| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/281) ile 2019 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi (1/280) ve Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c) Türkiye Adalet Akademisi ç) Anayasa Mahkemesi d) Yargıtay e) Danıştay f) Hakimler ve Savcılar Kurulu g) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ğ) Kişisel Verileri Koruma Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 10 .11.2020 |
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Benim de epey bir konum var ama süremi aşmamaya özellikle gayret göstereceğim, bu çerçevede birkaçına değinmek istiyorum: Öncelikle Sayın Bakanım, sizinle daha önce de görüştüğümüz "çocuk icrası" konusu var, özellikle ebeveynle kişisel ilişki tesisi hususu. Bunu birkaç kez görüştük, sizin de bu konudaki niyetinizi ve gayretinizi biliyorum ama yine de buradan hem tutanaklara geçirmek hem de size ifade etmek istiyorum. Hakikaten yani 21'inci yüzyıl Türkiyesine; icra memuru ile polis nezaretinde ve icra dairesine harç ödemek zorunda kalarak ebeveynin çocuğuyla kişisel ilişki tesisi yakışmıyor. Bu konudaki çalışmanızı biliyorum, bir an önce aslında bunun Genel Kurula gelip uygulamaya geçmesi gerektiğiyle ilgili görüşümü de buradan tekrar ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri, tabii asıl söz konusu adalet ve hukuk olduğunda aslında söyleyecek çok sözümüz var. Ben bugün, aslında konuşmacıların çokluğundan, çok söz almak istememiştim ama yapılan konuşmalar neticesinde -hatta bazen emin olamayarak tutanakları istedim ve bu tutanaklarda da gördüm ki- söylenen ifadelerin Parlamento çatısı altında söyleniyor olmasından dolayı hakikaten çok endişe duydum. Tabii, burada dosya içerikleriyle ilgili bir manipülasyona, bir polemiğe girmek istemiyorum. Yıllardır ben, sosyal politikalar ve kadın çalışıyorum, yoksulluk çalışıyorum, onun için burada örnekleri verilen dosya içerikleriyle ilgili az sonra söyleyeceklerim... Benim görüşüm üzerinden bir tartışma açılmasını istemiyorum, bu konudaki hakkımı saklı tutmak kaydıyla şunu söylemek isterim, şimdi tutanaklardan okuyacağım, bir konuşmacımız şöyle bir ifade kullandı: "Kamuoyunun ve sosyal medyanın yoğun baskısı sonrası tutuklandı." dedi bir vaka için. Bir başka vaka için "Hâkim sessiz sedasız dinledi." dedi. Yine başka bir vaka için "Niye tahliye etmediniz?" dedi. Şimdi bu ifadeler, hakikaten hukuk ve adalet konuştuğumuz bir yerde, Parlamento çatısı altında -ve üstelik bir milletvekili- gerçekten hazin ve üzüntü vericidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir, Anayasa'yla ve kanunlarla yönetilir. Türkiye Cumhuriyeti, dağ kanunlarıyla yönetilmez, başka yerlerde dağ kanunları geçerli olabilir, bilemem ama Türkiye Cumhuriyeti dağ kanunlarıyla yönetilmez. Anayasa'nın 138'inci maddesi son derece açıktır, mahkemelerin bağımsızlığıyla ilgili -hepsini okumayacağım, ilgili bölümü okuyacağım- der ki: "Hiçbir organ hakimlere emir ve talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz." Diğer taraftan: "Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz." Beyanda bulunmayı bırakın "Tahliye etmediniz." "tutuklandı" "tutuklanmadı" ifadeleri geçiyor. Biz Anayasa'yla yönetilen bir devletiz, kanunlarla yönetilen bir devletiz, dağ kanunlarıyla yönetilmiyoruz. Bunu da buradan özellikle kayda geçirmek istiyorum.
Diğer yandan Sayın Bakanım, bir başka konuya girmek istiyorum. Bu konu, belki burada tartışma açmak için değil ama size de bu konuda fikrimi söylemek için. Dünyada ara buluculuk sistemi 1970'lerde Amerika'da aile ara buluculuğuyla geldi. Ülkemizde boşanmaların kahir ekseriyeti çekişmeli geçiyor ve bu çekişmeli boşanmalarda 3 sebepte çekişme oluyor; nafaka, velayet ve mal paylaşımı. Özellikle mal paylaşımında on yıllık zaman aşımı süresi çok uzun bir süre ve bu süre içinde boşanan çiftlerin ya da boşanamayan çiftlerin davaları yirmi yıllara sâri devam ediyor.
Bakın, daha önce bu konuyu Bakanlığınızda da ifade ettik, sizin Arabuluculuk Dairesi de çeşitli çalıştaylar yaptı, biliyorum. Aynı zamanda ilgili uluslararası sözleşmeler de bize bunu söylüyor, diyor ki mesela Avrupa Konseyinin Bakanlar Komitesinin 98 no.lu Tavsiye Kararı'nda: Aile ara buluculuğunun önemi vurgulanıyor, burada tabii ki şiddet şikâyetleri -bu hem İstanbul Sözleşmesi'nden hem de 6284'ten kaynaklanan da bir durum- özellikle hariç. Boşanmaların çekişmeli geçmemesi için aile ara buluculuğunun da -mutlaka çalıştınız, biliyorum- tekrar gündeme alınması, sosyal taraflarla tekrar istişare edilmesi gerektiği kanaatimi ifade etmek isterim.
Bütçenizin hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.