| Komisyon Adı | : | (10 / 3200, 3361, 3362, 3364, 3365) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy'un, Genel Müdürlüğün yurt içindeki ve yurt dışındaki çalışmaları, vakıf kültür varlıklarını güçlendirme çalışmaları, tarihî yapılar için deprem riski yönetimiyle ilgili yapılan çalışmalar; Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Gökhan Yazgı'nın, restorasyon süreçleri ve tüm afetlerde müzelerdeki eserlerin güvenlik çalışması hakkında sunumları |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 18 .12.2020 |
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Bir defa geç geldim ama Vakıflar Genel Müdürlüğü ve vakıfların çalışmalarını yerel yönetimlerdeki görevim münasebetiyle yakından takip eden, 10 bin tarihî eserin olduğu tarihî yarım adada belediye başkanlığı yapan biri olarak bazı şeyleri paylaşmak isterim.
Bir defa, teşekkür ediyorum. Ne söylendiğini bilmiyorum ama Türkiye'de, bir defa restorasyon, restorasyon tekniği, malzeme bilgisi, uygulaması son derece gelişmiş. Diğer İtalya'yı da gördük. İtalya'da yapılan çalışmalarla bizimkileri mukayese ettiğimizde bir defa iş yapabilme, sonunu getirebilme, zamanı iyi değerlendirebilme ve her şeyden önce kaynağı iyi değerlendirmeyle mukayese ettiğimizde -bunların hepsi çünkü prosedür ve hepsinde dikkat etmek gerekir- bunlara baktığımızda tartışmasız Türkiye çok ileride ve bunların temsilcisi olan Vakıflar Genel Müdürlüğümüz de hem personel açısından, yetkinliği açısından hem birikimi açısından hem fedakâr arkadaşların özel gayreti açısından son derece başarılı olduğunu biliyorum ve bunu son derece memnuniyetle de takip ettim.
Bir de Vakıfların şu ana kadar yaptığı, kamuoyu tarafından da çok bilinmeyen bir çalışması daha var konuştunuz mu; bilmiyorum İstanbul'da ve Türkiye'nin hemen hemen her tarafında kendi tarihimize, kendi kültürümüze ait tarihî eserlerin bir defa Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca 2002 yılına kadar olmayan bir şey yaptı: Envanterini çıkardı, bütün tarihî eserlerin rölövelerini yaptı, kayıt altına altı. Bu rölövelerinin yapılması, kayıt altına alınması aslında insanların kimliklerinin çıkarılması gibi bir şey. Ne demek? İleride yani rölövelerin alınması, kayıt altına alınması bence bu deprem çalışması öncesinde yapılmış en büyük hizmettir.
Koca koca selatin camilerimiz; yani Fatih Camisi, Süleymaniye Camisi, Yavuz Selim Camisi, şu anda restorasyonu devam eden Yeni Camisi, Beyazıt Camisi, tam neredeyse on altı yıl restorasyonu devam eden Mihrimah Sultan Camisi ki hani, bizim dönemimizde size iletmemizle hemen bitirilen bir cami. Bu camilerin her birisi için kaynak açısından inanılmaz işler yapıldı ve restorasyonu yapıldı. Bence, bu camilerden, onlardan daha önemlisi Sultan Ahmet Camisi başta olmak üzere bunların rölöveleri yapıldı ve kayıt altına alındı. Sadece camiler değil, medreseler, hanlar, çeşmeler, kaybolmuş tarihî eserlerin envanteri çıkarıldı ve uygulama imar planlarına işlendi. Bunlar gerçek anlamda üzerinden bin yıl bile geçse netice itibarıyla yeniden ihya edebilecek, muazzam, görülmeyen bir iş yapıldı. Ben bu açıdan da tebrik ediyorum. Zaten restorasyonlar falan...
Bir anımı paylaşacağım, heyecanımı sizinle paylaşmak istiyorum. Şimdi 2004 yılında Belediye Başkanı oldum. Şu anda Diyanet İşleri Daire Başkanı olan Osman Hoca, Fatih Camisi'nin imamı. Fatih Camisi de benim muayenehanemin olduğu yere yakın, sürekli gidip geldiğim, kendi camim aynı zamanda. Geldi Osman Hoca dedi ki: "Biz Fatih Camisi'nin ses sistemini yapmaya çalışıyoruz. Şu günün parasıyla 17 bin lira veya 12 bin liraya tekabül edecek bir parayı arıyoruz." Aslında cami zemin açısından sıkıntılı, deprem açısından çok sıkıntılı, yorgun bir malzeme, yapıldığı dönem de Osmanlı'nın çok güçlü olmadığı dönemde yapılmış bir statiği, bir sürü sıkıntıları var ama biz, inanın, o parayı bulmak da zorlandık. Caminin bir özelliği daha vardı, her cumadan ve her namazdan sonra para toplanırdı. Niye biliyor musunuz? Pencerelerin ahşap pervazlarının tamiri için para toplanırdı ve hocaefendi her defasında söylerdi işte: "44 tane penceremizin 22'nci ahşap pervazının tamirini yapıyoruz, onun için para topluyoruz." Ve de marangoz caminin dış avlusunun içerisine atölyesini kurmuştu. Sürekli bitmez, tükenmez bir iş ve insanlardan toplanan bağışla, parayla o restorasyon yapıldı.
Şimdi, öyle bir Türkiye'den, benim bu söylediğim 2002 yılından önceki Türkiye... Bir şey daha, 1998-2002 yılında koca Türkiye'de yapılmış bütün tarihî eserlerin sayısı, Türkiye'de 45 iken şu anda, benim en son bıraktığım dönemde 5.500-6 bin tane tarihî eser ki bunların içerisinde çeşme falan değil veya küçük bir medrese falan değil, işte demin adını saydığım tüm selatin camilerinin de restorasyonunun içinde bulunuldu, muazzam işler yapıldı. Yani bence tarihe baktığımızda III. Mustafa döneminde yapılmış o ihya restorasyon çalışmalarından yani Osmanlı Döneminin en muazzam ihya çalışması III. Mustafa döneminde yapıldı sonra yapılmış en büyük işler bu dönemde yapıldı; tebrik ediyoruz, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.