| Komisyon Adı | : | (10 / 3200, 3361, 3362, 3364, 3365) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Mehmet Güllüoğlu'nun, afet ve afet yönetimi hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 25 .11.2020 |
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Evet, teşekkür ediyorum Başkanım.
Öncelikle, AFAD Başkanımıza teşekkür ediyorum sunumundan dolayı ve görevdeki başarılarından dolayı da gerçekten tebrik ediyorum.
Sayın Başkanım, sunum yaparken özellikle afet acil yönetim sürecini genel olarak iki aşamaya ayırmıştınız; planlama ve risk azaltma, müdahale ve iyileştirme şeklinde. Büyük bir ihtimalle, sizin çalışmalarınızın belki yüzde 70, 80'i ikinci kısımda, birinci kısımda da var ama daha az. Tabii, burada son kısımdaki müdahale ve iyileştirmelerde de en önemli kısımlardan bir tanesi deprem yaşandıktan sonra arama kurtarma; gerçekten orada zamanla yarışıyoruz, saniyelerle yarışıyoruz, çok önemli. İşte bu arama kurtarma ekipleri bu kadar düzenli çalışmasaydı, disiplinli olmasaydı, belki doksan birinci saatte, doksan ikinci saatte Ayda bebek kurtarılamazdı. Bunun sıkıntısını yaşamış ve o anları çok rahat bir şekilde değerlendiren birisiyim. Yani 99 depreminden sonra en yakınınıza dokunabildiğiniz hâlde saatler geçiyor, çıkaramıyorsunuz ve sonuçta hayatını kaybediyor.
Tabii, burada, yine arama kurtarma konusunda az önce özellikle okullardaki çocuklara verilen eğitim konusunu gündeme getirdiniz. Bence arama kurtarma konusunda da çocuklardan başlamak lazım. Yani o yaşlarda çocukların zihnine biz bunu yerleştirirsek daha sonra onu geliştireceklerini düşünüyorum. Şöyle söyleyeyim: Yine 99 depreminde tamamıyla komşuların yardımıyla enkazdan çıkarılan birisi olarak söylüyorum bunu, arama kurtarma ekiplerinin önemini vurgulama açısından. Dolayısıyla, arama kurtarma ekip sayılarını bizim ciddi anlamda çoğaltmamız lazım Sayın Başkanım.
Şimdi, ben az önce internete baktım; Türkiye'de yaklaşık 6,5 milyon riskli binanın olduğu söyleniyor, bunun 1,5 milyonunun İstanbul'da olduğu söyleniyor, 300 bininin de çok acil olarak hemen iyileştirilmesi konusunda genel bilgiler var. Şimdi, Allah korusun, İstanbul'da olası bir depremde bırakın 300 bin binayı 30 bin, 50 bin bina yıkıldığı an, oraya o kadar arama kurtarma ekibini nereden getireceğiz? Bunun bir planlaması var mı? Artı -İstanbul'u bilen birisi olarak söylüyorum- İstanbul'da bir sokakta 2 tane bina yapıldığı zaman o sokağa araçla girme şansınız mümkün değil. Az önce arkadaşlarımız söyledi "Ulaşım aracı olarak motosiklet kullanılıyor mu?" diye. Aslında bu anlamda bir çalışma yapmanın gerekli olduğunu düşünüyorum özellikle İstanbul bazında. Birçok yere İstanbul bazında... Allah korusun, gerçekten uykularım kaçıyor, İstanbul'da oluşacak bir depremde mahalleye girme şansımız olmaz, karadan girme şansımız olmaz, girersek havadan gireceğiz, üstten ya helikopterle veya başka araçlarla. Bu anlamda bir çalışma yapılması lazım diye düşünüyorum.
İkincisi, tabii, İstanbul depremi sadece İstanbul'la kalmayacak. 99 Kocaeli-Gölcük depremi Yalova'yı da etkiledi, Sakarya'yı da etkiledi, Düzce'yi de etkiledi, İstanbul'un Avcılar'ını da etkiledi. Dolayısıyla, olası İstanbul depreminin İstanbul'la sınırlı kalmayıp Marmara Bölgesi'ni tamamıyla etkileyeceğini düşünüyorum. Özellikle, 99 öncesi yapılmış olan binaların birçoğunun da ayakta kalmayacağını düşünüyorum. Az önce yine sunumunuzda il bazlı çalışmalardan, projelerden bahsettiniz. Bence, İstanbul depremiyle ilgili il bazlıdan ziyade, belki bölgesel bazlı da bir çalışma yapmak lazım çünkü İstanbul depremi olduğu an kesinlikle Kocaeli de bundan ciddi anlamda etkilenecek, Sakarya da etkilenecek, Düzce de etkilenecek, Bursa da etkilenecek, Yalova da etkilenecek, Tekirdağ da etkilenecek. Böyle bir riskle karşı karşıyayız. Özellikle ulaşım açısından bu konularda yeni ARGE çalışmalarının yapılması gerekir diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.