KOMİSYON KONUŞMASI

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Evet, Başkanım, teşekkür ediyorum.

Ben de sunumlarından dolayı Millî Eğitim Bakanlığından gelen arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Şunu da ifade etmek istiyorum: Sunumlardan gördüğüm kadarıyla 2010 yılındaki Deprem Araştırma Komisyonunun almış olduğu, önerdiği kararlar doğrultusunda da ciddi anlamda çalışmalar yapılmış, onun dışında da hem eğitim konusunda hem de binaların güçlendirilmesi konusunda çalışmalar yapılmış. Onun için de yine, teşekkür ediyorum.

Tabii, şunu özellikle ifade etmek istiyorum ki depremlerden dolayı aslında insanlar ölmüyor. Bu Marmara depremi için, Kocaeli-Gölcük depremi için de söyleniyor, depremden dolayı sadece bir kişi öldü, arazide açılan fay hattına ama onun dışında vefat edenlerin 16.999'unun da tamamıyla depreme dayanıksız ve sağlıksız binaların çökmesinden dolayı öldü deniliyor. En son İzmir depremine bakıyoruz, onda da aynı şeyi görüyoruz, orada da depremden dolayı ölen sadece 1 kişi var, Seferihisar'da sahildeki tekerlekli sandalyede oturan Fatma teyzenin tsunami nedeniyle denize taşınması ve boğulması nedeniyle vefat eden o var ama onun dışındakilerin hepsi, maalesef, binaların sağlıksız olmasından kaynaklanıyor. Dolayısıyla, bu Komisyonun asıl önemli görevlerinden bir tanesi de deprem öncesi tedbir alınması ve bu bilincin oluşturulmasıyla ilgili.

Ben, şimdi, burada baktım, bu büyük bir ihtimalle 2010 araştırma komisyonunun önerileri doğrultusunda müfredata depremle ilgili, doğal afetlerle ilgili konular alınmış. Şöyle saydım 27 tane başlık var ortaöğretim ve ilköğretimde. Ortaöğretim ve ilköğretimde 27 tane başlık var. Bu 27 başlığın içerisinde sadece -yanlış görmüş de olabilirim ama gördüğüm kadarıyla, okuduğum ve anladığım kadarıyla- 3 başlık deprem öncesiyle ilgili. Şimdi, "Çök! Kapan! Tutun!" kitabının yazıldığını söylediniz. Doğrudur, ama şunu samimi olarak söylüyorum ki o deprem anında o anı yaşadığımızda herkes "çök, kapan"dan ziyade "Çocuğum nerede? Eşim nerede?" diye o panik içerisinde, bunların uygulanma imkânı çok çok az. Belki yüzde 70-80'imiz uygulamaz ama deprem öncesi alacağımız birçok tedbirlerle, oluşturacağımız bilinçle aslında, o anları da çok rahat bir şekilde geçireceğimizi düşünüyorum. Dolayısıyla, bence buradaki başlıkların -27 tane doğal afetle ve depremle ilgili başlıkların- büyük bir çoğunluğu "Deprem öncesi ve doğal afet öncesi neler yapılmalı? olmalı. Bu konuda bilinç oluşturulması çocuklar açısından önemli çünkü onlar bugün o yaşta, o aldıkları bilgileri gelip evde çok rahat bir şekilde annesine, babasına söyleyebiliyor ve ondan sonraki hayatında da o bilgilerle yaşamaya devam ediyor.

Ben, bunu kendim de yaşadım. Şu anda, benim delikanlı, 23 yaşında. Daha küçük, ilkokulda okuyordu trafik işaretleri öğretilirken yanlış anlamış çocuk herhâlde, kırmızı da durulur filan dedim, "Yok, baba kırmızı da geçilir." dedi. Niye oğlum? dedim, "Öğretmen, böyle söyledi." dedi. Yani çocukların o yaşta alacakları eğitim önemli. Dolayısıyla, bence burada deprem öncesi alınması gereken tedbirler konusuna bir ağırlık vermek lazım ders konularına.

İkincisi, çok kısa olarak bahsettiniz ama öğrenci kulüplerinden bahsettiniz. Gerçekten depremle ilgili, deprem öncesi neler yapılabilir bu konuda öğrenci kulüplerinin oluşturulması lazım ve bunlarla ilgili belki ciddi çalışma yapılması lazım. Yine, bununla ilgili tiyatrolar olabilir, tiyatro kolları olabilir; deprem öncesi, deprem anı da olabilir, deprem öncesinde neler yapılmalı diye bu konularda belki kompozisyon yarışmaları olabilir. Mesela İçişleri Bakanlığının güzel bir uygulaması var, trafikle ilgili "Kırmızı Düdük" meselesi. İşte, çocukla birlikte anne, büyükler yolculuk yapıyorsa baba yanlış yaparsa kırmızı düdüğü çalıyor orada falan. Buna benzer bir uygulamada çocukların mesela eve gittikleri zaman binalarla ilgili... Mesela en çok şu anda karşılaştığımız sıkıntılardan bir tanesi kentsel dönüşümle ilgili, ciddi bir direnç var bu ailelerde bu konuda. Çocuklar bu anlamda evlerine gittikleri zaman o evi sorgulayabilmeliler belki "Baba, bu evin deprem sonrası kontrolü yapılmış mı yapılmamış mı; riskli mi, değil mi; dayanıklı mı, değil mi; işte, burası fay hattında mı, değil mi?" diye. Tabii, bunu okulda alacağı eğitimle gidip bunları orada sorgulayacak. Hemen yanı başında bir elektrik direği varsa "Bu elektrik direği olası bir depremde işte, bir problem oluşturur mu, yangın çıkarır mı, çıkarmaz mı?" gibi. Aslında bu konulara biraz ağırlık vermek lazım, çocuklarda bu bilinci oluşturmak lazım çünkü o çocuklar yarın mühendis olduğu zaman binayı yaparken bu bilgiler doğrultusunda binasını yapacak, projesini ona göre yapacak, kontrolünü ona göre yapacak, malzemesini ona göre kullandıracak veya da kontrol olduğu zaman da bu amaçlı, bu kontrolleri yapacak. Dolayısıyla, bu konuya biraz, deprem öncesi bilincin, afet öncesi bilincin oluşturulması konusunda belki biraz daha ağırlık vermek lazım ders konularına diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI DESTEK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İŞYERİ SAĞLIK VE GÜVENLİK BİRİMİ DAİRE BAŞKANI ABDÜLHAMİT KARATAŞ - Sayın Vekilim, saygıyla selamlıyorum.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun da yayımlanmasından sonra sivil savunma hizmetleri, afet ve acil durumlardaki davranışlarımızın geliştirilmesi hususları gerçekten çok ivme kazandı ve burada zaman zaman illerimize gittiğimizde bazı öğretmenlerimizden şunu görüyoruz: Mesela bir iş güvenliği öğretmeni sınıfındaki tüm öğrencilerini iş güvenliği uzmanı olarak görevlendiriyor, akşam çocuklar evlerine gidiyor, evlerinde denetleme yapıyor; ertesi gün gelip öğretmene "Öğretmenim, evimizde şu, şu hususlar güvenliğimize aykırı." şeklinde. Ve bu gerçekten çok yaygınlaştırıldı, özelikle 81 ilimizde 82 tane ana uzmanımız, 1.041 tane de iş güvenliği uzmanımız var, yine bunlara paralel sivil savunma uzmanlarımız da bu konuda çok hassas çalışmalar yapıyorlar. Himayelerinizde de bu işin daha da hızlanacağını düşünüyoruz.

Saygılarımla efendim.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Teşekkür ederim.

Başkanım, bir şey daha ilave edeyim: Mesela ben Kocaeli Milletvekiliyim. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin yaptığı bir iki programdan bahsetmek isterim. Bir tanesi Kocaeli'deki mevcut bir bölge tiyatro kulübüyle oturdular, anlaştılar. Bir tiyatro oyunu hazırlandı. Bunu gidip bütün okullarda sahnelediler özellikle "Deprem anında neler yapılacak?" diye. Buna deprem öncesi de içerilebilir bu şekilde. Yine, özellikle Kocaeli Büyükşehir Belediyesiyle Millî Eğitim arasında yapılan anlaşmayla Kocaeli Zemin Etüt Daire Başkanlığı ve ilgili teknik elemanlar gitti, okullarda "Depremle ilgili, deprem öncesi neler yapılabilir?" bununla ilgili orada dersler verdiler, derslere katıldılar. Yine, az önce milletvekili arkadaşımızın söylediği seyyar simülasyon cihazı sabiti de var, seyyarı da var belediyede. Bunu da aynı şekilde okullarla irtibata geçtiler. Belki bu anlamda yerel yönetimlerle de diyaloğa geçerek Millî Eğitim Bakanlığı birçok konuyu da onların üzerinden çok rahat bir şekilde yaptırabilir diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.