| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .02.2015 |
İZZET ÇETİN (Ankara) - Şimdi, arkadaşlar, bu madde, daha önceki maddelerde de tartıştık esasında Türkiye Kızılay Derneği, Yeşilay Cemiyeti ve Yeşilay Vakfı. Şimdi, "burada var olan mazbut vakıflar ve Vakıflar Genel Müdürlüğü hariç" ibarelerini de bir önergeyle düzeltiyorsunuz, tam beklediğimiz şey bu. Yani İstanbul'un taşı toprağı altın, altın olan yerlerin tamamını Yeşilay Vakfına vakfetmek değil, Yeşilay Vakfına kırk dokuz yıllığına verebilmek için böyle bir düzenleme yapıyorsunuz. Vedat Demiröz de her zaman olduğu gibi, böyle bir düzenlemede... Yani bu kurula hakaret sayıyorum ben onun böyle bir önergesini, her seferinde onun imzası, böyle bir önerge gene karşımıza çıktı. Bir kere, şunu bilelim arkadaşlar: Vakıflar Türkiye'de, Osmanlı'da da günümüzde de en antidemokratik kurumlardır. Yani, Türkiye Kızılay Derneğini, Yeşilay Cemiyetini istismar ederek vakıf adı altında bir Yeşilay Vakfı kurmak hiç iyi niyetli bir girişim değil, tam anlamıyla art niyetli bir girişim. Önceki gün de söyledim. TÜRGEV deşifre oldu, açığa çıktı, sıra Yeşilay Vakfında. Yani, kamuya ait, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlarla birlikte mazbut vakıflar ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait özellikle -değerini herkes tahmin edebileceği için söyleyeyim- İstanbul'daki Mısır Çarşısı bile Vakıflar Genel Müdürlüğünün kullanımında olan bir yer. Şimdi, buraları kırk dokuz yıllığına siz Yeşilay Vakfına teslim edeceksiniz. Böyle bir şeye hakkınız yok, böyle, tüyü bitmemiş yetimin hakkını bir vakfa devretmeye hakkınız yok. Vakıflar antidemokratik kurumlar. Vakıflar Osmanlının bitişinde, tükenişinde pay sahibidir. Osmanlının son dönemi gibi, Türkiye Cumhuriyeti'nin de son dönemidir diye bir talan politikası güdüyorsanız yanılırsınız. Bunların hesabı sorulur.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Yapma gözünü seveyim!
İZZET ÇETİN (Ankara) - Bir dakika, söz al, konuş. Seni seviyorum, otur.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Beni seviyorsun, ben de seni seviyorum ama yapma gözünü seveyim.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sen söz al da konuş.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Osmanlıyı vakıflar mı bitirdi Allah aşkına ya?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Evet, burada da aynı şey. Hâlâ düzeltemedin vakıfların yapısını. Hâlâ o vakıflar... Şu anda da devletin millî bütçesine akması gereken kaynaklar vakıflara, sandıklara, bir yandan bağış adı altında akıyor, diğer taraftan vergi istisna ve kolaylığıyla akıyor. Devlet bütçesi zayıflarken vakıfların yönetimlerindeki kişiler antidemokratik kuruluşlar olduğu için şişiyor. Sevda Tepesi adına gelen 99 milyon 999 bin 990 doların hesabını verebiliyor musunuz? Yarın Mısır Çarşısı, başta İstanbul'un en güzel tabiat varlıklarını Vakıflar Genel Müdürlüğünün uhdesinde gözüken millî varlıkların bu vakfa, Yeşilay Vakfına devredilmesinin ne anlama geldiğini biz bilmiyor muyuz? Yeşilay Derneğinin yönetiminde Esra Albayrak var. Vakfın yönetiminde kimlerin olduğunu açıklayamıyorsunuz. Bir tek kişi... Açın, girin İnternet'e bakın arkadaşlar. Bütün vakıfların kurucuları, bilmem neleri, TÜRGEV'inki bile var, YEŞİLAY Vakfının kurucuları belli değil, girin, bakın. Bilen varsa söylesin, bir bilgi versin. Sayın Bakan kaşları çok çattı, bakıyor. Eğer Yeşilay Vakfının kurucularının kimler olduğunu, yönetiminde kimler olduğunu, başkanının kim olduğunu biliyorsanız bir bilgi verin, biz de özür dileyelim.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Ne sakıncası var?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ne sakıncası var? Bir aile bu kadar zeki, bir koca ulus bu kadar aptal yerine konulur mu ya? Yapmayın bunu.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Millete hakaret etme.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) - O sizin sözünüz, öyle bir şey yok.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Millî bütçedeki bu kadar... Yani, Yeşilay kendisi idare edemez mi ya da bakanlıkların kendi uhdesindeki kurum ve kuruluşların yöneticileri yönetemez de Yeşilay Vakfının yöneticisi mi yönetebilir bu varlıkları? Böyle bir şeye hakkınız olamaz arkadaşlar, yapmayınız. Yani, bir yerlerden emir geliyor diye, bir yerler "Böyle bir düzenleme yapın." dedi diye, bir milletvekilliğine vallahi değmez, bu peşkeş bir dönem milletvekilliği için değmez. İnsan onuruyla, gururuyla yaşar arkadaşlar, milletvekiliyiz. Millet bize burada görev vermiş, seçmiş, göndermiş. Yani, tabiatına baktığın zaman, çocuklar geçmişte bir iş adamının -hayırsever yurttaş size göre- gönderdiği harçlıklarla okudu. Bugün hepsi ya vakıf yönetiminde ya başka yerlerde. Yani, bunlara gerek yok Sayın Demiröz.
BAŞKAN - Yirmi sene öncesine gidiyorsunuz, hiç öyle bir şey de yok.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Yüz, yüz.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ne yirmi senesi ya? Geçen dönem "Alo Remzi, çocuklara harçlık gönder." denildiğini biz biliyoruz. Milletvekiliydim ben o zaman, sen değildin belki.
BAŞKAN - Sayın Çetin, buradan sonra ben başkalarına da diyeceğim, şunların da çocuklarına bak bakayım, kim okutuyor diye. Sonra söyleyeceğim sana, şimdi yeri değil.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Tabii, yani okutacak kurumlar var. Dün Darüşşafakayı yazmıyorsun, Yeşilay ve Kızılay cemiyetlerini, vakıflarını...
BAŞKAN - Siz yakınınızdakilere bakın, çocuklarını kim okutuyor.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin... Ad ona geldi mi yok, öbür tarafta var. Otuz sene birlikte yürüdüğünüz Bank Asya'ya el koyuyorsunuz. Bugün "Otuz sene yürüdük, ne istediyse verdik." dediniz.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Alın, tepe tepe kullanın, bundan sonra sizin olsun.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sizin olsun, istemeyiz.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Biz yürümüyoruz.
BAŞKAN - Üç yüz sene de siz yürüyün.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sizin kardeşim, ortağınız, beraber yürüdünüz uzun ince bir yolda.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - On yıl biz yürüdük, iki yıl da siz yürüyorsunuz. Biz yüzümüzü döndük de siz hâlâ yanlışta ısrar ediyorsunuz.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Hesaplardan çektin mi parayı oradan, hesapları çektin mi Bank Asya'dan?
ÖNDER MATLI (Bursa) - Bende kredi var, bende mevduat yok.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Bizde hiç...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sende de mi yok? Ya, bizim zaten paramız yok arkadaşlar. Biz beslemedik, besleyen iktidarınız yani biz değiliz.
BAŞKAN - Evet, maddeye gelelim lütfen.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Maddenin ta kendisini konuşuyorum Sayın Demiröz.
BAŞKAN - Asya Finans yazmıyor orada da...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Asya Finans da işte besleyip büyüttüğünüz... Yarın bu Yeşilay Vakfı da besler büyütür, birileri de gelir hesap sorar sizin "paralel" dediğiniz gibi.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Şişli gibi.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ona da "paralel" deriz biz yarın. Bu paralel zaten orada hükûmeti kuruyor, 13 tane başkanlık oldu. Hükûmete paralel bir hükûmet var. E şimdi, o paralel yapı içinde cemiyet tanınmıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana Yeşilay Cemiyeti görev yapıyor. Yeşilay Vakfı da paralel yapı olarak orada varlığını sürdürecek. Yeşilay Vakfının kurucularının adını, soyadını, başkanının kim olduğunu bilmek istiyoruz arkadaşlar, öğrenmek hakkımız. Bu madde burada işlem görmüş olsa bile, çoğunluğunuz kabul etse bile ne aşağıda Genel Kuruldan geçme şansı olur ne uygulama alanı olur.
BAŞKAN - Buna her zaman ulaşabilirsin, Ticaret Sicil'den de ulaşabilirsin.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Bakın, tutmuş, TÜRGEV bana diyor ki: "Sen TÜRGEV'e hakaret ettin." 20 bin lira tazminat davası açmış.
BAŞKAN - Vakıf kuruluşları Resmî Gazete'de yayımlanıyor.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Canı cehenneme, açmazsa hatırım kalır. Yani, dediğimi bir daha tekrar ediyorum burada. TÜRGEV bütün kamu kurum ve kuruluşlarını Bilal Oğlan'a toplayan bir işlem görüyor şu anda, deşifre oldu, vakfa geçti, Yeşilay Vakfına.
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Niye ağabey ya, vakfın...
BAŞKAN - Vakıflar Resmî Gazete'de yayımlanıyor.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sahibi kim vakfın?
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Ne bileyim kim? Sen soruyorsun.
İZZET ÇETİN (Ankara) - E ben soruyorum, sen biliyor musun?
BAŞKAN - Kamuoyu. Vakfın sahibi olur mu ya?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ya "Vakfın sahibi kamuoyu." deme. Vakfın başkanı kim?
BAŞKAN - Mazbut vakıf değil ki sahibi olsun.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Vakfın başkanı kim?
BAŞKAN - Ya, sahip ayrı şey, başkan ayrı şey. Sahip diye bir şey olmaz.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Şişli Belediye Başkanı kim?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ya kardeşim, sen kimi soruyorsan ben sana yanıt vereyim. Bakın, vakfın başkanı ve yönetiminde kimler var? Bakın, TÜRGEV'e erişemez oldunuz. Girin, "TÜRGEV" deyin burada, hemen size göstereyim.
BAŞKAN - Senin makinende erişilemiyor belki.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Bak, hemen, burada, TÜRGEV. Aha "TÜRGEV" dedim, sordum. Bakın, TÜRGEV, çıktı şimdi, bak, ne çıkıyor?
BAŞKAN - Dün de okudunuz Sayın Çetin. Zaman kıymetli.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Başvuru için... "Kıymetli öğrencimiz...."
BAŞKAN - Dün bunları okudunuz, tek tek isim okudunuz, lütfen ya.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Bir daha okuyorum, tutanaklara geçsin.
BAŞKAN - Ama zaman kıymetli, seninki olmayabilir ama arkadaşlarınki kıymetli.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ama ben Yeşilay Vakfını da bilmek istiyorum. Yeşilay Vakfında kimler var? Yeşilay Vakfının Başkanını, kurucularını, yöneticilerini bilmek istiyorum. Sitesine giriyorum, yok. Bakandan soruyorum, bilmiyor; milletvekilinden soruyorum, bilmiyor. Önerge sahibi sensin, sana soruyorum, bilmiyorsun.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Ya bir iş yapıyorlar, kamuya yararlı bir iş yapılıyor. Kim olduğu önemli mi ya?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sana göre kamuya yararlı, bana göre de ahlaki erozyona yol açacak bir yapı oluştu, öğrenmek istiyorum.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Ya el insaf, el insaf!
İZZET ÇETİN (Ankara) - El insaf değil arkadaşlar.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Bakın, bu söylediklerinizi sizler için bizler kullansak inanın kıyameti koparırsınız.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Bak, Şükrü, izin verir misin arkadaşım.
BAŞKAN - Toparlar mısınız lütfen yani.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Bir yüzükten, bir nişandan başladı zenginleşme. O kadar zeki ki arkadaşlar kamu finansmanına ihtiyaçları yok, kamu mallarının o vakfa devrolmaya ihtiyacı yok. Nişanda, düğünde, sünnette başlayan zenginlik bu boyutlara varmışsa bunlar becerikli insanlar. Bıraksınlar, başka yerden kazansınlar.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bunları konuşmaya gerek var mı Sayın Çetin? Yani, ayıp oluyor, gerçekten ayıp oluyor.
BAŞKAN - Siz madde üzerinde konuşun.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Madde üzerinde konuşuyorum. Bu vakfa sen kamu mallarını veremezsin.
Ya arkadaşlar yani size söylüyorum., milletvekili arkadaşlar...
BAŞKAN - Kamu mallarının tapusunu vermiyoruz.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Kamu malları bir ailenin çıkarları için kullanılamaz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Seçer, müdahale edin.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ben orada sadece yani Cumhurbaşkanının -hatta beni kızdırırsanız- Cumhurbaşkanınızın kızını tanıyorum, başka yok.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Çetin, size yakışmıyor.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Niye yakışmıyor bana? Söz al da konuş, cevap ver bana daha sonra.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hangi madde? Ne görüşüyoruz? Ne konuştuğunuzun farkında bile değilsiniz.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Öyle bir farkındayım ki ne dediğimi çok iyi biliyorum.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Vallahi, daha sonra konuştuğunuzu bir okuyun, tutanakları bir alın; yüzünüz kızarır, yüzünüz.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Okuyorum, merak etme, hepsini alıp okuyorum.
BAŞKAN - Sayın Çetin...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Arkadaşlar, bu hizmetler kamu hizmetiyse kamu kuruluşları kamu hizmetlerini verebilir. Kamu hizmetlerini verme görevi bir vakfa devredilemez. Kamu malları bir vakfa devredilerek "Sen buralarda bu, bu, bu hizmetleri gör." denilemez. Bu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulduğundan bugüne kadar, bu döneme kadar, şu içinde bulunduğumuz 24'üncü Dönem'e kadar da olmadı.
BAŞKAN - İrtifak hakkı sadece, biliyorsunuz değil mi?
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Nasıl olmadı ya? Bugün birçok vakıf, birçok dernek, birçok kulüp devletin taşınmazlarını kullanıyor ya. El insaf ya!
BAŞKAN - İrtifak hakkı.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ya cemiyet varken vakfa devrediyorsunuz arkadaşlar, cemiyet baypas. Yarın Kızılay Cemiyeti de baypas olacak. Ben onu da görüyorum bugünden.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Sıkıntı, kullanması değil de yönetimi. İzzet Bey'i rahatsız eden...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Hayır, kim olduğu ne kadar önemli ya!
ÖNDER MATLI (Bursa) - Dök içini İzzet Ağabey, dök.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Dökmüyorum arkadaş. Ne diyor, bak, bir daha okuyayım arkadaşlar: "Türkiye Kızılay Derneği, Türkiye Yeşilay Cemiyeti ve Türkiye Yeşilay Vakfı tarafından kuruluş amaçlarına uygun olarak kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan mülkiyeti hazineye..." Artık senin önergene göre düzelterek okuyorum.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - "Kuruluş amaçlarına" diyor, bak. Oradaki, başındaki "kuruluş amaçlarına göre"ye bakın.
BAŞKAN - Mazbut vakıflara...
İZZET ÇETİN (Ankara) - "...hazineye, mazbut vakıflara ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne..."
VAHAP SEÇER (Mersin) - Mazbut vakıfları çıkardı önergeyle, çıkarıyor.
BAŞKAN - Hayır, hayır, dâhil ediyoruz.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Yok, ekliyor, dâhil ediyor, burada hariç, orada dâhil ediyor.
BAŞKAN - O ibareyi çıkarıyoruz.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Dâhil ediyor işte.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Dâhil ediyor, onu diyorum.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Dâhil ediyor, dâhil ediyor, tabii.
İZZET ÇETİN (Ankara) - "Mazbut vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğü, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazların üzerinde adı geçen dernek, cemiyet ve vakıf lehine kırk dokuz yıl süreyle bedelsiz irtifak hakkı tesis edilebilir."
BAŞKAN - Evet, amacı dışında kullanılmamak kaydıyla.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Arkadaşlar, burada Kızılay Derneğini de, Yeşilay Cemiyetini de emellerinize alet ediyorsunuz.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Ne alakası var? Bak, orada "amaçlarına uygun kullanılmak şartıyla" diyor ya! Kanundaki ifadeyi okumuyorsun o zaman ya!
İZZET ÇETİN (Ankara) - Hayır, arkadaşlar, okuyorum.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - O zaman nasıl emellerine... El insaf ya!
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ya arkadaşım, oku burayı, bir de sen anla, sen hukukçusun. Ben de iyi kanun yaparım, kanunlardan iyi anlarım.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Ya, sen de o zaman okuduğunu bir anla. "Amaçlarına uygun olmak şartıyla..."
İZZET ÇETİN (Ankara) - Bak, kanun yapma tekniğini yıllardan bu yana iyi bilirim.
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Bak, "amaçlarına uygun olmak şartıyla"
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ya kuruluş amacı kim kardeşim, niye kurdu?
MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Onların tüzüklerinde var zaten ya.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ya, kuruluş amacı... Ben cebimi dolduracağım, Yeşilay Vakfını ben onun için kurdum ya. Amacım zengin olmak. Devletin, kamunun mallarını kendi çıkarım için kullanmak istiyorum, amacım bu.
BAŞKAN - Toparlayın lütfen.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Ya, toparlayacağım arkadaş.
BAŞKAN - Tamam da...
İZZET ÇETİN (Ankara) - "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler..."
Rahatsız oluyorsan oturmazsın.
BAŞKAN - Hayır, saatlerce aynı şeyi söylemeyin.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Aynı şeyleri söylemiyorum. Tutanakları al, bekliyorum, tutanağı getir; aynı mı, değil mi?
BAŞKAN - Efendim?
İZZET ÇETİN (Ankara) - Tutanakları getir bakalım, aynısını mı söylemişim, farklı şeyler mi söylemişim. Al da gel bakayım tutanakları. Niye müdahale ediyorsun?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Tutanakları getirelim, mahcup olursun.
BAŞKAN - Dün de aynı şeyleri söyledin, 10 kere söylüyorsun.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Hırsızlık var burada, hırsızlığa yol yapıyorsun önergenle.
BAŞKAN - Sözünü geri al.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Yol yapıyorsun önergenle.
BAŞKAN - Hayır.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Evet, yol yapıyorsun. Kamu mallarını, kişisel çıkarlar için, kullanmak için önerge veriyorsun, kanun teklifi veriyorsun. Bak, önerge, tek başına... Veriyorsunuz demiyorum, veriyorsun. Sen vermişsin önergeyi. Bak, mazbut vakıflar ve Vakıflar Genel Müdürlüğü burada dâhil değilken onları da dâhil ediyorsun. Senin amacın Mısır Çarşısı. Ortak mısın Mısır Çarşısına, Yeşilay Vakfına sen de ortak mısın? Yapma Allah aşkına ya! Böyle düzenleme mi olur? Doğrudan doğruya, düpedüz, kamu kurum ve kuruluşlarının ellerinde bulunan bütün malları Vakıflar Genel Müdürlüğü ve mazbut vakıflar da dâhil olmak üzere bir vakfa devretmeye kalkıyorsunuz. Amacınız çok açık ve net.
Bak, bugün bir soru önergesi verdim, Ali Babacan'ın ve Mehdi Eker'in cevaplandırması istemiyle, iki bakanın. Atatürk Orman Çiftliği'nin gelirlerine el koydunuz. Üzerine kaçak saray yapmakla kalmadınız, Atatürk Orman Çiftliği'nin hazine tarafından gelirlerine el konuldu, çökertiyorsunuz. Şimdi, burada da Türkiye Cumhuriyeti'ni çökertmek için varlıklarına el koyma girişiminiz var, bunun Türkçesi bu.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Türkiye Cumhuriyeti'nin nereden nereye geldiğinin farkında değilsin herhâlde.
İZZET ÇETİN (Ankara) - Evet, nereye gittiğini ben görüyorum. Bunun hesabı sorulur. Bugün olmazsa yarın sorulur ama mutlaka sorulur.
ÖNDER MATLI (Bursa) - Millet hesap sorar.
FERAMUZ ÜSTÜN (Gümüşhane) - Türkiye Cumhuriyeti'ni biz yönetiyoruz Sayın Çetin, Hükûmet yönetiyor.
BAŞKAN - "Hırsız" kelimeniz size yakışmadı, onu ifade edeyim ama...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Hırsızlığa yol yapıyorsunuz diyorum arkadaşlar yani yolunu yapabilmek için kanun teklifi veriyorsunuz.