| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'e, Komisyon üyelerinin insan haklarının geliştirilmesine ilişkin somut öneri ve değerlendirmelerinin aktarılmasına ilişkin görüşme |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 03 .12.2020 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Değerli Adalet Bakanımız ve Adalet Bakan Yardımcımız, diğer bürokrat arkadaşlar, basın mensupları; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Öncelikle, bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Dünya Engelliler Günü'nü de kutluyorum. Dünya Engelliler Günü'nden başlamışken... Ben 4 dönemdir milletvekiliyim, bugüne kadar hakikaten bir Adalet Bakanının insan haklarının gelişimiyle ilgili İnsan Hakları Komisyonunun toplantısına katılıp, önerilerin ne olduğu... İnsan hakları gelişimi açısından böyle bir şeyi ben ilk defa yaşıyorum. 4 dönemdir milletvekiliyim ama 4 dönemdir de İnsan Haklarını İnceleme Komisyonundayım. Onun için bu hassasiyetinizden dolayı öncelikle teşekkür ediyorum ben.
Dünya Engelliler Günü'nde... Tabii, bizim İş Kanunu'muzun 30'uncu maddesinde özel sektörde yüzde 3, kamu sektöründe, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 53'üncü maddesinde engellilere yüzde 4 kontenjan var ancak bu kontenjanları kamu kurumlarımızın bir kısmı doldurmamış durumda. Hemen o doldurmamış olanları ben söylemiş olayım: Millî Eğitim Bakanlığında 5.086, Diyanet İşleri Başkanlığında 1.348 -bunlar 2019 verileri yalnız- Emniyet Genel Müdürlüğünde 119, Dışişleri Bakanlığında 73, Ticaret Bakanlığında 47 kişi eksik. Adalet Bakanı burada bir övgüyü daha hakediyor Sayın Başkanım. Kutluyorum Sayın Bakanım, 430 engelli fazla çalıştırıyorsunuz. Keşke diğer kamu kurumları da bu örneği alabilseler. Kutluyorum, yani hakikaten bu örnek bir davranış. Dünya Engelliler Günü'nde, 3 Aralık için önemli bir ayrıntı. Yalnız burada, İş Kanunu'nun 30'uncu maddesinde yüzde 3 kontenjan... Bu yetersiz. Sizden istirhamım bunu yüzde 5'e, kamu kurumlarında yüzde 4'ten yüzde 7'ye yükseltmekte yarar var. Bu konuda kanun teklifleri de vermişiz Mecliste. Bu konuda desteklerinizi bekliyoruz.
İkinci bir husus: Yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs suçu, Ceza Kanunu madde 277. Değerli Bakanım, 2014 öncesinde 277'nci maddede "Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada." ibaresi vardı. Soruşturma esnası da o dönemde yargılamayı etkileme suçu sayılıyordu. Masumiyet ilkesi, karalamama ilkesi uyarınca gazete manşetlerinde çok fazla göremiyorduk çünkü suç teşkil ediyordu, soruşturmayı etkilediği için, adil yargılamayı etkilediği için. Bu, 2014'te suç olmaktan çıkarıldı, mevcut olan hâlinde bu "Yapılmakta olan bir soruşturmada." ibaresi çıkarıldı. Bence bu doğru bir değişiklik değil. Ceza Kanunu madde 277'ye "Yapılmakta olan bir soruşturmada." ibaresinin eklenmesinde, eski hâline getirmekte yine yarar var
Anayasa'nın -Dünya Engelliler Günü olduğu için- 61'inci maddesinde diyor ki: "Devlet sakatların korunmalarını..." Bu sakat çok incitici bir kavramdır. Geçmişte, 2014'te Mecliste kanun geçti. Kanunda şu geçti: "Efendim, kanunlarının hangisinde olursa olsun sakatlar ibaresinin geçtiği yer engelli olarak tanımlanacaktır." denildi. Mümkünse Anayasa'mızın 61'inci maddesinde, burada "sakatlar" ibaresinin çıkarılarak "engelliler" ibaresinin konulmasında yarar var.
2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nda değişiklik yapılmasıyla ilgili, hâkimlerin yargıç ve savcılığa kabul edilmeleri sırasında 10'uncu maddede bir yemin teklifinin olmasında yarar var. Yemin metinde, tabii takdir sizlerin, ben şöyle öneriyorum, bilemiyorum ama... 10'ncu maddesi aşağıdaki fıkra şeklinde bir kanun teklifimiz var. Mesleğe kabul edilen hâkim ve savcı adayları göreve başlamadan önce aşağıdaki andı içerler: "İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'ne, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne bağlı kalacağıma, insan hak ve hürriyetlerini Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı ve temel hak ve özgürlüklerini koruyacağıma; görevimi doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık ve hakka saygı duygusu içinde her türlü etki ve kaygıdan uzak olarak, Anayasa'mızın dayandığı temel ilkelere ve evrensel hukuk ilkelerine uygun hukuk anlayışı içinde sadece vicdanımın emrine uyarak yerine getireceğime namusum ve vicdanım üzerine ant içerim." şeklinde bir yemin teklifi veya bu yemin azaltılabilir, genişletilebilir bilemem çünkü kanunda yok. Biz, avukat olarak göreve başladığımızda yemin ediyoruz ama hâkim ve savcılarda böyle bir yemin yok, bence bunda yarar var.
Bir başka önerimiz; evet Adalet Bakanlığı var, bünyesinde İnsan Hakları Genel Müdürlüğü var ama burada müstakil olarak insan haklarının gelişimi açısından insan haklarından sorumlu bir bakanlığını kurulmasını teklif ediyoruz.
Bir başka husus Değerli Bakanım, yani sıradan vatandaş zaman geliyor bir "tweet" atıyor, sosyal medyasında bir şey paylaşıyor. Beş yıl sonra, altı yıl sonra bir sebeple karşısına çıkıyor. Takdir edersiniz, bu tür suçlar neye bağlı? Şikâyete bağlı diyoruz. Bu şikâyeti, yani sosyal medyayla ilgili atılan bir "tweet"i vesaireyi, şikâyet süresini bir yıl mı belirlersiniz altı ay mı belirlersiniz... Yani, burada, bunun süresiz bir şekilde sürekli baskı aracı olması bence doğru bir hadise değil. Burada sosyal medyayla ilgili "tweet"lerin de mutlak suretle şikâyet süresinin, altı ay veya bir yıl gibi sınırlandırılmasını öneriyoruz.
Yine, Ceza Muhakemesi Kanunu'yla ilgili olarak hâkimlerin birisi terör örgütü üyeliğinden hüküm giymişse ve karar kesinleşmişse bu aşamada, bunun verdiği kararlara bence yargılamanın iade yolunu açmak lazım. Ben hem terörist olacağım, terörden dolayı ben hüküm giymiş olacağım, kesinleşmiş olacak... Sayın Osman Nuri Gülaçar ağabeyimiz hakkında ben bir mahkûmiyet kararı vermiş olacağım. Şimdi, teröristin vermiş olduğu mahkûmiyet kararı Sayın Osman Nuri Gülaçar Bey'i niye cezaevine atsın? Bir, yargılamanın yenilenmesini açalım yeniden bir yargılama olsun. Ben, beraat olsun demiyorum, yani adil bir yargılama açısından.
Bir başka husus, cinsel suçlarla alakalı, bu yine Türk Ceza Kanunu'nda yapılacak değişiklikle ilgili. Tabii, ben bunların birer suretlerini Sayın Bakan size teslim edeceğim bu kanun teklifleriyle ilgili. Kişinin, çocukların cinsel istismar suçunu işleyen ve mahkûmiyet kararı almış, kesinleşmiş, hüküm olmuş, kişinin; bu infaz tamamlandıktan sonra on yıl süreyle izlenmesine yönelik bir kanun teklifimiz var.
Yine, 5187 sayılı Basın Kanunu'yla ilgili, internet yayıncılığıyla ilgili bu. Şimdi, internet faaliyetinde bulunan kişiler gazeteci sayılmıyor. Yani, hem internet gazeteciliği yapıyor ama gazeteci sayılmıyor. Bununla ilgili işlenen bir suç varsa Basın Kanunu'na tabi olması lazım, bunlara basın kimliğinin verilmesi lazım Sayın Bakanım. Bunlar, ne zaman aşımı anlamında Basın Kanunu'na tabi, ne kimliklerini Basın Kanunu açısından alabiliyorlar. Burada büyük bir mağduriyet var, bunun düzenlenmesini...
Yine, aynı şekilde, burada hayvanlarla ilgili bir husus var tekliflerimizde. Hakikaten kamuoyunda büyük bir beklenti. Sahipli, sahipsiz ayrımı yapılmaksızın her türlü hayvanın kanuni istisnalar ve zorluk hâlleri olmaksızın öldürülmesi, zarar verilmesi ve yaralaması kabahat olarak nitelendiriliyor, bunun suç olarak nitelendirilmesi için yine teklif var, bunu öneriyoruz sizlere.
Bu anlamda, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'yla ilgili, bu Covid salgını döneminde hakikaten işleri geçim anlamında sıkıntı yaşayan meslektaşlarımızın Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına müracaatıyla en az üç ay veya dört ay yani bütçemizin durumu nedir ne değildir bilemiyorum ama en azından asgari ücret üzerinde üç dört aylık bir yardımın yapılmasına yönelik bir teklifimiz var.
Yine, icra mahkemelerinde istinafa gitmek için on günlük süre var Sayın Bakanım. Bu on günlük süreyi on beş güne veya iki haftaya çıkarmakta yarar var. Yine, aynı şekilde bu icra mahkemeleri için 7 bin Türk lirası olan istinaf yoluna başvurmanın, parasal anlamda bunu 4 bin Türk lirasına yani daha da düşürmek lazım. Yani bunu, tavanı yukarı çıkardıkça hak arama yolu anlamında, adaletin tecellisi anlamında sıkıntı yaşanıyor. Yani istinaf başvurusunun miktarı, oranı yüksek, bunu düşürmekte yarar var. Ben 4 bin Türk lirası öneriyorum ama tabii öneri, karar sizlerin. Yani bu ne olur? Asgari ücret mi esas alınır veyahut da buna bir kriter koymak lazım, bu şekilde düşünüyorum.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'yla ilgili, şimdi Sayın Bakanım, siz de bir hukukçusunuz, avukatsınız. Genel müdürlükler bünyelerinde avukat çalıştırmıyorlar. Genel müdür kendisi cevap veriyor, avukatlık ücreti takdir ediliyor. Zaten genel müdürün görevi o, idareyi savunması gerekiyor. Dilekçeyi genel müdür veriyor Sayın Başkanım, avukatlık ücreti takdir ediliyor, dosyada avukat yok.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Var mı öyle bir şey?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Evet. Yani bu yanlış bir hadise bence, sizden istirham ediyorum. Yani bu genel müdürün zaten amacı idareyi savunmak. Avukatla temsil ediliyorsa bunu yaptırtın. Bu büyük bir sıkıntı.
Yine bir başka husus, bu cezaevleriyle ilgili, ceza infaz memurlarının alacağı adalet hizmetleri tazminatının artırılması, Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu kapsamına alınarak örgütlenme hakkından yararlandırılmaları, fazla mesai, yol tazminatı alabilmeleri, iş yurtları kâr payından faydalanmaları, emekli olanların silah buldurma yetkisini elde etmesi, hususi pasaport alabilmeleri, sözleşmeli personel statüsündeki infaz koruma memurları kadroya geçmeleri, tabii bunların bir kısmı yapıldı ama bir kısmı da eksik, bu toplam verilen bir kanun teklifi.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Bey, yavaş yavaş toparlayalım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Toparlıyorum, bitirmek üzereyim, biraz var ama özür diliyorum.
Bir başka husus, yine, Sayın Bakanım, mahallî mahkeme karar veriyor, istinafa gidiyor, istinaf iki şekilde hareket ediyor; bir ya o kararı bozuyor, gönderiyor veya o mahkemenin yerine geçerek delileri kendisi topluyor, karar veriyor. Bunu mahallî mahkemeye gönderdiği zaman mahallî mahkemenin bu kararda direnme hakkı yok eğer kesin kararlardansa. Geliyoruz, Yargıtaya gidiyor, mahallî mahkeme Yargıtaydaki karara direnebiliyor, Yargıtay istinafın üstünde. Değerli Bakanım yani mahallî mahkeme üst düzeyde bulunan, norm açısından Yargıtayın kararına direnebiliyorsa istinafa niçin direnemesin? Yani benim şahsi düşünceme göre burada eğer üst mahkeme olan Yargıtayın kararına bir mahallî mahkeme direnebiliyorsa istinafına haydi haydi direnmesi lazım. Burada bir çelişki var, bir tezatlık var. Hukukun gelişimi açısından mahkemelerin direnme hakkını tanımak lazım. Hızlandırıyorum Başkanım, özür diliyorum, yorum yapmıyorum.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Yani şimdi, şöyle: Mahmut Beyciğim, gerçekten somut, müşahhas her şeyi yapıyorsunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tamam, anlıyorum süre sınırlı, somut, somut...
İki, bir başka husus, uzlaştırmayla ilgili Ceza Muhakemesi Kanunu'nda. Şimdi "savcı uzlaştırmaya talimat verebileceği gibi ilgili hükmün kaldırılması..." şeklinde diyor. Uzlaştırmada esas ibaresi diyor ki: "Tarafsız ve bağımsızdır." Madem uzlaştırmacı tarafsız ve bağımsızsa savcı niye talimat versin ki? Bence bu talimat vermeyi burada kaldırmak lazım. Talimat verme, tarafsızlık ve bağımsızlıkla bağdaşmıyor diye düşünüyorum.
Yine, aynı şekilde bir başka husus, hâkim ve mahkemenin zorunlu gördüğü her durumda değil fakat sadece sanığın istinabe suretiyle sorguya çekilmesi, istinabeyle ilgili. Şimdi, tamam, şu anda Covid süreci istisnadır yani ben genel uygulamaları söylüyorum. Kişi Ankara Sincan'da cezaevinde yargılaması Sincan Cezaevinde veya Ankara Adliyesi'nde istinabe yoluyla. İstinabe yolu ilk çıktığı zaman bu zorunlu hâllerdeydi; aynı ilde mahkeme istinabe yapıyor -ben bu Covid'i istisna tutuyorum, yani bu süreci hesaba katmıyorum- yani bu istisnai durumun devam etmesi lazım. Bu istisnai durum genel duruma dönüştü. Sizden istirham ediyorum yani bunun bence bir an önce düzeltilmesi gerekiyor.
Tutuklu sanığın istinaf yoluna şahsen başvurması veya müdafiyle kendini temsil ettirmesi hâlinde sanık, müdafi duruşmaya katılmasa bile davanın reddedilemeyeceği. Bu tabii ki 15 Temmuz darbesi sonrasında getirilen hüküm, duruşmaya katılmasa da hüküm verilebiliyor ama Türkiye normalleşince bence bu hükmü de bir an önce kaldırmak lazım yani bu olağanüstü döneme özgü bir düzenlemeydi, bunu düzeltmek lazım.
Dolandırıcılık suçunun soruşturma aşamasında şüphelinin tutuklanabilme şartlarının kolaylaştırılması ve dolandırıcılığı meslek edinen kişilerin suç işlemelerinin önüne geçilmesi anlamında Ceza Muhakemesi Kanunu'nda bir teklif yine var.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Bey...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum Başkanım, özür diliyorum.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Bir de insan hakları odaklı... Adalet Komisyonuna da gidecek Sayın Bakanımız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tamam insan hakkı, geliyorum.
Şimdi, bakın Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda hâkim nişanlıysa, kendi nişanlısının davasına giremiyor, bakamıyor hâkimin reddi nedeni ama Ceza Muhakemesi Kanunu'nda bu yok. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'ndaki bu hâkimin reddi müessesesini nişanlısı hakkında, bence Ceza Muhakemesi Kanunu'na da taşımakta yarar var.
Basın Kanunu'yla ilgili... Basınla ilgili, basın mensuplarıyla ilgili açılacak olan soruşturmalar vesairelerine en azından Adalet Bakanlığının soruşturma izni vermesi gerekir yani çünkü basın bir sürekli tehdit ve tehlike...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Bey...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Bir saniye...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Buyurun.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Beyciğim, şimdi, şu anda yirmi beş dakika konuştunuz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Keyfî konuşmuyorum ki ya Başkanım.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Olmaz. Şimdi şöyle, sizin her konuşmanız diğer arkadaşlarımızın hakkından...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki "Başlıklar" şeklinde bitiriyorum.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Lütfen çünkü...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kısaltıyorum, özür.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - En geç 12.15'te toplantıyı bitirmem lazım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum.
Çevreyle ilgili davalarda mümkünse, çevre ve ceza hukuku mahkemelerinin kurulması ve aynı zamanda çevre davaları insan hakkı açısından bu açılacak davaların harçsız olmasını talep ediyorum.
Seçim barajının indirilmesiyle ilgili...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Bey, insan haklarıyla ilgili değil bunlar lütfen.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - İnsan hakkı ya, olur mu? Çevre bir insan hakkı değil mi?
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Ya seçim barajı...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Seçim, insan hakkı değil mi? Sayın Başkanım, bitiriyorum ya, beni konuşturmazsan bitiriyorum, ne olur?
(Gürültüler)
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Tamam, tamam bitiriyorum arkadaşlar.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Arkadaşlar, mümkün oldukça toplantımızı verimli hâle getirmek zorundayız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum Başkanım, özür.
İnsan haklarıyla ilgili...
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) - Mahmut Abi, bir iki bize de bırak.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Peki, çok teşekkür ediyorum Mahmut Bey'e.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Son iki söz: Bir, tahliye kararlarıyla ilgili -daha önceki müessesede yoktu- cumhuriyet savcılarının itiraz etmesi, bunu bence kaldırmak lazım.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Peki, çok teşekkürler Mahmut Bey.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bir de sulh ceza mahkemesinin kararları kapalı devre, sulh ceza...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Bey...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum, bitiriyorum, son cümle, bitiriyorum, selamlayacağım yahu gözüm ya beni bu kadar uğraştırma ne olur.
Şimdi, Sayın Bakanım, sulh cezayla ilgili, 10 tane sulh ceza, 1'e itiraz ediyor, 2'ye gidiyor; 2'ye ediyor 3'e... Böyle dönüyor, top dönüyor böyle. Bunun mümkünse -geçmişte asliye cezaya gidiyordu- asliye cezaya gitmekte yarar var.
Son cümleyle bitiriyorum. Bir, Kat Mülkiyeti Kanunu'yla ilgili toplantılar yapılamıyor, millet mağdur. SMS'le veya maille tebligatın yapılması veya 100 tane kat maliki eğer varsa bir yerde, bunlarda avukat mecburiyetini getirelim, geçmişte kooperatifle ilgili, şirketlerle ilgili avukat mecburi.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Mahmut Bey...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bunu da getirelim.
Sabırla dinlediğiniz için ben teşekkür ediyorum ve süremiz kalırsa daha başka sorular da var.
Teşekkürler, sağ olun, iyi çalışmalar diliyorum.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Peki Mahmut Bey, yani gerçekten...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitirdim yahu tamam arkadaş...
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Benim söylemem gereken bir şey olacak. Şimdi, ben aslında buraya girerken herhâlde bir süre kayıtlaması koymam icap edermiş diye düşündüm şimdi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ben hakkımı kötüye kullanmadım ki, kamu hizmeti ifa ettim.
BAŞKAN HAKAN ÇAVUŞOĞLU - Ben ama arkadaşlarımızın bu noktadaki adil ve vicdanlı tutumlarına güveniyorum, böyle bir şey koymadım. Lütfen bundan sonraki konuşmalarımıza bu noktada özel bir hassasiyet gösterirsek; insan haklarına müteallik, somut, müşahhas... Üç seneden beri çalışıyoruz, mutlaka güçlü bir müktesebatımız var. Söylenenleri tekrar etmeden bu noktada gerçekten katkı verecek şeyleri arkadaşlarımız söylerlerse çok mutlu olacağız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ben boş mu konuştum?