KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET TAN (Kütahya) - Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.

Sayın Bakanım, Sayın Genel Müdürüm, çok değerli hazırun; ben de sizlere hayırlı akşamlar diliyorum. Akşamın bu saatine kadar, toplantımız uzun sürdü.

Ben, çok uzun uzadıya konuşmayacağım ama rahatsızlık duyduğum birkaç şeyden bahsedip konuşmamı tamamlayacağım.

Öncelikle, Sayın Sarıbal'a, Sayın Ömer Fethi Bey'e ve Aykut Bey'e teşekkür ediyorum; usul, yöntem açısından çok hoşuma giden bir konuşma yaptı CHP'li milletvekillerimiz ama bazı arkadaşlarımızın üslubunda ve tavrında biraz ortamı germeye matuf bir ifade tarzı hissettim, bundan da üzüntü duydum işin doğrusu. Yani, bazı arkadaşlarımız Genel Müdürün siyasi bir söylemle burada, sunuşunu yaptığını söyleyerek, itham ederek sözlerine başladı, bazı arkadaşlarımız Hükûmetin içerisinde bu konuları bilen birilerinin olmadığını ifade ederek konuşmasını tamamladı ama madem ki burası teknik bir Komisyon olarak addediliyor yani bu üsluptan da biraz teknik tarafa geçilmesinde fayda olduğunu görüyorum.

Tabii, ben konuşmamın başında söyleyecektim ama... 24 Kasım Öğretmenler Günü'nü tebrik ediyorum ama bugün farklı bir şey daha duyduk. Sayın Kılıçdaroğlu da bütün Türkiye'yi geren ve bütün öğretmenleri de üzen -zannediyorum bütün öğretmenleri üzmüştür- bir konuşma yaptı. İktidarın peşinden giden bütün öğretmenler hakkında "Onları ben öğretmen olarak görmüyorum." diye bir ifade kullandı. Böyle bir ifadeyi kabullenebilmem mümkün mü?

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Şimdi, az önce söylediklerinizle şimdi söyledikleriniz çelişiyor beyefendi.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Güzel başladınız ama Genel Kurulu buraya taşıyorsunuz. Olur mu böyle bir şey ya! Genel Başkanımız burada mı şimdi, size cevap versin?

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Sapla samanı karıştırdığınızın farkındasınız her hâlde.

AHMET TAN (Kütahya) - Ben hiç sapla samanı falan karıştırmıyorum.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Arkadaşlar lütfen...

Sayın Tan, Sayın Aygun; lütfen karşılıklı konuşmayalım.

AHMET TAN (Kütahya) - Ya, müsaade edin, ne zamandır siz konuşuyorsunuz, bununla alakalı bir tane cümle kullanmadık o kadar laf söylediniz de yani.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Buyurun konuşmanızı yapın, nasılsa biz de konuşacağız.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yanlış anlamayın, sizi üzmek istemeyiz ama şunu söyleyeyim...

AHMET TAN (Kütahya) - Estağfurullah. Müsaade eder misiniz Aykut Bey?

Yani bu tarz, artık bu partinin silüeti midir? Yani her tarafta biz gerilmek zorunda mıyız?

ATİLA SERTEL (İzmir) - Sen kendi kendine gerilmişsin yani öyle bir şey yok.

AHMET TAN (Kütahya) - Ama bu cümleler benim cümlelerim değil.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel lütfen...

ATİLA SERTEL (İzmir) - Sen orada gerilmişsin buraya gelmişsin.

AHMET TAN (Kütahya) - Biraz önce bahsettiğim cümleler benim cümlelerim değil.

ATİLA SERTEL (İzmir) - Ya, neler söyleniyor Genel Başkanımız için.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Sertel, lütfen karşılıklı konuşmayalım.

AHMET TAN (Kütahya) - Biraz önceki cümleleri kullanırken beyefendi biz bir şey söyledik mi?

ATİLA SERTEL (İzmir) - Sıkıntı yani burası teknik Komisyon.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Bakın, teknik bir Komisyon deniliyor ama burada bulunmayan Sayın Bakanlarımız için de burada atıfta bulunuluyor ama lütfen.

AHMET TAN (Kütahya) - Ya, lütfen ya! Konuşacağım bazı şeyler vardı ama onları artık daha sonra konuşayım. Mademki ben de geriyor gibi görünüyorum, onu germeme adına konuşmayacağım ama artık Türkiye'nin gerilime ihtiyacı yok arkadaşlar.

Hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.