KOMİSYON KONUŞMASI

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Başkanım, teşekkür ediyorum.

Öncelikle, Komisyonun çalışmasıyla ilgili bir şey sormak istiyorum Başkanım. Şu an Mecliste Genel Kurulda Libya tezkeresi görüşülüyor. Bununla ilgili oylama için bir ara vereceğiz mi?

BAŞKAN RECEP UNCUOĞLU - Oylamaya katılacak olan değerli vekillerimiz oylamaya katılıp gelebilirler.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Anladım; ara vermeden oylamaya gidebiliriz.

Onun dışında, ben de sözlerime ilk önce, bir yangın anında veya herhangi bir doğal afet anında doğal afete müdahale ederken veya yangına müdahale ederken hayatını kaybeden itfaiyecilerimize Allah'tan rahmet dileyerek başlıyorum.

Bu yıl Hatay, orman yangınları noktasında şansız bir yıl geçirdi, art arda 4 tane çok büyük yangın oldu. O yangınlar sırasında ben itfaiye teşkilatımızı biraz daha yakinen tanıma fırsatına eriştim; gerek Orman teşkilatının itfaiye kanadını gerekse de belediyelerimize bağlı itfaiye teşkilatımızı.

Ben şunu öncelikle ifade edeyim: Gerçekten çok yürekli insanlar. O yangınlar veya afetler sırasında her insanın yapamayacağı bir yükün altına giriyorlar. Dolayısıyla biraz önce ifade ettiniz ya, itfaiyecilerin, bir müdahale sırasında hayatını kaybedenlerin "şehit" olarak isimlendirilmesi noktasını; biz de bunu destekliyoruz.

TÜM İTFAİYECİLER BİRLİĞİ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI HALİL YILMAZ - Sağ olun.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Şimdi, Sayın Genel Başkanım, bu yangınlar sırasında aynı zamanda şunu da gözlemleme şansını elde ettim: Bir kere, "itfaiye" deyince, daha çok yangına müdahale; vatandaşın kafasında veya bizlerin aklında böyle bir yer edinmiş bu teşkilatımız. Ancak baktığınız zaman, orman yangınından tutun depreme kadar her hâlde afet anlamında müdahale etmediğiniz bir saha yok.

TÜM İTFAİYECİLER BİRLİĞİ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI HALİL YILMAZ - Doğrudur efendim.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Hâl böyleyken yangının da dışına çıkıp çok farklı alanlarda hizmet sunmaya devam ediyorsunuz. Bu anlamda, evet, çok önemli bir teşkilatımız, asırlık bir teşkilatımız. AFAD gibi kurumlarımızın da sizin içinizden doğduğunu düşünüyorum ben yani sizin tecrübelerinizden yola çıkarak bugünkü kurumsal noktaya geldiler. Ancak yangını kenara alınca diğer doğal afetlere müdahale noktasında, takdir edersiniz, itfaiyeyi bu manada biraz geride bıraktılar. Bunu söylememin sebebi de şu: Her itfaiye teşkilatı, tek tek incelediğimiz zaman, doğal afetlere, depreme müdahale noktasında yeterli ekipman ve yeterli yetişmiş insanı haiz değil. Mesela, Hatay'dan biliyorum; Hatay İtfaiye Teşkilatımıza baktığımız zaman, daha çok yangınla mücadele ve denizlerde arama faaliyetleri var, onun dışında bir depreme müdahale noktasında bir kere ekipmanlarının olmadığını çok rahat biliyorum. Onun dışında birkaç belediyemiz daha var yakından gözlemlediğim. Bu noktada, tabii, onlara da bir şey söyleyemiyoruz, bu bütçeyle doğru orantılı.

Bu yıl bizim kendi aramızda tartıştığımız nokta şuydu: Özellikle orman yangını anında Orman teşkilatının kendi personeli ve kendi ekipmanları ile bizim kendi itfaiye ekipmanlarımızın ve kendi itfaiye personelimizin arasında ciddi bir koordinasyon problemi vardı. Yangınlar bittikten sonra, hatta diğer siyasi parti milletvekilleriyle bir araya geldiğimizde şöyle bir konuşma söz konusu oldu: "Acaba itfaiye teşkilatı belediyelerden alınıp Bakanlık bünyesine mi geçirilmeli?" diye bir tartışma vardı. Bu tartışmaya, tabii, bu konunun uzmanları ne der onu bilmiyoruz. Ben biraz sonra sizin bu konu hakkında fikrinizi alacağım. Yani tek çatıda olma, senkronize olma, herkesin ortak hedef doğrultusunda beraber hareket edebilme kabiliyeti elde etme; bu manada ben bunu söylüyorum yoksa belediyelerin imkânlarını elinden alalım babında bunu ifade etmiyorum. Bunun cevabını özellikle sizden almak istiyorum.

Bir sorum daha vardı ama onu da sunumun sonuna doğru sizinle tekrar paylaşacağım Başkanım.

TÜM İTFAİYELER BİRLİĞİ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI HALİL YILMAZ - Evet, şöyle anlatayım efendim: Orman yangınlarına müdahaleyi incelediğinizde -bu, birçok ilde de aynı şekilde- İl Orman Yangınlarını Söndürme Kurulu vardır. İl valimizin başkanlığında her yıl nisan ayında bu kurul toplanır, yaz dönemi öncesi değerlendirmeler yapar, o yıla ait zaten mevcut bir yürüyen sistem vardır ama ona ilave yapılacak değerlendirmeler alınır ve karara bağlanır. Her sene orada Orman idaremiz, itfaiye teşkilatımız, ilgili kurumlarımız, jandarmamız, bütün kurumlar... Herkesin tabii, görevleri ayrı ama şu çok dikkati çeker: -Ben daha önceki tecrübelerimde; İstanbul'da da görev yaptım, Balıkesir'de de görev yaptım ve onun dışında, birçok ildeki büyük olaylara da katıldığımızda, kendi arkadaşlarımızla da bunu değerlendirdiğimizde görüyoruz ki- Hakikaten, ilk müdahaleyi yapan ve en hızlı müdahaleyi yapan -yani sadece bunu bir itfaiye teşkilatının içinde olduğum için, itfaiyeci olduğum için söylemiyorum, rakamlar bunu söylüyor- itfaiye birimleridir; bu böyle. Hatta ihbar bile... 112 sisteminde -şu anda tek çağrı merkezinin uygulandığı illerde dahi- ihbarların itfaiyeye geldiğini görüyorsunuz, orman yangını da olsa en çok çağrının. İlk müdahaleyi yapan, en hızlı müdahaleyi yapan: İtfaiye birimleri. Yani örneğin, bizim kendi ilimizde yılda 800'e yakın arazi ve orman yangını müdahalemiz var ama Orman teşkilatının müdahale ettiği olay sayısı -yani bunu bir eksiklik olarak gördüğüm için söylemiyorum, yanlış anlaşılmasın- 120 civarında, hatta bu sene 87'ydi yanılmıyorsam. Şimdi, buradan... Birçok olayda, depremde de bakın bu böyle. Yani ilk müdahale, en hazır ekibiniz -Bu İzmir'de de böyle- ilk müdahaleyi yapan, olay yerine ilk giden itfaiye birimleridir çünkü 7/24 istasyonda nöbettedir.

Bugün baktığınız zaman, itfaiye olaylarına müdahalede dünya standardı beş dakikadır. Balıkesir'den örnek vermem gerekirse yedi küsur, bu çok önemli. Aslında İstanbul'un 3 katı bir coğrafyada 15 bin kilometrelik bir alanda yedi dakikada itfaiye olarak müdahale süremiz var ki il genelinde bütün olaylar dâhil burada, bu çok önemli. Yani burada şunu anlatmaya çalışıyorum: Hakikaten, olaylarla ilk karşılaşan ve en hızlı olay yerine ulaşan, itfaiye birimlerimiz. Tabii, daha sonrasında Orman teşkilatımız, AFAD'ımız olayın niteliğine göre mutlaka olay yerine geliyor. Bu noktada zaten önceki konuşmamda da dikkati çekmeye çalıştım, saha tecrübesi, olay tecrübesi itfaiye teşkilatlarının... Yani Hatay'da daha münferit, lokal bir değerlendirme olarak bunu alabilirsiniz ama ülkemiz genelinde düşündüğünüz zaman -ki buna ileride Hatay'ı da mutlaka dâhil edebiliriz- bütün büyükşehirler bu anlamda eskiye nazaran çok daha iyi durumda; yani personel eğitimi olarak, personel kalitesi olarak, araç gereç ekipman olarak daha iyi durumdalar. Ben de bu konuda ki deniz... Bakın, Kıyı Emniyeti Liman Başkanlıkları, deniz yangınlarından, denizde meydana gelen yangınlardan sorumludur mevzuat olarak baktığınızda, değil mi efendim? Ama görüyorsunuz burada da ilk müdahaleyi... Kıyıya sirayet anlamında da burada muamelat ekibi olarak görünen itfaiye teşkilatları yine, elindeki imkânlarla bu müdahaleleri yapıyorlar. Bu konuda belki hep aynı yere geliyoruz.

Sorunuza geldiğimizde... Evet, bunlar bir arada olmalı mıdır? Birleştirilmeli midir? İlerleyen dönemde, önümüzdeki yıllarda belki bu sonuca geleceğiz. Ama tabii, ben bu noktada şahsi olarak biraz daha bu konuda tecrübe edilmesinden, biraz daha bunun zamana bağlı olarak gelişmesinden, sonuçlanmasından yanayım ki bu tabii, kolay değil. Bugün baktığınız zaman bütün belediyelerimizi düşündüğünüzde 40 binin üzerinde çalışanın, binin üzerindeki istasyonun, yine binlerce diye ifade edebileceğimiz araç gerecin bir anlamda tek bir merkezde, tek bir yapının içine sokulması istihdam anlamında, ekonomik anlamda gerçekten ciddi bir çalışmayı gerektiriyor, ciddi bir kaynağı gerektiriyor. Yani bugün, ilgili bakanlığımız içerisinde böyle yeni bir yapıyı oluşturmak -tabii, kamu yararı gözetilerek- belki çok iyi tartışılarak, çalışılarak sonuçlandırılması gereken bir konu ama bu dediğiniz sonuca ilerleyen zamanda varabileceğimizi ben de düşünüyorum.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Sayın Başkanım, müsaadenizle, son olarak da şunu ifadeyim.

BAŞKAN RECEP UNCUOĞLU - Buyurun.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Arama kurtarma alanlarında kamunun yanında hizmet veren onlarca sivil toplum örgütü de var şu an. Bir deprem olduğu zaman da enkazın başında itfaiye olsun, AFAD olsun, işte, UMKE olsun, onun dışında, dışarıdan gelen sivil toplum örgütlerinin arama kurtarma ekipleri olsun farklı renk tonlarıyla zaten onları hemen seçebiliyoruz. Şu görüntü var... Yani bir enkazın üzerinde yüzlerce arama kurtarma personelinin olması sizce teknik olarak baktığınız zaman anormal bir durum mudur? Çünkü her deprem sonrasında bu görüntüyle, yüzlerce insanın, yüzlerce arama kurtarma çalışanının enkazın üzerinde yoğunlaştığı görüntüsüyle kesinlikle karşı karşıya kalıyoruz. Oradaki yüzlerce insanın, hepsinin bir görevi var mıdır yoksa çok sayıda arama kurtarma ekibinin olmasından dolayı mı, herkesin oraya müdahale etme ihtiyacından veya isteğinden dolayı mı enkazın başında bu kadar çok fazla yığılma oluyor? Mesela, en son, bir bebeğimizi kurtarmaya çalışılırken çekilen o görüntü de hepimizin hafızasında.

TÜM İTFAİYECİLER BİRLİĞİ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI HALİL YILMAZ - Ayla Bebek, evet.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Yine, onlarca arama kurtarma çalışanının, herkesin küçük bir noktadan müdahale etmeye çalışmasını, tabii, bunu hepimiz canlı yayında izliyoruz. Ben bunun aynı zamanda halka profesyonellikten uzaklaşıp amatörlük duygusu da verdiği kanaatindeyim ama bunu bir de işin uzmanı olarak sizden dinlemek isterim.

TÜM İTFAİYECİLER BİRLİĞİ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI HALİL YILMAZ - Tabii, o görüntüleri siz dediniz, biz, hepimiz bunu İzmir'de yaşadık, gerçekten kolay değil. Tabii, oraya herkes, hepimiz, resmî, sivil bütün ekipler bütün insanlarımıza yardım etmek için bir anda oraya koştuk ki bu konuda toplam 8 bin civarında arama kurtarma ekibinin İzmir'e geldiğini biliyoruz. Tabii, 4 ana enkaz vardı orada. Tabii, istemeyiz böyle daha fazla yıkıntının, enkazın olmasını ama olası bir Marmara depremini, İstanbul'u düşündüğünüzde bu ekipler bizim için çok değerli. Bunların sayılarının -resmi, sivil, gönüllü, hangi kapsamda olursa olsun- artırılması, bu kapasitenin geliştirilmesi önemli. Tabii, sizin de özellikle dile getirdiğiniz noktada bu ekiplerin disiplinli ve yönlendirilebilir bir şekilde de çalışması çok daha önemli.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Evet.

TÜM İTFAİYECİLER BİRLİĞİ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI HALİL YILMAZ - Biz İzmir'de elimizden geldiğince oradaki gerek AFAD yetkililerimizle gerek biz itfaiye ekip liderleri olarak bu konuda büyük bir çaba sarf ettik. Hakikaten oraya ciddi manada ekip geldi. Tabii, hepsi de orada bir katkıda bulunmak istiyor.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Yani Başkanım, o fazlalık ihtiyaç olduğundan değil bizim Türk milletinin genetik özelliğinden yani "Ben de bir şey yapayım." demesinden kaynaklıyor, değil mi?

TÜM İTFAİYECİLER BİRLİĞİ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI HALİL YILMAZ - O koduna AFAD Başkanımızla da bir görüşme sağladık, inşallah... Tabii, sırtta ne yazdığının çok önemli olmadığının hepimiz idrakindeyiz ama maalesef tabii, orada o birazcık öne çıkıyor gibi oluyor ama biz bunu da çözeceğiz inşallah.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - İnşallah.

TÜM İTFAİYECİLER BİRLİĞİ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI HALİL YILMAZ - AFAD Başkanımızla da konuyu değerlendirdik, bundan sonra belki tek tip anlamında bir şey geliştirilecek, belki bu, böyle daha disipline olmayı da orada sağlayacak bize. Farklı bir kıyafet mi olur, artık, üzerinde farklı bir şey mi olur, bütün ekiplere bunları orada yani bundan sonraki herhangi bir olayda bu tip bir düzenlemeyi yapacağız, bu da daha bir sağlıklı bir görüntü sağlayacaktır inşallah.