilendirir." diyor. Bu kapsamda -her ne kadar istatistikleriniz yayınlanıyor, oralardan da takip ediyoruz ama- bu toplantıda bankanın faaliyetleri, özellikle de kamuoyunda tartışılan konularda da bir bilgilendirme olmasını açıkçası arzu ederiz. Yani rezerv durumu gibi, bilanço durumu gibi konularda.
Bir diğer konu -değinmeden geçemeyeceğim- kurumlarımızı yıpratmanın hiç kimseye bir faydası yok. Sürekli güvensizlik pompalamanın doğru olmadığını düşünüyorum. TÜİK uluslararası tanım, kavram ve metodolojilere göre istatistik üretiyor. Bunu da bütün uluslararası kuruluşlara gönderiyor; OECD, Birleşmiş Milletler, ILO, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi... Hepsine gönderiyor, onlar tarafından da kabul görülüyor ve kullanılıyor. Ayrıca Avrupa Birliği İstatistik Ofisinin bağımsız uzmanlarınca emsal tarama, denetleme çalışmaları kapsamında da inceleniyor. Yani toptancı bir yaklaşımla "TÜİK şöyle, böyle." demenin hiçbir anlamı yok. Varsa, somut yani "Şu konuda şunu yanlış yapıyor..." o getirilir, önerilir, o da dikkate alınır. Sayın Başkanım, bir de TÜİK aslında Plan ve Bütçe Komisyonuna yaptığı çalışmalarla ilgili bir bilgilendirme yapsa bu konuda daha iyi olacağını düşünüyorum.
Bir diğer konu, yine toptancı bir yaklaşımla yani geçmiş dönemi karalama, geçmiş yönetimleri tu kaka yapmak da doğru değil arkadaşlar. Politika tercihlerinde yanlışlar olabilir, bu eleştirilir. Yapılan yanlışlar burada ifade edilir, ilgililer de gerekli yetkililer de bu konuda gerekli değerlendirmeleri yapar, yapılmıştır da. Bir defa, yaşadığımız süreci unutmamamız lazım. Gerek pandemiyi gerekse de ekonomimize yönelik saldırıları göz ardı etmeden değerlendirme yapmamız lazım. Yani 2018 yılından itibaren, ağustos ayından itibaren ekonomimize yönelik kur ve faiz üzerinden saldırılar olduğunu, SWAP saldırılar olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Daha ötesi, daha geçtiğimiz günlerde ABD'nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey ne diyor? "Suriye'ye operasyonu durdurmak için Türkiye'nin ekonomisini yıkmakla tehdit ettik." diyor. Böyle küstahça açıklama yapıyor. Yani "E, Doğu Akdeniz'e girmeyelim, Suriye'den çekilelim." işte "Orada ne işimiz var? Burada ne işimiz var?" E, teslim olalım, bunlar da başımıza gelmez. O zaman bunun çok basit yorumu bu oluyor. Yine, son dönemde ABD'nin yaptırım kararı, Avrupa Birliğinin yaptırım kararı... Bunlar değerli arkadaşlar, ekonomiye olan güvene, yatırım ortamına zarar vermez mi? Verir, bunların karşısında hepimiz, hep beraber, birlikte durmalıyız. Yani bu yaşananları göz ardı ederek değerlendirme yapmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Önemli olan bu süreç nasıl atlatılmış? Yani yerinde, zamanında tedbirler alınmış mı? Ekonomi üzerinde yapılan saldırılara karşı gerek Merkez Bankamız gerekse Hazine ve Maliye Bakanlığımız müthiş bir mücadele vermiş ve ekonomi 2019'un ikinci yarısından itibaren toparlanmış. Yani hiç kimse 2019 yılında Türkiye'nin büyüyeceğini öngörmüyordu. Hatta yüzde eksi 5'lerde, eksi 6'larda küçüleceğini öngörüyorlardı ama Türkiye 2019 yılında yüzde 0,9 büyüme gerçekleştirmiş. Toparlanmanın etkisini 2020 yılının ilk çeyreğinde de görüyoruz, yüzde 4,4 büyümeyle biz, OECD, Avrupa Birliği, tüm ülkelere göre çok önemli, büyük bir performans göstermişiz ama Mart ayından itibaren bu defa pandemi süreci devreye girdi, tüm küresel ekonomiyi vurdu, sadece Türkiye'yi değil ama yine burada baktığımız zaman Türkiye'nin diğer ülkelere göre ekonomisinin güçlü bir şekilde toparlandığını görüyoruz. Dokuz aylık büyüme 0,5 düzeyinde değerli arkadaşlar. Dünyadaki ülkelere bakın, gelişmekte olan ülkelere bakın, işte, IMF'nin verisi ortada, "3,3" diyor gelişmekte olan ülkelerin daralmasını ama Türkiye'nin 2020 yılını büyümeyle kapatacağı şimdiden görülüyor. Yani son çeyrek verilerine de baktığımız zaman; sanayi üretimindeki artış, PMI verisindeki olumlu rakamlar; imalat sanayisi, kapasite kullanımındaki olumlu rakamlar son...
ERHAN USTA (Samsun) - Küçülmeye bir şey demiyoruz; 6,1 büyümeyi eleştiriyoruz.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Usta, karşılıklı konuşmayalım, siz sunum yaparken kimse böyle müdahale etmedi.
Sayın Kalaycı, devam edin lütfen.
Buyurun.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Yani özel olarak da şahısları muhatap almıyorum, bir süreci anlatmaya çalışıyorum.
Evet, 2'nci çeyrekte 9,9 küçüldü, bunda pandeminin etkisi olduğu aleni ama 3'üncü çeyrekte de 6,7 büyüdük.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ne pahasına?
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Nasıl?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama ne pahasına?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Kalaycı'nın sunumunun akışına müdahale etmeyelim lütfen, tamamlasın.
Buyurun.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Tamam, eleştirelim, yanlış politika tercihleri varsa bunları dile getirelim ama bir başarıyı da görelim arkadaşlar yani ortada da bir başarı var. Yani bunu da görmeden "Ekonomi battı, bitti." demek... En güçlü toparlanan ülke Sayın Bakanım, yani bakın, uluslararası istatistiklere bakın, yani sadece Türkiye'nin kendi istatistiklerine değil.
Şimdi, bir örnek vereyim: Bakın, Türkiye 2019 yılında turist sayısı ve turizm gelirleri bakımından tarihî rekorlar kırdı. Dünyanın en çok turist ağırlayan 6'ncı ülkesi konumuna geldi. Ama Covid-19 öyle bir vurdu ki oradan bizi, biz normalde 2020 yılında 40,8 milyar dolar hedeflerken beklentimiz 12 milyar dolar düzeyinde yani 28,7 milyar dolar oradan daha az gelir elde etmemiz söz konusu. Bunun cari açığa etkisini de görüyoruz. 2019 yılında yine, biz on sekiz yıl sonra cari fazla verdik; 8,6 milyar dolar cari fazla verdik ama gerek turizm gelirlerinin düşmesi gerekse dış ticaret açığının artması... Şu an itibarıyla on aylık rakam 31 milyar dolar, yıllık 33 milyar dolar cari açığımız var. Yani onu da etkileyenin ne olduğu ortada yani pandemi sürecinde yaşadığımız bir tablo. Dolayısıyla yani burada Türkiye gerçekten performans açısından diğer ülkelere göre pozitif yönde ayrışıyor, bunu görmemiz lazım. Ayrıntıda eleştirilecek konular olabilir ama toplamda yapılacak değerlendirmede bunları dikkate almamız gerekir diye düşünüyorum.
Şimdi, pandemide 2'nci dalgayı yaşıyoruz. Yani bunun yine uluslararası piyasalarda etkilerini görüyoruz, işte emtia fiyatları arttı. Şimdi, Sayın Başkanın ekonomi programına baktığımız zaman, 2020 için 10,5 bekliyorduk enflasyonu, Kasım itibarıyla baktığımız zaman 14,2 şu anki hedefimiz, yani beklentimiz 14,2. 2021 için 8 hedeflemiştik, bugünkü açıklamanıza göre 9,4 öngörüyoruz 2021 için. Şimdi, burada da enflasyonun artmasına etki eden faktörler nedir, buna baktığımız zaman; bir, emtia fiyatlarındaki artış -ki dünyada artmış- ikincisi de yaşadığımız süreçte kur artışının gıda fiyatları ve ulaşım fiyatları üzerinde gecikmeli olan etkisini görüyoruz. Ama, inşallah, Sayın Başkanım, dünkü aldığınız kararları biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak destekliyoruz, sıkı duruşu destekliyoruz, bu konuda alınacak tedbirlerle şu an yukarı doğru evrilen enflasyonun da düşme sürecine gireceğine inanıyoruz. Kalıcı enflasyonda Türkiye yüzde 5 hedefine doğru inşallah yol alacak diyorum, sizlere başarılar diliyorum.