| Komisyon Adı | : | (10 / 3200, 3361, 3362, 3364, 3365) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Türkiye Müteahhitler Birliği Başkan Vekili Hüseyin Arslan ve Türkiye Müteahhitler Birliği Genel Sekreteri Hasan Yalçın'ın, Birliğin yapısı, deprem olgusu ve dayanıklı yapı üretimiyle ilgili olarak görüş, tespit ve önerileri ile Türkiye'nin depreselliği hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 22 .12.2020 |
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bir defa, çok teşekkür ediyorum Hüseyin Bey'e de, Hasan Bey'e de, Süheyla Hanım'a da. Güzel bir sunum, pratik, sonuç odaklı, ben son derece memnun oldum.
Şimdi, biz, yaklaşık bir buçuk aydır Komisyon münasebetiyle toplantılar yapıyoruz ve hani deprem, deprem öncesi, deprem esnası ve deprem sonrası diye de 3 aşamaya ayrılmış ve bu her aşamasında zamana uygun çalışmaların yapılacağı bir sürü sunumlar dinledik. 1'inci aşamada mesela kamu kurumlarından tutun, üniversiteler, bilinçlendirme eğitimi, odalar, ilgili birimler, bütün bakanlıkların ilgili genel müdürlüklerini falan dinledik. Gayet de bu konuda verimli geçti. Afet esnasında özellikle AFAD ve diğer arama kurtarmalarla ilgili çalışmalar yapıldı ve sonrasında da mali kaynaklar, halkla ilişkiler uzmanları, yerel yönetimler, uygulayıcılar vesaire sigorta sistemleri ve özellikle uygun mali kaynakların da desteklenmesi gibi bölümlere bölündü. Şimdi, bunlara baktığımızda deprem öncesi, deprem esnası ve deprem sonrasına baktığımızda uygulayıcılar... Güzel bir kelime bu uygulayıcıların müteahhitlerin yerine kullanılması bence son derece önemli.
MÜZEYYEN ŞEVKİN (Adana) - Hem de Türkçe olur.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Hem Türkçe hem de bence iyi, o oluşmuş algıyı da kırması açısından da son derece önemli. Bu uygulayıcılar veya müteahhitler hem birinci aşamada hem üçüncü aşamada bizim vazgeçilmezimiz. Bu kadar bileşenler var, bu kadar disiplinleri filan konuştuk ama bunları hayata geçirmek için uygulayıcılara ihtiyacımız var, uygulayıcıların da temeli sizsiniz yani müteahhitler. Evet, şüphesiz proje yapanlar, bilmen ne yapanlar, şehir plancıları, yer bilimciler, jeologlar vesaire olacak ama neticede bunu hayata geçirecek olanlar sizlersiniz. Sizin öneminiz şüphesiz ada bazlı, mahalle bazlı kentsel dönüşümler ama biz eğer ada bazlı kentsel dönüşümü beklersek İstanbul'da yüz yıldan daha fazla bekleriz, yani sırf İstanbul'u dönüştürebilmek için. Çünkü bir adayı bir araya getirebilmek... Beklentileri çok yüksek insanların, asgari beklentilerini karşılamakta zorlanırken biz, bir de onlardan fedakârlık beklemek, özellikle mülk, mal söz konusu olduğunda belli bir süre bile olsa mallarına sahip çıkamama veya ortaklıklarının söz konusu olması onları tedirgin ediyor ve girmiyorlar zaten.
Bir örnek paylaşmayı arzu ederim. Mesela, Aksaray gibi bir yerde 7 katlı bir bina, 2 katı kaçak. Biz onlara şunu söyledik, dedik ki: "Üç tane bina yan yana gelin aşağı yukarı 450-500 metrekarelik bir zemin alanınız, taban alanınız olsun. Mevcudu size veriyoruz, koruma kuruluyla da anlaştık, mevcudu size veriyoruz. Nasıl olsa kullanıyorsunuz ama yeter ki 3-4 adayı birleştirip altta asıl ihtiyacımız olan, şehrin ihtiyacı olan otoparka kavuşalım en azından ve istediğiniz fonksiyonu da vereceğiz. Yani otel değil iş hanıysa size otel fonksiyonu da verelim yeter ki arzu ettiğimiz, hayal ettiğimiz, şehre değer katan, depreme dayanıklı yapılara kavuşalım." O kadar ısrar etmemize rağmen gerçekleşmedi, olmadı yani, olması mümkün değil. Bence bu kentsel dönüşümün veya deprem dönüşümünün yaygınlaştırılması lazım. Eğer parsel bazında yapılacaksa bu bunun da önünün açılması lazım. Herkesin bir taraftan destek vermesi lazım. Siz, şüphesiz çok büyük işler yapıyorsunuz, 120 tane üyeniz var. Fikirtepe'de gördük bunu, hakikaten büyük sıkıntılar. Bu sıkıntıları aşabilmenin en pratik yollarından bir tanesi bir defa yerel yönetimler kesinlikle organizasyonun içerisinde olmalı ama orada da şöyle bir sıkıntı var kamu kuruluşları olunca beklentiyle güvenin beraber gitmesi lazım. Müteahhitler olunca güvensizlik söz konusu. Tek başlarına kamu kuruluşları olunca bu sefer beklentiyi arttırıyorsunuz. İşte, bu güvenle yani yapılacak işlerin güvenle beklentiyi tolere edebilmek için yerel yönetimler çok başarılı işler yapabiliyorlar ama yerel yönetimlerin kaynakları bunu yönetecek, bunun sürekliliğini devam ettirecek bir yerel yönetim tanımıyorum ben.
Bu çalışmalar neticesinde bu uygun krediyle, gerekli işte sigortalıların da desteğiyle bir şey yapmaya çalışıyoruz. Bir sonuç odaklı, derde deva olacak, İstanbul'un, İzmir'in, Kocaeli'nin sıkıntılarının önünü açacak bir arayış içerisindeyiz doğrusunu söylemek gerekirse. Ve bu arayışların içerisinde de uygulayıcılar yani müteahhitler bizim vazgeçilmezimiz. Yani öncesinde ve sonrasında bu işleri birlikte yapacağımız kamu kurumları değil bir defa kesinlikle yani bir kamu kurumu ne kadar güçlü olursa olsun... Örneğini İstanbul'da görüyoruz, siz de söylediniz. Genellikle yoğun bölgelerden kaçıp asıl ihtiyacımız olan şehrin merkezinde, Allah korusun, deprem olduğunda belki binlerce insanın öleceği, belki binlerce göçüğe ulaşamayacağımız bir afetle karşılaşma potansiyeli varken daha çevrede, daha az yapıların olduğu yere yüksek yapıların yapılmasının ben çözüm olmadığını düşünüyorum. Yerinde dönüşümün en uygun çözüm olduğunu düşünüyorum. Burada da büyük çapta uygulayıcılar parsel bazlı çalışmalara girmezler, haklılar çünkü beklentilerini karşılamaz ve çok baş ağrıtır yani betonla uğraşmak kolaydır, demirle uğraşmak kolaydır ama insanla uğraşmak çok zordur. Bu kısımda yerel yönetimler veya kamunun, öbür tarafta da sizlerin finansmanın da çözüldüğü, insanların da önünün açıldığı bir model arayışı var doğrusunu söylemek gerekirse. Bu konuda şey olabilir mi, bir öneriniz var mı bu konuda yani bizim bilmediğimiz çözüm önerileriniz var mı?
Bir de ben aslında şunu da arzu ederdim yani uygulayıcılar, müteahhitler son derece önemli bizim için, uygulama esnasında karşılaşılan teknik detaylar yani kanunla, yönetmelikle düzenlenebilecek bir karşılaşılmış problemler var, bir de üzerine çalışılırsa muhtemel problemler de olabilir; biz onları da aslında bilmek istiyoruz. Mesela, arkadaşlarımızla, bu yap-satçı'larla falan görüştüğümüzde şunu söylediler: "Mülkiyet konusunda çok ciddi sıkıntı var, hemen hisselerini devrediyorlar, mahkemeye gidiliyor, bu mahkeme süreçleri çok uzuyor." Bunlar önemli şeyler çünkü tam neticeye gidilecekken bu tür şeylerle karşılaşmak hem mülk sahiplerinin yani bir an önce evlerine gitmek isteyenlerin hem yerel yönetimlerin hem kamunun istemediği şeyler. Uygulamalarda karşılaşılan bu tür problemler, karşılaşılabilecek problemler ve çözüm önerileriniz varsa ben duymak isterim.
Çok teşekkür ederim, sağ olun.
TÜRKİYE MÜTEAHHİTLER BİRLİĞİ BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN ARSLAN - Teşekkürler Sayın Vekilim.
Aslında sizin bilmediğiniz, bizim bildiğimiz sihirli bir formül yok vallahi işin doğrusu çünkü sizler yıllardır yerel yönetimde de sahada bizzat işin içindeydiniz Sayın Başkanım. Çok önemli şeyler söylüyorsunuz yani bunun örneklerini artırmak mümkün, o kadar fazla sorun var ki pratikte. Biraz evvel, aslında Bedri Bey'in de ifade ettiği gibi, ben birkaç tanesine değinmeye çalıştım. Dilerseniz kentsel dönüşümde pratikte yaşanılan hani "case by case" vaka olarak neler olduğunu, söz veriyorum, size ileteyim bir dosya olarak fakat burada mevcudu nasıl kurtarırız noktasında... Şimdi, tıpta basit bir şey vardır, bir organla ilgili 3 tane yöntem; ya tedavi edersiniz ya iyileştirirsiniz, değiştirirsiniz ya da kesip atarsınız. Şimdi, bu konuda ortada bir problem var hepimizin bildiği, bir vakıa var, tespit var. Bu vakıayla ilgili olarak radikal kararın, acı reçetenin, maalesef, siyasi irade tarafından alınması gerekiyor. Kolay bir şey değil bakın, bunu yerel yönetimlere bıraktığımız anda hiçbir yerel yönetici bu konuda çok fazla cesur davranamayabilir çünkü bir sonraki dönemde sürdüremez kendisini, açık konuşuyorum. Daha üstte, devlet bazında bir karar alınabilirse... Yaptırım uygulanması lazım derken de satır arasında bunu kastediyordum, kanuni bir yaptırım olacak. Bakın, riskli alandan hep imtina ediyoruz, riskli yapıya hemen belge veriyoruz ama riskli alan değil. Sayın Başkanım, Sayın Vekilim, yıllarca İstanbul Fatih Belediyesinde Belediye Başkanlığı yaptınız; Zeytinburnu fay hattı üzerinde mi? Fay hattı üzerinde.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Evet, zemini iyi değil.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Kenarında.
TÜRKİYE MÜTEAHHİTLER BİRLİĞİ BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN ARSLAN - Hadi öyle diyelim. Allah korusun, yarın bir gün en riskli bölgelerden bir tanesi mi? Bir tanesi. Binlerce konut var mı? Var. Parsel bazında yapılabilmesi mümkün mü? Değil. Oradaki sosyoekonomik yapı da ortada. Devlet şunu diyebiliyor mu: "Ben riskli alan ilan ettim." Kaç konut? 5 bin konut, parça parça. İstanbul dışında 5 bin konutluk rezerv binalarını yapar. TOKİ bunu hızlıca yapar ya da yaptırtır, 5 bin konut hazır olur. "Çıkın kardeşim, hemen oraya taşının. Ben size bir, bir buçuk yıl içinde de burada yapıyorum, tekrar taşının" "Yerinde dönüşüm" dediniz ya problemlerden bir tanesi o, doğru söylüyorsunuz. İnsanlar çünkü "Mülkiyet hakkıma tecavüz ediyorsunuz. Benim burada hatıralarım var, burada kalmak istiyorum, doğduğum, büyüdüğüm yer." diyorlar. Ha, bunu kamu yaparsa -o yüzden kamunun yapması gerekiyor- planlamasını bütüncül yapma imkânına sahip olur, iki. Orada, Zeytinburnu'nda zamanında KİPTAŞ'ın birkaç tane yaptığı başarılı örnekler var.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Tam yirmi yıl sürdü.
TÜRKİYE MÜTEAHHİTLER BİRLİĞİ BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN ARSLAN - Biliyorum ama şimdi artık tecrübeler edindik.
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - KİPTAŞ'ın yaptığı iş yirmi yıl sürdü ve -ben söyleyeyim- ne KİPTAŞ ondan memnun ne o kadar büyük imkânlardan faydalananlar da memnun değil, işin tuhaf tarafı. Hâlâ devam ediyor.
TÜRKİYE MÜTEAHHİTLER BİRLİĞİ BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN ARSLAN - Orada sıkıntı şu oldu: Her bir şeyden, edinilmiş tecrübelerden öğrendiğimiz dersler var, bunları paylaşmamız lazım. Bakın, o konuya bir daha dönmek istiyorum. Değerleme esaslı yaparsak problem ortadan kalkar. "100 metrekare daireniz bugün 200 bin lira, ben size yerine 75 metrekare, belki bazı bölgelerde daha düşük metrekare ama 200 bin liradan fazla kıymete sahip olan daire veriyorum kamu olarak"
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Şu anda öyle çalışılıyor ama.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Şu an öyle. 55 metrekareye kadar düştü.
TÜRKİYE MÜTEAHHİTLER BİRLİĞİ BAŞKAN VEKİLİ HÜSEYİN ARSLAN - Eskiden öyle değildi. Ben biliyorum, ben o projede vardım. The İstanbul Veliefendi biz yaptık, rahmetli İbrahim'le beraber. O zaman biz hep bunu önerdik, yapamadık orada. Arsa payındaki karşılıklı sıkıntılar oydu.
Diğer bir şey de şu: Öyle ya da böyle bu acı reçeteyi birileri içecek. Ya içinde yaşayanlar bedelini ödeyecektir, Allah muhafaza, canlarıyla ve mallarıyla, ya devlet -yine Allah muhafaza, Allah esirgesin- hiçbir aksiyon almadığı müddetçe bir deprem vuku bulduğu zaman bundan katbekat daha fazlasını harcayarak can kayıplarını da telafi edilemez hâlde ödeyecek ya da bugün bir şeyler yapılacak bunlara, yaptırım olacak. Yoksa kimseyi oturduğu yerden çıkartamazsınız. Hiç birimizin elinde sihirli değnek yok, sihirli formül de yok. Yoksa döneriz, Nasrettin Hoca misali, biz müteahhit ya da... "Uygulayıcı" kelimesi için teşekkür ederim çok güzel, en azından algıyı düzeltiyoruz hani "Biz kavuğu bırakalım, sizler o zaman çözün." deriz. Yok, böyle bir metot yok, başka bir şey yok yani.