| Komisyon Adı | : | (10 / 3200, 3361, 3362, 3364, 3365) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyon çalışma takvimine, Komisyonda görevlendirilecek uzmanların belirlenmesine, Komisyona davet edileceklerin tespitine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .11.2020 |
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, şimdi tam da telefonum çalıyor, Gemlik'ten yerel bir basın mensubu arıyor.
Tabii, Bursa'yı temsilen burada Ahmet Vekilimiz var, çok değerli katkılarınız olacaktır hepinizin. Gerçekten çok önemli bir görev üstlendiniz. Bizler de tabii, milletvekili olarak, Komisyon üyesi olmadan da katkı sunmaya çalışmak istiyoruz bu süreç içerisinde çünkü hakikaten her depremde hepimizin canı acıyor oradaki canlar gittikçe. Biz bir daha, en son İzmir'deki depremde yaşadığımız süreçte olduğu gibi, enkaz başında nöbet beklemek, orada insanların yakınlarının cesetlerinin çıktığını görmelerine şahit olmak istemiyoruz. O yüzden, aynı zamanda bu Komisyon raporunun raflarda, tozlu raflarda kalmaması ve hayata da geçmesi gerekiyor. Çok pratik ve çözüme yönelik bir rapor hazırlanacağından bir kuşkum yok.
Şimdi, tabii, Türkiye'deki birçok bölge deprem açısından çok riskli ama deprem açısından Bursa'nın da hakikaten çok riskli bir yer olduğunu vurgulamak istiyorum. Bursa'da hemen her ilçenin adıyla anılan fay hattı var Sayın Başkan. Şunu da hatırlatmak isterim: Gemlik ilçemiz için, yakın zamanda, bir kanun hükmünde kararnameyle -çok yüksek risk altında olduğu için- taşınma kararı alınmıştı fakat daha sonra o KHK'yle taşınma kararının uygulanabilirliğiyle ilgili vesaire tartışmalar oldu; yerinde dönüşümle ilgili bir şey gündeme geldi fakat şu ana kadar, tabii, bir gelişme olmadı. Hâlihazırda Gemlik Belediyesi de altyapı çalışmalarını yürütüyor Gemlik'teki dönüşümle ilgili.
Size somut bir örnek anlatayım: Orada bir site var, Hisar Sitesi, 5 bloktan oluşuyor, 5 blok bitişik ve ortadaki C blok hasarlı olduğuna ilişkin bir rapor almış ki o da -en son, Zafer Işık Vekilimizin yönlendirdiği bir çevre il müdürlüğünün belgesi vardı, orada gördüm- gözleme dayalı alınmış bir rapor ve hasarlı olduğu için boşaltılmış. Düşünün ki 5 bloğun ortası boşaltılıyor, yanındaki diğer bitişik bloklar boşaltılmıyor. İnsanlar, imkânı olanlar kendi iradeleriyle boşaltmaya çalışıyorlar ama imkânı olmayanlar hâlâ çok yüksek riskli olan o binada oturmak zorunda kalıyorlar ve şunu söylüyorlar, arayıp bize diyorlar ki: "Biz, neredeyse hepimiz emekliyiz, yaşlıyız, yaşımız 60-70; krediye başvuruyoruz, çıkmıyor; Bakanlığın belirlediği miktar 125 bin lira, 125 bin lirayla biz orayı dönüştüremiyoruz. Zaten yaşımız yüksek olduğu için kredi de vermiyorlar; verseler de emekli maaşımız o kredileri ödemeye yetmiyor." Böyle bir kısır döngü içerisindeler. Dolayısıyla diğer bloklar da diyor ki: "Biz başvursak, buraya bir rapor alsak bize 'Çık.' diyecekler. 'Çık.' diyecekler, paramız yok, gidecek yerimiz yok, dönüştürmek için imkânımız yok." Hakikaten, uygulamada ciddi bir prosedür zorluğu söz konusu; uygulamada karşılaşılan, mevzuattan kaynaklı çok fazla zorluklar söz konusu.
Yine aynı şekilde, kıyı kenar çizgisiyle ilgili de vatandaşların bize ilettiği sorunlar var yani kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan, işte, diyelim ki yüz yıl önce yapılmış binalarda dönüşümü gerçekleştiremiyorlar. Neden? Kıyı kenar çizgisi içerisinde çünkü. Dolayısıyla orada da mevzuattan kaynaklanan engeller var, orada da vatandaşlar dönüşüm gerçekleştiremiyorlar ve göz göre göre, maalesef, işte, Gemlik gibi, bilim insanlarının açıkladığı ve ilk depremde neredeyse bütün ovanın denizin içine gömüleceği alanlarda çok ciddi ve çok hızlı bir şekilde dönüşüm gerçekleştirilmesi gerekiyor ve bunun için de çok ciddi kaynak gerekiyor. Bu nedenle, bu Komisyon çalışmalarının da özellikle hem acilen prosedürlere, mevzuata yönelik daha basitleştirici, kolaylaştırıcı ve aynı zamanda da kaynağa... Yani deprem olduktan sonra, insanlar öldükten sonra değil de hani "Burada TOKİ'yle ev yapacağız, hepsine dağıtacağız bir yıl sonra." demek yerine, deprem olmadan, insanlar ölmeden bu kaynakların ayrılmasını sağlayıp o insanları ölmeden, sağlam dayanıklı evlere kavuşturmak gerekiyor çünkü hepimizin bildiği en somut gerçek, işte, deprem değil, bina öldürüyor. İzmir'de gördüğümüz, aslında yaşadığımız somut durumlardan biri de -herhâlde tartışma konusu ama bilimsel raporlar açıklanacaktır- işte, kolonların, kirişlerin kesilmesi... Oradaki denetimlerinde gerçekten bir kereye mahsus değil, belki sürekli yapılması gerekliliği anlaşılıyor. Bazı deprem sonucunda yaşadığımız hasarlar bize o bilgiyi de veriyor yani vatandaşı hem bilgilendirmek, bilinçlendirmek gerekiyor hem de sonrasında denetlemek gerekiyor, öyle görünüyor. Ve son olarak şunu da söylemek istiyorum. Her yaşadığımız depremden sonra ben çok bilinçli, bilgili olduğunu düşündüğüm insanlarla bile konuştuğumda deprem anında ne yapacaklarını bilmediklerini görüyorum. Bu konuda da belki sıklıkla ve sürekli kamu spotlarını hayata geçirmek gerekiyor çünkü hâlâ masanın altına girmesi gerektiğini düşünen insanlar görüyoruz. Dolayısıyla da bunların ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Kısaca böyle bir katkı sunmak istedim.
Bu arada Gemlik'e de Ahmet Vekilim davet etmiştir ya da edecektir mutlaka, bekliyoruz diyelim Komisyon üyelerimizi.
Teşekkür ediyorum.