| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 05 .02.2015 |
NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Şimdi öncelikle ben niye bu işi takip ettiğim konusunda arkadaşlarımızın tereddüdünü giderme açısından söyleyeyim: Ben iki dönem İstanbul Milletvekiliydim. Orman Köylülerinin Sorunlarını Araştırma Komisyonu Başkanı olduğum dönemden Bayındırlık, Ulaştırma ve İmar Komisyonu Başkanı olduğum dönemlere kadar, mülkiyet konularının çözümündeki çalışmalarımızdan kaynaklanarak, o dönemlerde de Sultanbeyli sorumlusu olduğum için, Sultanbeyli mülkiyet sorununun çözümüne 2004 yılından beri katkı sağladığım için, bu konunun bütün detaylarına kısmen de olsa hâkim olduğum için arkadaşlar beni öncelikli olarak bu konunun takibi için görevlendirdiler. Birinci öncelikli konu bu.
İkincisi de mülkiyet konusunun çözümü açısından, Sultanbeyli'nin yüzde 27'si 2/B idi, 2/B'lerde de mülkiyet sorununu çözmek için, Anayasa gereği "Orman alanları mülkiyet hakkıyla bir başkasına devredilemez, daraltılamaz." hükmünden; 169, 170'ten dolayı, önce 2009 yılında birlikte 3 parti...
VAHAP SEÇER (Mersin) - Biz de Anayasa Mahkemesine gitmedik, yardımcı olduk.
BAŞKAN - Tabii, anlaştık o zaman 3 parti, dolayısıyla...
NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Evet, 3 parti anlaşarak, 2009 yılında önce orman alanlarının kadastrosu bitirilerek, kadastrosu bitmiş alanların hazine adına tescili, tescil edilen hazine alanlarındaki hak sahiplerinin tespiti, tespit edilen hak sahiplerine belli usul ve esaslar açısından satışı öngörülerek bu konuyu çözmüştük; hatırlayacaksınız. Aynı şekilde, peki, tapusu olmayan 2/B alanlarıyla ilgili mülkiyet sorununu çözmeye bu kadar hassasiyet gösteren Türkiye Büyük Millet Meclisi -herkese teşekkür ediyoruz- tapulu olup da mülkiyet sorunu çözülemeyen ve uzun yıllar, 1953 yılından bu yana devam eden ve gerçekten kangrenleşen bir sorunun çözümü için, bahsettiğiniz gibi, sıradan, pat, "Böyle bir çözüm önerisi getirdik, çözelim." anlayışıyla hareket etmenin yanlış olacağını, bu işin hakkı, hukuku, esas nedir, ne değildir bakılması gerektiğini ve "Kimler nasıl topladı? Niye topladı? Topladı mı, toplatıldı mı? Şirket mi var? Menfaat mi var? Rant mı var?" denilen sorulara cevap açısından, bu mülkiyet sorununu çözmek için 2004 yılındaki Belediye Başkanı, o dönem... İstanbul'da Sultanbeyli'nin imar planlarını düzenleyen bir arkadaşın -ismi önemli değil, bilenler vardır ama illa özelleştirmek istemiyorum, burada da öyle isimlerin verilmesinin de doğru olmadığını düşünüyorum- onun öncülüğünde Belediye Başkanına yaptığı tavsiye gereği "Biz bu arazileri 6.200 hissedardan değil, dışarıda olanlardan küçük küçük toplayalım, Belediyeye devredelim, Belediye de hak sahiplerine satsın." denildi. Bir bölümünü yaptılar ama devam edemediler. Arkadan, bu mülkiyet sorununun çözümü için Sultanbeyli halkı sürekli olarak "2/B'yi çözdünüz, falan yeri çözdünüz, filan yeri çözdünüz. İstanbul'un göbeğinde, biz, işte, bir sürü yatırım alıyoruz, bir sürü hizmet alıyoruz ama mülkiyet hakkı itibarıyla Maliye Bakanlığına vergi veremiyoruz çünkü kaçak yapılarımız, ruhsatlı değil. Sadece çevre temizlik vergisi..."
Burada aslında "Sultanbeyli halkı para veriyor, para veriyor." deniliyor, çevre temizlik vergisi veriyor. Emlak vergisi veriyorsa "Hak sahibi olayım." diyerek veriyor, kendi endişelerinden dolayı. Aslında iskânı olmayan bir yerin emlak vergisinin fiilen verilmesi çok doğru değil ama o vatandaş diyor ki: "Ne yapayım? Benim olup olmadığını ispatlayabilmem için benim belediyelere bir şey vermem lazım." Hani geçen dönemde ecrimisil ödenmesi o arazinin kim tarafından kullanıldığının tespiti açısından bir evrak olacağı için, mülk sahipleri mülk sahibi olmadığı için, ellerinde belge olsun diye ödüyorlar. Ama "Ne olur, bizi mülk sahibi olarak, kamulaştıracak mısınız, yıkacak mısınız yoksa bize tapu mu vereceksiniz..." Genelde söylenen konu şu: Okmeydanı'nda yapıldı, Sarıyer'de yapıldı, Beşiktaş'ta yapıldı, Fatih'te yapıldı, başka yerlerde yapıldı; 4706'ya göre, hazine arazilerini, hatta vakıf arazilerini dahi işgal edenlere belediye marifetiyle araziler satıldı, yerine başka yerlerde vakıf arazileri düzenlendi. Yani bunlar yapıldı, Millî Eğitim arazileri üzerinde aynı şey, trampa usulüyle de bunlar yapıldı.
O hâlde, buradaki 6.200 kişiyle muhatap olarak, bunları bularak Belediyenin veyahut Maliye Bakanlığının tek tek kamulaştırarak bu işi yapmasının doğru olmayacağını... Bu işte Belediye Başkanlığı ya 18 uygulayacak, harmanlayacak veyahut da kentsel dönüşüm kanalıyla TOKİ'ye devredecek. TOKİ'ye devredilmesini Sultanbeyli istemiyor çünkü TOKİ'ye devredildiği zaman "Vay, TOKİ sizin elinizdeki mülkleri elinizden alacak." endişesi söz konusu oldu. Belediye direkt kamulaştırsa gücü yok. 18'i uygulasa itirazlar falan olacak. O hâlde, bir yasal düzenleme çıksın ve trampa usulüyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bu 6306'ya göre iyileştirme alanı... Ki Sultanbeyli'deki mülkiyetin ve binaların büyük bir bölümü çarpık yapılaşma. Ne olursa olsun bu mülk sorunu çözüldükten sonra o binaları kalıcı bir iskân şekline dönüştürme imkânı yok, mutlaka kentsel dönüşüme tabi tutulması lazım ama önce, vatandaş diyor ki: "Ben mülkümün değerini bileyim. Ne kadar tapum var hisseli veyahut özel mülk? Önce hisseli tapumu alayım, ondan sonra belediye uygulama yapsın." O zaman, bu işi takip eden arkadaşlar ve Belediye Başkanı dediler ki: "Ya, biz bunu toplayamıyoruz. Güçlü firmalar varsa, güçlü şahıslar varsa küçük küçük, incik boncuk olanları toplayın da toplu olarak bize devredin."
İşte, bunlar kim? Bunlardan bir tanesi, benim önümde olan, Sultanbeyli Belediyesi, toplam alanın yüzde 15,54'ü; toplattırılan şahsın ismi Hasan Kan, yüzde 24,73; sonra, diğer şirket olarak Evkur Alışveriş Merkezleri, yüzde 10; Mehmet Altun diye bir avukat, 100 küsur dönüm; Emrullah Çömez diye bir isim, 100 küsur dönüm; Gurbetoğlu İnşaat, Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, 150 küsur dönüm; Ali Seymen ve Süleyman Kel; 8 kişinin mülkiyeti yüksektir. Hiçbirisini tanımıyorum burada, Hasan Kan'ın dışında. Hasan Kan'ı da nereden tanıyorum? Yapmıyor, "Beni kamulaştırın, beni çıkarın bu işten." diyor. Biz de ona razı olamıyoruz, diyoruz ki: "Madem topladın, devletin tespit ettiği kurallar çerçevesinde trampa işlemine razı olacaksınız." O, kamulaştırmaya şimdiden razı aslında. Niçin? Sultanbeyli'nin 2/B rayiç bedelleri bile şu anda bunlara tespit ettiğimiz rakamın 1,5-2 kat yükseği, 2/B fiyatları dahi. Dolayısıyla, Sultanbeyli ana arterin sağı ve solunda olan bu araziler, Fatih Sultan Bulvarı denilen ana bulvarın yine solunda olan bu araziler üzerine rast gelir iseler -rast gelir, gelmez o ayrı bir şey ama- büyük bölümü bunlara ait olduğuna göre, bir imar dönüşümü söz konusu olduğu zaman mutlaka bu yüksek hisse sahibi olan mülk sahiplerine, ama şirket ama şahısların üzerlerine intisap edecek olduğu mülklerin değeri çok çok daha fazla. Bizim yaptığımız sadece 1.300 dönümlük yerdeki yaklaşık toplam bedel, kamulaştırıldığı takdirde 1 milyar 300 milyon ödeyecek şu andaki mevcut şartlara göre Maliye, trampa yoluyla bu işi yapacak olursa 400 küsur milyon liralık arsa verecek. Yani buradaki rant, devletin kazancı nedir? Biraz önce bahsettik, 76 dönüm.
Ha, burada çok önemli bir şey: MİT arazisinin sözü nereden edildi? Doğrudur, bunun sözü edildi 2011-2012 yıllarında. Arzu edilen konu şu idi: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul'daki planlı/plansız bölgeler, hazineye ait olan bölgeler tespit edilerek Maliye Bakanlığına, Maliye Bakanlığı marifetiyle Başbakanlığa, Başbakanlık müsaade ettiği takdirde trampa işlemine söz konusu olabilir. Onlar da baktılar ki "Değerli arsaları bulalım ki, az bir alan üzerinde çok alanı alalım." Maslak'taki MİT'in arazisini -MİT'in arazisi olduğu da bilinmiyordu- gördüler, imar planına getirdiler, orada da "70 dönüm üzerinden 1.500 dönüm alacağız." diyerek prensipte mutabık kalındı, Maliye Bakanlığı bunu Başbakanlığa yazdı, Başbakanlık dedi ki: "Asla. Burası MİT'in arazisidir, çıkarın, böyle bir şey yok." Yani onlar almak istediler, doğru ama söz konusu MİT'in alanı kesinlikle bu işlemlerle ilgili trampa işlemine dâhil değildir. Dâhil olan alanlar...
VAHAP SEÇER (Mersin) - Olabilir de.
NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Olabilir ama değil işte, çıkarıldı çünkü usul ve esasları Bakanlar Kurulu kararı, Maliye Bakanlığının müsaadesi, ilgili bakanlık veyahut da arsa sahiplerinin onayı ve Başbakanlığın onayıyla ancak trampa işlemine tabi tutulur. Nereler olabilir? Millî Savunma Bakanlığına ait olan bazı yerler daha talep edildi, onlar da reddedildi. Ama Esenyurt'ta Millî Savunma Bakanlığının terk ettiği alanların bir bölümü, Küçükçekmece'de, Yenibosna'da, Orhanlı'da yani arazilerin geneli itibarıyla Sultanbeyli özelliklerine uygun, eş değer olabilecek niteliklerde alternatifler var. Hangisi üzerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, imar mevzuatını değerlendirme esaslarını, trampa işlemlerini uygun gördüğü takdirde, bu uygun gördüğü alanlar da Başbakanlık tarafından onaylandığı takdirde usul ve esaslarını belirlemek suretiyle trampa edilecek; şirket ise şirket, özel şahıssa özel şahıs... Sadece bunlar değil ki, bunların dışında özel trampa edilecek kısımlar da var. Bahsettiğim 8 kişi sadece büyük mülk sahipleri olduğu için. Neden onlar topladı bunları? Ucuza topladı, pahalıya topladı; biz onu bilmiyoruz. Mülk sahibi insan geçmiş dönemde neye alırsa alır, zarar da edebilir, kâr da edebilir; biz onu bilmiyoruz, o konu bizim şeyimiz değil. Biz bugünkü mevcut şartlardaki değerlenme esaslarına göre uygun olup olmadığına ve mülkiyet sorununun çözümüne bakıyoruz. Ha, kamuoyu... Eğer rant için haksızlık yapacak ise -çok özür dilerim- madem trampa yetkisi vardır, ben imar mevzuatında değişiklik yaparım, vergiyi de veririm, isteğim rakamlardan yine trampa yaparım eğer art niyetliysem. Hangi bakan, hangi başbakan, hangi Başbakanlık kurumu veyahut Bakanlar Kurulu böyle bir işleme...
İZZET ÇETİN (Ankara) - O kadar iyi anlatıyorsunuz ki anlatırken bile şüphe ediyorum ben zaten.
NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Böyle bir şeye müsaade edilebilir mi? Hayır, böyle bir şeye müsaade edilebilir mi? Yani olmayan şeyi söylüyorum. Biz, dolayısıyla, burada... Ha, kamulaştırma olursa 2 eksik tarafı var: 1) Şirketler özellikle "Kamulaştırın." diyorlar çünkü biliyorlar orada Karayollarının kaç liradan kamulaştırdığını, bedelini biliyorlar. Onlar bu işin çözümünden yana değiller. Yani kamulaştırıldığı takdirde menfaatlerine gelecek ama "Madem bir sorunu çözmek için bize böyle bir şeyi söylediniz, on iki yıldır bizi bekletiyorsunuz. Ya alın ya kalsın, bırakın bizi." diyorlar.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Tamamı 2/B arazisi midir?
BAŞKAN - Hayır, özel mülkte ya.
NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Hayır, özel mülk efendim, bunlar tapulu.
VAHAP SEÇER (Mersin) - Yüzde kaçı 2/B bu arazilerin?
BAŞKAN - Hiçbirisi.
NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Bu alanın hiç 2/B'si yok.
VAHAP SEÇER (Mersin) - 2/B yok.
NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Hayır, 9 bin küsur... Aslında net rakamı da söyleyeyim size, tam, net rakamı söyleyeyim: 8 milyon 724 bin 917 metrekare toplamı yani 9 bin dönüm. Bunun 3 bin dönümü, biraz önce bahsettiğim gibi, mevcut, şu anda içinde oturan şahısların hisseli tapularına ait; 1.700 dönümü belediye mülkü, geri kalan kısımları dışarıda kalan ve bu, toplayan veyahut şu anda büyük hissedar gibi gözüken... Toplamamış ama daha önce toplamış, büyük hissedar sahibi, geliyorlar bize, "Bize trampa verin." Mehmet Altun diye biri -ben geçen hafta tanıdım- "Biz özel trampa yapamaz mıyız? 150 dönüm yerimiz var." dedi. "Gidin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, muhatabı biz değiliz, ben sadece yasal düzenlemeyi takip ediyorum." diyerek gönderdim Çevre ve Şehircilik Bakanlığına. Dolayısıyla, buradaki değişim ve dönüşüm konusunda hazinenin zararı/kârı konusuna bakıldığı zaman, kamulaştırarak yaptığımız zaman: 1) Süreç çok uzayacak çünkü 2 bin hissedar, her biri dava açtığı takdirde bu konunun tamamının çözümü mümkün değil. 2) Bedel daha yüksek olacak. 3) Belediye bu işi nasıl yapacak? Belediye aslında geri kalan kısımları nasıl toplayacak?
Maliye Bakanlığı diyebilir ki -ben bir öneri olarak söylüyorum, bunu der veya demez- "Tamam, biz şu anda 3 bin dönüm alanı aldık, bunu size devrediyoruz, Belediyeye. Bu 3 bin dönüm alanı satın, sattıktan sonra elinizde olan paralarla diğer yerleri de kamulaştırın, bize düşen miktarları şu kadar süre içerisinde Maliye Bakanlığına ödeyin, sizse Belediye olarak uygulama alanlarını bu imkânlar doğrultusunda yapın." Beykoz'da bu yapıldı, yapılıyor ve Beykoz'un mülkiyet sorunu çözüldü. Yani aynı işlemi benzer 2/B alanlarında yaptık da tapulu mülkler içerisinde... Belediyeye güvenmeyiz, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına güvenemeyiz, Maliye Bakanlığına güvenemeyiz, Başbakanlığa güvenemeyiz, Bakanlar Kuruluna güvenemeyiz ise o zaman güvensizlik ortamı içerisinde vatandaşa çözüm üretmenin zor olduğu kanaatindeyim. Yani bu kadar tartışmalar, gerçeğin ortaya çıkması açısından önemlidir, bunu saygıyla karşılıyorum ama...
ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Bakın, şundan kaynaklanıyor...
NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Bir saniye, son sözümü söyleyeyim.
Bütün bunlara rağmen, neden... Bir de şu var, onu da yine ben önerdim, tabii, arkadaşlar şey yaptılar. Bu kanun geçen yıl torba kanun içerisine girmişti, süre onun için 31/12/2015 denilmişti. Yaz aylarında çıkan bir kanun sonrası, bir buçuk yıllık bir sürede ancak bu işin çözülebileceği tahmin edildiği için bu süreç bugüne geldi. Yasanın ne zaman çıkacağı belli değil, belki mart ayı sonuna, belki nisan ayına sarkacak veyahut bugünlere; o hâlde süre kısaldı. Bu süre içerisinde bu işlemlerin yapımı zor olabilir. 2016'nın sonuna kadar uzatılmasının faydalı olabileceği kanaatimizi belirtmiştik ama her şeye rağmen, bir başka yerde de uygulanabilir mi? Eğer Bakanlar Kurulu dönüşüm alanı ilan etmiş olup, aynı eş değer oranda, aynı zaman içerisinde böyle bir işlemi uygulayacaksa bunun uygulanmasının da bir sakıncası olduğunu ben düşünmüyorum. Türkiye'nin geneli 780 bin kilometrekarelik toprak içerisinde yaşayan 77 milyonun sorunu bizim sorunumuz. Ceylanpınar da bizim sorunumuz, Sultanbeyli de bizim sorunumuz, işte, Reşitpaşa da bizim sorunumuz; neresi olursa olsun yeter ki bu noktada mutabakat olsun, uygulayıcılar bölgedeki...
İZZET ÇETİN (Ankara) - Her yere göre özel çözüm getiriyorsunuz. Bakın, burada, Hadim'deki sorun, Ceylanpınar'daki sorun; her birisi için özel bir hüküm getiriyorsunuz; burada durum onlar gibi değil.
NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Yani ben önerilerimi bu şekilde söyledim.
BAŞKAN - Evet, teşekkür ederiz Sayın Bayraktar.
NUSRET BAYRAKTAR (Rize) - Ben teşekkür ederim.