| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a)Sağlık Bakanlığı b)Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c)Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 18 .11.2020 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Bakanım, saygıdeğer Komisyon üyeleri, Değerli Bakan Yardımcıları, bürokratlar, basın mensupları; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, sunumunuz için teşekkür ediyor, salgın sürecinde Türkiye'nin her yöresinde üstün bir adanmışlıkla görev yapan, kahramanca mücadele eden doktorlarımıza, hemşirelerimize, diğer sağlık personelimize ve tüm Bakanlık çalışanlarına şahsınızda şükran duygularımızla birlikte takdir ve teşekkürlerimizi iletiyoruz. Hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımıza Allah'tan rahmet, tedavi görenlere acil şifalar diliyoruz. Güvenimizin ve desteğimizin tam olduğunu bu vesileyle bir kez daha belirtmek istiyorum.
2020 yılında 58,8 milyar lira olan Bakanlığınız bütçe başlangıç ödeneği 2021 yılında yüzde 32 oranında artırılarak 77,6 milyar liraya çıkarılmıştır. Bakanlığın merkezi yönetim bütçe içindeki payı yüzde 6'dır. Sağlık sektörü yatırımları bir önceki yıla göre yüzde 73 oranında artırılarak 20,1 milyar liraya yükseltilmiştir. Söz konusu rakamın 18,5 milyar lirasının Sağlık Bakanlığı, 1,6 milyar lirasının ise üniversiteler için ayrılması öngörülmüştür. Anayasa'nın 56'ncı maddesi "Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir." hükmünü amirdir. Sağlık hizmetlerinin etkili, verimli ve hakkaniyete uygun bir şekilde organize edilmesi, finansmanının sağlanması ve sunulması devletin sorumluluğundadır. Günümüzde, sağlık, bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam iyilik durumu olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım çerçevesinde sağlık politikalarındaki öncelikler seti de yıllar itibarıyla değişiklik göstermektedir. Bu çerçevede hastalıkla gelişen bir tedavi sürecinin yerine koruyucu, önleyici sağlığın geliştirilmesi, erken teşhis ve tedavi yöntemleriyle kişilerin yaşam sürelerinin ve kalitelerinin artırılması benimsenmektedir.
Sağlığın çok sektörlü olarak ele alınması diğer sektörel politikaların odağında giderek daha fazla yer bulması ekonomik ve sosyal kalkınma ile sağlık arasındaki ilişkinin tahmin edilenden daha güçlü olduğunu ortaya koymuştur. Önceleri, belirli bir ekonomik gelişmişlik seviyesini yakalamanın sağlık üzerindeki olumlu etkileri ön plana çıkarken -bir başka ifadeyle nedensellik ilişkisinin kalkınmadan sağlığa doğru olduğu düşünülürken- artık kalkınma ve daha iyi sağlığın birbirini karşılıklı olarak pozitif etkilediği ortaya konmuştur.
Ülkemizde, sağlık alanında fiziki ve teknolojik altyapı, insan kaynağı, hizmete erişim ve hizmet kalitesinde sağlanan iyileşmeler neticesinde sağlık hizmet sunumunda ve halk sağlığının korunmasında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Sürdürülebilir bir ekonomik ve sosyal kalkınmanın en temel gereklerinden birisi toplumların sahip oldukları nitelikli beşerî sermaye seviyesidir. Sağlık şüphesiz, eğitimle beraber beşerî sermaye oluşumunda en önemli unsurlardandır.
Değerli Komisyon üyeleri, dünya kamuoyu Çin'un Wuhan kentinde solunum yollarını etkileyen ve sebebi bilinmeyen bir hastalığın baş gösterdiğinin Dünya Sağlık Örgütüne rapor edilmesiyle yeni tip coronavirüsün neden olduğu hastalıktan haberdar oldu. İlk günlerde yerel bir sorun olduğu zannedilmiş olsa da ocak ayı başından sonra geçen sürede virüsün çok hızlı bir şekilde yayıldığına ve kısa sürede tüm dünyada yıpratıcı etkilerini hissettirdiğine şahit olundu.
Dünya Sağlık Örgütünün "Covid-19" adını verdiği hastalığın küresel salgına dönüştüğünü ilan etmesiyle birlikte karşılaşılan sorunun tahmin edilenden çok daha ciddi olduğu idrak edilmeye başlandı. Covid-19'un sağlık başta olmak üzere hayatın her alanında sorunları tetiklemesi karşısında harekete geçmek zorunda kalan devletlerin salgınla mücadele kapsamında almış olduğu tedbirler salgının yarattığı tahribatı sınırlandırmışsa da henüz durduramamıştır. Güçlü ekonomilere sahip olmalarına rağmen, ABD ve Avrupa ülkelerinde salgın nedeniyle başta sağlık sistemleri olmak üzere birçok devlet fonksiyonunda aksamaların yaşanması ve yetersizliklerin baş göstermesi neticesinde sistemsel sorgulamalar yaşanmıştır. Salgınla birlikte güçlü devlet olgusunun da gündemde daha fazla yer edindiği görüldü. Özellikle güçlü ekonomiye sahip bazı ülkelerin salgınla mücadele yönetimi bakımından gösterdikleri zayıf performans dikkate alındığında; gücün ne olduğu, kimin gelişmiş olduğu veya gücün ve gelişmişliğin nasıl ölçülebileceği hususları da tartışmaya açıldı. Toplumsal dayanışmanın insan sağlığına ve güvenliğine yapılan yatırımların öneminin ortaya çıktığı bu süreçte Türkiye sağlık altyapısı, sosyal güvenlik sistemi, fiziki ve beşerî kapasitesi, etkili yönetim şekli, sevk ve idare yeteneği, insan merkezli medeniyet tasavvuru ve buna uygun politikalarıyla dünyada bu sürecin öne çıkan ülkelerinden biri oldu. Şüphesiz, millet ve devlet olarak daha güçlü olabildiğimiz ölçüde önemli sorunlar karşısında daha dayanıklı bir toplum ve ülke olacak, yeni krizleri dayanışma içerisinde atlatmamız çok daha kolay hâle gelecektir. Nitekim, salgın devlet-millet kenetlenmesinin bu tür sorunlarla mücadelede hayati bir rol oynadığı gerçeğini de açıkça göstermiştir.
Güncel, güvenilir ve doğru bilgiye ulaşmak salgın sürecinde en önemli ve kritik noktalardan biri olmuştur. Özellikle sosyal medya ve internet aracılığıyla dolaşıma sokulan yalan haberlerin oluşturduğu dezenformasyon Covid-19'la mücadele sürecinde en çok zarar veren hususlardan biri olmuştur. Bu süreçte, vatandaşın güvenilir veriyle bilgilendirilmesi, resmî kurum ve kuruluşların şeffaf, hızlı ve güvenilir bilgilendirme için sağlık sisteminin otomasyon verilerinden temin edilen bilginin paylaşılması önemli olmuştur. Böylece toplumsal panik ve güvensizlik yerine, sağlıklı bilgi ile gerçekçi önlem ve teşvikler konusunda bireyin bilgi ve donanıma sahip olması daha kolay sağlanmıştır. Ne yazık ki, özellikle medya yoluyla kamuoyunun takip ettiği programlara dâhil olan yorumcular, uzmanlık alanları olmadığı hâlde yaptıkları hatalı değerlendirmelerle kamuoyunu yanıltmışlardır. Bunlar vatandaşlarımızın umutsuzluğa düşmesine ve devletin kurumlarına güvensizliğe neden olmakta, kaos ve karmaşa çıkarmak için çabalayanlara fırsat yaratmaktadır.
Pandemi süreç yönetimi teşhis, tedavi, izleme, yeni tıbbi ürürler ve yöntemler geliştirmeyi de kapsayan; uluslararası ilişkiler ile ülkelerin güvenliğinden ekonomisine, halkla ilişkilerden sağlık yönetimine birçok iç içe geçmiş farklı bilim alanlarının etkileşimiyle özenle yürütülmesi gereken kritik bir süreçtir. Salgın hastalıklarla ilk olarak hekimler, özellikle de aile hekimleri ve acil servis uzmanları karşılaştığından salgınların erken fark edilmesinde bu hekimlerin rolü çok önemlidir.
Ülkemiz, Covid-19'la ilgili olarak dünyada en erken önlem alan ülkelerden biri olmuştur. Türkiye, hastalık ortaya çıkar çıkmaz engelleyici tedbirleri sıkı bir şekilde almaya dikkat ve titizlikle özen göstermiştir. 6 Ocak 2020'de Sağlık Bakanlığı bünyesinde bir operasyon merkezi kurulmuş, 10 Ocak 2020'de de Bilim Kurulu teşekkül ettirilerek gelişmeler yakın takibe alınmıştır. Hiçbir ihmale, hiçbir gevşekliğe, hiçbir duyarsızlığa müsaade edilmemiştir. Sağlık Bakanlığı, süreci etkin ve başarılı bir şekilde yönetmiş ve kamuoyu mücadeleyle ilgili doğru bilgilerle aydınlatılmıştır. Devlet, tüm kurum ve kuruluşlarıyla seferber edilmiştir. Bu bağlamda, ülkemizde kaynağın bulunması, hastalığın bildirilmesi, kesin tanı, hastaların tedavisi, izolasyon, taşıyıcı araması gibi kaynağa yönelik önlemler; çevre koşullarının düzeltilmesi, yiyecek ve içecek maddelerinin denetimi, sağlık eğitimi, kişisel temizlik, koruyucu ekipman kullanımı, nüfus hareketlerini kısıtlamak gibi bulaşma yoluna yönelik önlemler; karantina ve gözlem gibi sağlam kişiye yönelik önlemler alınmıştır ve alınmaya devam edilmektedir.
Ülkemiz, şu ana kadar salgınla mücadele performansında birçok ülkeden müspet anlamda ayrışmıştır. Sağlık altyapımızın güçlü olması ve organizasyonel yönetimin başarılı bir şekilde uygulanması başarı öyküsünün detayları olarak göze çarpmaktadır. Ayrıca, hızlı karar alma, etkin yönlendirme, esnek üretim kapasitesi ve teşebbüs kabiliyeti sayesinde de ortaya çıkan birçok ihtiyaç kısa sürede üretilerek hizmete sunulmuştur. Bu sürece kamu başaktörü olarak çok güçlü bir katkı sunmuştur. Solunum cihazı gibi millî güvenlimizin söz konusu olduğu ürünlerde ithalata dayanmayan üretim yapıları, tedarik zincirlerinin güvenliği, gıda başta olmak üzere tüketim ihtiyaçlarının zamanında karşılanması gibi birçok faktörde kurumlar arasında etkili bir koordinasyon sağlanmış, vatandaşımız mağdur edilmemiştir.
Sayın Bakanım, değerli Komisyon üyeleri; doktor, diş hekimi, hemşire, ebe ve diğer sağlık personeli sayısında önemli artışlar olmuş olmakla birlikte sunumunuzda ve Cumhurbaşkanlığı yıllık programında da ifade edildiği gibi özellikle bazı alanlardaki sağlık personeli açığının giderilmesine yönelik çalışmaların devam etmesi gerekmektedir.
Anne ve bebek sağlığına yönelik hizmetlerdeki iyileşmeler sonucunda, anne ve bebek ölümlerindeki azalma sağlık alanındaki önemli gelişmelerdendir.
Giderek yaygınlaşan evde ve palyatif bakım hizmetleri son derece önemli bir hizmet, başarılı bir uygulamadır.
Hasta yatak kapasitesi ve hasta yataklarının niteliği açısından sağlık hizmet altyapısı iyileştirilmiştir. Sağlık altyapısının iyileştirilmesi ve hizmete erişimin kolaylaştırılması toplam hastane müracaat sayısının artışında etkili olmuş, 2015 yılında 8,4 olan kişi başı hekime müracaat oranı 2019 yılında 9,8'e yükselmiştir.
Nitelikli yatakların toplam yataklar içerisindeki oranı toplamda 2018 yılında yüzde 71,9 iken 2019'da 74,7'ye yükselmiştir.
İlaç tüketimi son yıllarda önemli ölçüde artmıştır. İlaç ve sağlık harcamalarındaki artışın kişilerin sağlık durumlarına olumlu etkisi, sayısal çalışmalarla da ortaya konulmuştur. Bununla birlikte ila harcamalarının kontrol altına alınması ve gereksiz ilaç kullanımının önüne geçilmesi de önemli hâle gelmiştir. Gereksiz ilaç tüketiminin sadece ilaç harcamalarını artırmakla kalmayıp, ilaç yan etkileri üzerinden sağlık kaybına da yol açtığı, ilaçlara karşı direncin yoğun kullanım sonucu arttığı ifade edilmektedir. Bu söylentiler toplumda kimi zaman ilaç kullanımıyla ilgili defansif bir durumun oluşmasına da sebep olmaktadır. Bu nedenle hekim tavsiyesine uymanın, sadece Sağlık Bakanlığı açıklamalarına itibar etmenin önemi yönündeki farkındalığın artırılması oldukça önemli hâle gelmektedir.
Değerli Komisyon üyeleri, biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak yaşam kalitesini ve yaşama sevincini geliştiren, insan ömrünü uzatan, vatandaşın ve hizmet sunanların memnuniyetini esas alan, hayatı anlamlı ve dengeli kılan bir sağlık sistemi tesis edilmesini istiyoruz. Sağlıkta tüm karar alma ve icra mekanizmalarında koruyucu ve önleyici hekimliği ön planda tutan bir anlayışla, ilgili tüm tarafların katılım, katkı ve memnuniyetlerinin esas olmasını arzuluyoruz.
Sağlık hizmetlerinde sürekliliği ve erişilebilirliği sağlamak amacıyla sağlık insan gücünün ülke genelinde dengeli dağılımını temin edecek bir istihdam ve ücret politikasının uygulanmasını gerekli görüyoruz.
Hastanelerde hasta yatağı, donanım ve insan gücü kapasitesinden daha iyi yararlanılması, hasta taleplerinin zamanında karşılanması ve hizmet bekleme süresinin asgari düzeye indirilmesi için tam gün, tam kapasite çalışma sağlanmasını, bu kapsamda hizmet veren personelin özlük haklarının da buna göre tanzim edilmesini önemli buluyoruz.
Ülkemizin sağlık turizmi yönünden cazibe merkezi hâline gelmesini arzu ediyoruz.
Madde bağımlılığıyla mücadelenin etkinleştirilmesini, bunların tedavi için tüm psikiyatri klinikleri içinde ayrı bir birim açılmasını öneriyoruz.
Aşı ve ilaç çalışmalarının bir an önce neticeye ulaşıp hizmete sunulmasını bekliyoruz.
Vaka sayısında meydana gelen artış nedeniyle vatandaşlarımızın duyduğu kaygının giderilmesini umut ediyoruz.
Bir başka önemli konu olan sağlık çalışanlarımıza yönelik şiddetin tamamen ortadan kalkmasını gerekli görüyoruz. Sağlık çalışanlarımıza yönelik şiddet asla kabulü mümkün olmayan bir durumdur ve bu vakaları şiddetle lanetliyoruz. Şifa dağıtan kardeşlerimize saldıran her kim olursa olsun en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Nitekim 17/4/2020 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7243 sayılı Kanun'la sağlık hizmeti sunumunda tüm sağlık çalışanlarına yönelik hasta veya hasta yakınlarından kaynaklanan şiddetin önlenebilmesi için gerekli yasal düzenleme yapılmış bulunmaktadır.
Bir başka konu da veteriner hekim olan bilim insanlarının bu sürece daha çok katkı vermesi, karar süreçlerinde yer alması amacıyla Sağlık Bakanlığı içinde oluşturulacak bir birim ile sağlıkta tekliğin sağlanabileceği bir yapı oluşturulmasının yararlı olacağını ifade etmeleridir, bunu da dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Yine, salgın sürecinde önemi daha da çok anlaşılan, yurt içinde ilaç, aşı, serum ve tıbbi cihaz üretimini önceleyen, bunun için uygun AR-GE iklimi yaratan, üretim süreçlerinin kamu alım politikaları ve üretim teşvikleriyle desteklendiği bütüncül bir ilaç ve tıbbi cihaz stratejisinin daha da geliştirilmesini istiyoruz.
Bilim ve teknikte yaşanan gelişmeler asırlar içinde ortaya çıkan salgın hastalıkların tedavisinde insanlığa eşsiz imkân ve fırsatlar sunmuş, öldürücü virüslerin kökü böylelikle kurutulmuştur. Koruyucu sağlık ve tedavi hizmetleriyle eş zamanlı ilerleyen ve gelişen ilaç ve aşı sektörü insanlığı pek çok hastalığın musibetinden korumuş, can kayıplarını engellemiştir. Bu konuda alınan önemli mesafeden, yapılan ilaç ve aşı çalışmalarından ve bunları dünyadaki sınırlı çalışmalarla eş zamanlı olarak gerçekleştirmiş olmaktan ülkem ve milletim adına gurur duyuyorum.
Konuşmamın sonunda verdikleri insanüstü mücadele için sağlık çalışanlarımıza, insanlığa katkı için gece gündüz çalışarak yaptıkları araştırma ve geliştirme faaliyetleri için bilim insanlarımıza, sağlığa yönelik araç gereç, malzeme ve tüm gereçlerin üretiminde gösterdikleri performans için sanayicilerimize, her an görevde olan güvenlik görevlilerimize ve gösterdiğiniz irade ve mücadele kararlılığıyla etkin sevk ve idare için size, Cumhurbaşkanımıza ve Hükûmetinize bir kez daha teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyorum.
Son olarak, sağlık çalışanlarımıza yönelik bize ulaşan talepleri de ifade etmek istiyorum. Mali ve sosyal haklarda bazı iyileştirmeler yapılmış olsa da yine bazı iyileştirmelerin yapılması, atanmamış olan sağlık ve yardımcı sağlık personelinin atama beklentilerinin karşılanması, özel sektörde çalışan sağlık personelinin Bakanlık bünyesine geçme taleplerinin dikkate alınması, kamu dışı aile sağlığı çalışanlarımızın izin, yer değiştirme ve tazminat ve benzeri haklarının iyileştirilmesi, sözleşmeli ve vekil olarak çalışanların kadroya geçirilmesi ve genel olarak sağlık çalışanlarımızın çalışma şartlarının iyileştirilmesi yönündeki taleplerinin olduğunu da iletmek istiyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu yöndeki yapacağınız çalışmalara destek ve katkı vereceğimizi de buradan belirtmek istiyorum. Bu düşüncelerle bütçenizin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Sizleri saygıyla selamlıyorum.