KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.

Süleyman Bülbül Bey ve Alpay Bey, Hazine ve Maliye Bakanımız ve İçişleri Bakanımızla beraber son onay bakanlarımız arasında Adalet Bakanlığımızın da yer almasını ifade etti.

Şimdi, tabii, FATF üyesi ülkelere ve uygulamalara baktığımızda, özellikle AB'de de sadece Hazine Bakanlığına bağlı Yabancı Varlıkları Kontrol Ofisince bu tek başına yerine getiriliyor; Almanya'da Federal Ekonomi ve Enerji Bakanlığı tarafından yerine getiriliyor; İngiltere'de Hazine Bakanlığı bünyesindeki Finansal Yatırımlar Uygulama Ofisince yerine getiriliyor. Yine, bizim kendimize örnek, mesela, Hollanda'da sadece Dışişleri Bakanlığının onayı yetiyor. Bizimkine benzer ülkelerde de 2 bakanın bu şekilde onayıyla yürürlüğe girdiğini görüyoruz. Böyle 3-4 bakanlık gibi çok daha fazla bir onay mercisinin olmadığını görüyoruz. Esas, Bakanların onayından önce Denetleme ve İzleme Komisyonunun çok daha nitelikli bu çalışmaları yapması öngörülüyor.

Yine, tabii, FATF kendi raporlarında bu manadaki bir iç dondurma yani terör örgütü vasfıyla beraber iç dondurma... Yine, Avrupa Birliği ülkeleri ve FATF üyesi ülkelerine baktığımızda verilen iç dondurma kararlarının kendi idari mekanizmaları içerisinde bir yargısal sürece tabi olduğunu görüyoruz. Ancak biz bunun çok yeterli olmadığını düşünerek buradaki teklif sahibi arkadaşlarımızla beraber bu verilen kararın mutlaka kendi sistematiği içerisinde bir itiraz mercisinin ve bir yargısal denetimin sağlanması gerektiği noktasında görüşlerimiz oldu, bunu da kanun metnine doğrudan yansıttık. Burada, bu manada, Türkiye Cumhuriyeti devleti bağımsız ve tarafsız mahkemeleri tarafından kesin hüküm noktasında terör örgütü üyeliğine, terör örgütü vasfına sahip olan bir nitelikten sonra, bir kıstastan sonra bu Komisyonun vermiş olduğu kararın daha sonra Hazine ve Maliye Bakanımız ve İçişleri Bakanımız tarafından olur görmesi, onaylanması ve derhâl yürürlüğe konulması... Kırk sekiz saat içerisinde de yine FATF'ın bizden bir beklentisi var. Bu hususta yani gerek 5549 sayılı Kanun kapsamında gerekse 6415 sayılı Kanun kapsamında ihtisas mahkemelerinin de kurulmasını ve ihtisas mahkemelerinin de bu mahiyette görev yapmasını talep ediyor.

Yine, önümüzdeki dönemlerde de bir ihtisas mahkemesi hâlini alacak şekilde Ankara'da Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenen bir ağır ceza mahkemesi kurulmasını, bu verilen kararın kırk sekiz saat içerisinde bu mahkemeye gönderilmesini ve mahkemenin de beş iş günü içerisinde bu kararın ya ret veya onay şekliyle kabul edilmesini öngörüyoruz. Yargısal bir denetimi, adil yargılanma hakkını ve mutlaka bir yargı kontrolünü de sağlamış oluyoruz bu kapsam içerisinde.

BAŞKAN YILMAZ TUNÇ - Teşekkür ediyoruz Sayın Güler, sağ olun.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Bu makul sebepleri değiştirmeyi düşünüyor musunuz?

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Çok özür dilerim.

Onu ifade edeyim: Yine, bu verilen kararda ya da Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu kapsamı içerisinde sıralı şekilde itiraza da konu edilmesi gerektiğini de ifade ediyoruz. Bu, gerek bizim 5549 sayılı Kanun'umuzda gerekse de 6415'de gerekse de FATF'ın gerek raporlarında ve gerekse üye ülkelere bakış açılarında bu kavram geçerli. "Siz bunu ağırlaştıramazsınız, siz bu mahiyette bunu farklı şeylere sokamazsınız." diyor. Dolayısıyla biz o kavramı, 5549'da "şüphe"den bahsediyor, 6415'te yine o kavram bütünlüğü içerisinde "makul sebep"ten bahsediyor, buraya geldik başka bir nitelik hâlini aldı. Bu sefer, FATF'ın bakış açısı şu olacak: "Siz bu işi yapmaya değil de zorlaştırmaya yönelik" gibi bir...

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Eylemlerinize bakar, emin olun. Bir kişiyi eklemiş olsanız sorun yok, Birleşmiş Milletlere yönelik bir şey ekleseniz veya çıkarmış olsanız, böyle bir şey....

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Bakın, Bakan Yardımcımız dün de bahsetti, ben detaya girmedim ama maalesef, FATF'ın buraya gelen uzmanlarıyla şunun yapılması lazım: Bakın, şu anda gerek FETÖ terör örgütünün veya diğer örgütlerin el konulan mal varlıkları daha sonradan Ceza Kanunu'yla ceza verilmesiyle beraber, kesinleşen mahkeme kararıyla beraber müsadere ediliyordu ancak orada Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 128'inci maddesi buna -biz ekledik şimdi bu teklifle, açıkça ekledik- bir kıymet takdirinin bilirkişi marifetiyle belirlenmesini öngörmesine rağmen, bu mal varlıkları değeriyle beraber mahkeme kararlarına çok yansıtılmadığı için, aslında, orada sadece bir yargı kararı olarak kalıyor. Aslında, bunun, FATF'ın beklediği şekilde raporlanması lazım. "Şu terör örgütüne, faaliyetlerinden şuna, buna, finansmanına yardımcı olan şu hususlarda şu kadar mal varlığına biz el koyduk, daha sonra da müsadere ettik, bununla ilgili kişilere de şu cezayı verdik." diyeceğimiz bir sistematik raporlama yansıda sunuldu. FATF buna, yargılamanın neticesinde elde edilenlere, müsadere edilenlere bakmıyor bu manada. "Siz, bir iç denetim organı olarak -şu anda kurulan komisyon gibi ve daha sonraki uygulama gibi- bir mekanizma kurup bununla mücadele etmeniz lazım ve raporlamanız lazım, ben de ona göre bileyim." diyor. Yani yargı süreci dışında bir sistem bekliyor bizden. Dolayısıyla bu sistemden sonra bu işin çok daha nitelikli, doğrudan, caydırıcı ve raporlamasıyla beraber izlenebilir hâle geldiğini de göreceğiz inşallah.