KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN RECEP UNCUOĞLU - Evet, ben teşekkür ediyorum.

Gerçekten güzel hususlara değindiniz. Tabii, planlama, hele hele şehir planlaması çok önemli bir husus. Yani, bizim medeniyetimizi geliştirdiğimiz, bütün kültürümüzü oluşturduğumuz, bütün kazanımlarımızı ve kariyer planlamamızı yaptığımız şehirlerimiz; sağlıklı olmalı, aynı şekilde depreme karşı güvenli olmalı, bir kültürü, bir değeri yaşatmalı, onu kazandırmalı içinde yaşayan insanlara. O yönüyle her açıdan çok önemli bir husus olduğunun altını çizelim. Tabii ki bizim de isteğimiz şehir plancılarımızın kamudaki istihdamının artması, iş alanlarının daha genişlemesi, eğitimde tercih edilen bölümler hâline gelmesi. Tabii bu topyekûn daha ileri gelişmişlik ve imkân dâhilinde gerçekleşebilecek olan bir husus.

Tabii ben 1999 Sakarya depremini Sakarya'da yaşadım. Doğma büyüme Sakaryalıyım. 2004-2009 yılları arasında da Sakarya Büyükşehir Belediyesinde ve Adapazarı Belediyesinde de imar komisyon başkanlığı yaptım. O günlerde bize gelen bütün plan tadilatlarıyla alakalı söylerdik yani 1 metrekare daha büyük yapmaya, işte yönetmeliği delmeye ya da yolu biraz daha ötelemeye, her şeye itiraz etmeye çalışmayın; buradaki bütün donatılar sizin konutlarınızın, sizin iş yerlerinizin, dairelerinizin değerini artıracak, her şey metrekare değil diye çok paylaşmışızdır o zamanlarda. Tabii bu kültür ne yazık ki yerleşmediği için, örneğin 1999 depreminde yıkılmış birçok güzergâhta, birçok mahallede planların istenen şekilde yenilenemediğini, sadece kat sınırlaması dolayısıyla işte bir revizyon yapıldığını, o kat sınırlaması ve azalan yoğunluktan dolayı da fazla gelen yeşil alanların da yine imarla bir şekilde değerlendirildiğini bile gördük. Yani bu noktada mülkiyet esaslı, hep kendi menfaatini önceleyen bir tavırla yaklaşıldığında ilgili idareler de bu baskı altına kalıyorlar. Zaman zaman işte siyasi gerekçelerle, zaman zaman başka birtakım saiklerle buralardan tavizler veriliyor. Verilmemesi gerekir, kesinlikle buna katılıyoruz.

Şimdi, malum birçok belediyemiz "18 uygulaması" dediğimiz İmar Kanunu'nun 18'inci maddesiyle işte "şuyulandırma" dediğimiz uygulamayı yapıyor. Burada da birçok şehir plancısı görev alıyor. Bu uygulamadaki şehir plancılarının hassasiyetine göre de bu uygulamanın arkasından açılan idari davaların sayısı belirleniyor, belli oluyor açıkçası... Bu şuyulandırma kültürü de oluştu yavaş yavaş da olsa vatandaşlarımızda ama tabii öyle uygulamalar oluyor ki babasından kalan bahçesine başka birisi hissedar olabiliyor. Efendim, öyle parsellerin çok parçalı hâle geldiği, birbirinden çok uzak yerlere ötelendiği söz konusu olabiliyor. Bu konuda hep gözlemliyoruz, eğer şehir plancısı, ilgili işi yapan firma, ihaleyi almış bu işi sonuçlandıracak olan firma bu noktada hani plancılarla beraber -harita mühendisleri de çalışıyor da- yerinde bu işe bütün mesleki bilgisini, ilgisini verirse sağlıklı bir iş ortaya çıkıyor, vermezse maalesef bu konuda da sıkıntılar oluşuyor. O yüzden sadece kamuda istihdam alanlarının genişlemesi değil, bence mesleğini seven, meslek etiğine, mesleğine saygı duyan bireyler -her alanda- yetiştirmek, onların da kendi mesleklerini icra noktasında gerekli düzenlemeleri, onlara gerekli hak ve şartları sağlayabilmek daha önemli diye düşünüyorum.

Ben teşekkür ediyorum tekrar sunumunuz için.