KOMİSYON KONUŞMASI

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, çok Kıymetli Bakanım, Değerli Bakan Yardımcılarım, milletvekili arkadaşlarım, kıymetli bürokratlarımız, basınımızı çok değerli temsilcileri; ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.

Sayın Bakanım, konuşmanızı, sunumunuzu dikkatlice takip ettim ve bağlı kuruluşlarınız âdeta destan yazıyor -ben buradan konuşmama başlamak istiyorum- bir AFAD'ımız var ki nerede başımız sıkışsa, nerede bir olay olsa artık her birimizin, âdeta 84 milyonun gözü AFAD'ımızı arıyor. Çok başarılı işler çıkarıyor arkadaşlarımız. Buradan sizin Bakanlığınızdaki bu arkadaşlarımızı, AFAD Başkanımız başta olmak üzere bütün ekibi tebrik etmezsek arkadaşlarımıza haksızlık yaparız, bütün ekibinizi tebrik ediyorum, takdir ediyorum; Allah yar ve yardımcıları olsun, başarıları daim olsun inşallah.

Göç İdareniz de hakeza öyle Sayın Bakanım; birileri, ülkeler kapılarını kapatırken bizler kapılarımızı açtık ve bu mülteci arkadaşlarımızı bazen Ege Denizi'nden Yunanistan'a giderken, Yunanistan bunların botlarını batırırken bunun yanında Sahil Güvenliğimiz de bu mülteci kardeşlerimizi Yunanistan'ın elinden alıp sağ salim kurtararak tekrar yaşamalarını sağlıyorlar; bundan dolayı da hem Göç İdaremize hem Sahil Güvenliğimize teşekkür ediyoruz.

Evet, Sayın Bakanım, Nüfus İdaremize baktığımız zaman, nüfus dairelerine bir doğarken kimlik çıkarmaya, işte vatandaşımız öldüğünde de nüfustan kaydını sildirmeye veya işte kimlik yenilemek için giderdik ama siz de Nüfus İdaresine yeni bir kimlik kazandırdınız, artık Nüfus İdaresinin bir kimliği oldu; bundan dolayı da sizlere teşekkür ediyoruz.

Tabii ki bazı arkadaşlarımız bunlara "güzelleme" diyebilir ama biz bunların gerçek olduğunu ve her vatandaşımızın da bu hizmetlerden faydalandığını gördüğümüz için sizlere teşekkür etmezsek haksızlık yaparız; bundan dolayı da bütün ekibinize çok teşekkür ediyoruz.

Ve teknolojiyi en son safhasına kadar en güzel şekilde kullanıyorsunuz, "Durmak yok." diyorsunuz, her gün yeni bir heyecanla güne uyanıyorsunuz ve yeni hizmetlerle bizleri buluşturuyorsunuz; bundan dolayı da sizlere çok teşekkür ediyorum.

Evet, Sayın Bakanım, arkadaşlarımızı sabah saat ondan beri dinliyoruz. Tabii ki, baktığımızda, arkadaşlarımız, işte, efendim "Bütçeniz çok fazla, güvenlikçi politikalara daha çok bütçe ayırıyorsunuz, buna gerek yok." gibi söylemlerde de bulunuyorlar. Sayın Bakanım, arkadaşlarımızın bir kısmı da öyle cümleler kullandılar ki ben hayretler içerisinde kaldım. Erol Bey, Ayşe Hanım'ın konuşmasında "Tüylerim diken diken oldu." dedi ama biz tabiri caizse kirpi gibi olduk burada sizin konuşmalarınızda. Yani "Kürt'ü öldürmeye ceza yok." efendim "Kürt'e işkence var." efendim "Kürt'e zulüm yapıyorsunuz." gibi öyle ağır ithamlarda bulundular ki sanki biz başka bir ülkede yaşıyoruz, onlar başka bir ülkede yaşıyorlar. Biz her zaman söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz, son nefesimize kadar bunu söyleyeceğiz: Kürtler bizim kardeşimizdir. 84 milyon biriz, beraberiz ve birbirimizden ayrılamayız -Baki Bey'in söylediği gibi- bizi ayıramazsınız, biz biriz, beraberiz. Ama bizim kime karşı tahammülümüz yok? Terör örgütlerine karşı. Hangi terör örgütü? İsmi ne olursa olsun, alfabedeki hangi harfle başlarsa başlasın, hangisini zikrederseniz zikredin hepsi bizim için birdir, beraberdir; zaten hepsinin başındaki adam da aynıdır, bunlar sadece maşadır. Türkiye'ye engel çıkarmak için, huzurumuzu bozmak için gece gündüz mücadele eden ve birilerini de kandırarak yanlarına çeken terör örgütlerine karşı zulüm değil, işkence değil, ne gerekiyorsa onu yapacağız, yapmaya da devam edeceğiz.

Sayın Bakanım, durmak yok; bunların sonunu hep birlikte getireceğiz Allah'ın izniyle.

Evet, birileri "Kadın haklarının savunucusu biziz, kadın haklarını biz savunuyoruz." dedi. Ben onlara şuradan şöyle seslenmek istiyorum: "Kadın hakkı" dediğiniz zaman Diyarbakır Anneleri kadın haklarına girmiyor mu? Daha dün dünya kadın işkence gününü() hep birlikte kutladık. Siz en büyük işkencenin ne olduğunu biliyor musunuz? En büyük işkence yavrusunu anasından ayırmaktır. Bu analar ile çocuklarını buluşturmak için bugüne kadar kadın haklarını savunan sizler bir adım attınız mı veya onları kadın olarak görmüyor musunuz? Ne olarak görüyorsunuz?

Yine Erol Bey dedi ki: "Ya, tüylerim diken diken oldu, 'Kız çocuklarını kaçırıyorsunuz.' ne demek?" Evet, bu kaçırılanlar kimler, kim kaçırıyor, Erol Bey gitsin, bir incelesin. Arkadaşlarımız az önce söyledi, "Siz, çocuklarımızı kaçırıp ajanlaştırıyorsunuz." dediler. Devlete bu ithamı yapana Erol Bey dönüp de "Ya, Sayın Vekil, sen ne diyorsun? Nerede yaşıyoruz? Devlet böyle bir şey yapar mı?" demiyor ama gerçek olan bir şeyi biz zikrettiğimiz zaman kız çocukları için "Kesinlikle öyle bir şey olmaz, kaçırılma yok." deniyor. Bu kaçırılan çocuklar, İçişleri Bakanlığımızın elindeki bilgiler... Bir gün gidin, Sayın Bakanımızla sohbet edin; ne kadar çocuğun kaçırıldığını, ne kadar çocuğun anasından ayrıldığını, ne kadar çocuğun dağlarda tecavüze uğradığını görmek istiyorsanız, bilmek istiyorsanız bu fotoğrafa bir bakın ve Sayın Bakanımızı iki dakika dinleyin, lütfen. Ama sizler Kürtleri istismar etmeye çalışıyorsunuz, artık Kürt kardeşlerimiz de bunu anladılar.

"Bizi muhatap alın." diyorsunuz devlete. Sayın Bakanım veya bizler, iktidar partisi veya bütün 84 milyon olarak herkes tabii ki devlet herkesi muhatap alsın ister ama sizler yönünüze artık bir karar verin. "Artık PKK'ya lanet olsun! YPG terör örgütüdür, PKK terör örgütüdür, PYD terör örgütüdür." deyip de devlete yüzünüzü döndünüz de Sayın Bakanımız "Hadi oradan!" mı dedi size? Siz bir adım atın, Sayın Bakanım size koşturarak gelmezse benim adım Uğur Aydemir değil değerli arkadaşlar, bunu böyle bilelim.

"Bu bütçe halk düşmanı." diyorsunuz. Bu bütçe halk düşmanı falan değil, bu bütçe 84 milyonun bütçesi.

Sayın Bakanım, işte, arkadaşlarımız bu yüce Meclis çatısı altında öyle laflar ettiler ki tüylerimiz diken diken oldu. Biz bazı ülkelerin iç işlerine karışıyormuşuz ve işgalciymişiz. Türkiye Cumhuriyeti'nde milletvekili olacaksınız, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olacaksınız... Kime mesaj veriyorsunuz buradan ya? Biz hangi ülkeyi işgal ettik ya? Arkadaşlar, Değerli Vekilim; buna tüyleriniz diken diken olsun, buna tepkinizi koyun lütfen, Allah rızası için. Buna tepkinizi koyma zamanı geldi, geçiyor da. Bence artık bunları ne yapmak lazım? Dillendirmek lazım.

Efendim, koltuğunu korumak isteyen, HDP'ye saldırıyormuş. Hayır, öyle bir derdimiz yok bizim ama HDP'nin, koltuğunu korumak için -vekiller için söylüyorum- nasıl konuşmalar yaptığını... Bir dönün, tutanakları alın, hangi konuşmaları yaptığınıza bakın; koltuğunu korumak isteyen AK PARTİ'nin veya Cumhur İttifakı'nin vekilleri mi, sizler misiniz, çok net bir şekilde görürsünüz.

Birileri "Öldürülen isimlere selam olsun." dedi. Evet, Sayın Bakanım, ben de burada anmadan geçemeyeceğim bizim çok kıymetli Kaymakamımız Fatih Safitürk'ü. Ya, hiç mi içiniz sızlamıyor? Gencecik kaymakamımızı şehit edenlere bir defa insan burada "Lanet olsun!" demez mi? Bütün terör örgütlerine lanet olsun, onlara alet olanlara da lanet olsun, terör örgütüne "terör örgütü" diyemeyenlere de lanet olsun! Evet, bunu söylemek lazım.

24 Kasımda Öğretmenler Günü'nü hep birlikte kutladık. Şehit öğretmenlerimiz vardı, şehit öğretmenlerimiz oldu. Bunlar, şehit öğretmenlerimiz niye gitti oraya, ne yapmaya gittiler? Çocuklarımızı eğitmeye gittiler ya. "Bana bir harf öğretenin bin yıl kölesi olurum." diyen bir zihniyetten geliyoruz. Şimdi, öğretmenlerimizi şehit edenlere dönüp de "Ey katil PKK, ey katil YPG-PYD veya FETÖ terör örgütü veya DHKP-C" neyse adları, bunlara lanet okunmaz mı arkadaşlar? Hayretler içerisinde kalıyorum. Çok kıymetli Erol Hocam, evet, biz "Ayşe Hanım'a yanlış yapıyorsunuz." diyene kadar, önce kendi tarafınıza -karşıyı görmek daha kolay belki, arkayı göremiyorsunuz herhalde Erol Bey- arkaya bir dönün; bence "Ey arkadaşlar, karşı taraf doğru söylüyor da biz herhalde yanlış yapıyoruz." deme zamanı geldi de geçiyor.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hakikatleri konuşuyoruz.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "Sinir uçlarımıza dokunuyor, onun için ne konuşacağımı şaşırdım." dedi. Allah sizi inandırsın, bütçe başladığından beri biz de sapıttık zaten. O kadar sinir uçlarımıza dokunuyorsunuz ki, Sayın Bakanımız, Cevdet Başkanımız oradan bizi her daim uyarıyor: "Arkadaşlar, yazın, notunuzu alın, sıra geldiği zaman cevap verirsiniz." diyor. Nereye kadar susalım, nereye kadar sabredelim? Sinir uçlarımızı körelttiniz. Her konuşmacı sinir ucumuza dokundu. Ama ben buradan şunu söylemek istiyorum: Sadece, bu -hakikaten güvenlik meselesini Fikret Bey çok güzel söyledi- parti meselesi değil, bütün partilerüstü meseledir. Ben buradan güvenlik meselesi olduğu zaman, Fikret Bey'in aynı yaklaşımını bütün milletvekillerimizden de bekliyorum. Evet, Sayın Bakanım, "Korkuteli'ndeki polis arkadaşımızı hep birlikte koruyalım." dedi arkadaşımızın biri. Ben Korkuteli'ni söylemiyorum. Her polis arkadaşımızı, her kolluk, güvenlikçi arkadaşımızı koruyalım diyorum, hepsini, her birini. Ama özellikle, burada iki, üç gün öncesinde görevini yapan, ki görevini yaparken de Divanın talimatıyla görevini yapan...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Aydemir, bir dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayınız.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - ...Başkanın talimatıyla görev yapan polis memuru arkadaşımızı burada bir milletvekilimiz tartaklarken... Evet, değerli arkadaşlar, burada hep birlikte, milletvekili arkadaşım kim olursa olsun tepki koyalım. Çünkü bu polis arkadaşlar bizim göz bebeğimiz, jandarmamız bizim göz bebeğimiz.

Sayın Bakanım, ne kadar zengin olursanız olun ne kadar konforlu hayat yaşarsanız yaşayın fark etmez, güvenliğiniz yoksa, buradan evinize gidemiyorsanız, eğer güvenliğimizi sağlayamıyorsak bu paranın da yaşamın da tadı kalmaz, paranın da kimseye faydası olmaz, konforun da kimseye faydası olmaz. Dolayısıyla bizler 780 bin kilometrekarede burada hep birlikte huzur içinde yaşamak istiyoruz. Gerekirse biraz daha bütçemizi artıralım, polisimize, askerimize, güvenliğimize, jandarmamıza göz bebeğimiz gibi bakalım hepsine.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hepsini verelim, hepsini.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - 3600'ü de verelim.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ve sizleri baş tacı yapalım çünkü güvenliğin olmadığı yerde huzur olmaz, huzurun olmadığı yerde barış olmaz, barışın olmadığı yerde refah seviyesi artmaz.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hepsini oraya verelim.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Aydemir, ek süreniz de doldu teşekkür ediyorum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Son söz Sayın Başkanım, güvenliğin olmadığı yerde yaşam olmaz diyorum.

Sayın Bakanım, bütçenizin her kuruşunun Allah bereketini artırsın diyorum; bütçeniz hayırlı olsun, uğurlu olsun, bereketli olsun. İnşallah aydınlık günler daha da yakın diyorum.

Sayın Başkanım, sağ olun.