| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281 ) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a)Millî Savunma Bakanlığı b) Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 12 .11.2020 |
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakanım, Değerli Bakan Yardımcılarım, çok kıymetli basınımızın temsilcileri, bürokratlarımız; ben de hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti'nin devletinin gücünü gösteren en önemli kurumlarından bir tanesi Millî Savunma Bakanlığı Sayın Bakanım ve bizim için ordumuz çok önemli. Biz ordumuzu her zaman Peygamber ocağı olarak gördük ve halaylar çekerek, dualarla, kına yakarak evlatlarımızı buralara gönderdik. Vatanımızı, bayrağımızı, milletimizin güvenliğini sağlamak için şehit olan bütün güvenlik güçlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yaralı kardeşlerimize, gazilerimize de hayırlı şifalar Cenab-ı Allah'tan diliyorum.
Değerli arkadaşlar, Millî Savunma Bakanlığı bütçemize baktığımız zaman, arkadaşlarımızın bir kısmı bütçemizin çok yetersiz olduğu, artırılması gerektiği, bir kısım arkadaşlarımız da bu bütçenin çok fazla olduğu, gerekli olmadığı, dolayısıyla buraya giden paraların boşa gittiği, ekonomiye zarar verdiği, milletin refah düzeyini daha da aşağıya çektiği gibi ifadelerde bulundular. Tabii, değerli arkadaşlar, bizim Savunma Bakanlığımız "Millî Savunma Bakanlığı", "millî hücum bakanlığı" değil, "millî taarruz bakanlığı" değil, "Millî Savunma Bakanlığı." Ne demek bu? Topraklarımıza göz diken, milletimizin birliğine, beraberliğine kast eden gerek içeride gerekse dışarıda -devletler de olabilir, terör örgütleri de olabilir- kim varsa bunlara karşı savunma mekanizmamızı çalıştıracağız ve önlemlerimizi alacağız.
Coğrafyamıza baktığımız zaman çok jeopolitik konumda olan bir Türkiye var. Atalarımız bize burayı miras bıraktılar, Allah onlardan razı olsun, Allah rahmet eylesin. İşte, baktığımızda, Yunanistan Türkiye'nin başına dert açmaya çalışan bir ülke ve her konuda baktığımızda Türkiye'nin haklı olduğunu ama diğer devletlere baktığımızda "Ey Yunanistan, otur, haddini bil." diyen kimse olmadığını; Suriye'ye baktığımızda, "Türkiye niye orada var? Türkiye oralara niye gitti? Suriye'nin topraklarında gözü mü var?" diye baktığımızda niye oraya gittiğimizi hep beraber en güzel şekilde biliyoruz. Diğer bir tarafta Libya'ya baktığımızda, Türkiye'nin oraya gittiğini, oradaki Libyalı kardeşlerimizin yanında olduğunu biliyoruz. Diğer bir taraftan Azerbaycan'a baktığımızda Türkiye'nin oraya niye gittiği de apaçık ortada. Baktığımız zaman "Yurtta sulh, cihanda sulh." parolasıyla yola çıkan, hiç kimsenin toprağında gözü olmayan, nerede bir mağdur varsa onun yanına koşarak giden ve gözünü budaktan esirgemeyen bir ülke konumundayız Allah'a şükür. Bundan dolayı da sizleri tebrik ediyoruz Sayın Bakanım, Allah sizlerden razı olsun.
Şimdi, değerli arkadaşlar, baktığımızda, Suriye'de Fırat Kalkanı Harekâtı'nın neden yapıldığı, Zeytin Dalı Harekâtı'nın neden yapıldığı gibi ifadelerde bulundu arkadaşlarımız, bunların tek sebebinin Kürt halkını orada ezmek olduğu gibi ifadelerde bulundular. Değerli arkadaşlar, bunları külliyen reddediyoruz. Türkiye eğer oralara harekât yaptıysa Kürt halkının, o bölgede yaşayan Kürt, Türk, Arap arkadaşlarımızın can güvenliğini sağlamak için oralara gitti. Biz, oralarda bir terör yuvalanması olmasın, terör koridoru kurulmasın, terör devleti kurulmasın diye oraya gittik.
Evet, değerli arkadaşlar, "Bu ülke Kürtlerden ne istiyor? Türk Silahlı Kuvvetleri hep Kürtlerle uğraştı, devlet Kürtlerle uğraştı." gibi laflar söylediler, bunları da reddediyoruz. 780 bin kilometrekarede, Türk'üyle Kürt'üyle, Laz'ıyla Çerkez'iyle, herkes bizim vatandaşımızdır, biz hiç kimseyi kimseden ayırt etmiyoruz, hepsi bizim kardeşimizdir. Ama "Kürtler ne istiyor?" diye arkadaşlarımız sordular, sonra bir şeyler ifade ettiler. Ben size Kürtlerin ne istediğini söyleyeyim: Değerli arkadaşlar, Kürtler bir defa, bir, PKK'dan kurtulmak istiyorlar, çok açık ve net; iki, evlatları için Diyarbakır'da nöbet tutan annelerin evlatlarına kavuşmasını istiyorlar. Bunlar için birilerinden yardım bekliyorlar, değerli arkadaşlar, bunu çok açık ve net görmemiz lazım. Biz bu konuda vatandaşlarımıza yardımcı olamıyorsak hangi konuda yardımcı olacağız?
"Türkiye, Suriye'de zaman zaman DEAŞ'ı destekledi." gibi ifadelerde bulundu arkadaşlar. Değerli arkadaşlar, Türkiye hiçbir terör örgütünü desteklememiştir. DEAŞ'a baktığımız zaman, bakın çok net söylüyorum, DEAŞ'ın kimlerle hısım, kimlerle hasım olduğunu çok net görürsünüz. DEAŞ günü geliyor PKK'yla hısım, değerli arkadaşlar, birbirinden farkları yok, hepsi kol kola girip geziyorlar. Değerli arkadaşlar, bakınız, Türkiye'nin menfaati nerede varsa DEAŞ onun karşısında, PKK onun karşısında, YPG onların karşısında, hepsini kol kola görebilirsiniz. Bunların hepsi Türkiye'nin hasmıdır ama onlar kendi aralarında hısımdırlar. Bu yalan söylemlerden vazgeçmek lazım, bu çatı altında oturuyoruz, değerli arkadaşlar, kime hizmet ettiğimizi bilmemiz lazım, kimi neyle itham ediyoruz bunları görmek lazım. Yazık, hepimiz siyaset yapıyoruz, 780 bin kilometrekarenin iyiliği, menfaati, güzelliği, bayrağımızın dalgalanması için mücadele etmemiz lazım. Eğer bunun için mücadele etmiyorsak kendimizi bir daha "check" etmemiz lazım değerli arkadaşlar.
Azerbaycan'da Ermenistan'ın savaş yaptığını ve çok mutlu bir şekilde sonuçlandığını ifade etti arkadaşlarımız, hepimiz sevindik, evet biz de sevindik. Ama arkasından "Bundan sonra gelecek bombalardan veya bu oluşumlardan Ermeni kardeşlerimizin güvercin edasıyla titremesini istemiyoruz." diyor arkadaşlarımız. Türkiye Cumhuriyeti veya Türkler veya bizim kardeşlerimiz hiç kimsenin kötülüğünü istemezler, kimsenin titremesine gerek yok. Az önce İbrahim Bey kardeşim de söyledi, biz ağlarız ama kimseyi ağlatmayız, zaten bizim tarihimizde bu var, ağlarız ama kimseyi ağlatmayız. Ama geriye dönüp baktığımızda, çok kıymetli kardeşlerim, yirmi sekiz sene önce o güvercinin titremesini, korkmasını istemeyen kardeşlerim, o işgalci Ermenistan için niye bir çift laf etmiyorlar? Türkiye'nin düne göre savunma sanayisinde güçlü mü, güçsüz mü olduğunu anlamak istiyorsanız yirmi sekiz sene önce Ermenistan Yukarı Karabağ'ı işgal ettiğinde ne durumdaydık... Ama bugün geldiğimiz noktada, evet, Türkiye ve Azerbaycan birlikte, Ermenistan'ı Yukarı Karabağ'dan çıkarmanın, işgalciliğine son vermenin gururunu yaşıyor. Bu savaş nasıl bir savaş ki değerli arkadaşlar, Ermenistan işgal ediyor, işgalci devlete bir laf etmiyoruz ya! Adam geliyor evine oturuyor, gasbediyor, "Aman birbirimizi yaralamayalım, öldürmeyelim, bir barış yoluna gidelim." diyecek kadar cüretkâr oluyoruz değerli arkadaşlar. Lütfen kendimize bir bakalım, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz, başka ülkelerin borazanlığını yapmaya gerek yok, başka ülkeleri şirin göstermeye hiç gerek yok. Yirmi sekiz yıldan beri Yukarı Karabağ'ı işgal etmiş olan Ermenistan'ı kovaladık, o bölgeyi işgalden kurtardık. Bundan dolayı hem Türkiye Cumhuriyeti'ni hem Azerbaycanlı kardeşlerimizi tebrik ediyorum hem de Sayın Bakanıma çok teşekkür ediyorum. Artık Türkiye masada da var, sahada da var ama yirmi sekiz sene önce Türkiye'nin bu gücü olsaydı, o Ermenistan oraya girmeye cesaret edemezdi değerli kardeşlerim, bunu bilmek ve ortaya koymak lazım.
Diğer bir konu, konuşmacı arkadaşlarımız "AK PARTİ iktidara geldiğinden beri orduyla kavgalı, orduyla geçinemiyor, orduyu düşman gibi görüyor." gibi söylemlerde bulundular. AK PARTİ'li hiçbir kardeşimin veya bizim zihniyetimizdeki kardeşlerimizin hiçbir zaman devletle, orduyla kavgası olmamıştır. Ordu bizim göz bebeğimizdir, bizim milletimizin göz bebeğidir değerli arkadaşlar. O arkadaşlarımız onu bilmiyor demek ki onu hatırlatmak lazım ona.
"AK PARTİ öç almak istiyor." dendi. Öç almak gibi bir niyetimiz yok, biz kimden öç alacağız? Değerli kardeşlerim, bizim siyasi tarihimize baktığımız zaman, hapse de girdik yine devlete bir çift laf etmedik, başkaldırmadık; devletimiz devlettir, ordumuz ordudur dedik yani. Bunları bilmeyenlerin bunu öğrenmesi lazım.
"AK PARTİ'nin yol yürüdüğü, desteklediği hainler." gibi yine bir söylemde bulundu arkadaşlarımız. Değerli kardeşlerim, biz yol yürüdüğümüz zaman ordunun içerisindeki hainler olduğunu anlayamadık. Evet "Kandırıldık." dedi Cumhurbaşkanımız da, bunu en güzel şekilde ifade etmedi mi, daha net nasıl ifade edilebilir? Hain oldukları ortaya çıktı, gerekeni yapıyoruz ama değerli arkadaşlarım, bugün bize "Aklınızı başınıza toplarsınız da bir daha böyle yollara düşmezsiniz." diyenler dönüp kendilerine baksınlar; kimlerle kol kola yürüyorlar, kimlerle beraberler, neye hizmet ediyorlar diye buradan ben bunu ifade etmek istiyorum ve asıl onlar akıllarını başlarına toplasın diye buradan da telkinde bulunuyorum.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Aydemir, lütfen tamamlayalım.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Söylenecek çok şey var, değerli kardeşlerim, biz hiçbir zaman ihanet içerisinde olmadık; 84 milyon biriz, beraberiz, kardeşiz. Dünyanın -Şirin Paşam da söyledi- en büyük ajan örgütüne karşı mücadele ettik, ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. Âdeta dipsiz bir kuyu gibi, gittikçe bir tane daha girdap çıkıyor; bir tane oradan çıkıyor, bir tane oradan çıkıyor, ulaşamıyorsunuz, ne zaman sonuna geleceğiniz de belli değil. İnşallah, en kısa sürede bunları, bu hainleri ülkemizden, ordumuzdan temizleriz, gereken cezaları da alırlar.
Ben Millî Savunma Bakanlığı bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını, Rabb'imin her kuruşunu bereketlendirmesini Cenab-ı Allah'tan temenni ediyorum. Rabb'im size güç versin, kuvvet versin. İnşallah, askerlerimizden birinin dahi burnu kanamadan günlerimizi bitirelim diyorum.
Saygılar sunuyorum.