| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Dışişleri Bakanlığı b) Avrupa Birliği Başkanlığı c) Türk Akreditasyon Kurumu ç) Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı d) Türkiye Ulusal Ajansı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 24 .11.2020 |
İBRAHİM AYDIN (Antalya) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli Bakanım, Bakan Yardımcılarım, saygıdeğer Komisyon üyeleri ve milletvekili arkadaşlarım, çok kıymetli bürokratlar, basınımızın seçkin temsilcileri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Evet, bugün 24 Kasım, öğretmenlerimizin gününü kutluyorum. Başta Necmettin Yılmaz ve Aybüke Yalçın öğretmenlerimiz olmak üzere tüm şehit öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum, ruhları şad olsun.
Yine bugün, 24 Kasım, Bakanımızın 64'üncü Hükûmette başladığı gün, tam 5 yıl oldu, daha öncesi de var, 62'nci Hükûmetten. Türkiye Cumhuriyeti devletinde en uzun süre görev yapmış üçüncü Bakanımız ve Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi olarak ve şahsım olarak Bakanımızı kutluyorum, saygılar sunuyorum.
Evet, öncelikle Sayın Bakanımıza Komisyonumuza yönelik kapsamlı bilgilendirmesi için şükranlarımı sunuyorum. Kendisi esasen her vesileyle Türkiye Büyük Millet Meclisini bilgilendirmeye önem veren bir şahsiyettir.
Malumunuz bu yıl coronavirüs salgını kısa sürede ekonomi, siyaset ve güvenlik gibi hayatın tüm alanlarına sirayet etti. Sayın Bakanımız hitabında ülkemizin salgın sürecinde uluslararası iş birliği ve dayanışmaya öncelik veren tutumuna ayrıntılarıyla değindi. Bu yaklaşımının girişimci ve insani dış politika anlayışımızın da bir tezahürü olduğunu anlattı. Bizler de göğsümüzü kabartan bu yaklaşımımızı ilgiyle dinledik.
Tüm insanlığa karşı eşi benzeri olmayan, küresel bir tehdit olarak ortaya çıkan coronavirüs uluslararası iş birliği ve dayanışmanın önemini ortaya çıkardı. Buradan hareketle dış politika gündemimizdeki tüm meselelerde benimsediğimiz sorumluluk sahibi, insan odaklı, vicdani ve ilkeli tutumumuzu salgın koşullarında da sergiledik. Sayın Bakanımızın da belirttiği gibi dünya çapında tüm seyahatlerin durduğu bir dönemde cumhuriyet tarihinin en kapsamlı pandemi operasyonuyla 141 ülkeden 100 bini aşkın yurttaşımızı yurda getirdik. Bu operasyonların başarısını gören bazı ülkeler kendi vatandaşlarının tahliyesi için de bizden yardım istediler. Kara gün dostu olduğumuzu bir kez daha göstererek 91 ülkeden 37.682 yabancının tahliyesine de destek olduk, bize de yakışan budur.
Küresel bir illet olarak ortaya çıkan salgınla, yine küresel düzeyde el birliği içinde mücadele etmek için tıbbi yardım talebinde bulunan ülkelere de dost elimizi uzattık. Bu çerçevede bağış, nakdi yardım, ihracat, satın alma izinleri şeklinde olmak üzere toplam 158 ülkeden tıbbi malzeme yardım talebi aldık, "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." düsturuyla hareket ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla ve Hazreti Mevlâna'nın "Ümitsizliğin ardında nice ümitler var, karanlığın ardında nice güneşler var." sözlerinin yazılı olduğu kolilerle yardım ettiğimiz ülke sayısı 156'ya ulaştı. Uluslararası kuruluşlar da Hükûmetimizden yardım talebinde bulundular. 19'u uluslararası kuruluşa bağlı organın ülkemizden, satın alma ve nakdi bağış olmak üzere, tıbbi malzeme yardımı talebini de tamamen veya kısmen karşıladık, ne kadar gurur duysak az.
Dışişleri Bakanlığının ve Bakanlık bünyesinde kurulan Destek ve Koordinasyon Merkezinin emekleri takdire şayandır. Buradan burada bulunamayan Bakan Yardımcımız Yavuz Selim Kıran Bey'e hem geçmiş olsun diyorum hem de büyük katkılarından dolayı, ekibiyle beraber, çalışmalarından dolayı teşekkür etmek istiyorum.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; benim de yüce Meclisimizde temsil etmekten onur duyduğum Antalya bu süreçten en fazla etkilenen illerimizden biri oldu. Bu konuda Dışişleri Bakanlığınca atılan adımlara müteşekkiriz. Sayın Bakanımızın öncülüğünde, Kültür ve Turizm ve Sağlık Bakanlıklarımızla da iş birliği hâlinde Dışişleri Bakanlığımızca salgının başından bu yana yürütülen turizm diplomasisi çabalarının da katkısıyla 94 ülkeyle karşılıklı uçuşlar yeniden başladı. Çok sayıda ülke Türkiye'yi güvenli koridor kapsamına aldı. Rus ve Ukraynalı turistler yeniden ülkemizi ziyaret etmeye başladı.
Türkiye'de görev yapan 50 büyükelçi ile çok sayıda yabancı gazeteci Sayın Bakanımızın ve Sayın Kültür ve Turizm Bakanımızın davetiyle Yeniden Keşfet Tanıtım Etkinliği için Antalya'ya gelerek güvenli turizm uygulamalarımızı yerinde görmüş oldular. Tüm bu çabalar sayesinde bu sezonu olabilecek en az hasarla atlattık. Turizm sadece Antalya için değil, ülkemizin geneli için de hayati bir faaliyet alanı. Bu nedenle Dışişleri Bakanlığımızın turizmimizin gelişmesine sunduğu katkı çok önemli.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; Dışişleri Bakanlığı denilince elbette akla öncelikle yurt dışında ülkemizi gururla temsil eden, dünyanın en geniş 5 ağı arasında yer alan diplomatik temsil ağımız geliyor. Ancak Bakanlığımızın son yıllarda yurt içinde kurduğu temsilciliklerimizin faaliyetleri de göz ardı edilmemeli.
Bakanlığımızın hâlihazırda İstanbul, İzmir, Edirne, Antalya, Gaziantep, Hatay ve Diyarbakır'da olmak üzere 7 yurt içi temsilciliği var. Bu temsilcilikler de bir yandan bulundukları şehirlerin yurt dışında tanıtımı yönünde faaliyetler üstlenirken bir yandan da iş çevreleri, sivil toplum, yerel yönetimler ve üniversitelerimizin yurt dışıyla bağlantılarını kuvvetlendirmek yönünde adımlar atıyor. Örneğin Gaziantep Temsilciliği bu ilin gastronomi alanında dünyaya tanıtımına yönelik çalışmaların yanı sıra, Zeugma seramiklerinin zamanında kaçırıldıkları ABD'den ülkemize iadesi sürecinde de önemli katkılar sağladı. Hatay Temsilciliği ülkemizde geçici korum altında bulunan Suriyelilerin uyum ve entegrasyonu alanında yoğun mesai harcıyor. Ayrıca Hatay EXPO 2021 katılım sağlayacak ülke ve şehirlerin sayısının artırılması için yerel makamlarla yakın iş birliği içinde çalışıyor. Diyarbakır Temsilciliği ise hâlihazırda UNESCO Tarihî Miras Listesi'nde yer alan Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri'ne ilaveten Zerzevan Roma garnizon şehri kalıntılarının anılan listeye dâhil edilmesinde önemli rol oynadı.
Bunlara ilaveten, sınır bölgelerindeki temsilciliklerimiz sınırda yaşanan gelişmeler ve yasa dışı göçle mücadele konularında da yerel makamlarla eş güdüm sağlıyor.
İstanbul Temsilciliğimiz ise güzel İstanbul'umuzun bir dünya metropolü olarak tanıtımına, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kuruluşların merkezi hâline gelmesi çabalarına katkısı malum. Bu temsilciliklerin ülkemizin farklı yörelerinin tanıtımına, turizmine, ekonomisine günden güne artan katkılarını gözlemekten memnuniyet duyuyoruz.
Dışişleri Bakanlığımız ayrıca son yıllardan üst düzeyde diplomatik etkinlikleri sadece İstanbul ve Ankara gibi belli başlı şehirlerimizle sınırlandırmayarak diplomasiyi tüm ülke sathına yaydı.
Geçtiğimiz yıllarda çeşitli NATO toplantılarına, G-20 ve dünya sergisi EXPO gibi dünya çapında ses getiren etkinliklere ev sahipliği yapan Antalya'da salgına rağmen bu yıl da çok sayıda üst düzey toplantı düzenlendi.
Son olarak, Balkan ülkeleri arasında iş birliği geliştirmeye yönelik en kapsamlı mekanizma olan Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Dönem Başkanlığımız çerçevesinde bölge ülkelerinin de üst düzey yetkililerini 6 Kasımda Antalya'da ağırladık. Bu tür üst düzey etkinliklerin Antalya'nın ve ülkemizin tanıtımı açısından sağladığı katma değer tartışılmaz.
Bakanlığımızın sahaya ve masaya ilaveten düşünce dünyasını da şekillendirmeye yönelik çabalarını takdirle karşılıyorum. Bu çabalarda, geçtiğimiz mart ayında yapılması planlanan ancak salgın nedeniyle ertelenen Antalya Diplomasi Forumu'nun önemli rol oynayacağını düşünüyorum. Forumun kısa sürede Davos gibi, Münih Güvenlik Konferansı gibi, düşünce alanında dünyaca tanınan bir marka hâline gelerek ülkemizin görünürlüğüne katkı sağlayacağına inanıyorum.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; ülkemizin, az önce bahsettiğim etkinliklere ev sahipliği yapması, bir çekim merkezi hâline gelmesi elbette kendiliğinden olmuyor. Bunda Dışişleri Bakanlığımızın uzak coğrafyalarla, Asya, Afrika ve Latin Amerika'ya yönelik açılım politikalarının etkisi yadsınamaz. Bu açılımlardan geçtiğimiz yıl Sayın Bakanımızın ilan ettiği "Yeniden Asya" girişimini özellikle önemsiyorum. Yeniden Asya girişimiyle katma değeri yüksek, ileri teknoloji içeren ve turizm, finans ile savunma sanayi sektörleri altyapı, ulaştırma, lojistik ve enerji projeleri başta olmak üzere Asya ülkeleriyle karşılıklı yarar temelinde ortaklıklar kurulması amaçlanıyor.
Bölgesel ve çok taraflı Asya platformlarındaki etkin konumumuzun, girişimci ve insani dış politikamızdaki hedeflerimizin ileriye götürülmesine katkıda bulunacağını düşünüyorum. Kıta ülkeleriyle ilişkilerimizin gerçek potansiyeline kavuşmasını sağlayacak bu girişim kapsamında, Dışişleri Bakanlığının attığı adımları da yakından takip ediyorum. Girişim kapsamında, bugüne kadar önemli çalışmalara imza atıldı. Bunlardan bazıları ilgili kurum ve kuruluşlarımızın katkılarıyla uygulama mekanizmalarının oluşturulması, özel sektör çatı kuruluşları ve akademik çevrelerle temas ve etkinlikler gerçekleştirmesi ve bölge ülkelerindeki büyükelçiliklerimizce ikişer yıllık eylem planı taslakları hazırlaması oldu.
Asya'nın dünyanın ekonomik ağırlık merkezi olacağını görüyoruz. Bölge daha önce görülmemiş bir hızla büyüyor. Önümüzdeki on yılda küresel büyümenin yaklaşık üçte 2'sini sağlayacak. On beş yıl içinde ise dünyanın en büyük 5 ekonomisinin 4'üne muhtemelen ev sahipliği yapacak. 2030'a kadar da küresel ekonomik üretimin yarısından fazlasına katkıda bulunan bu ekonomik güç merkezi olacak. Bu süreçte kıtanın en büyük ihtiyacı ise doğu- batı ekseninde küresel pazarlara erişim olacak. Biz de 2002'den beri aralıksız yaptığımız altyapı yatırımlarıyla ülkemizin ticaret hatları için en elverişli rota olmasını sağladık. Artık Çin'den buraya kadar İstanbul Boğazı'nın altından geçerek ulaşmak mümkün. Tüm bunlar, bu açılımın ne kadar zamanlı olduğunun göstergesi. Bu girişimle kıtayla olan ilişkilerimize yeni bir dinamizm gelecek. Kıtadaki etkinliğimiz son yıllarda ivme kazanan Asya politikalarımızın etkisiyle daha da güçlenecek. Bu coğrafyayla tarihî, kültürel bağlarımız ve gelişen ekonomimizle bölge ülkeleri için daha da önemli ortak konumuna geleceğiz.
Çin Halk Cumhuriyeti'yle ilişkilerimizin muhtelif alanlarda geliştiğini görüyoruz. Aleyhimize olan ticaret açığının azaltılması ve ihracat kalemlerimizin çeşitlendirilmesi için ciddi çabalar var. Çin'e ihracatımızın arttırılması için yoğun mesai devam ediyor. Bu itibarla özellikle tarım ürünlerimizin Çin pazarına daha fazla girmesi için teknik çalışmalar ve temaslar olduğunu biliyorum. Bu sayede 2018'de 138,7 milyon dolar olan gıda ve tarım ürünleri ihracatımız, 2019 yılında yüzde 62,5'lik bir artışla 225,4 milyon dolara ulaştı.
Bakıyoruz, bölgenin bir diğer önemli ülkesi olan Güney Kore'yle 2012'de stratejik ortaklık seviyesine yükseltilen ilişkilerimiz de pekişiyor. Japonya ve Güney Kore'yle ticaret hacmimizin arttırılmasına yönelik çabalar da sürüyor. Bu çerçevede Japonya'yla ekonomik ortaklık anlaşması imzalanması ve Güney Kore'yle mevcut serbest ticaret anlaşmasının revizyonu için ilgili kurumlarımızın temasları devam ediyor.
Genel olarak bölge ülkeleriyle serbest ticaret anlaşması sayımızı arttırmaya yönelik çabalarımız sürüyor. Sadece saydıklarımla değil tüm bölge ülkeleriyle ekonomik ve siyasi ilişkilerimizi geliştiriyoruz. 6 bölge ülkesiyle, Çin, Japonya, Güney Kore, Endonezya, Malezya ve Singapur'la ilişkilerimiz stratejik düzeye yükseldi. Yeni büyükelçiliklerle, Myanmar, Sri Lanka, Brunei, Kamboçya, Laos ve başkonsolosluklarla Guanco, Nagoya'yla bölgedeki temsilimiz güçlendi.
Salgın sonrası dönemde de Asya'nın yükselişinin devam edeceğini düşünüyorum. Köklü ilişkilerimizin bulunduğu bu bölgeyle ilişkilerimizin bütüncül ve uzun vadeli bir bakış açısıyla yeniden yorumlanması son derece zamanlı.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; bütün insanlığa adalet, şefkat ve merhametle yaklaşan, köklü bir büyük medeniyetin vârisi olarak dünyanın her köşesinde yükselen beklentilere imkânlarımız ölçüsünde yanıt vermemiz gerekiyor. Bu çerçevede Afrika Kıtası'yla ilişkilerimiz ve iş birliğimizin geliştirilmesi de önemli. Burada hedef kıtanın barış ve istikrarıyla ekonomik ve sosyal kalkınmasına katkıda bulunmak. Stratejik ve uzun vadeli vizyonumuz bunu gerektiriyor. Bölgeye sömürgeci gözüyle bakan ülkelerden değiliz, olmayacağız. Kıtayla ilişkilerimizin güçlendirilmesi için tüm Afrika ülkelerinde temsilciliklerimizin açılması önemli bir gelişme. 2002 yılında sadece 12 büyükelçiliğimiz bulanan Afrika'da, faaliyet gösteren büyükelçi sayımız 42'ye yükseldi. 2008 yılının başında 10 olan Ankara'daki Afrika büyükelçilikleri sayısı ise son olarak Sierra Leone'nın Ankara büyükelçiliğini açmasıyla 36 ulaştı, bu durum bile tek başına dış politikadaki başarılarımızın çekim gücünün bir yansıması.
Afrika ülkeleriyle son yıllarda gelişen ilişkilerimiz Sayın Bakanımızın da belirttiği gibi gerçekten bir başarı öyküsü. Afrika'ya açılım politikası süreci bugün başarıyla tamamlandı ve ticaret hacminden siyasi diyalog mekanizmalarına, eğitim faaliyetlerinden ekonomik yatırımlara kadar birçok alanda hızla ilerleme sağlandı.
Bayrak taşıyıcımız Türk Hava Yollarının, Afrika ülkeleriyle ulaşım olanakları geliştirmek, iş insanlarının birbirleriyle temaslarını kolaylaştırmak, Türkiye'nin Afrika halklarının dünyaya ulaşımında bir kavşak noktası olmasını temin etmek ve halklar arasındaki bağlantıların güçlendirilmesini sağlamak amacıyla Afrika uçuşlarının sayısını artırması da önemli. Salgın öncesi kıtadaki sefer sayısında 40 ülkede 60 noktaya ulaşan Türk Hava Yolları, seyahat yasaklarının kalkmasıyla inşallah uçuş sayısını tedricen yine artıracak. Başta, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı, AFAD, Kızılay, Diyanet İşleri Başkanlığı, Sağlık Bakanlığımız ve sivil toplum kuruluşlarımız olmak üzere, Afrika'nın hemen her noktasında ülkemizin kurum ve kuruluşları tarafından faaliyetler sürdürülüyor. Afrika ülkeleriyle ikili düzeydeki ilişkilerimize ilaveten Afrika Birliğiyle ilişkilerimiz de her geçen gün artarak güçleniyor ve kurumsallaşıyor. Üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklığı Zirvesi'nin de inşallah Sayın Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde, 2021 yılında yapıldığına şahit olacağız.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; son günlerde dış politikada ülkemizin yalnızlaştığına dair eleştiriler nedense yeniden tedavüle sokuldu. Esasen, Türkiye, ne zaman dış politikada millî çıkarlarını gözeterek gerekli adımları bağımsız bir şekilde atsa bu tür iddiaların ortaya atıldığını biliyoruz. Darbelere karşı çıktığımızda, Suriye'de ve Libya'da insanlık kıyımlarının önüne geçtiğimizde, tarihin doğru tarafında, haklının ve mazlumun yanında durduğumuzda, Azerbaycan'a haklı davasında destek verdiğimizde, Doğu Akdeniz'de ülkemizin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin çıkarlarını kararlılıkla savunduğumuzda bu eleştirilerinin sesinin daha çok yükseldiğini biliyoruz, bunu bildiğimiz için bunları haklı ve temelli bulmuyoruz. Zira, girişimci ve insani Türk dış politikasının ilkeli tutumuyla tüm dünyada takdirle karşılandığına şahit oluyoruz. Uluslararası kamuoyunda her adımımız dikkatle izlenir hâle geldi, uluslararası örgütlerdeki etkin rolümüz sadece 2020 yılında 7 farklı örgütle yürüttüğümüz dönem başkanlıkları, 26 ülkeyle yüksek düzeyli stratejik iş birliği süreci kurmamız, merkezinde yer aldığımız coğrafyada barış ve istikrara katkı amacıyla hayata geçirdiğimiz 14 iş birliği süreci ve tüm coğrafyalarla ilişkilerimizi geliştirerek dünyanın en geniş beşinci diplomatik ağını kurmamız ülkemizin uluslararası itibarının birer göstergesidir. Biz, 248 temsilciliğimizle dünyanın dört bir köşesinde bayrağımızı dalgalandırırken, ülkemiz de diğer ülkeler için bir çekim merkezi hâline geldi. Ülkemizdeki yabancı temsilciliklerin sayısı son yirmi yılda neredeyse iki katına çıkması boşuna değil. Ülkemizi yalnız kalmakla itham edenler bu gerçekleri görmezden gelmeye devam etseler de bizi doğru bildiğimiz yoldan çeviremeyecekler. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğine 2023 hedeflerimize doğru emin adımlarla ilerlerken, ülkemizin güvenliğini ve ulusal çıkarlarımızı ne pahasına olursa olsun savunmaya devam edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle, özverili mesaisiyle hepimizin göğsünü kabartan Dışişleri Bakanlığının millî meselelerde parti ayrımı yapmaksızın birlikte hareket etmesinin öneminin altını çiziyorum.
Tekrar, 2021 yılı Dışişleri Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
Saygılar sunuyorum.