KEMAL ÇELİK (Antalya) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım ve Millî Savunma Bakanlığının çok değerli temsilcileri; hepiniz hoş geldiniz.

Öncelikle, bu bütçemizin hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.

Bizler millet olarak yani Türk milleti olarak eskiden beri ordumuzun gücüyle övünürüz. Zaten ordusu güçlü olan bir ülke de güçlü bir ülkedir, bu bir gerçektir. Yani öğrencisinden akademisyenine yıllarca hep bunu söyledik "Bizim güçlü bir ordumuz var, NATO'nun 2'nci büyük ordusuna sahibiz." diye hep övündük. Ama özellikle, 2016 FETÖ darbe girişimine kadar ordumuzun Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu alanlarda bugüne kadar çok başarılı olamadığını veya inisiyatif almadığını görüyoruz. Örneğin, kırk yıldır terör tehdidini bir türlü bertaraf edemedik ve kırk yıldır terörün kaynağını kurutmak için bir hamle yapamadık ve NATO sınırları dışına pek de çıkamadık. Ama tabii ki 15 Temmuzdan sonra gördük ki farklı bir Türk Silahlı Kuvvetleri var. Özellikle Sayın Bakanım, şahsınızda, gerçekten tebrik ediyorum. Yani Türkiye bir baktık ki 15 Temmuzdan kırk gün sonra Fırat Kalkanı Harekâtı'nı yapabiliyor, daha sonra Zeytin Dalı Harekâtı'nı yapabiliyor, Barış Pınarı Harekâtı'nı yapabiliyor ve Türkiye'nin maruz kaldığı terörü kaynağında kurutabilen bir güce sahip. Bir gecede 72 savaş uçağıyla -galiba- 109 hedefi ve mühimmat dolu PKK cephaneliklerini yerle bir edebiliyor. Demek ki bir şey gerekiyormuş, bir sihirli el gerekiyormuş, demek ki Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücü ile siyasi iradenin, sivil iradenin gücünün bir araya gelmesi gerekiyormuş. Bizim haklarımızı hem içeride hem dışarıda savunan bir Türk Silahlı Kuvvetlerine sahip olduğumuzu gördük. Örneğin "mavi vatan" diye bir kavram varmış ama 15 Temmuz 2016'ya kadar kimse mavi vatanı duymadı. Ama Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları denizlerdeki haklarımızı ihtiva eden "mavi vatan" kavramını 2016'dan sonra dile getirebiliyor. Yani 2016'dan sonra siyasi iradeyle, sivil iradeyle birleşen Türk Silahlı Kuvvetleri artık mavi vatanı da gündeme getirebiliyor ve burada ne oluyor? Türk Silahlı Kuvvetleri daha fonksiyonel hâle geliyor. Artık gücünün farkına varan ve kullanabilen bir Türk Silahlı Kuvvetleri hâline geliyoruz. Görüyoruz ki adalardaki haklarımızı, Akdeniz'deki haklarımızı, Kıbrıs açıklarındaki hidrokarbon haklarımızı dahi koruyabilen bir Türk Silahlı Kuvvetleri hâline geldik. Libya'da soydaşlarımız var, Libya'da mazlumlar var, onların yardım istekleri vardı; evet, artık Türk Silahlı Kuvvetleri onların yardım çağrılarına da cevap verir hâle geldi.

Tabii, bu arada, çok eleştiriliyor ama Türk Silahlı Kuvvetleri ve Millî Savunma Bakanlığımız şunu yaptı: Özel sektörü en iyi şekilde değerlendirebilen bir konuma geldi; bu övünülecek bir durum. Böylece, savunma sanayisinde dünyanın sayılı ülkelerinden biri hâline geldik. Bugün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerine baktığınız zaman hepsi silah sanayisinde belli noktalara gelmiş ülkelerdir. O hâlde bizim ne yapmamız lazım? Evet güçlü ordumuz var ama savunma sanayisiyle birlikte güçlü ordumuzun olması gerekiyordu, bunu gerçekleştirdiniz Sayın Bakanım, sizleri tebrik ediyoruz ve milletimiz adına Başkomutanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Başkanlığında gösterdiğiniz bu dirayet nedeniyle sizleri kutluyoruz. Millet olarak sizlere minnettarız, şükranlarımızı sunuyoruz Sayın Bakanım.

Azerbaycan... Azerbaycan otuz yıldır işgal altındaydı. Birleşmiş Milletler tarafından da bu işgal kabul edilmişti. Niçin daha önce bir hamle yapamadık? Aklımıza gelir miydi? "İki sene sonra bizim desteğimizle Azerbaycan Karabağ'a girecek." desek kimse inanmazdı. Ama bugün bu olay tamamlanmış, çok kısa bir sürede, bize inanarak -niçin bize inanarak- bize güvenerek Azerbaycan ordusu gereğini yapmıştır ve "Eğer bize bir şey yapan olursa, başka ordular müdahale ederse Türk ordusunu buraya davet ederiz." diyebilmiştir.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Süreniz bitmiştir, toparlarsanız memnun olurum.

KEMAL ÇELİK (Antalya) - Peki.

Bugün Aliyev "Türk Silahlı Kuvvetlerini buraya davet ederiz." diyerek dünyaya Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücünü göstermiştir. Bu bakımdan, şükranlarımızı sunuyorum Sayın Bakanım. Eleştirilecek bir yönünüz yoktur, tam tersine, tüm icraatlarınız takdire şayandır; milletimiz adına ordumuzla övünüyoruz, kıvanç duyuyoruz.

Teşekkür ederim.