| Komisyon Adı | : | (10 / 34, 55, 679, 801, 904, 1091, 1092, 1093, 1094, 1095, 1096, 1097, 1098, 1099, 1100, 1101, 1102, 1103, 1104, 1105, 1106, 1107) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .02.2015 |
AHMET TEVFİK UZUN (Mersin) - Evet, ben de Ertan Bey'e sunumundan dolayısı teşekkür ediyorum. Detaylı bir çalışma yapmışlar. İlk sunumda, Ahmet Bey'inkinde "Özellikle 80'li yıllardaki Adana örneğindeki barınma yerleri konusunda iyi bir uygulama olmadı, başarılı olamadı." dendi ama bu Komisyon çalışmamızın başından sonuna kadar özellikle ön plana çıkan gezici işçilerimizin, mevsimlik tarım işçilerimizin öncelikli olarak barınma, eğitim, ulaşım konuları. Yani günümüz şartlarında çadır kent diyebileceğimiz toplu barınma yerleri olsa birçok sorun daha kolay çözülmez mi? Sağlık alanında hem kadın sağlığı hem çocukların hem bulaşıcı hastalıklar konusunda, hijyen konusunda, altyapı konusunda, içme suyu; bunlar daha kolay çözülmez mi?
Bir de METİP kapsamında 2010 yılından sonra yapılan il özel idareler bünyesinde, illerde, bu özellikle barınmayla ilgili yapılan projeler, dediğiniz gibi, maalesef hiç kimse bunu tam olarak sahiplenmemiş. Projeler yapılmış, valiliklere ödenekler gönderilmiş. Ama benim kendi ilim Mersin, ben de bu Komisyondan sonra bölgemizdeki sorunları tespit edelim diye işçilerimizin kaldığı bölgeleri gezdim. Tabii, daha önce dağıtılmış olan baraka diyebileceğimiz veya traktör römorkuna yapılmış bir karavan diyebileceğimiz yerleri maalesef bulamadık. Bir tanesi bir çadır bölgesinde buldum. Ona da dayıbaşı dediğimiz veya elçi dediğimizin ofisi şeklinde kullanılıyor.
Maalesef, diğerlerinde yine biraz önce konu edilen etnik çatışma gibi muhtarlar özellikle kırsal alanda, köylerde çadırların bulunduğu yerler, köye yakın, daha çok DSİ kanallarının kenarında. O da ayrı bir sıkıntı tabii. DSİ de sürekli buralardan taşının, taşkın su havzası diye yazılar gönderiyor. Muhtarların da ileride buraya yerleşen işçiler yerleşik hayata geçer, ileride işte oy kullanırlar, seçmen olurlar, bu bize sıkıntı olur düşüncesiyle de böyle bir engellemeler var maalesef. Gezimizin birinde de hatta bir işçimizle muhtarın hafif yollu böyle bir tartışmasına da sahip olduk. Çünkü seçim öncesinde değişik sözler verilmiş. Maalesef, seçimden sonra da o insanların oradan kaldırılması yönünde uygulamalar var. Onlar tabii, sürekli kalan bir kısım işçilerimiz de vardı, oy hakları da varmış. Böyle sıkıntılar da var. Yani belki kullanılan, konuşulan dil anlamında değil ama değişik nedenlerden dolayı köylere yerleşmeleri istenmiyor. Bunu da ayrı bir sorun olarak diye düşünüyorum.
Tabii, özellikle sizin bahsettiğiniz 80'li yıllarda Çukurova bölgesinde tarlanın başında olması düşünülüyordu belki pamuk hasadıyla ilgili ama tabii, bu günümüz koşullarında da iletişim kanalları, ulaşım kanalları biraz daha arttı. Ben toplu bir yerlerde barınma sağlandığı takdirde birçok sorunun çözüleceğini düşünüyorum.