KOMİSYON KONUŞMASI

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Başbakan Yardımcım ve saygıdeğer katılımcı dostlar; Millî İstihbarat Teşkilatının bütçesiyle ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

MÜSLİM SARI (İstanbul) - Sayın Başkan, sükûnetini sağlarsanız...

BAŞKAN - Arkadaşlar, sükûnet lütfen, Sayın Ekşi'yi dinliyoruz.

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) - Sayın Başbakan Yardımcısının toplam 316 kelimeyle huzurunuza getirdiği -ki ben ona kendilerinin atladığı 35 kelimeyi de dâhil ettim- bu Millî İstihbarat Teşkilatı, hepimizin bildiği gibi, ülkemize ciddi hizmetler yapmış olduğunu kabul ettiğimiz bir kuruluş. Zaten amacı, Sayın Başbakan Yardımcısının da ifade ettiği gibi, içeriden ve dışarıdan yönelebilecek mevcut ve muhtemel tehditler hakkında önceden bilgi sahibi olabilmek, alınacak tedbirler yönünden gelişmeleri ilgili makamlara zamanında bildirmektir. Bunun görevi bu. Bu görevin karşısında Millî İstihbarat Teşkilatının siciline baktığımız zaman, maalesef bu teşkilatı biraz görme, biraz da işitme özürlü olarak görmekteyiz. Şöyle ifade edeyim daha somut bir ifadeyle: Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik hayatının başından 27 Mayıs 1960 olayı dâhil bunca darbe geçti. Millî İstihbarat Teşkilatı -o tarihteki adıyla Millî Emniyet Teşkilatı- o dâhil, 22 Şubat 1962, arkasından 21 Mayıs 1963, arkasından 12 Mart 1971, arkasından 12 Eylül 1980, hiçbirinde bu amacına uygun görevi yapmış değildir. Eğer yapsaydı zaten bunlardan en azından birkaçı daha önceden önlenir ve bu olayları yaşamazdık.

BAŞKAN - Bunu Kurucu Meclis üyesi olarak da söylüyorsunuz zannediyorum.

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) - Kurucu Meclis üyesiydim, evet. Kurucu Meclis üyeliğinin bunlarla hiçbir ilgisinin olmadığını da zatıaliniz biliyorsunuz.

BAŞKAN - Biliyorum, biliyorum, hayır.

OSMAN OKTAY EKŞİ (İstanbul) - Darbeler dâhil, bu sicili böylece tespit ettikten sonra izninizle daha yakın günlere gelip Oslo'da Millî İstihbarat Teşkilatı Başkan Yardımcısının katıldığı olay, arkasından Reyhanlı'da 53 insanımızın başına gelen felaket, arkasından Musul Başkonsolosluğumuzun baskına uğraması -bunları kronolojik olarak ifade etmiyorum- arkasından Dışişleri Bakanlığında yapılan fevkalade gizli toplantı ve bu arada, yine hepimizin hatırlayacağı gibi, Uludere faciası Millî İstihbarat Teşkilatının aynen sizin ve benim gibi gazetelerden okuyarak öğrendiği olaylar olarak yaşandı. Daha da vahimi, şu anda Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan Sayın eski Başbakan hem 7 Şubat 2012 hem de 17 ve 25 Aralık 2013 tarihli olayları, hepimizin bildiği gibi, darbe teşebbüsü olarak nitelendirdi ama Millî İstihbarat Teşkilatının bu konuda Başbakana veya o dönemdeki Cumhurbaşkanına herhangi bir şekilde bilgi verdiğine ve görevini yaptığına ilişkin bir bilgi elimizde yok. Bütün bunlar Millî İstihbarat Teşkilatından beklediğimiz hizmetin onun tarafından yapılmadığını ortaya koyduğu gibi, onun bu görevi tam olarak yerine getirmediğini düşüneceğimiz teşkilatın yetkileri giderek artırıldı. Önce teşkilat yasasının 26'ncı maddesiyle, Başbakan tarafından bir kamu görevlisine verilen herhangi bir görev nedeniyle suç işlenmesi hâlinde -ki buna MİT mensupları da dâhil- o suçun cezasız kalmasının yolu açıldı. O da yetmedi, Sayın Başkan, Millî İstihbarat Teşkilatıyla organik hiçbir bağı olmayan, bir muhbir niteliğinde ilişkisi olan kimsenin bile suç işlemesi hâlinde bu, onu cezalandırmaktan alıkoyacak, koruyacak madde, hüküm 2014 yılının Nisan ayında yapılan yasa değişikliğiyle Millî İstihbarat Teşkilatının korunduğu kurallar arasına alındı.

Millî İstihbarat Teşkilatının bununla da kalmayıp Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının yetkilerinin tamamına sahip hâle getirildiğini de -yine aynı yasayla- biliyoruz. Bunun da yetmediğini ve önümüzdeki günlerde Millî İstihbarat Teşkilatının Telekomünikasyon İletişim Başkanlığını bünyesine alarak daha da geniş, daha da sorumsuz ve daha da inanılmaz şekilde güçlü bir hâle getirileceğini görmekteyiz. Bütün bunlar Millî İstihbarat Teşkilatının son derece kapalı bir kutu hâlinde ve görevini de yapmadığını da ortaya koyan gerçekleri çoğu kez ortaya çıkarmaktadır. Böyle bir tablo içinde elbette ben Millî İstihbarat Teşkilatının bütçesinin kabul edilmemesini önerecek değilim ama kendisine tahsis edilen yetki ve imkânları doğru kullandığına ilişkin bizi ikna edecek mekanizmaları görmeye ihtiyacımız var.

Arkadaşımız Vahap Bey Millî İstihbarat Teşkilatıyla ilgili son yasa değişikliğinin içinde yer alan komisyonun Mecliste kurulmasına ilişkin durumu sizlere izah etti. Adalet ve Kalkınma Partisinin bu komisyonun kurulmasını engellemesi, bu kapalı tablonun, bu kapalı işleyişin destekçisi olduğunu ortaya koymaktadır.

Bu düşünceleri sizlerle paylaşma imkânı verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum Sayın Başkanım.