| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a)Çevre ve Şehircilik Bakanlığı b)Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 20 .11.2020 |
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, çok Değerli Bakanım, çok değerli milletvekilleri, çok Değerli Bakan Yardımcılarımız, çok değerli bürokratlarımız ve saygıdeğer basın mensupları; ben de 2021 yılının Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, elbette ki Parlamento bünyesinde herkes istediği şekilde konuşabilir, bunda hiçbir beis yoktur; bunu özellikle belirteyim ama biz konuştuğumuz zaman -tabii belli cümleler dâhilinde- bu cümlelerimizin özellikle tarihe tanıklık ettiğini de düşünmemiz lazım. Herkesin başkasına taş attığı, kendi durduğu yeri ise dokunulmaz kıldığı bir zeminde hiçbir konu sağlıklı bir biçimde değerlendirilemez, konuşulamaz. Bu, genelde bir vakıa, bir tespittir. Dolayısıyla, bu tespit üzerinde de bir iki hususu belirtmek istiyorum.
Şimdi, Komisyondaki arkadaşlarımızın -tabii bunlar hem milletvekili hem biliyorsunuz, bu Komisyon ihtisas komisyonu, aynı şekilde bir rol model- konuştuğu zaman cümlelerimize daha dikkat etmesi ve bu cümleler karşısında da gerçekten karşıdaki bir insanın değer yargısını nasıl tahrip ettiğimizi de bilmemiz lazım.
Şimdi, arkadaşınız Çevre ve Şehircilik Bakanı burada sunumlarını yaptığı zaman şunu söyledi, dedi ki Sayın Bakanımızı -bana göre çok üslupsuz ve çok nahoş bir şekliyle- istifaya davet etti. Eleştirebilir misiniz? Elbette ki eleştirebilirsiniz, zaten eleştiriyorsunuz. Şimdi tutanakları aldım, baktım; diyor ki: "Ben sizi eleştireceğim." Eyvallah, eleştirebilirsiniz. "Eleştiriyi hak ediyorsunuz." Hepimiz insanız; milletvekili de eleştirilebilir, odacı da eleştirilebilir, bakan da eleştirilebilir, başbakan da eleştirilebilir, cumhurbaşkanı da eleştirilebilir, herkes eleştirilir. Hatta Sayın Cumhurbaşkanımız çok büyük bir alicenaplık gösterirken, kendi makamında, kendi canlı yayınında "Biz şunda hata yaptık." dedi. Bunu herkes söyler, bunu söylemek bir erdemliliktir, bunu söylemek toplumun önderliğidir, bunlar doğru olan şeylerdir. Şunu söylediler: "Sunumunuz rant bakanlığı gibi." Bu sizin cümleleriniz, bu sizin kanaatiniz, bu sizin görüşleriniz. Başka ne var? "Kaz Dağları, TOKİ, küresel ısınma, ekolojik yıkımdan dolayı göç başlamış, kitlesel göçle karşı karşıyayız..." Elbette ki herkes cümlelerini söyler, ona bir şey söylemiyorum ama hani bir de işin gerçek tarafı var. Şimdi, ekolojik çalışmaya baktığınızda, ilk kez AK PARTİ hükûmetleri döneminde, 2019 yılında yanlış hatırlamıyorsam başlandı; Sayın Bakanımız büyük ihtimalle kendi sunumlarında buna değinirler. Şu anda da yanlış hatırlamıyorsam, Bakanlık Merkez Teşkilatı ile Hacettepe Üniversitesi arasında bir protokol var, 2020 sonu itibarıyla da başlanıyor ve artı, bununla ilgili olarak 20 tane il de bu kıstasa dâhil ediliyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, hani keşke şunu yapsak -biz milletvekiliyiz, ben demin de söyledim, milletvekilleri toplumda rol modeldir- bu cümleleri konuşmadan önce ilgili Bakanlık birimlerine bir sorun "Ya, sizin bunlarla ilgili ne gibi çalışmalarınız var?" diye. Artı, Google'a sorun: "Google'da acaba Bakanlık merkez teşkilatının bu çalışmalarla ilgili neleri var, neler yapabiliyor?"
Yine şöyle bir konuya değinildi, denildi ki: "Elektrikli arabalar konusunda düşünün, bir Tesla şirketi bile 200 milyar dolarlık bir değere ulaşmış, bizim bulacağımızın gazın 20 katı bir değere ulaşmış." Doğru mu? Doğrudur. "Peki niye? Bir hikâye yaratamamışız, bizim bir hikâyemiz yok." denildi.
Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonun çok değerli üyeleri, hatırlarsanız, Kültür ve Turizm Bakanlığımızdan bir randevu aldık, hep birlikte gittik.
Bülent Ağabey, doğru mu, beraber gittik oraya?
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Evet.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Şimdi, orada Sayın Bakan turizmle ilgili bir şeyler açıkladı. Tabii, ben de özellikle Ağrı'da, il bazında, Göbeklitepe'de olduğu gibi, 2020 veya 2021 yılının Ağrı İshak Paşa Yılı olması ricasında bulunmuştum. Bana şunu söyledi, dedi ki: "Ya, Ağrı'ya bizim yeni bir hikâye yazmamız lazım." "Çok haklısınız." dedim. Şimdi, sayın vekilimiz dedi ki: "Ya, bizim bir hikâyemiz yok." Ya değerli arkadaşlar, bizim altı yüz yıl bu dünyaya hükmetmiş bir devletimiz var, Osmanlı'nın biz küllerinden -cumhuriyet- doğmuşuz, Atatürk, Gazi Mustafa Kemal Paşa bizi yeniden bir devlet yaptı. Bizim zaten böyle bir hikâyemiz var ama bizim en büyük hikâyemizi inkıtaya uğratan nedir biliyor musunuz? Terördür. İnanın, eğer terör olmasa var ya... Bakın, ben bunu her seferinde söylerim; hepimiz Türkiye Cumhuriyeti devletinin milletvekilleriyiz, 600 milletvekiliyiz, 81 ille müteşekkiliz ama şunu unutmayalım: Bizim bu topraklardan başka gidebilecek hiçbir toprağımız yok. Bizim hikâyemiz burada başlıyor. Eğer şimdiye kadar teröre verilen destek -yaklaşık olarak bu devlet kırkı yıldır terörle uğraşıyor- olmasaydı var ya, bizim müthiş hikâyelerimiz olurdu. Biz bu hikâyeleri getiriyoruz, getiriyoruz, değerli arkadaşlar, Meclisin içerisinde sanki bir kavmiyetçilik varmış gibi onu bir kenara sığdırıyoruz, ondan sonra burada Bakana, Bakanlığa saldırıyoruz "Siz şunu yapmadınız, bunu yapmadınız" Ya ben bunların doğru olduğunu zannetmiyorum.
Şimdi, şunu söyleyeyim: Hani biraz önce, Diyarbakır Sur dedi arkadaşlar. Yani bu devlet gidip oradaki hendek ve çukuru kazmadı veya orada yaşayan insanlar gidip de Sur'un içerisindeki yerleri gerçekten onlar kazmadılar. Ormanları bizim insanlarımız, mütedeyyin insanlarımız gidip yakmadı, köylü yakmadı. Doğu Anadolu veya Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne giden -yatırımları- araçları mütedeyyin insanlarımız yakmadı veya oraya giden işçileri bizim kendi insanımız öldürmedi. O bölgeye işte Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ihale yapıyor, iş adamı gitmek istemiyor, korkuyor: "Acaba alayım mı almayayım mı? Alsam oradaki insanlarla nasıl bir ortaklık yapabilirim?" Bizim her şeyden önce kendi vicdanımızdaki hikâyeyi dinlememiz lazım. Biz bunları dinlemediğimiz sürece, biz bunları galebe çalmadığımız sürece biz devleti ne kadar eleştirirsek eleştirelim bunun bir anlamı yok. Bir gün Sayın Bakan gider, öbür gün başka birisi gelir ama şudur: Bu devlet ilelebet kalacaktır; bunu herkes böyle bile, bunu özellikle söylemek istiyorum.
Yine, hani biraz önce özellikle Sur'la ilgili bir açıklama yaptım, bunların bütününü göstermeyeyim. Bakın değerli arkadaşlar, Sur'un devlet tarafından yapılan şu andaki durumu bu. Necdet Bey, sen bölge milletvekilisin, -Garo Bey, Bülent Ağabeyle konuşuyor ama- dolayısıyla şu andaki durumu bu.
Şudur: Devletin eleştirilebilecek yanları varsa biz bunu eleştiririz ama devletin artıları da varsa, bizim bu artıları söylememiz lazım.
Yine, dediler ki: "Ya, hatırayı yok ediyor, hafızayı yok ediyor, tabut evde yaşıyorlar, TOKİ evlerine psikolog girer." Değerli kardeşlerim bakın, benim ikinci dönem milletvekilliliğim, daha önceki dönemde de Hasip Kaplanlar vardı yani özellikle, bizim Plan Bütçede vardı, biz o zaman da konuşurduk. İnanın, bunu bütün samimiyetimle söylüyorum, AK PARTİ hükûmetlerinden önce o bölgelerde yatırım yoktu ama şu anda oluk oluk o bölgelere para geliyor, yatırım geliyor. Ha, şunu söyleyebilirsiniz: "Yeterli değil." Evet, elbette ki yeterli değil ama şu var: Devletin de bir imkânı ve bir ölçütü var. Devlet, bu imkânları ölçütünde düşünün ki 7 coğrafi bölgeye bunu pay ediyor ama şu var: Bizim bölgelerimiz geçmişte o kadar dezavantajlıydı ki ama şu anda kendi farklı bölgelerimize göre çok avantajlı bir duruma geldik.
Ben daha önceki konuşmalarımda da yanlış hatırlamıyorsam bir kere söyledim, bakın, köy yollarında, kara yollarında, sıcak asfaltta biz şu anda Türkiye'de 1'inci konumdayız. Yani Sayın Bakanımız Konyalı; bakın biz onlardan daha öteyiz, Bakan Yardımcılarımızdan Karadenizli olanlar var, milletvekillerinde Karadenizli olanlar var.
Bakın, 2007 yılına kadar Ağrı'da üniversite yoktu. Bizim, şu anda 14.900 civarında öğrencimiz var. Bir havaalanımız vardı, inanın, pisti yetmiyordu. 2015'te, havaalanını işte, Sayın Cumhurbaşkanımız o tarihte gelip açtılar.
Dolayısıyla şudur: Biz, hani, bazı şeyleri eleştirebilir miyiz? Elbette ki eleştireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Çelebi, lütfen tamamlayınız, süreniz bitti.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Bir şey daha söyleyeyim Başkanım.
Bakın, bizim dönemimizde yapılan sosyal konut sayısı 975 bin; bizden, AK PARTİ hükûmetlerinden önce, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yapılan 40 bin. Demin de söyledim, elbette ki bu devletin eleştirilebilecek yanları olacaktır ama şunu da söyleyeyim: Değerli milletvekillerimiz, bu devletin, bu hükûmetlerin bana göre en büyük özelliklerinden bir tanesi, gecekonduyu önlemesi. Bakın, siz, çoğunuz Ankara merkezde yaşıyorsunuz -bir gün gidin- eski Mamak tarafına gittiğinizde, AK PARTİ hükûmetleri dönemine, 2007 yıllarına kadar her taraf gecekonduydu, Altındağ'a gittiğinizde yine öyleydi ama şu var...
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Çelebi, lütfen tamamlar mısınız?
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Düşünün ki bu devlet elinden geleni yapıyor; bu sene pandemiye rağmen inanılmaz derecede bir yatırım yaptı. Bütün ülkelerin ekonomilerinde yüzde 40'a yakın bir küçülme görülürken, pandemiye rağmen bu devlet artı koydu. Dolayısıyla, bizim özellikle bunları da söylememiz lazım.
Değerli Başkanım, şunu da arz edeyim ondan sonra...
OTURUM BAŞKAN ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ediyorum Sayın Çelebi. Süreyi çok aştınız; lütfen.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Peki, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın bütçesinin, 2021 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, bu vesileyle hepinize saygılarımı arz ediyorum.
Teşekkür ederim.