KOMİSYON KONUŞMASI

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli Bakan Yardımcıları ve değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında ben söz almayacaktım ama konuşmacıların birçoğu bu Tank Palet Fabrikası'ndan söz ederken BMC'yle ilgili birçok değerlendirmeler yaptılar, bir bilgi kirliliği olduğunu gördüm. Ben milletvekili olmadan önce BMC'de üst düzey yöneticiydim, genel müdürdüm, CEO'ydum. Bazı düzeltmeler yapacağım ve hem savunma sanayimizin önemli bir kuruluşu olan BMC'yle hem de bizim ALTAY tankımızla ilgili bu bilgi kirliliğinin giderilmesini amaçlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Tank Palet Fabrikası 1975 yılında, Arifiye'de kurulmuş bir fabrikadır. Bildiğim kadarıyla, bugüne kadar birçok hizmetler yapmış olmakla birlikte bir tank üretmemiştir ancak çok sayıda tankı modernize etmiş, ithal edilen tankların tamiratını yapmış ama zamanında kurulurken esas işi palet üretmek üzera kurulmuştu.

Türkiye'de 2007 yılında Savunma Sanayi yetkilileri toplanıp yerli bir tank üretmeye karar veriyor ve komite bu tanka "ALTAY" ismini veriyor ve yerli tankın projesinin hazırlanması için, prototiplerin üretilmesi ve testlerin yapılması için de bir firmaya -ismi geçti biraz önce- yetki veriyor. Bu firma bunu tek başına gerçekleştiremeyeceğini anlayınca Güney Kore menşeli bir firmayla -yine ismini anmayayım- iş birliği yapıyor. Tasarım, motor konusunda Alman menşeli başka bir firmayla, transmisyon konusunda da yine bir Alman firmasıyla iş birliği yani onlardan yardım alarak normalde sözleşme sekiz yıl olmasına rağmen yaklaşık bir buçuk iki yıl gecikmeyle on yıl sonra bu prototipi üretebiliyor ve bunun için de Türkiye, 1 milyar dolar civarında bedel ödüyor. Tank üretimine eş zamanlı olarak ALTAY tankında kullanılacak olan motorun da millî olarak yurt içinden üretilmesine -daha sonra- 2014 yılında, Savunma Sanayii Müsteşarlığı -bugünkü adıyla Başkanlığı- karar veriyor ve bir ihale açıyor ve bunu, bu ihaleyi de yine bir yerli firma alıyor ama üç yıl boyunca bir yol alınamıyor. Çünkü kullanılacak parçalar Avusturya'dan temin edileceği için, 2017 yılında Avusturya'nın askerî teçhizat ihracatını yasaklaması sonrasında üretimi imkânsız hâle geliyor ve bu ihale de 2017 24 Şubatında iptal ediliyor. Böylece yerli motor işi akamete uğruyor.

Devletimiz başlamış fakat tamamlanamamış olan projeyi bitirmek için yeniden kolları sıvıyor ve 24 Kasım 2017 tarihinde yeni bir ihale açıyor. Aslında, bu ihaleyi açmadan önce prototipi yapan firmanın öncelik hakkı var, ihalesiz olarak bu tank üretim işini alma hakkı var -ki bilgi kirliliği işte burada- ve o firmayla görüşülüyor. Bu firma yaklaşık -bildiğim kadarıyla- 6 milyar euro civarında bir teklif veriyor, işte mezkûr, zikredilen, Türkiye'nin ünlü grubunun firması. Fakat Savunma Sanayi Başkanlığı -o günkü adıyla müsteşarlığı- diyor ki: "Bu fiyat yüksek. Ben de yetkimi kullanıyorum ve ihaleye çıkıyorum." İhaleye çıkma hakkı var. İhaleye de 3 tane ünlü firma katılıyor, ki bunların isimlerini zikredeceğim: Biri Otokar, meşhur, işte prototipi yapan firma; diğeri, BMC otomotiv sanayi -ben de oranın Genel Müdürlüğünü yaptım- ve FNSS dediğimiz, Türkiye'nin de yine savunma sanayisindeki ünlü firması. Üç firma katılıyor ve neticede, nihayetinde 24 Nisanda ihale sonuçlanıyor ve bildiğim kadarıyla 3,6 milyar avroya üretim hakkı ihalede BMC'de kalıyor. Yani 6 milyar avro ile 3,6 milyar avro arasında ne kadar var? 2 milyar 400 milyon avro fark var, bir kere bunu bir tespit edelim.

Devamında tabii, 14 Haziran 2018 tarihinde bu ALTAY tankı ve güç grubunun yurt içi mevcut imkân ve kabiliyetlerin azami derecede kullanılarak tasarımı, geliştirilmesi, prototip üretimi, test ve kalifikasyonuyla entegrasyonu projesi için BMC'yle anlaşmaya varılıyor ve 9 Kasımda da sözleşme imzalanıyor, 9 Kasım 2018 tarihinde.

Burada, sözleşmede bir sürü şartlar var, ben onları tadat edecek değilim ama en önemlisi seri üretim hattının kurulması, 250 adet tank üretilmesi, güç grubu platformu üretilmesi, insansız kuleli ALTAY tasarımı geliştirilmesi vesaire, vesaire, bu devam ediyor. Tabii, BMC imzaladığı bu 2 sözleşme kapsamında, ki motor ihalesi de yapılıyor sonra, motor ihalesi de BMC'de kalıyor. Tabii ki süreyle yarıştığı için Savunma Sanayimiz... Çünkü Türkiye kuşatılmış, ihtiyacımız var. Burada Sakarya Karasu'daki fabrika bir an önce bu taahhütlerin yerine getirilmesi için, Silahlı Kuvvetlerimizin güçlendirilmesi için hem de o fabrikanın modernizasyonu için gerekli hâle geliyor. Arifiye'deki fabrikanın mülkiyeti devlette kalmak şartıyla, bir taraftan da BMC Karasu'daki fabrikayı kurmaya devam ediyor ama Arifiye'deki fabrikanın mülkiyeti ve idaresi devlette kalmak şartıyla yapılan görüşmenin tank üretiminin hızlandırılmasına yönelik olarak -esas amaç tank üretiminin bir an önce yapılması- ve maliyetin düşürülmesine yönelik olarak... Bakın, bunlar çok önemli unsurlar, hem hızlanacak hem maliyet düşecek. Çünkü maliyeti, faturayı Türkiye ödüyor. Üretim hakkı yirmi beş yıl boyunca BMC'ye devrediliyor ama mülkiyet Türkiye'de. Fabrikada Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik mal ve hizmet üretiminin devamlılığının sağlanma şartı var. Millî Savunma Bakanlığının kontrolünde yeni yatırımların yapılması şartı var.

Hülasa, netice olarak şunu söylemek istiyorum -çünkü sürem geçiyor, konu çok detaylı- maliyetlerin düşürülmesi, projelerin hızlandırılması, zaman kaybının önlenmesi, fabrikadaki teknolojik altyapının yenilenmesi için bu tank palet fabrikası geçici bir süreyle firmanın emrine veriliyor. Ama birilerinin dediği gibi, asla ve asla mülkiyet geçmiyor ve en önemlisi de -şu bilgi kirliliğini de düzeltmemiz lazım- BMC hiçbir zaman yabancı sermayeli bir kuruluş değil, BMC'nin yüzde 51'i Türklere ait. Ha, denilebilir ki yüzde 49'u Katar Silahlı Kuvvetlerinin. Katar, bildiğiniz gibi, en zor zamanda bile her zaman yanımızda olan bir ülke, son yıllarda bunu da hepimiz yakinen gördük.

Burada şunu da belirtmek isterim, herkesin bildiği bir gerçek: Savunma sanayisi ülkeler için imtiyazlı bir sanayi alanıdır. Dolayısıyla savunma sanayisinde serbest piyasa yoktur. Ülkeler birbirleriyle rekabet ederler ama savunma sanayisinde en büyük müşteri devlettir. Dolayısıyla Türkiye'nin menfaati en kaliteliyi, en ucuzunu en kısa zamanda nereden alabileceğini gözetmek olmalıdır ki Sayın Bakanım gerekirse bunlara cevap verebilir.

Dolayısıyla, şirketin yönetimindeki ağırlık Türklerdedir. BMC bir Türk şirketidir, savunma sanayimize de önemli katkıları vardır. Ben Genel Müdürken Kirpi'leri bu ülkede üreterek günü gününe teslim ediyorduk ve o Kirpi'ler sayesinde yüzlerce, binlerce Mehmetçiğimizin hayatı kurtulmuştur.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Öztürk, normal süreniz tamamlanmıştır, bir dakika ek süre veriyorum.

Buyurun lütfen.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Dolayısıyla öteki firmalar da -ben ismini vermeyeyim dedim ama- biraz önce tadat edilen firmalar da Türk firmasıdır. Her biri de savunma sanayimizde olsun, diğer sanayide olsun, ülkemize önemli kazanımlar, katkılar yapan firmalardır. Yani konuşurken, ben rica ediyorum arkadaşlardan, bilgiye ve belgeye dayalı konuşurlarsa hem boşu boşuna insanları töhmet altında bırakmamış oluruz hem de "Marifet iltifata tabidir." atasözü gereğince moral bozmamış oluruz diye düşünüyorum. Söyleyeceklerim aslında çok var burada şey olarak ama sürem yetmediği için bu kadarla iktifa ediyorum.

Ben Millî Savunma Bakanlığı bütçemizin ülkemize, milletimize, bütün insanlığa hayırlı olmasını diliyorum. Çünkü savunma önemli bir unsur. Güvenlik olmadan, savunma olmadan hiçbirimiz huzurlu yaşamayız. Gönül ister ki dünya Pollyanna'da olduğu gibi tozpembe olsun ama öyle bir dünya yok.

Ben tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tekrar bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.