KOMİSYON KONUŞMASI

BEKİR KUVVET ERİM (Aydın) - Sayın Başkan, kıymetli Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri, Sayın Bakanım, Bakan Yardımcılarım, Kıymetli Bürokratlar ve çok kıymetli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce 22 Kasımda Libya'ya giden ticaret gemimize Alman firkateyni tarafından yapılan hukuk dışı müdahaleyi şiddetle kınıyorum.

Dünyamız, etkileri her alanda hissedilen kapsamlı bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçmektedir. Bu süreçte siyasi ve ekonomik alanlarda ciddi küresel kırılmalar yaşanmakta, güç dengeleri hızla değişmektedir. Başta yakın çevremiz olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde ortaya çıkan krizler küresel barış ve istikrarı tehdit etmekte, uluslararası terörizm, kitle imha silahlarının yayılması, yoksulluk, iklim değişikliği, yönetişimde zafiyetler mülteci krizi gibi muhtelif sınamalar uluslararası güvenlik ortamını daha karmaşık hâle getirmektedir. Değişim sürecinin etkilerinin ve yaşanan krizlerin yansımalarının yoğun bir şiddetle hissedildiği ve ülkemizin merkezinde bulunduğu coğrafya, jeopolitik denklemin yeniden şekillendiği günümüzde zorlu sınamalarla karşı karşıyadır. Türkiye bu sınamalar karşısında oturup beklemeden, bir taraftan küresel sistemin reformuna katkı sağlamakta, diğer taraftan dış politikasını değişen koşullara göre ilerletmektedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde artan imkân ve kabiliyetleri çerçevesinde, gerek yakın çevresinde gerek uluslararası düzeyde güvenlik, istikrar ve refahın sağlanması amacıyla dış politikasını girişimci ve insani bir yaklaşımla yürütmektedir. Bu yaklaşım kapsamında dış politika gündemimizdeki tüm meselelere sorumluluk sahibi, insan odaklı, vicdani ve ilkeli bir anlayışla yaklaşılmakta, girişimlerimizin bölgesel ve uluslararası düzeyde olumlu ve somut sonuçlara yol açması, barış, istikrar ve sürdürülebilir kalkınmayı güçlendirecek şekilde yürütülmesi hedeflenmektedir. Bu bağlamda, millî çıkarlarımızın korunması için sahada ve masada güçlü bir diplomasi izlenmektedir. Millî ve yerli dış politikamız, geniş bir bakış açısıyla tarihimiz ve coğrafyamızın gerekleri çerçevesinde yürütülmektedir.

Yetmiş yıla yakın süredir müttefiklik ilişkisine sahip olduğumuz Amerika Birleşik Devletleri'yle ilişkilerimizin sürekli değişen bölgesel ve uluslararası ortama uyumlu hâle getirilmesi gayretlerimiz sürdürülmektedir. Başta terörle mücadele olmak üzere, küresel sınamalara karşı Amerika Birleşik Devletleri'yle dayanışmamızı güçlendirmek ve Amerika Birleşik Devletleri'nin hassasiyetlerimizi daha fazla dikkate alan bir tutuma imale edilmesi başlıca amaçlarımız arasındadır.

Avrupa'nın vazgeçilmez bir parçası konumundaki Türkiye, Avrupa Konseyi, AGİT gibi Avrupa kurumlarının kurucu üyesidir. Avrupa Birliği üyeliği ülkemiz için stratejik hedef olup 2005'te başlayan katılım müzakerelerinin nihayete erdirilmesine öncelik verilmektedir. Ülkemizin Avrupa Birliği üyelik sürecinin sağlam temeller üzerinde geliştirilmesi; ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı gibi eğilimlerin etkisinin giderek artmakta olduğu Avrupa'da bu tehditlerle mücadelede de önemli rol oynayacaktır. Büyük çoğunluğu Batı Avrupa ülkelerinde yaşayan yurt dışındaki 6 milyonu aşkın vatandaşımızın ihtiyaçlarının karşılanması, sorunlarının çözülmesi dış politikamızın öncelikli hedeflerinden biridir. Yurt dışındaki tüm Türk toplumu mensuplarının, ana dilleri ve kültürleriyle bağlarını koparmadan, bulundukları ülkelerin sosyal, ekonomik, siyasal ve kültürel hayatına katkıda bulunan, hukuk düzenine saygılı, mutlu ve müreffeh bireyler olmaları en öncelikli hedeflerimizdendir.

Rusya Federasyonu'yla ilişkilerimiz çok boyutlu bir zeminde gelişmeye devam etmektedir. İkili planda karşılıklı çıkarların geliştirilmesine katkı sağlayan bu iş birliği, bölgesel barış ve istikrar açısından da önem taşımaktadır. Bölgemizdeki milletlerin barış, demokrasi ve güvenlik içinde onurlu bir yaşam sürmeleri ve refah düzeylerinin ülkelerin gerçek potansiyeliyle orantılı şekilde yükseltilmesi hedefi kapsamında yakın çevremizle ilişkilerimizde iş birliği fırsatlarına odaklanılmaktadır.

Potansiyel çatışmaların yaşandığı büyük insani kayıplara ilaveten zorunlu göç, ekonomik yıkım, tarihî mirasın ve çevrenin mahvedilmesi gerçeğiyle yüzleşen bir coğrafyadaki Türkiye, dokuz yılı aşkın süredir devam eden Suriye krizi başta olmak üzere bölgesel uyuşmazlıkların çözümünü öncelikli bir hedef olarak görmektedir. Yakın çevremizdeki ihtilaflara sürdürülebilir çözümler bulunması ve anlaşmazlık unsurlarının ihtilaf hâline dönüşmesinin önüne geçilebilmesini teminen bölge ülkeleri arasında güvenin güçlendirilmesi ve bölgesel sahiplenme anlayışının yerleştirilmesi de büyük önem taşımaktadır.

Millî davamız Kıbrıs konusundaki beklentilerimiz, Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliğini sağlayan ve güvenlik endişelerini karşılayan bir çözümdür. Yine, Azerbaycan'da yaşadığımız, yirmi altı senedir işgal edilen vatan topraklarının kurtarılması mücadelesinde Türkiye sonuna kadar kardeş ve dost ülke Azerbaycan'ın yanında olmuştur. Kederde ve kıvançta bir ve beraber olduğumuz can kardeşlerimiz Azerbaycan Türkünün haklı davasında tüm imkânlarımızla yanlarında olmaya devam edeceğiz.

Bir başka konu ise, özellikle bölgemizde boy gösteren terörizm; ulusal, bölgesel ve küresel güvenlik için büyük bir tehdittir. Ülkemiz, FETÖ, PKK/PYD-YPG, DEAŞ, DHKP-C gibi terör örgütlerinden ülkemize yönelen her türlü tehdidin ortadan kaldırılmasına ve terör örgütlerince yürütülen faaliyetlerin engellenmesine yönelik çabalarını askerî, ekonomik, diplomatik ve diğer tüm imkânlardan yararlanarak sürdürmektedir.

Sayın Bakanım, kıymetli milletvekilleri; dış politikamızın genişleyen ufukları Türkiye'nin küresel ölçekteki tüm gelişmeleri yakından izleyerek etkin rol almasını sağlamaktadır. Keza, ülkemizin küresel rekabette ön plana çıkabilmesi de yakın coğrafyaların ötesinde varlık göstermesine bağlıdır. Bu bağlamda, Afrika, Asya-Pasifik ve Latin Amerika, Karayipler'e yönelik politikalarımız gündemimizde öncelikle yer tutmaktadır.

Ülkemiz, açılım politikalarımızın sonucunda, hâlihazırda 248 temsilcilikle dünyanın en geniş temsil ağına sahip 5'inci ülkesi konumundadır. Afrika'da 42, Latin Amerika'da 17 ve Güneydoğu Asya Uluslar Birliği ülkelerinin tümünde temsilciliğimiz bulunmaktadır. Temsilcilik sayımız, ülkemizin uluslararası alandaki artan etkinliğinin en açık göstergesidir. Faaliyetlerimiz, kurumlar arası iş birliği ve eş güdümle bütüncül şekilde dış temsilciliklerimize ilaveten TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Türkiye Maarif Vakfı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, AFAD, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türk Kızılayı ve Türk Hava Yolları gibi kuruluşlarımızın desteğiyle hayata geçirilmektedir. Ülkemizdeki yabancı temsilcilik sayısı 2020 yılı itibarıyla 289'dur. Açılım ve ortaklık politikalarımızla Afrika'yla ticaretimiz son on beş yılda 6 kattan fazla artmış, Asya-Pasifik ve Latin Amerika'yla ticaretimiz ise aynı dönemde 10 katına ulaşmıştır. Ayrıca 74 ülkeyle vize uygulamaları kaldırılarak sosyal, ekonomik ve kültürel ilişkilerimiz güçlendirilmiş, bunun turizm sektörümüze de olumlu yansımaları olmuştur. 2019'da ülkemiz 51,5 milyon yabancı turist ağırlamıştır.

Dünyanın 19'uncu ve Avrupa'nın 5'inci büyük ekonomisi konumundaki ülkemiz, karşılıklı ekonomik bağların istikrar ve refah düzeyi üzerindeki olumlu yansımalarını göz önünde bulundurmakta ve serbest ticaret anlaşmaları, tercihli rejimler, teşvikler ve gümrüklerin entegrasyonu gibi araçları bölgemizdeki ve ötesindeki ülkelerle ilişkilerimizde etkin biçimde kullanmaktadır. Farklı coğrafyalarda geliştirdiğimiz ekonomik ve ticari iş birliğinin sonucunda toplam 20 serbest ticaret anlaşması yürürlüğe girmiş durumdadır. Söz konusu çalışmaların da etkisiyle ihracatımız 2019'da 180 milyar dolarla rekor düzeye ulaşmış, yabancı doğrudan yatırımlar 2003-2019 döneminde kümülatif olarak 210 milyar dolara çıkmıştır.

2023 yılında 100'üncü yıl dönümünü kutlayacak olan Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politikası, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ulusal güvenliğimizi ve çıkarlarımızı teminat altında tutmaya devam ederken eş zamanlı olarak insanlığın ortak hedeflerine de artan ölçüde katkıda bulunmayı sürdürecektir.

Sözlerime son verirken Dışişleri Bakanlığımızın 2021 yılı bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Ayrıca, Sayın Bakan Yardımcımız Yavuz Selim Kıran'a da huzurlarınızda geçmiş olsun diyorum, sizleri saygıyla selamlıyorum.