| Komisyon Adı | : | (10 / 3200, 3361, 3362, 3364, 3365) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyon çalışma takvimine, Komisyonda görevlendirilecek uzmanların belirlenmesine, Komisyona davet edileceklerin tespitine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .11.2020 |
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Başkanım, teşekkür ediyorum.
Usulden oldu, herkes konuşunca biz de kendimizde böyle bir konuşma ihtiyacı hissettik.
Ben, öncelikle masanın bu tarafında çok değerli insanlardan değerli fikirler, gerçekten, notları da aldım. Bu 2'nci toplantımız, aslında siz biraz önce "1'inci toplantımız." dediniz ama. Bu, 2'nci toplantımızda çok böyle kıymetli, değerli konuşmacılar -Gökan Ağabey gitti, eski Belediye Başkanımız gitti ama- gerçekten önemli yerlere vurgu yaptılar, yine Müzeyyen Hanım, Ulaş Bey.
Ben, Cemal Bey'in söylediği, biraz önce, deprem bilim kurulu meselesiyle ilgili birkaç kelime etmek istiyorum. Bu pandemi süreciyle ilgili Türkiye'nin geçmişte, Türkiye'nin demeyeyim sadece, insanoğlunun geçmişte bu belayla nasıl baş ettiğine yönelik çok eski, tarihî birkaç tane belge vardı, onun dışında insanlık tarihi virüsle mücadeleyi neredeyse unutmuştu. Ancak, "Ne yapacağız, ne edeceğiz?" dediğimiz bir anda -bence, bu da bir afetti, bu virüs tehlikesi- bir Bilim Kurulu kuruldu. Hepimizin malumudur, o Bilim Kurulu içerisinde alanında uzman insanlar siyasi görüşlerine bakılmaksızın, aynı şu an biz burada nasıl bir araya geldiysek onlar da böyle bir kurul oluşturup bir araya geldiler. Günlerce, haftalarca Türkiye'de ne tür önlemler alınması gerektiği konusunda çok önemli toplantılar yapıp daha sonra Sağlık Bakanlığımıza bir tavsiyede bulunuyorlar. Yaklaşık dokuz on ayı biz bu şekilde geçirdik, bir nevi dokuz on aylık süreçte Türkiye'yi neredeyse Bilim Kurulu, Sağlık Bilim Kurulu yönetti de diyebiliriz aslında, onların önerdiği tavsiyeler doğrultusunda Hükûmet çoğu zaman çalışmalar yaptı. O yüzden, tam bu noktada aslında bizim bu Komisyonumuzun da sürekli bir hâle gelmesi noktasında da ben önemli bir tespit diye düşünüyorum Cemal Bey'in biraz önce ortaya attığı, sürekli bir araya gelebilen, oturup çalışabilen, Türkiye'nin deprem gerçeğini bilen, alanında uzman insanlardan oluşan, aynı zamanda ilgili bakanlıkları yönlendirebilecek -ki, aynı Sağlık Bakanlığındaki Bilim Kurulu gibi- bir bilim kurulunun oluşması elbette çok yerinde olacaktır diye düşünüyorum.
Onun dışında, mesleki olarak gerçekten kıymetli, aynı zamanda Komisyonda da öğreneceğiz herhâlde bundan sonraki toplantılar da benim için, en azından benim açımdan diyeyim, inşaat mühendisiyim ama mesela biraz önce Müzeyyen Hanım'ın ifadeleri gerçekten çok değerliydi, çok kıymetliydi. Yine, tek tek not aldım, Necip Bey'in ifadelerini, Gökan Bey'in ifadelerini, Komisyon Başkan Vekilimiz çok önemli hususlara girdi, yine Belediye Başkanımız, yine hakeza sayın milletvekilimiz. Burada aynı zamanda süreç içerisinde kendi bireysel tecrübemizi de geliştireceğimiz kanaatindeyim. Sadece, bir konuda bir tereddütüm var: Komisyon Başkan Vekilimiz İlyas Bey ifade etti, acaba zaman konusunda strese giren tek ben miyim diye şöyle bir kendime bakıyorum yani biz böylesine büyük bir olayın üç ay gibi bir zamanda, haftada 1 kere bir araya gelerek altından kalkabileceğiz mi? Çünkü, ben de beklentinin çok yoğun olduğunu biliyorum, Hatay'daydım hafta sonunda. Gazetecisinden veya bu konuyla ilgili bu Komisyonda olduğumuzu duyan eş, dost, arkadaş, partililerimiz, böyle değişik bir beklenti içerisine de girmişler. Bu da aynı zamanda beni bir strese de sokuyor. Yani, rakamlarla ifade ettiğimiz zaman 11-12 toplantımız kaldı anladığım kadarıyla. İşte, tam bu noktada Sayın Başkanım, yani biz bir akış diyagramı oluşturup -biraz önce sayın milletvekilimin ifade ettiği gibi- bu akış diyagramı doğrultusunda, zamanı da böyle tasarruflu bir şekilde kullanacağız çünkü başka şansımız yok. Örneğin, Sevda Hanım'ın biraz önce ifade ettiği mesleki disiplinlerin ayrı ayrı davet edilmesi hususuna bence bir daha bakmanızı ben hassaten rica ediyorum.
Onun dışında, bu kurumlardan geleni, illaki hepimizin dinlemesi mi lazım? Atıyorum, bir alt komisyon, Elâzığ'dayken, öteki Komisyon üyelerimiz burada diğer bakanlık yetkililerini veya alanlarında uzman bilim adamlarını dinlese, yani sonuçta 22 kişi büyük de bir takımız. Bu takımın her hafta hepimizin aynı bilim adamını veya alanındaki uzman kişiyi dinlemeye gelmekten ziyade bir kısım ekibi de alana, sahaya yönlendirip onların da yapmış olduğu çalışmaları Komisyona aktarması hem zamanı da tasarruflu kullanmamız açısından önemli olur diye düşünüyorum. Bunu da ayrı bir değerlendirme yapmanızı rica ediyorum.
Eğer amaç, 2010'daki raporun hazırlanmasıysa elbette bu çok rahat bir şekilde hazırlanır ama ben Adalet ve Kalkınma Partisinin özellikle "Meclis Araştırması Komisyonu kurulsun." diye verdiği dilekçedeki gerekçede bir cümle vardı, o cümle beni çok etkilemişti. Yeni bir teknik bakış açısıyla olayların yeniden masaya yatırılması gerektiği o dilekçede bir paragrafta ifade edilmişti. Ben, aslında işin bu tarafındayım biraz.
Son olarak da şunu ifade etmek istiyorum: Çok önemli birikimlere sahip 2 önemli Bakanlığımız var, özellikle depremle ilgilenen: Biri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, biri de İçişleri Bakanlığı. Ki, bu 2 kurumun başındaki her 2 Bakan da özellikle mevzu afet, deprem, selse, herhâlde burada hepimizin ortak fikridir, 2 Bakanın da cansiparane sürecin içerisinde olduğunu, böyle ellerini değil gövdelerini taşın altına koyduğuna tüm milletimiz, hepimiz şahidiz. Ben, özellikle hafta sonu Sayın Murat Kurum Bey'i katıldığı bir canlı yayında dinleme fırsatım oldu. Burada konuştuğumuz bütün meseleleri aslında Murat Bey özetledi. Şimdi Gökan Bey konuştuğu zaman, aslında ben Murat Bey'in cevap verdiğini düşünüyorum. Biraz önce Fatih Belediye Başkanımız "O mevcut imar durumuna göre yapılmış 5 katlı bina şu an riskli, onun yıkılması lazım ama mevcut imar planı 2 kat olduğu için yıkılamıyor." dediği anda yine Murat Bey'in hafta sonu verdiği cevaplar aklıma geldi. İşte tam bu noktada her 2 Bakanımızı da... Yani Bakanlık yöneticileri muhakkak çok önemli, genel müdürlerimiz ama böylesine önemli bir günde, böylesine önemli bir Komisyonu, on yılda bir bir araya gelmiş bir Komisyonu Bakanlıktaki bakan yardımcıları, genel müdürlerimizden ziyade... Bu 2 Bakanımızın özellikle dinlenmesi gerektiği kanaatindeyim. Ben çok verimli olacağını da düşünüyorum çünkü hafta sonu Murat Bey nerelerde ne eksikler yaşandığını çok kısa cümlelerle aslında teknik meslek içerisinden gelen biri olarak da özetledi. Böyle bir toplantıda Murat Bey'in hem bize tavsiye noktasında katacağı çok önemli sunumu olacaktır diye düşünüyorum hem de bizler teknik olarak -parantez içinde söylüyorum- Murat Bey'i sıkıştırarak süreç içerisinde aslında neler yapabilirizi daha iyi, daha güzel masaya yatırabiliriz diye düşünüyorum.
Yine İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu Bey'in AFAD'la ilgili yaptığı çalışmaları Elâzığ'da gördük, Malatya'da gördük. Bu İzmir depreminde kendisi hasta olduğu için gelemedi ki hasta olmasaydı az çok nelerin olabileceğini...
NECİP NASIR (İzmir) - Aynı işi İsmail Bey yaptı orada.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Evet, İsmail Çataklı Bey oradaydı.
Ben Sayın Bakanımızın da burada olması noktasında ısrarcıyım çünkü tecrübesi var; muhakkak bize, Komisyonumuza katacağı çok önemli tavsiyeleri olacaktır. Bizlerin de -Sayın Bakana soru-cevap kısmıyla özellikle- bazı soru işaretlerimizde daha iyi, daha güzel aydınlanacağımız noktasında bir inancım var.
Gökan Bey gitti, aslında çok önemli bir yere temas etmişti, keşke burada olsaydı. Hep deprem olan yerlere Komisyonumuz gitmiş, 2010 raporlarına baktım. Muhtemelen sizin yapacağınız çalışmada da önümüzdeki günlerde "İzmir'e gidelim, Malatya'ya gidelim, Elâzığ'a gidelim." denilecektir ki saygı duyuyorum, evet gidilmesi lazım ancak hâlihazırda büyük bir deprem riskiyle karşı karşıya kalan ama bugün itibarıyla olmayan fakat bir saat sonra olmayacağı anlamına gelmeyen illerimiz var. Başta bütün bilim adamlarının da ortak, üzerinde fikir birliği yaptığı özellikle Kahramanmaraş -Türkoğlu- ve Hatay... Ben işte tam bu noktada da deprem, İzmir'e gittiğimiz zaman... Sevda Hanım lütfen kusura bakmasın, İzmir Milletvekilimiz, kıymetli ağabeyim lütfen kusura bakmasın ama canlı yayında hep beraber seyrettik Türkiye olarak İzmir'de yaşananları, o yıkılan binaları, o kolonların durumunu. İzmir'in jeolojik bir hafızası oluştu neredeyse hepimizde o Bayraklı bölgesinin zemin yapısıyla ilgili çünkü günlerce uzmanlar o konu üzerinde görüş bildirdiler. Yine gidelim ama Sayın Başkanım, bu noktada yine ısrarcı olacağım, bir de deprem riskiyle karşı karşıya kaldığımız fakat depremin yıkıcı etkisini henüz hissetmemiş illerimize de muhakkak gidelim. Ben Hatay dedim ama başka iller de muhakkak vardır; bir onları da gidelim görelim ki seçim bölgem olan Hatay'a gelindiği zaman gerçekten içler acısı bir durum var, onu Komisyon da görecek. Ben belki buradan da yola çıkarak Komisyonun özellikle Hatay'la ilgili bir tavsiye raporu olacağını düşünüyorum en azından. Bu noktada bu konu da dikkate alınırsa ayrıca memnun olurum.
Başkanım, bir de Başkanlık Divanı olarak bizleri de toplantıya önceden çağırın, toplantılarda konuşacağımız konuları önceden biz de bilelim ki hazırlıklı gelelim diye düşünüyorum. Bunu da son dakika bir...
BAŞKAN RECEP UNCUOĞLU - Biz Başkanlık Divanı olarak ekstra bir toplantı yapmadık, sadece yasama uzmanı arkadaşlar...
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Başkanım, ben de yapalım diyorum işte. Ya, yapmayacaksak beni Başkanlık Divanından azledin çünkü üzerimizde büyük bir sorumluluk var.
BAŞKAN RECEP UNCUOĞLU - Yapmaz olur muyuz, sonuç itibarıyla...
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Biz de toplantıdan önce konularımızı bilelim, buraya gelirken de hazırlıklı gelelim Başkanım.
BAŞKAN RECEP UNCUOĞLU - Sonuçta, bütün milletvekillerimize, odalarına gündemi yazıyla gönderdik zaten ve geçen hafta da bu gündemi paylaşmıştık, geçen haftaki toplantımızda da gündemi bildirmiştik.
Evet, ben çok teşekkür ediyorum.
LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ben de teşekkür ediyorum, çok sağ olun Başkanım.