| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Hazine ve Maliye Bakanlığı b) Kamu İhale Kurumu c) Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ç) Sermaye Piyasası Kurulu d) Gelir İdaresi Başkanlığı e) Türkiye İstatistik Kurumu f) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı g) Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu ğ) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu h) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 17 .11.2020 |
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Bakan Yardımcılarım, Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, çok değerli bürokratlar; ben de sizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanımıza da yeni görevinde başarılar diliyorum, hayırlı uğurlu olsun. Tabii ki bizler de gurur duyduk Başkanımızın çok önemli bir Bakanlığın başına getirilmesinden dolayı. Ben de inanıyorum çünkü Sayın Bakanımız ayakları yere basan, çok gerçekçi ve rakamları, devleti de çok iyi bilen biri olarak da inşallah çok güzel, güçlü bir şekilde ekonomimizi inşa edeceğine inanıyorum.
Şimdi, tabii, Sayın Bakanım, bugün konuşmacıları dinlediğimizde şunu ifade etmek istiyorum: Bütçenin neredeyse yarısının doğrudan faiz harcamalarına gittiği yıllardan bugün yaklaşık yüzde 90'ının vatandaşımızın hizmetine sunulduğu bütçeleri yapıyor bulunmaktayız. Bundan da çok büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum. Sayın Paylan dedi ya: "Faizcisiniz, sizi gidi faizciler." Artık o, Erbakan Hoca'ya değil de size yapıştı gibi çünkü üç dönemdir, üç bütçedir söylüyorsunuz. Ben de işte, bu anlamda böyle faizle ilgili rakamlar vermek istiyorum; şimdi, biz göreve geldiğimizde faiz nasılmış, şimdi nasılmış? Bakın, 2002 yılında merkezî yönetim harcamalarının yüzde 43,4'ü faize giderken bugün yüzde 11'i faiz harcamalarına gidiyor. Yine, vergi gelirlerinin yüzde 85,7'si faize giderken bugün yüzde 17,4'ü. Yine, faiz giderlerinin millî gelire oranı 2002 yılında 14,4 iken 2020 yılında 2,8. Aslında 2020'yle kıyaslamayacaktım, mesela faiz giderlerinin millî gelire oranı 14,4 ya, 2002-2020 döneminde normalde öyle kalsaydı, 14,4 olarak kalsaydı tam tamına 5 trilyon faiz ödeyecektik. Bugünkü rakamlara baktığımızda 1 milyon faiz ödemiş durumdayız. Dolayısıyla hani faizci biz değil, yaptığımız bu çok ciddi ekonomik disiplinle, politikalarla buraya gelmiş durumdayız.
Tabii bizim vizyonumuz, biliyorsunuz 2053 vizyonumuzun esasını oluşturan büyük ve güçlü Türkiye inşasına açıkçası yeni başladığımızı ifade etmek istiyorum. Vizyonumuz 83 milyonun ortak hayallerini, hedeflerini ve beklentilerini, taleplerini kapsayacak şekilde ülkemizi şekillendirmek.
Tabii ki virüs, bütün dünyada bir virüsle mücadele söz konusu. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız da söyledi, Sayın Bakanımız da söyledi, bizim bu bütçenin vizyonu bu yeni değişen dünyada coronavirüsle mücadele ederken ülkelerin yeniden yapılandırılması sürecinde Türkiye ekonomisinin de güçlenerek buradan çıkmasını hedefliyoruz. Tabii ki virüs bütün dünyayı etkisi altına aldı, dünyadaki o büyüme oranlarını gördük, İngiltere eksi yüzde 20'de, Amerika eksi yüzde 9,5'ta, Almanya yüzde 9,7...
Şimdi, mesela yine Sayın Paylan size söyleyeceğim, dediniz ki: "Bu süreçte sosyal..." Biliyorsunuz biz sosyal paketimizi, ekonomik kalkınma paketimizi açıkladık.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kalkınma değil, borç.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Sayın Bakanımız söyledi ki paketin millî gelire oranı yüzde 13,8 Türkiye'de. Gelişmekte olan ülkelerde bu yüzde 5,9; yine üstteyiz, işte, gelişmiş ülkelerde de yüzde 20.2.
Şimdi Amerika örneğinde, "Amerika sosyal devlet, para veriyor." dediniz. Ya, Amerika'da coronavirüsün tedavisi için vatandaşlar 7 bin dolar para ödüyor, cebinden 7 bin dolar çıkıyor ve Amerika'da biliyorsunuz yüzbinlerce vaka görüldü. Biz bugün Türkiye olarak coronavirüs tedavisinde sağlık sistemlerinde herhangi bir ücret almadan vatandaşlarımızın tedavisini gerçekleştiriyoruz. Üstüne üstlük yapmış olduğunuz o sosyal güvenlik sistemindeki o büyük devrimle bugün Türkiye'de yaşayan vatandaşların yüzde 99,5'u, küsuratı, bu sosyal güvenlik sisteminden herhangi bir ücret ödemeden yararlanmaktadır.
Şimdi, büyüme rakamlarına da baktığımızda, arkadaşlarımız da söyledi, inşallah bu 2020 yılını 0,3'lük bir büyümeyle gerçekleştireceğiz ki dünyada ciddi bir şekilde daralma varken. 2021 yılı hedefimizi de yüzde 5,8 olarak koymuşuz, ben açıkçası bunu da gerçekleştireceğimize inanıyorum.
Tabii, Sayın Bakanımız da söyledi, şöyle bir sıkıntı da var: 2018 yılında biz ciddi bir ekonomik darbe yaşadık ve o darbenin üstüne tam da 2019 yılının son çeyreğindeki toparlanmayla birlikte, hani ilk çeyrek 2020 yüzde 4,5'luk büyümeyi yakaladık ama öyle bir süreçten sonra çok kötü bir şekilde pandemiye yakalanmış durumdayız. Ama bu süreçte vatandaşımızın her türlü yanında olmak için -birçok sayın konuşmacı, Sayın Kırkpınar söyledi- toplamda 500 milyar liraya yaklaşan bir ekonomik istikrar kalkan paketini açıklamış bulunmaktayız, vatandaşlarımızın yardımına sunduk.
Şimdi, tabii, yine konuşmacılardan bir kişi dedi ki: "Borçlandırıyorsunuz, bu ülkeyi bu süreçte borçlandırıyorsunuz." Öyle olunca ben hemen Türkiye'nin hane halkı borçluluğuyla ilgili verilere de değinmek istiyorum: Türkiye'nin hane halkı borçluluğu ve finansal kesim dışındaki firma kredilerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı diğer ülke gruplarıyla karşılaştırıldığında her iki gösterge bakımından da oldukça düşük bir risklilik göstermektedir. Uluslararası Ödemeler Bankası verilerine göre bu yılın ilk çeyreği itibarıyla Türkiye'nin hane halkı kredilerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 15,1 ile hem gelişmekte olan ülkelerin hem de raporlanan ülke ortalamalarının oldukça aşağısındadır. Diğer ülke gruplarıyla karşılaştırıldığında finansal kesim dışındaki firma kredilerinin gayrisafi yurt içi hasılaya oranının da Türkiye'nin yılın ilk çeyreği itibarıyla yüzde 68,9 oranıyla düşük riskliliğe sahip olduğunu görüyoruz. Raporlanan tüm ülkelerin ağırlıklı ortalamasına bakıldığında ise bu oranın aynı dönemde yüzde 96, gelişmekte olan ülkelerin ağırlığına bakıldığında da yüzde 2,1 olduğunu görüyoruz. Türkiye işte bu yüzde 68 oranıyla yine bu ortalamanın altındadır.
Şunu ifade etmek istiyorum: On sekiz yıllık AK PARTİ hükûmetleri döneminde yaptığımız icraatlar sayesinde Türkiye'nin dünyada görünürlüğü gerçekten artmıştır ve insanların seçimlerde bile ciddi anlamda Türkiye'den bahsettiği bir döneme gelmiş bulunmaktayız.
Ha, bu arada Sayın Paylan'ın yine bir söylemi oldu, biliyorsunuz dedi ki: "Bir günde dolarda Bakan olmadığında yüzde 5'lerde bir düşüş, tarihî rekor." Bu bile neyi gösteriyor biliyor musunuz? Türkiye'nin tek başına bırakılmadığının bir göstergesidir. İyi bir şey değildir yani övünülecek bir şey değildir. İşte Türkiye'nin kaç cephede savaştığının da bir göstergesidir yani baktığımızda bir taraftan Doğu Akdeniz'de, Karadeniz'de, işte Yunanistan'la Kıbrıs'ta, bir taraftan Filistin'de işte o Barış Pınarı Harekâtları, diğer taraftan da terör, ekonomi; gerçekten ben açıkçası bunlara baktığımızda bile bugünkü gelen rakamların çok makul olduğunu söylüyorum.
Yine, Sayın Usta'nın büyüme verileriyle ilgili bir sunumu oldu. Onda da aslında şuna bakmak lazım: Ben bilmiyorum rakamları, Sayın Usta biliyor, onu hazırlamış ama bu ülke ne yaşadı? Hep bunu söylüyoruz, söyleyeceğim, yine gireceğim bu konuya, Gezi olaylarını söylemek durumunda kalıyoruz, yüzde 4,5 faiz oranları, her şey çok güzelken yatırımcının bu ülkede en fazla olduğu bir tarihte, bu ülkede bir şeyler normal gitmiyor ki bırakmıyorlar ki. Onun üzerine biz burada, bu süreçte buralara gelebildik, bu rakamlara gelebildik, IMF'den kurtardık ülkemizi, borçtan kurtardık; bunu söyleyeceğim, çok da büyük bir başarı olduğuna inanıyorum. Mesela ne yapmışız? Mesela kamu borç stoku Avrupa'nın en iyi durumu ülkeler arasında. Diyorsunuz ki: Ya, işte bu avantaj ama bunu da biz düşürdük yani yüzde 72'ydi bu göreve geldiğimizde bugün yüzde 39 oranında. Hazinede borçlanma vadelerimiz daha iyi duruma gelmiş durumda, dokuz aydan otuz iki aya çıkarılmış durumda.
Şunu söyleyeceğim: 2001 yılında kendi şirketim için yüzde 62 faizle rotatif kredi kullandım ben. Rotatif kredi kullanmak...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Enflasyon kaç?
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Enflasyon zaten öyle, hırdavatçıyız biz, bir kamyon elektrot alırsın, İstanbul'dan Denizli'ye gelene kadar üzerine 5 tane zam yer, onun yerine koyabilmek için dersin ki... Para kazanıyorum zannedersin ama bir bakarsın ki yerine bir kamyon daha yeni elektrot alsam desen alamazsın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Toparlıyorum Başkanım.
Biz o günlerden bugünlere gelmiştik; işte, yüzde 10 civarında bir faiz dönemi. Ben şunu söyleyeceğim: Sayın Bakanımızın...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Faizi vatandaş ödüyor artık.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Faizi vatandaş ödemiyor.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Eskiden devlet ödüyordu, şimdi vatandaş ödüyor.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Çok şükür, biz faizi hizmetlerle vatandaşımızın imkânına sunduk.
Şunu söylemek istiyorum: Artık değişen dünyada söz sahibi olan, yerini alan bir Türkiye var. Ben Sayın Bakanımızın, ekonomi politikalarıyla fiyat istikrarı, finansal istikrar, makroekonomik istikrar olmak üzere bu 3 önemli sacayağını çok iyi bir şekilde oturtacağına inanıyorum.
Ben Maliye Bakanlığımızın 2021 yılı bütçesinin hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Teşekkürler.